ne çıkar
-
ibrahim karaca'nın bir şiiri:
derler ki anasıdır ayların ocak... o kadar mı yalnız?... belki acının ve hüznün... başlayan ve bitenin... umudun belki de... kimbilir?...
buza kesmiş bir sabaha uyandığında koca yaz, yanmaz mı dağ menekşesi suyu damarlarında donmuş taze fidana?... sonbahar ki kışa hazırlığın adıdır, hey canım gel dertleşelim zamansız ayrılığımıza...
bu kez amansız bastırdı kış
hazırlıksız yakalandık
oysa nasıl da yanıyordu
avuçlarımız...
nasıl da yanıyordu avuçlarımız, sıcak bir namluyu kavrar gibi... nasıl yanıyor avuçlarımız,
alev saçlı bir çocuğun gülüşüne sarılır gibi... ozan diyecek ki "toprak sıcak ve güzeldir"... ne çıkar?
ah yiğidim... bak işte yine ocak'tayız... nasıl anlatılır şimdi karayemiş dallarına çöken kar?... şimdi nasıl anlatılır toprağı yalnız tohuma açan kazma, kazmayı tohum için tutan el?... yiğidim ki yaşamayı ölesiye sevmiştir, tohum diye saklamıştır onu toprak, ne çıkar? ne çıkar ki yarın köy köy, yayla yayla çoğaltıp asmadıkça gülüşünü doruğuna kaçkarlar'ın?... hey benim kıvır kıvır katmerleşen gülbaharım!... kaç yıl oldu sen gideli, kaç ömür?... kaç ay geçti sen gideli, kaç gün oldu, kaç gece?... eylül'deki okul yolu karlıdır, üzerine postal basmış izi kalmış ne çıkar?...
uzunca bir şarkıysa söylediğimiz, bir notada es verilmiş, ne çıkar?... şarkı devam ediyor... şarkı devam edecek... söylenecek!...
"asılırken hava soğuk olmasın" demiş hıdır, "korkudan titriyor sanmasınlar"... eminim erdal da böyle, adalı da böyle demiştir... ve bizim şarkılarımız bazen böyle söylenmiştir...
dağlarda geziyorsun... köye gelmişsin... çay alımyerinin soğuk bir köşesinde dinlendiriyorsun sıcak yüreğini, oturuyorsun yoldaşlarınla... yirmi metre ötede köy kahvesi var... gelen askeri aracı sesinden tanıyorsun... konuşmaları dinliyorsun... yaslandığın duvarın dışında "çayda sömürüye son!" yazılmış iri uzun harflerle... başçavuş orayı işaret ediyor... "nedir lan bu rezalet" diyor kahvedeki en yaşlı amcaya... "al şu boyayı, git sil" diyor... yeni yetme bir çocuğun diz bağları eriyor... "ben silerim komutanım" deyip kapıyor boya kabını... yeni yetme bir çocuk... ortaokul çağlarında... çoktan vermiş kararını... okulu bırakacak... başka nasıl yardımı dokunacak... köyün gençleri ya içerde, ya kaçak... he koca ahmet!... uzun kardeşim benim... bakma sen kardeşim dediğime... ağabey demek istiyorum, anla...
onüç eylül sabahı beni üniversiteye, kendini dağlara yolcu ettiğinde, yüzündeki o mağrur ve sakin ifadeyi hatırlıyorum... aklından geçirmiş miydin hiç, bir gün bahçesinde turladığın, sıralarında oturduğun, dişediş yaşamı savunduğun okulunun bir gece vakti seni yaşama son kez konuk edeceğini?... rize eğitim enstitüsü şimdi sağır ve dilsizler okulu... camlarında battaniye gerili sınıfları işkence sesleriyle yankılanmış okulunda, oturduğun sıralarda şimdi sağır ve dilsiz öğrenciler eğitiliyor... erken terhisle kandırılmış erlerin savurduğu sopalar bedenini parçalarken, dışarıda tek aykırı ses olarak karadeniz'in duvarda patlayan dalgalarını duymuşsun, bir balıkçı türküsünü dinler gibi yummuşsun gözlerini, ne çıkar?... bir can koparılırken yaşamdan, şimdi orada özürlü çocuklar eğitilirmiş, ne çıkar?... "uğruna ölecek ve öldürecek hiçbir şeyin olmadığını düşle..." demiş john lennon o ünlü şarkısında... keşke olmasa... kalmasa keşke ne çıkar... budanmış bir çiçek gibi konulmuşsun kara yere, ne çıkar?... sonra birgün mezarını açmışlar, ayırıp omuzundan başını otopsiye götürmüşler, ne çıkar?...
eylül mahkemelerinde suçsuz bulunmuş katiller, ne çıkar? gazete bir başlık atmış "ahmet uzun nasıl öldü?..." ne çıkar?... toy bir ozan seni yazmış, ne çıkar?... mezarının başucunda çok sevdiğin karayemiş fidanı var, sen yoksan, ne çıkar?...
işte yine ocak'tayız... derler ki anasıdır ayların ocak... derler ki askoroz deresi ocakta durgun akar... derler ki karadeniz utancından yere bakar... baksın... ne çıkar?...
(ocak 1993) -
ozturk serengil'in soyledigi pek bilinmeyen ama girgir oldugu kadar alt metni son derece kuvvetli sarkidir.
yasimiz geldi kirka
ustumuzde yirtik hirka
ölümden korka korka
yasamissin ne cikar
sarmazsin bir yarayi
dostla bozmussun arayi
emanet parayi da
tasimissin ne cikar
bugun bakmazsin dune
ele batirmazsin iğne
yalniz kendine
ısımıssın ne cıkar
carsida gördüm kuzu
yaliyordu bir tuzu
on senelik uyuzu
kasımıssın ne cikar
yagmur degmiş daridan
bal vermeyen aridan
of allah cok dirdirci karidan
bosanmissin ne cikar
vebal almiş boynuna
düsmüş iken oyununa
cirkin avrat koynuna
işemissin ne cikar -
çok sevdiğim, fatstar şarkısı.
bugünlerde sana çok ihtiyacım var
benim derdimden ancak sen anlarsın
bugünlerde sana çok ihtiyacım var
beni sessizce ancak sen dinlersin
bir gün gelmesen, ne çıkar?
bir gün gelmesen, kalbim çıkar!
sana bir şey sorsam. bana cevap verir misin?
evet şimdi söyle. beni sonsuza kadar sever misin?
bir gün gelmesen, ne çıkar?
bir gün gelmesen, kalbim çıkar! -
yaz bitince kimsesiz kalan çay alımyerleri,
oraların duvarlarında gölgeleri kalmış "çayda sömürüye son!" , "tuz parası değil çay parası istiyoruz!" yazıları
kar altında kalan karayemiş ağaçların ürpertisinin değme shymalan filmine taş çıkarması.
o cılız akan askoroz'un isteyince ne kadar acımasız olabileceği.
darbeden sonra gözaltına alınan, tutuklanan acılı ama pişman olmayan gençler
her şeyi anımsatır,
yıllar geçtikçe içimi daha az sızlatmasını beklerken,
her ocak külçe olur oturur içime karaca'nın bu şiiri. -
ferdi babamızın dertli bir şarkısı
bu dünyaya dert çekmeye dert çekmeye gelmişim
ak yerine karaları giymişim
ben şu feleğin sillesini yemişim
beni kırsan taşa vursan derde salsan ne çıkar
felek kırdı kanadımı kanadımı kolumu
çoktan beri şaşırmışım şaşırmışım yolumu
bekliyorum ölmek için sonumu
beni kırsan taşa vursan derde salsan ne çıkar -
alpay 'ın hayalimdeki resim albümündeki keyifli bir parçası.
sözleri de şöyledir:
içimden sana birşey söylemek geliyorsa
ne çıkar uzanıp elini tutsam
sen başka dünyada ben başka dünyada yaşıyorsam
sen bir yana ben öbür yana yürüyorsak
sana aşık olmussam seni deliler gibi seviyorsam
uzanıp belini tutsam sarılıp seni öpsem ne çıkar
sana sevgimi anlatmaktan başka ... -
ferdi abimizin 1985 yılında çıkarttığı '' kurtuldum '' albümün enfes parçalarından biridir.
ayrıca necla nazır ile oynadığı ''herşeyim sensin'' filminde birlikte düet yapmışlıkları vardır.
bu dünyaya dert çekmeye
dert çekmeye gelmişim
ak yerine karaları,
karaları giymişim
ben feleğin sillesini yemişim
beni kırsan, taşa vursan
derde salsan, ne çıkar
beni kırsan, taşa vursan
derde salsan, ne çıkar
felek kırdı kanadımı,
kanadımı kolumu
çoktan beri şaşırmışım,
şaşırmışım yolumu
bekliyorum ölmek için sonumu
beni kırsan, taşa vursan
derde salsan, ne çıkar
beni kırsan, taşa vursan
derde salsan, ne çıkar -
bestesi seyyal tanerin hadi canım sen desi ile aynı olan emel şarkısı
-
ferdi gürses'in, son ışık müzik etiketiyle yayınlanan tekli çalışması.
söz: emrullah bedir
müzik: kemal arapoğlu
düzenleme: ali kemal arapoğlu
mastering: muammer tokmak
bağlama: kemal arapoğlu
keman: sait büyükçınar
gitar: selahattin güzelel
bas gitar: kemal büyük
ritimler: şener yolal
ferit ergül imzalı klibi buradan izlemek mümkün. -
"ne çıkar siz bizi anlamasanız da
evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da"
(bkz: edip cansever)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap