nazilli basma fabrikası *
-
nazilli basma fabrikası, nazilli bozdoğan yolu üzerinde 65000 m² lik bir alanda kurulmuştur. 25 ağustos 1935 yılında temeli atılan ve 09 ekim 1937 tarihinde büyük bir törenle atatürk tarafından hizmete açılan "ilk türk basma fabrikası" dır.
cumhuriyetin en büyük eserlerinden biri olan nazili basma fabrikası'nın açılış töreni ve geçit resmini atatürk yanındaki zevatla fabrika idare binasının balkonundan izlemiştir. açılış yapıldıktan sonra aynı binada bugün "atatürk müzesi" olarak ayrılan odada atatürk yanındaki zevat ve fabrika yetkilileriyle bir toplantı yapmıştır. bu toplantının anısına toplantı masası, koltuklar, telefon ve açılışla ilgili cam negatifler burada korunmaktadır.
fabrika idari binası giriş kapısının sağ yanına günün anısına konulan kitabe şöyledir.
"atatürk, birinci endüstrileşme planına göre, sümerbank'ın kurduğu ilk türk basma fabrikasını açtı. 9 birinci teşrin 1937"
bugün özelleştirme kapsamına alınan nazilli basma fabrikasının giriş, idare binası ve çok amaçlı olarak kullanılabilen yemekhane salonunun kültür bakanlığı'na devir çalışmaları devam etmektedir. -
ataturkun actigi yillarca, yuzlerce insanin calistigi, gelenin gidenin yiye yiye bitirdigi ve artik olmayan bir fabrika.
zamaninda oldukca ileri bir teknolojiye sahipti ve oldukca genis bir alana kurulmustu. sadece bu fabrika icin ozel tren yolu hatti cekilmisti.bu hatta halk arasinda gidi gidi treni* denilen kucuk bir trenle asagi ve yukari nazilli arasinda sefer yapildigi gibi izmir-denizli arasindaki trenyolu basglantisi sayesinde cesitli urunlerin sevkiyatida yapilirdi.
calisanlari icin oldukca genis bir alana lojmanlar kurulmus ve her turlu sosyal alanlari saglanmisti... hep gecmis zamanli konusuyorum cunku fabrika kapandiktan, icindeki milyon dolarlik makinalar yok paraya satildiktan sonra bile bir muddet daha lojmanlar kullanildilar ve en son gittigimde* artik lojmanlarinda yerinde yeller esiyordu.
biraz guzel, biraz huzunlu ve birazda hirslanmama neden olan anilarin canlanmasina neden olan fabrika. -
vakti zamanında dedeciğimin çalışmış olduğu, lojmanlarında annemin çocukluğunun geçtiği fabrika.
rivayetler şu sıralar üniversite kampüsü haline getirildiği yönünde. -
kapanana kadar 19.000 kişiyi emekli eden, adına şarkılar türküler yakılan, kreşi, okulu, kütüphanesi, kooperatifi, evleri, barkları, mağazası, futbol kulübü (ki tüm zamanların en şeytanı rıdvan dilmen burda parlamıştır), sineması, tiyatrosu, parkı, bahçesi, istasyonu ve daha birsürü ıvır zıvırı olan heybetli mekan....
nazilli basmaları nazilli de dokunur...
mektup yazma sevgilim postaneden okunur....
haydi birde tarihine bakalım.... aşağıdan doğru lütfen.. :) -
sümer mahallesi yıkılırken - necati uyar
dünyanın en güzel kızı seçilen azra akın’ın giysisi de yarışmanın en beğenilen giysisi seçilmişti. modacı cemil ipekçi tarafından hazırlanan pazen giysi, pazeni, basmayı ve birer birer özelleştirilerek kapatılan yok edilen sümerbank fabrikalarını bir başka açıdan gündeme taşıdı. gündemde hüzünlü anmalar var. bir yanda anadolu’da üretilen bir kumaşın yarattığı albeni, diğer yanda bu kumaşı üreten tesislerin birbiri ardına tükenişi.
3.6.1933 gün ve 2262 sayılı yasa ile kurulan sümerbank, kuruluşundan 54 yıl sonra, uzun yıllar ayakta tuttuğu ülkenin yöneticileri tarafından gözden çıkarıldı ve 30.10.1987 tarihinde alınan kararla özelleştirme kapsamına alındı. özelleştirme demek yok olmak, tarihten silinmek anlamına geliyordu sümerbank tesisleri için, pek çok açıdan.
oysa, türkiye’de sanayileşme ve kalkınmanın en önemli adımlarından biriydi sümerbank. sümerbank’ın kuruluşunun üzerinden bir yıl bile geçmeden hareketlenmişti türkiye. 11 nisan 1934 tarihinde alınan ve gizli tutulan “`sınai tesisat ve işletme raporları üzerine tetkikler ve kararlar`” başlıklı bakanlar kurulu kararı (birinci beş yıllık sanayi programı) ile; bakırköy’deki, devlete ait pamuklu mensucat fabrikasının genişletilmesi, konya ereğlisi, kayseri ve nazilli’de birer pamuklu mensucat, bursa’da yünlü mensucat, izmit’te bir kâğıt ve kostik soda, klor fabrikası, zonguldak havzasında bir semikok, istanbul’da bir şişe ve cam eşya fabrikası ile keçiborlu’da bir kükürt madeni tesisi kurulması öngörülüyordu.
tesisleri sümerbank kurdu.
büyük bir bölümünün doğrudan sümerbank eliyle kurulması kararlaştırılan bu tesislerin dışında, demir-çelik, gül yağı, kendir, kimya sanayii, bakır, altın ve petrol madenciliği ve rafinasyonu, süngercilik ve elektrifikasyon işleriyle ilgili projeler karara bağlanmamış, bunlarla ilgili incelemelerin sürdürülmesine karar verilmiş, bunların bazıları daha sonraki “sanayi planları” ile bilinen devlet yatırım programları içinde uygulamaya konulmuştu.
birinci beş yıllık sanayi programı, öngörülen beş yılın sonunda büyük ölçüde uygulamaya geçirilmişti. uygulamaya geçirilen ve son yıllarda her geçen gün bir kısmını daha yitirmekte olduğumuz bu tesisler, kuruldukları yörede üretilen ürünleri değerlendirerek ve çok sayıda emekçiye çalışma olanağı sağlayarak, türkiye cumhuriyeti’nin devraldığı yoksulluk ortamından uzaklaşmasına büyük katkı yapmıştı. uygulanan bu sanayileşme politikası, ülkede çağdaş teknolojilerle uğraşmayı becerebilen mühendisler, ustalar, işletmeciler grubunun da oluşmasında büyük katkı yapmıştı.
rant için değil halk için
cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan bu tesislerin yer seçimlerinde kararı, son yıllarda olduğu gibi rant değil ülke ve halkın elde edeceği faydalar belirlemişti. çukurova’dan sonra ülke üretiminin yüzde 46’sı oranında pamuk üreterek ikinci sırada yer alan büyükmenderes havzası’nda kurulan nazilli basma fabrikası, bu yer seçimi kararının somut örneklerindendi.
hükümet tarafından kurulma kararı alınmasından bir yıl sonra 1935 yılında temeli atılan ve 1937 yılında atatürk tarafından açılışı yapılan sümerbank nazilli basma sanayii işletmesi, 1200’ü aşkın çalışanıyla ve işlediği pamuk miktarıyla, uzun yıllar boyunca nazilli kentinin ve çevresinin ekonomisini ayakta tutmuştu.
sümerbank fabrikasının kuruluşu ile değişmişti nazilli’nin kaderi. kurulan fabrikada çalışacak işçiler ve yöneticiler için fabrikanın karşısında oluşturulan lojman ve sosyal konut alanı, konutlarla birlikte yapımı gerçekleştirilen sosyal tesisleri, okulu, sağlık ocağı ve yeşil alanlarıyla kurulduğu yıllar için büyük bir yenilikti. fabrika ve işçi konutları ile gelişen bölge, kısa zamanda prestij mekanına dönüşmüş, sıcak yaz akşamlarında serinlemek ve gezmek için gelinen bir bölge haline gelmişti sümer mahallesi.
salt lojman alanları değildi elbette getirdiği yenilik sümerbank’ın. nazilli merkezi ile fabrikayı birbirine bağlayan ve çıkardığı sesten esinlenerek yöre halkının “gıdı gıdı” olarak adlandırdığı sevimli minyatür tren, ülkemizde işletilen raylı toplu taşımacılığın ilklerindendi.
sonun başlangıcı
geçen yıllar içinde izlenen politikalar doğrultusunda dışlanan, yatırım yapılmayan, yenilenmeyen fabrika ve konutlar gözden çıkarıldı ve tesisler özelleştirme programına alındı. özelleştirme olarak adlandırılan talan fırtınası, cumhuriyet devriminin eserlerini yok etmeye, ortadan kaldırmaya yönelik bir karşı devrim hareketine dönüştü kısa sürede.
onlarca cumhuriyet tesisiortadan kaldırılırken, bundan payını almakta gecikmedi sümerbank nazilli basma sanayi işletmesi. sümerbank’a ait diyarbakır pamuklu sanayii, adıyaman pamuklu sanayii, malatya pamuklu sanayi, çanakkale sentetik deri, tarsus mensucat boyaları, izmir basma sanayii işletmeleri ile birlikte 24.5.2000 tarihinde ilan edildi özelleştirme kararı.
fabrika okul olacak!..
özelleştirme yüksek kurulu’nun 14.11.2000 tarihinde aldığı “nazilli basma sanayii işletmesi’nin kapatılarak, adnan menderes üniversitesine devredilmesi” kararı, bir tarihi sona erdirirken aynı zamanda fabrikada kalan son 530 emekçi ve ailelerinin geleceğini de belirsizliğe sokuyor, bir başka acı sonu emekçilere yaşatıyordu.
özelleştirilen kuruluşlarda çalışan emekçilere uygulanan bildik yıldırma senaryoları hemen gündeme sokuldu. diğer özelleştirilen tesislerde olduğu gibi, işçilere zorla emeklilik ya da sürgün dayatıldı. izmir’de çalışan sümerbank işçisine, kapatılma sonrası, nazilli seçeneği sunulurken, nazilli işçisine de bursa seçeneği sunuluyordu.
daha sonra alınan bir başka kararla, artık ihtiyaç duyulmayan, lojman alanları da nazilli belediyesi’ne devrediliyordu. fabrika alanına taşınacak üniversite karşısındaki lojman alanını elde eden belediyenin ilk işi, bu alandaki artık kullanıcısı kalmayan yapıları yıkmak oldu. yapıların yıkılması sonrasında geride, yapıların yıkıntıları ve yapılara onyıllarca arkadaşlık etmiş, sümerbank işçisinin sulayıp yetiştirdiği çam ağaçlarının hüzünlü görüntüsü kaldı.
nazilli basma sanayii işletmesi’nin öyküsü, ülkemizde giderek artan çarpıklığın en somut göstergesine dönüşüyordu. bir yandan fabrikaları kapatan özelleştirmeci anlayış, diğer yandan, kapanan fabrikaları mezunları işsizlikten kurtulamayan okullara dönüştürüyor. aslında, büyük bir yıkım olan karar, halka sempatik gösterilmeye çalışılıyor, üniversite ve belediye uygulamaya, verilen rüşvetle ortak ediliyordu.
ortaya çıkan durum ne de güzel anlatıyor, özelleştirmenin yıkım demek olduğunu. belediyeye verilen alanın yeşil alan olarak düzenlenecek olması ve işçilerin yetiştirdiği çam ağaçlarının şimdilik kesilmeyecek olması bile engelleyemiyor, sümer mahallesi’nin, emekçi barınaklarının yıkılışının, yaşayan bir alanın mezarlığa dönüştürülmesinin hüznünü. -
gönen manilerine bile girmiş basmaların dokunduğu fabrikadır.
---
nazilli basmaları
nazilli'de dokunur *
sevdiğimin baş harfi
.. harfiyle okunur *
--- -
sahip çıkamadığımız onlarca değerden biri. boğazımdaki onlarca düğümden biri sonuç
okumaya üşenenler için edit :video -
yazık olmuş eski bir milli değer. özet olarak hakkında bir yazı da mevcut.
-
birkaç sene önce üniversite kampüsünün içerisine kaçak bir şekilde girip gezdiğim fabrikadır.
ilginçtir, sanki her şey bir anda bırakılmış, içeride çalışan işçiler bir anda kovularak dışarı çıkarılmış gibidir. halen ellenmediyse gidip yerinde görülebilir ki, her şey sanki beş dakika önce içeride çalışılıyormuş da, öğlen arasına çıkılmış gibi yerli yerinde durmaktadır. tezgahların üzerinde malzemeler vs...
ayrıca fabrikayla ilgili bir çok belgenin bulunduğu -sanırım- yönetici odası olarak kullanılan bir çok odanın kapısı açık, belgeler ise kolilerin içinde öylece durmakta.
2007 yılında nefes alıp vermeyi henüz kesmiş gibiydi, halen sıcak.
en çok o gıdı gıdı treninin çürümeye terk edilmiş hali acıtıyor yalnız insanın içini. bi bakıverin o trene be arkadaş. -
hayatımın en mutlu günlerinin merkez üssü.
açılışının 75. senesi bugün.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap