• kemal sunal'im hababam sinifi filminde okuduğu şarkı.
  • ayrica ruchan camay'in 70lerde populer olmus bir sarkisinin ismidir
  • hababam sinifi yil sonu musameresinde tarik akan* tarafindan degil* tulum hayri tarafindan sahneye davet edilen kemal sunal, ustunde bayan kostumuyle soyler bu guzel sarkiyi.
    70'li yillarin dayanilmaz yabanci sesli turkce pop sarki ekolunden bir sarkidir.
  • rüçhan çamay'ın söylediği şarkıdır. aynı zamanda .hababam sınıfında da rahmetli kemal sunal'ın süper bir yorumu vardır.

    ne haber

    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
    çok mutlu oldum seni tekrar gördüğüme
    ne güzel şey rastlamak bir sevdiğine
    e anlat bakalım senden ne haber
    eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz
    geçmiş zaman olur ki hiç unutulmaz
    geçse de aradan upuzun seneler

    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
    yıllar önce yine burada ayrılmıştık
    yıllar sonra yine burada karşılaştık
    dünya küçük diye boşuna dememişler
    demek ki evlendin iki çocuğun var
    oturup geçmişe yanmak neye yarar
    bu eski dostun sana mutluluk diler

    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
    inan değişmemişsin bir nebze olsun
    dilerim en kötü günün böyle olsun
    haydi şerefe boş kalmasın kadehler
    eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz
    yürekten seven sevdiğine pişman olmaz
    geçse de aradan insafsız seneler
    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
  • (bkz: nbr)
  • bu şarkıyı her dinlediğimde gözümün önüne kemal sunal'ın kadın kıyafeti ile gerdan kırarak, omuzlarını titreterek şarkıyı söylediği sahne geliyor , gülüyorum.

    çok mutlu oldum seni tekrar gördüğüme
    geçmiş zaman olur ki hiç unutulmaz
    geçse de aradan upuzun seneler

    ramazanla datdiri ditit diye borozsan çalması, tosun paşa'daki o haller, gulyabani'de hırsızı ararken camdan sırtüstü düşmesi, kazanın içinde müfettişe külbastı taifi vermesi, kör taklidi yaparken gerçekçi olsun diye gözlerini gerçekten kapaması ve yere düşmesi, davaro'da imamla kıble-hortum kavgasına tutuşması ... * ve ben bu adama hala çok gülüyorum
  • cok komik yaa az once yarısan yarısmacı gozlerim gormuyor dedi adam sıralamayı dogru yapıyordu adama 30000 ytl yi vermemek icin elinden geleni yapti yarismanin cok muhterem * sunucusu.bide bu muhterem otesi sunucu ali poyrazoğlu bilgisayarada bilgisayar (bkz: hazretleri) dedi.
  • aralarında husumet, inatlaşma ya da rekabet olan iki kişiden birinin, gerçekleşmesi zor olan bir durumun gerçekleşmesi durumunda buna ihtimal vermeyen diğerini kızdırmak amacıyla, gördün mü bak oluyormuş anlamında söylediği alaysı sözcük.
  • ben hayatımda bu denli "ne istediğini bilmez" sözlerden oluşan bir şarkı daha dinlemedim, belki dinlemişimdir de hatırlamıyorum, irdeleyelim:

    *
    "ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
    çok mutlu oldum seni tekrar gördüğüme
    ne güzel şey rastlamak bir sevdiğine
    e anlat bakalım senden ne haber"
    *

    şimdi şarkı böyle başlıyor tamam da, ilk başta sanıyoruz ki, kaaveden veyahut okuldan vs. eski bir arkadaşla karşılaşmış eleman da gözlerini kaçırmayıp yanına yaklaşmış ve halini hatrını sormuş; onu görmekten dolayı mutlu olmuş, "muhabbet açılsın da ne yapıp ettiğini öğreneyim" düşüncesinde olduğundan "e anlat bakalım senden ne haber" demiş.

    *
    "eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz
    geçmiş zaman olur ki hiç unutulmaz
    geçse de aradan upuzun seneler
    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber"
    *

    burada da yine eski günleri yad ediş söz konusu. geçmiş zaman -onca seneye rağmen- "ne haber" dedirtmektedir herifçioğluna. "eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz" dizesi, arada husumetin olabileceğine dair ipucu veriyor. bu dizeyle birlikte mana şuna dönüşüyor: eskiden sevdiği arkadaşlarından (önceki bölümdeki "ne güzel şey rastlamak bir sevdiğine" dizesini anımsayınız) biriyle karşılaşan adamımız bir husumetten ötürü onunla uzunca bir süre görüşmemişliğine rağmen, karşılaştığı yerde "ne haber... ne haber..." diye bastırarak onu sıktıkça sıkmaktadır. diğer bölüme geçelim:

    *
    "yıllar önce yine burada ayrılmıştık
    yıllar sonra yine burada karşılaştık
    dünya küçük diye boşuna dememişler
    demek ki evlendin iki çocuğun var
    oturup geçmişe yanmak neye yarar
    bu eski dostun sana mutluluk diler"
    *

    işte kafa karışıklığı tam burada kendini iyiden iyiye göstermeye başlıyor. az evvel "ne güzel şey rastlamak bir sevdiğine" diyen adamımız, şimdi a) "yıllar önce yine burada ayrılmıştık - yıllar sonra yine burada karşılaştık" diyerek yıllar boyunca belli aralıklarla "bir sevdiğim" diyerek sıradanlaştırdığı kişiden ayrılmış olduğu yeri tavaf ettiğini göstermektedir. işin tuhafı "dünya küçük diye boşuna dememişler" dizesiyle daha da işin karmaşık bir hale gelmesidir. öyle ya "dünya küçük" lafını biz niye kullanırız? hikayemize yedirerek açıklamaya çalışayım: mesela eskiden sevdiğimiz biriyle ("bir sevdiğim") kadıköy akmar'da ayrıldık diyelim, tarih olarak da 1989'u belirleyelim; 2008 senesinde beyaz rusya'da iş için bulunduğumuz sırada bir elimizde james bond çanta, diğerinde cep telefonu, sokakları arşınlarken "eskiden sevdiğimiz" ve akmar'da ayrıldığımız kişiyle karşılaşsak deriz ki: "vay be dünya küçük derler, burada karşıma çıktın ha... olay budur abi" oysa şarkıdan anladığımız kadarıyla ayrılan iki arkadaş (dikkat arkadaş diyorum, "ne güzel şey rastlamak bir sevdiğine" dizesini zihninize kazıyın) ayrıldıkları noktada karşılaşıyorlar; küçük olan dünya değil de sizin kendinize belirlediğiniz "kapsama alanı" olsa gerek gafiller! bir de suçu dünyaya atıyorlar, akmar bile değişti. b) şimdi burada asıl benim anlamadığım şey şu dizelerin düşündürdükleridir: "demek ki evlendin iki çocuğun var - oturup geçmişe yanmak neye yarar - bu eski dostun sana mutluluk diler" öyle ya bir insan "sevdiğim biri" diyerek sıradanlaştırdığı birinin evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuş olmasına neden yanar, "oturup geçmişe yanmak neye yarar" niye der ki bir insan? o senin için zaten başında "sevdiğim biri" idi, evlenmemiş ve çocuksuz olsaydı ne olacaktı? "oh araya onca sene koyduk, iyi oldu valla, kemiklerim ısındı" mı diyecekti? c) "bu eski dostun sana mutluluk diler" dizesi ise tam bir kepazelik örneği! farkında mısınız hep bir kişinin bakış açısıyla hikayeyi dinliyoruz, bir de şöyle düşünün bu zatın karşılaşmış olduğu kişi ("bir sevdiği" - "eski dost") onunla karşılaşmış olmaktan ne sıkılmıştır! hem evli, iki çocuk sahibi. belli ki eski dost, arkadaş, "sevdik" falan dinlememiş, yıllarca aramamış sormamış; "ne bok yemeye beni tutarsın, esir edersin burada anlamıyorum ki, işim gücüm var be! sanki aramızda bir şey oldu da, bir de bana kinayeli kinayeli 'mutluluk dilerim' diyorsun allahsız!" diye geçiriyor içinden.

    *
    "ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber
    inan değişmemişsin bir nebze olsun
    dilerim en kötü günün böyle olsun
    haydi şerefe boş kalmasın kadehler
    eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz
    yürekten seven sevdiğine pişman olmaz
    geçse de aradan insafsız seneler
    ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber"
    *

    son bölüm ise esas kızımızın/oğlanımızın yıllarca yalnız başına kalmış olduğundan balataları yaktığını iyiden iyiye gösteriyor. karşınızdaki kişinin sürekli "ne haber ne haber ne haber daha daha ne haber" dediğinin düşünün! "inan değişmemişsin bir nebze olsun - dilerim en kötü günün böyle olsun" bu nedir yahu, tamam işte adam veyahut kadın, yıllar boyu zaten hiç değişmemiş tamam da neden en kötü günü böyle oluyor? onu işkillendirmek için mi böyle konuşuyorsun yoksa? (birden vocativus havasına büründüm, seslenmeye başladım!) ya şuna ne demeli: "haydi şerefe boş kalmasın kadehler" bu nereden çıktı allahaşkına biri açıklasın mantıklı cümlelerle! durup dururken, birden kadehler girdi devreye. belli ki şarkının bu kısmına bir şey uyduramamış, kim yazmışsa. hayır yani, karşılaştıkları mekan bir bar veyahut meyhane falansa, o halde şu "dünya küçük" lafını yine incelemeye başlarım. manyak mısınız kuzum siz? "eski dostlar hiç bir zaman düşman olmaz - yürekten seven sevdiğine pişman olmaz" tamam anladık eski dostlar düşman olmaz da, yürekten sevmeyi neden karıştırıyorsun ki, hani o senin için "bir sevdiğim" idi? hem karşılaştığın zat "ben pişmanım seninle karşılaştığıma" diyecek değil ya, bir şey yapsalar hadi neyse, ama karşılaşmışlar alt tarafı.

    sözün özü ne söyleyenin ne de dinleyenin kafası yerinde, en çok da şeyi merak ediyorum şimdi karşılaştığın zatın karısı / kocası ve çocukları da acaba yanında mıydı; yani o kadehleri bir de onların yüzüne bakarak mı kaldırdın diyorum...? aileyi yıkma, perişan eyleme canım kardeşim. geçmişteysen geçmişte kal, zombilik yapma, kafilede moralleri bozma.
  • olkan serdar yıldız'ın sunuculuğunu yaptığı ve hafta içi her gün 20:20'de kanal t'de yayınlanan komedi-haber programı. yayınlanmış bölümlerine http://www.facebook.com/video/?oid=53752654819 adresinden ulaşılabilir.

    favorim aksaray'da halka mikrofon uzatıp boy vermek oruç bozar mı üzerine yapılan tartışma: (bkz: http://www.facebook.com/…7907053522&oid=53752654819)
hesabın var mı? giriş yap