• herkes yarali gecen bir dize. bulbul gule asiktir, malumunuz. hatta gulun kirmizi rengi asik olan bulbul'un, gulle birlikte olmaktan baska bir sey istemeyen bulbulun, gule yakin olmak isterken kanamasindan ak gulu kaniyla ala gecirmesindendir diye ogretmislerdi bize. buradaki bulbul daha tedirgindir anlasilan. daha akli bir bulbuldur bu.
    (bkz: the nightingale and the rose)
  • sahibinin* de bildiği gibi, cevabı "ya gül ya da gülü tutan yok olana dek" olan soru.
  • söylerken dahi her defasında kesip "sonsuza kadar sezen baba sonsuza kadar" derim. nedeni bilinmez ama her defasında aynı yerden acıtır.
  • yüzüne tokat gibi çarpar bu soru..

    o an, gülün güzelliğini izlerken elinden akan kanları fark bile etmediğini görürsün birden,
    ve o an acımaya başlar aslında belki de aylardır kanayan..
    o zamana kadar çektiğin ama hissetmediğin bütün acılar dikenin battığı yerde toplanmaya başlar,
    gül hala güzeldir gözünde de, bir yandan da yanıyordur canın hiç olmadığı kadar...
    bilirsin, asla boyun eğip dikenlerini geri çekmeyecek,
    asla git ya da kal demeyecek..
    bilirsin, o dakikadan sonra kalamayacağını,
    kalsan da o kanamaya çok fazla dayanamayacağını..
    ne yapman gerektiğini görüyorsundur artık, gidersin, tek bir kelime bile etmeden,
    veda etmene gerek bile yoktur, güle,
    bilir o çünkü, sormaz hiç “neden” diye,

    cevabı içinde saklıdır sorunun,
    ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni?

    "gül uğruna dikeni tuttuğunu anlayana kadar.."
  • diken en derine isleyip oluk oluk kanatip da yok olmuş gibi görünene kadar. acısı hep kalır da diken artık görünmeyince yokmuş varsayılır...
  • ancak gülü bıraktıktan sonra insanın aklına düşen sorudur.

    bangır bangır müziğin son ses olduğu bardan çıkar, arkadaşlarından ayrılır, arabaya biner uykusuz gözlerle evine doğru kırarsın direksiyonu. torpidoda o cd vardır. dayanamaz sokarsın teyibin böğrüne. bir vites atar içinde müzikle beraber, göğüs kafesinin koruduğu motorun boğulacakmış gibi olur.

    yalanlar sızarken bacaklarından kan niyetine gülün, bütün doğruların saplanır yüzüne. haklı olman mutlu olmanı sağlamayacaktır.

    "oysa ben sana her baktığımda yeniden aşık olmanın sersemliğini tadıyordum. zaten senin olanı almak için diken büyütmene ne gerek vardı."

    dersin kendi kendine. en kötüsü de budur. kendi kendine, ona soru sormak.

    hiç bir dikenin yarası ömür boyu acımaz. hiç bir gülün öylesine zehirli dikeni yoktur çünkü.

    boşalan yere yeni aşklar koyarsın. barın en bangır müzikli anınında, herkes şarkı söylerken sen avazın çıktığı kadar bağırırsın;

    "gel aşk! batan dikenin malları bunlar!"
hesabın var mı? giriş yap