• nubar terziyan amcamızın artislik anılarından ziyade kendi hayatını anlattığı kitabının ismi. ince, yeşil, sıcak bir kitap. iletişim yayınları mahsülü, dayanamadım isbnsini de veriyorum 975-470-486-4...
  • her üç yeşilçam filminden birinde gördüğümüz
    kendi dedemiz gibi sevdiğimiz nubar terziyan bey amcanın
    yeşilçamın üzerine yıktığı, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeninde de
    iyice meşrulaşan figüranlığından öc almak için yazmış olduğu kitap.
    hayatını bir figüran gibi değil de nasıl da dolu dolu yaşadığını yazmış
    kalemi feci derecede kötüymüş
    ama her sayfada verdiği öğütler
    "o zamanlar paranın para olduğu zamanlardı" diyerek yaptığı atarlarla
    bu kitap okunmaya değer.
    zira kendisi çok daha fazlasını hakediyor.
  • nubar terziyan'ın vaktiyle jamanak gazetesinde yazdığı anılarının derlemesi. şimdiki gazeteler böyle toplum tarafından bilinen ve sevilen kişilerin anılarına köşe ayırmak şöyle dursun, "sansasyonel" olmayanlarını görmüyorlar bile. o yüzden, iyi ki gazete öyle bir teklif yapmış da oyuncunun hayatından ufak tefek de olsa detaylar günümüze -kendi kaleminden- hatıra kalmış.

    bu kitabı merak ettiğim yıllarda baskısı tükenmiş durumdaydı, hattâ sahaflarda yüksek fiyata geziniyor diye, kıvanç koçak'a yeni baskı olmayacak mı diye sitemle sormuştum. sonra beklemeye dayanamayınca biraz insaflı bir sahaftan bulup almıştım, yeni baskısı da yapıldı sonra. benim süper über talihim işte.*

    nubar terziyan'ın hoş, tatlı bir anlatımı vardı kitapta; bu kültürün içinde yetişmiş biri olarak, yer yer enteresan çelişkilere düşse de cümleleri hürmetkârdı. bu da artık "ünlülerde" pek rastlanmayan bir özellik. toplumun değerlerine karşı ne kadar üsttenci, ne kadar saldırgan ve karşı olursanız kitlelerin gözünde o kadar prim yapıyorsunuz ne de olsa.

    tonton oyuncu, çocukluğunda ve gençliğinde epey muzip, hareketli biriymiş, o özelliğini ileriki yaşlarına da taşımış anlaşılan ki tiyatroda lazım olan kurukafayı bulup getirme macerası âlemdi. ayrıca, yürümek konusundaki cümlelerine hak vermiş, şimdikiler bu eyleme ancak pahalı spor salonlarının lüks koşu bantlarında ya da parkurlarda tenezzül ediyor diye hayıflanmıştım. erkek evlat-aileye davranış farkı konusundaki cümleleri ise hazindi ama tabii ki haklıydı. eşi ölünce tekrar evlenmeye karşı çıkarken kurduğu "ben karımdan boşanmadım ki tekrar evleneyim" cümlesi de ayrı hazindi.

    lakin genç olsun yaşlı olsun, insanların hasta yatağında fotoğraflanmasına karşıyım, hattâ feci sinir olurum! maalesef ki nubar terziyan'ı da öyle bir şekilde fotoğraflamış birisi ve tabii o da kitaba alınmış. o üzücü kareye bakarken, öyle fotoğrafları neden sevmediğimi, hoş bulmadığımı daha iyi anladım.

    ah, kendisinin bir de şöyle bir hatırlanışı vardı:
    (bkz: #78598138)
hesabın var mı? giriş yap