• 1-) kolayca gonlu olmamak, israr beklemek.
    2-) isteksiz gorunmek, yalvartmak amaci ile i$i agirdan almak.
  • orama koma burama ko
  • gosterip gosterip vermemek
  • sevgili tarafından yapılırsa hiç bi' zaman usandırmaz. eğer o olmazsa biraz sıkar gibi geliyor.
  • insanın kendine yakışanı giymesidir. hakikaten bak. kodlarında olacak abi, yoksa zorla mimkini yok, olmuyor, olmuyor, olmuyor.

    kendimce binbir zahmet, gizli göz süzüş ve laflarla anneme nazlanıyorum;
    hastaysam mesele, '' eeee ilaç alsana'' diyor. mutsuzsam ''ütüler vardı'' diyor. kalakalıyorum. kal.
    kardeşime nazlanıyorum;
    o kadar acıklı ve tumturaklı laftan sonra cevaben ''ya apla bir 10 tl yüklesene bana'' diyor. yükümle kalakalıyorum bu kez.
    babama;
    ''ya işte hiç sorma çok keyfim kaçık bugün babacığım'' diyorum nazlanma seansını bitirirken ''tekirdağ'a gidersen hyundai bayiine uğrasana.'' diyor.
    eski sevdiceklerime de nazlanırdım, ki bunlar çoğu kez konuyu bile anlamaz ve dahi cevap bile vermezlerdi. hepsine aynı anda nazlandığım için mi acaba? yok o kadar salak değilim. hepsine ayrı dönemlerde, kendilerine ayrılan sürede naz yaptım.

    şimdi bu saydığım kişilerin topunda birden sorun olamayacağına göre, problem bende abi. prenses bedenine* ayı sokmuşlar. kardeşe anlattım vaziyeti, dedim durum böyleyken böyle;
    ''abla sen naz yapmıyorsun ki homurdanıyorsun'' dedi.
  • erkeklere müstahak olan. hanımkızlarımızın günde üç öğün tok karınlarına bu naneyi kullanmaları tavsiye olunur. niyesini hemen açıklayayım müsadenizle...

    ingiliz edebiyatı'nın güzide eserlerinden romeo and juliet'den juliet'e kulak verelim:

    "itiraf edeyim ki, daha çekingen davranmalıydım,
    ama farkına varmadan ben, seni sevdiğimi,
    ağzımdan işitmişsin. n'olur bağışla beni,
    hafifliğe yorma sakın
    karanlık gecenin açığa vurduğu çaresizliğimi."

    şimdi bu sözleri söyleyen juliet de söyleten shakespeare. kızcağıza hislerini açık etti diye nasıl diller döktürmüş fark ettiniz mi? shakespeare'in penceresinden bir kadının içindekileri dillendirmesi kabahat hükmünde. hafiflik...

    gelelim bizden bir örneğe. içimizdeki şeytan, sabahattin ali. ömer, macide'nin karşısına geçiyor, bu hayata ancak birbirlerini bulmak için düşmüş olabileceklerini anlatıyor satırlarca. macide de insan evladı, söylenen söze inanıyor. amcasının evinden kovulup da gidebileceği bir yer kalmadığı vakit de ömer çıkıyor karşısına ve diyor ki: "biliyordum bu akşam bana ihtiyacın olacağını, ayaklarım gitmeme müsade etmedi.." alıyor bavulunu yürüyorlar birlikte... her şey normal. şimdi ömer'in aklından geçenlere gelelim: "benimle gelmeyi neden bu kadar çabuk kabul etti. hiç münasip değil." bak sen edepsize. kendine itimat edildiğinde kendini güvende hissetmiyor adam. bunu düşündüren de sabahattin ali; bir insanın kapıyı açarken dahi aklından geçenleri çok güzel tarif edebilen biri.

    sevgili jane austen da pride and prejudice'da bir kadın olarak algılayabildiği biçimde yer verir bu hale. elizabeth'e adını unuttuğum tuhaf kuzeni evlenme teklifi eder. kız reddeder. adam elizabeth'e teşekkür eder, zira elizabeth ona lütufta bulunmuştur. onu daha çok heyecanlandırmak, aşkını körüklemek için reddetmiştir teklifini. evet aynen böyle düşünmektedir adam.

    niyesini açıklayabildim mi bilmem. ancak naz niyaz zayıflıktan, ne istediğini bilmemekten değilmiş efendim. bizzat işin doğası gereği bu böyleymiş..
  • tartışmasız feminen bir davranıştır. ama kızlar için de bir hatırlatma yapmakta fayda var; fazla naz aşık usandırır.
  • olgun bir insana yakışmayan eylem.

    (bkz: #53566886)
hesabın var mı? giriş yap