*

  • 2014 yılındaki motosiklet fuarında sergilenecek 9 yeni honda modelinden biridir.

    http://honda.com.tr/…po-2014te-hondadan-9-yeni-mode
  • 200 kmh son hız olarak şaapabiliriz.
  • şehir içi ve üzücü olarak sadece asfalt yol motosikleti. kasiste insanın böbreklerini döküyor. daha yeni tanışmaktayız, ilk izlenimlerim. orijinal camı azıcık daha uzun olsa tur camına gerek kalmazdı. boy sorunu olan enduro-severler için çok uygun. bana honda transalp 650'den sonra yer cücesi gibi geliyor. koltuk oturumu biraz rahatsız. bacakların yere uzanımında biraz açı sorunu oluşturuyor gibi. yan ayağı açmak çengel bacak gerektiriyor, kolay kolay otomatiğe bağlayamazsın.

    honda nc 750 x'in motor sesi tıkır tıkır, titreşimi beklediğimden fazla geldi bana. yakıt tüketimi sınıfının en düşüğü olmasaydı motorda sorun var, vuruntu yapıyor sanırdım. tekrarlıyorum şehir içi motoru. uzun yolda insanı bir 250'lik kadar hırpalar gibime geliyor. ortalama benzin tüketimi 3.5 lt/100 km. tabii bu onu mazotluymuş gibi benzini kokluyor cimriliğine taşıyor.

    daha ilk baştan süspansiyonlarını yumuşatma yolu var mı hayal etmeye başladım. gerekirse biraz yükselmeyi de göze alabilirim, oysa bacak rahatlığı, yere kolay ulaşmak büyük lüks. hatta hiç cross motor düşünmezdim, bununla o iş olmayacak diye kros motor olası arzu nesneleri arasına girmeye başladı.

    kask için ön gövdede hazne olması iyi, arka çanta zorunluluğunu azaltıyor, ama hafta sonu binicisi olmayan herkese gene de arka çanta öneririm. honda'nın orijinal çanta takımı çok uyumlu, ama motor korumaları motora fazla yapışık, koruyacak gibi durmuyor, o bakımdan yan çantaları honda düşünmeyip motor korumayı da givi yeğlemek daha iyi olabilir, o daha çıkıntılı ve etli. bu durumda arka çanta kappa'ya kalır.

    anlık yakıt tüketimi motorda pek ihtiyacımız olmayan bir şey, bir de motorcunun dikkatini azaltacak bir şey, konmasa daha iyiydi. ortalama yakıt tüketimi daha etkin, hem de sürüş denetimi sağlıyor. motorun agresifliği hiç yok sanıyordum, oysa gaza duyarlılığı, çok düşük devirlerde bile çekişi sürdürmesi (tork) çok iyi. bu yanılmıyorsam viraj güvenliği için de iyi. aynaları ciks yapmışlar, belki yuvarlak ayna olmazdı, ama bu kadarı abartı.

    cadde oranı artmakla kalmamış, off-road yaklaşık olarak sıfıra düşmüş. ikinci eli gayet iyi, sorunsuz kullananlar aynı zamanda yatırım yapmış olurlar. honda'nın makine verimliliğine her zaman güvenilir. parası/ücreti karşılığında bu grup motorlar içinde en iyi seçenek. honda dayanamayacak, transalp'i yeni teknolojiyle donatıp transalp'e dönecek. ben transalp'le kaza yaptığım halde güvenim azalmamış, 1 yıl sonra yeniden aynı 2001 model 650'liklerden, hem de aynı renk mavisinden ikinci el bulup almıştım. mavisi de öyle yakışıyordu ki. transalp'le de çamura-kuma girmek pek uygun değildi, ama onunla caddeden dünyayı turlardın, nc 750 x ise dik oturumlu naked tourer olmuş çıkmış, şehir dışına çıkmak özel antreman gerektirir.

    yaklaşık 3 ay sonra edit: arka çanta almayla veya zamanla amortisör sertliği azaldı. eklentilerden sadece orta sehpa özgün honda alındı, motor koruma demiri, tur camı, elcik korumada givi yeğlendi. motorun eksozu bence çok biçimsiz, estetiği zayıf, gebeş olduğu sabit olduğundan para ilk yeterli hale geldiğinde gpr eksoz ile hem görüntü toparlandı, hem motor sesinin gıcıklığı azaltıldı (tok ses + kıtı kıtı motor sesi = melez ses elde edildi). hem de ucuz olduğu halde gpr eksoz performans artışı sağladı.

    özgün haliyle motor sadece doymuş, olgun motorculara hitap ediyordu. ununu elemiş, orta yaşı bulmuş, hız tutkusunu harcayarak söndürmüşlere göreydi. özetlense honda nc 750 x bir yerde motorların mazotlusuydu. sol şeride mutlak bir hakimiyeti asla olmuyordu, trafikte motorcuların bildiği, gerektiğinde şahlanıverme, sollama kolaylığı yoktu, adı üstünde sakin davranmak ve diğer bilumum sürücüleri ürkütmemek üstüne bir genetik koda sahipti.

    yeni gpr eksoz ile bu özelliği değişmese de yumuşadı. (pist performansı söz konusu olmadığından ek bir ayar gerekmiyormuş.) ataklığı hafif arttı. motor sesi de motor rengi gibi önemliymiş. daha zevkli sürüş vermeye başladı. insan bir motoru ya ilk andan (yüksek) standartlarından ödün vermeden süslemeli, veya yavaş yavaş standardını geliştirmeli, ilerleme hissi sağlamalı. ben ikinci yol üstünden belki de motorun kendi sebep olmadığı kişisel düş kırıklığımı yumuşatmayı, motorumu sevmeyi geliştirmiş oldum.

    ek: benim motor dün (temmuz 2015) bi şımarıktı, görülür. şile gözlemecilerinden hoop sapanca, hem bayram trafiğine rağmen 1.5 saatte. dönüş ise 1 saat, herkes istanbul'dan öcü gibi kaçıyor. istanbul'a dönen yok, yol hayalet. maliyet sapanca'da tok tokuna yenen tavuk, patlıcan, biber ve mantar ızgaralar.

    bir de dozdoz denen manas böceğini tanıma, sesini duyma, kutsal bok böceği ile akraba olduğunu öğrenme. akyazı'da 'arı soktu' yerine 'arı vurdu' diyenlerin varlığına şaşırma. artık her konuşma bir derlemeye dönüşebiliyor. ben de onlara cunk kuşu ispir kaydımı dinlettim. gece çimenlere kirpiler çıkıyormuş. sapanca'nın üst taraflarını kaplayan araplar acaba alem mi yapıyordur? yoksa asimile mi olacaklar?

    nc 750 x'in 2016 geliştirmeleri yorumu motorcular.com'dan..

    (bkz: rüzgar bizi götürecek)
    (bkz: bmw r 90 s)
    (bkz: honda xl 200/@ibisile)
    (bkz: motor aşkı)
    (bkz: binmediğin motor senin değildir)
    (bkz: honda transalp/@ibisile)
    (bkz: michelin pilot road 4 trail)
    (bkz: sümüklüböcek/@ibisile)
  • şimdi sıra honda nc 750 x uzun yol deneyim ve eleştirilerinde:

    bu test için 500 km istanbul - kastamonu gittim, orada 200 gezdim, 500 döndüm. önce gerçekten ciddi çekindim, tırstım. serde yaşlanmaya başlamak var.

    çok güzel oldu, yolun çoğunu aydınlıkta aldım, karabük - kastamonu arası yol inşaatlarını, mıcırları sağ salim aştım. orada yanına gittiğim çocuk motor biliyordu. ertesi gün süper yol yaptık. o sürdü ben artçı seyrettim. tek motor, benimkiyle. kastamonu, cide, gideros koyu, kurucaşile, amasra, bartın, tekrar karabük. orada saat akşam altı olmuştu, motora ben geçtim onu bırakıp, geceyarısı 12'de istanbul evde oluş. kasmışken, giderken otobanda yol alayım diye 160 hızını sık sık gördüm, dönüşte 130 ortalama yetecekti, kasmadım, kasmamış halimle bile 140 - 150'ler yaptım. arka çanta hızı ve dengeyi, yola tutunmasını etkilemiyor. uzun yolda ciğerleri daha iyi açılıyor. gpr eksozdan sonra mazotlu gibi olan motor sağırlığı, geç gaz yemesi biraz açıldı. en büyük sorun artçıya: insanın götünü yiyip bitiriyor. artçı oturağını 2-3 cm daha uzun ve etli yapsalar olmaz mıydı? arka çanta dayamağı bile kurtarmıyor. düz kaymak asfaltta iyi de, her kasiste zıplatıyor. süspansiyon hakkındaki ilk algı doğruymuş.

    ilginç bir toplam dengesi var; motor kendinden bıktırmıyor. bir daha bu motora binmem diyemiyorsun, ne yaparsa yapsın, kadındır yapar deyip biniyorsun. kurucaşile - amasra arası 20-30 km kadar yol hem viraj, hem hız kısıtlaması, hem darlık, hem zaman zaman kötü asfalt oluşuyla tam ders etabı gibi. her koşulda sürerim diyenlerin o yola girmeleri gerekir. türkiye'de en kısa aralıkta en fazla 30 km/st hız sınırlaması tabelası rekoruna oynar. düz cide yolunda bile insan bir yerden sonra sabırsızlanıp saçmalamaya başlıyordu. o etapta ise saçmalama lüksün yok, çok tehlikeli. yatmalar da, devir de, artçı uyumu da üst düzey olmak zorunda. neyse genç çocuk çok disiplinli sürdü, ödül olarak amasra'da üç çeşit balık yedik. bu yorulmamak için motoru olmayan motorcu yanına sürmek ve kendini ona taşıtmak çok iyi fikir. 27-28 saat aralıksız hareket olduğu halde döndüğümde yorgun değildim; sizin işler nasıldı diye aynı hafta sonunu yaşamış insanlara 2 günlük filan iş raporu sordum.

    yakıt tüketiminde ekonomik/cimri oluşunu kendini yüksek hızlar ve uzun yolda da gösterdi. uzun yolda trafik tıkalı olursa 3.3 litreye bile iniyor. yol boş, fazla kanırtmadan 140-150'lerde gezinirsen 4.0 litrelere demirliyor. aynı hızları panik ve atak yaparsan artar ama 4.5 litreyi geçmez tahmin ediyorum. ben yaşlı ve olgunum, o farkettiriyor. aslında ilk yazdığımda andığım yaşlı işi, gence gelmez hala geçerli. genç motorcu ekonomiye o kadar bakmaz, performans alamıyorum sanır. oysa sağlam motor. motoru çok başarılı olmuş, scooterlar dahil 4-5 motorda kullanıyorlar. şehir içi-banliyö melez kullanımla 3.5 litre ortalamasını buldu.

    sırada istanbul - sinop arası (karımı artçı alarak) gitme planı var. zavallının mabadı ne olacak bilmiyorum. belki bisikletçi silikonlu taytı giydiririz. honda transalp'i unuttuysa iyi, yoksa çok şikayet eder. bu yer cücesinin virajlarda zaman zaman tekeri kayıp, çizgisini kaybedip sonra topluyor. transalp'te öyle şey olunca daha hızlı toplardı. belki şikeli değerlediriyorumdur. tur camının koruması iyi. stabilitesi transalp'ten 2-3 gömlek daha iyi. fırtınada bile sürüş izni verir. tır girdaplarına kapılmıyor. rüzgar artı tırda fena direnmeyeceğe benzer, benim yaptığım yol onu tam test etmedi. bu deneyle uzun yol korkusunu attırdı ya, yeter. motorun sorunlarını biliyorsun ama geçilmez, aşılmaz gelmiyor. aynı sorunlar mesela hızı/ataklığı artırdığında 7 litre benzine malolsaydı, çözüm var hissettirmezdi.

    ufak hacimli motorlardan büyüğüne bununla geçecekler için izlenimlerim:

    tipik endurolar kadar yüksek değil, boydan kasmaz. rahat sürersin, aslında sport tourer yanında enduro genlerini hala biraz taşıyor. oturuş pozisyonu rahattır, diktir. ataklık istemedikten sonra piyasadaki hiçbir motorla değişmezsin. tek, 1000 tl gibi gpr eksoz yatırımı ekstralardan gerekli görüneni. daha ciddi performans eksozları gerekmez. yeterli ve tüketimi artırmadan ekstra sunuyor. alt sehpa, arka çanta, motor koruma demiri gerekli ama onlar gerekli, lüks değil. arka çanta ve motor koruma givi olmalı, bu edevattan honda markalılar iyi değil ve değmez. givi motor koruma hem sağlam hem gövdeden aralıklı ve koruyucu, ayrıca yakışıklı.

    edit: daha çok uzun yol performansına gerekli olduğuna göre bu giriye ekleyeyim. motor aşığı ve ustası arkadaşımın bir önerisi var: gidonu hafif yukarı ve hafif sürücüye yaklaştıran bir adaptör/yükseltici (gidon yükseltme aparatı) ekleyelim motorumuza. böylece sürücünün kıçı şoför oturağının arka sınırına daha lap diye oturur. bir de gidon daha enduro, daha dik oturumlu olur. viraj performansını bozmazsa bu plan daha uygulanmazdan önce yoruma eklenmeyi haketmiş olacak. ve uzun yol sürüşü daha rahat oturarak, daha dik ve hakim konumda devam edebilir.

    ek: son duyduğum bilgi -olasılıkla doğrudur- nc 750 x ve s motoru, (başlangıçta 700cc idi ya) honda jazz 1400 cc motorunun ikiye bölünmesinden yaratılmış bir motormuş. başlangıcını oluşturan honda jazz imiş. kendini otodan motora atılmış/uyarlanmış bulan bir motor için fazla başarılı bir sonuç.

    (bkz: bmw r 90 s)
    (bkz: honda xl 200/@ibisile)
    (bkz: motor aşkı)
    (bkz: binmediğin motor senin değildir)
    (bkz: uzun yol/@ibisile)
    (bkz: çamlıdere/@ibisile)
    (bkz: kulak tıkacı/@ibisile)
    (bkz: honda transalp/@ibisile)
    (bkz: michelin pilot road 4 trail)
  • az yakar az kaçar bir motorsiklet, enduro klasmanında yer almasına rağmen kesinlikle enduro değil asfalt motorudur.
  • 250 cc'lik motorumu yükseltmeye çalışırken, yakın zamanda da yaptığım bir kazanın etkisiyle korkuyordum. acaba 750'lik bu motoru sürebilecek miydim?

    sonra değerlendirmelerde, bırakın 250'likten geçeni, yeni başlayanlara bile bu motoru tavsiye ettiklerini gördüm.

    motoru aldım ve gerçekten çok rahat bir kullanımı var. 250'lik motordan çok daha rahat sürüyorum. 250'lik suzuki marauder'imle duygusal anılarım olsa da, bu motor çok daha rahat bir motor. dolayısıyla, yukarıda taşıdığım kaygıyı taşıyan varsa kesinlikle tavsiye ederim.
  • 2016 yılına uzun zamandır eleştiri aldığı tasarım konusunda yeniliklerle giren motor.

    soba borusu egzoz, daha kısa ve sportif bir tasarıma kavuşmuş, karenajda daha dinamik çizgiler hakim. bir de led far gelmiş. ancak bunun yüzünden avrupa fiyatı 1000 avro kadar artınca, honda türkiye gibi fiyat hassasiyetli pazarlar için bunun yerine eski tip h4 farlı bir versiyonu üretiyor. şu anda 30 küsür bin tl'ye satılıyor yamulmuyorsam.

    https://honda.com.tr/…0e-4405-a68b-4299c6106e84.jpg

    yeni mavi rengi çok güzel.

    (bkz: glint wave blue metallic)
  • bugüne değin kullandığım motosikletler içerisinde en crossover motosiklet yani özellikle spesifik bir şey için değil, farklı amaçlar doğrultusunda tek bir motosiklet istiyorsanız yegane adresiniz olacak motosiklettir. öncelikle bugüne değin kullandığım motosikletleri sıralarsam;
    1-çelik martian 150 scooter(allah belasını versin verdi zaten)
    2-yamaha fz6(2006 model)
    3- aprilia capanord
    4-kymco xciting 500
    5-suzuki gw 250 inazuma
    6-honda nc 750 x dct
    nc 750 x haricinde her motorun kendine has artısı vardı, mesela xciting 500 mükemmel bir şehir içi motoruydu rahattı ve kullanımı kolaydı. üstelik gücü şehir içinde son derece yeterliydi, inazuma 2014 yazında aldığımda 250 cc'ler içinde en rahat ve en stabil motosikletti, aprilia capanord tam bir tork canavarı ve uzun yolda gidecek yegane motordu rahat selesi vs. ancak hepsinin de dezavantajı oluyordu elbette, örneğin capanord şehir içi için yüksek selesi ile kontrolü güç bir motordu, uzun yoldaki o rahatlık şehir içinde işkenceye dönüşüyordu, ayrıca 1000 cc'nin o sert debriyajı belli bir yerden sonra dur kalklarda tam bir işkence haline geliyordu. o halde şehir içi ya scooter olacak ya da inazuma gibi 250 cc bişey olacak. işte nc 750 x dct şanzımanla burada ooh be dedirtiyor. yani şehir içinde scooter alayım yanına bir de büyük bir motor alayım derdiniz kalmıyor. elbette ne tam bir scooter gibi minik minik yanlardan kaçamıyorsunuz ne de selesi bmw gs serisi gibi konforlu ve güç olarak da onlardan çok daha düşük. nc 750 ailesinin özellikle 2016'ya kadarki versiyonlarının en büyük sorunu şüphesiz amartisörleridir, istanbul-samsun arasını yaptığım yolda bu berbat amartisörler beni mahvetti, üç gün kendime gelemedim. şehir içinde 100-150 km'ye kadar yormayan bu amartisörler hem yol artınca hem de süre artınca beli mahvediyor.millet dct şanzımanı beğenmese de ben daha başka bir alternatif olmadığından beğenmek durumunda kaldım. cvt istemiyorum, şehir içinde debriyaj da istemiyorum. dct şimdilik tek alternatif.
  • allpurpose motor cinsinin konforsuz türlerine bir örnektir. 1 yıl ve 10.000 km sonrası sattığımda ne aldığıma ne de elden çıkardığıma pişman olmadım. fiyat/performans değerlendirmelerine ben hep yan gözle bakarım bilakis özellikle bu motorun performansını hangi kriterlere göre değerlendireceğiz?.
    şehiriçi için naked lara veyahut scooter lara göre pratik, atik ve ekonomik değil.
    splinter olarak fena hızlanmaz ancak yokuşlarda tork u yetmez
    tourer olarak cruise sürati fena değildir ancak kuyruk sokumunu ve bel i acaip yorar, eski hemoroidleri azdırır
    enduro olarak amortisörleri yetersizdir çoğunlukla kullanılan lastiklerde yetersizdir.. vs vs
    kısacası kafa karışıksa motordan en çok hangi sürüş ile zevk alındığını test etmek istiyorsanız bir süre kullanın. ancak ben halen herhaltı ortalama yapabilen bir motor olduğunu düşünmüyorum, bence birçok halta yaramayan bir motordur. eyyorlamam budur.
hesabın var mı? giriş yap