• nefes alamama hali... ani panikle anlayabilirsiniz...
    - lan laan
    - boşa harcama aman abi..
    - laann kkkııhhhhh eşeedüüüüü
    (bkz: #451263)
  • (bkz: breathless)*
  • (bkz: atemlos)*
  • tokat gibi biten maskott $arkısı.

    gökyüzü ayağımda,
    izleri derin aklımda..
    aynı hayatın bize bıraktığı izler gibi.

    yolumu kaybettim,
    geri dönsem neye yarar
    bazen her$ey bo$ geliyor
    kaderin ellerinde..

    kan revan içinde
    feleğin çemberinde
    nefessiz bir $ekilde
    öldüm..

    bir ı$ık gördüm çok parlak
    hissi çok masum, masum..
    kendi bedenim dı$arıdan
    ne kadar masum, masum..

    kan revan içinde
    feleğin çemberinde
    nefessiz bir $ekilde
    öldüm,
    öldüm,
    öldüm...
  • tam da final zamanlarında canhıraş biçimde,garip kafalar yaşayan her bünyede dinleyene küfür gibi bir şarkı..dinlemeyin,insanı feci durumlara sürüklüyor..sanırım maskott'un,şimdilik,en iyi işi.
  • bazen olur ya böyle, nefessiz kalırsın. nefes alamazsın. çünkü her şey seni boğuyordur artık. insanlara tahammül edemezsin. insan ilişkilerini anlamlandıramazsın. kusasın gelir, kusamazsın. yutsan, zaten yutulur değil. insanların seni anlamadığını düşünürsün çünkü biraz da anlaşılmak istemezsin. kabına sığamazsın. her yer sana dar gelir. kocaman şehirde kendine yer bulamazsın. hiçbir yere ait olamazsın. her şeyden sıkılırsın. konuşmak istemezsin, konuşmak zorunda bırakırlar. iyi değilim dersin, istersin ki gelip sadece sarılsınlar. yanına oturup elleriyle gözyaşlarını silsinler. saçlarını okşasınlar. ama onlar gelir ve der ki "neyin var anlat çözelim" var olan bir şeyi çözmek kolay da yokluğu doldurmak o kadar değil. yüreğinde var olan boşluğu kelimelerle ifade edemezsin. oraya ne koyarsan koy o boşluk hep biraz boş kalır, kan sızdırır. tamir edemezsin. kimse tamir edemez. yapabileceğin tek şey o boşluk orada yokmuş gibi davranmaktır. bir yokluğun yok olduğuna kendini inandırmak en zorudur. ne kadar iyi kandırırsan kandır kendini o boşluk hep kendini hatırlatacaktır. bazen çok sevdiğin bir insanlayken seni yoklar, her şeyi bırakıp gidersin. bazen çok sevdiğin insanlara bile tahammül edemezsin. onlar anlamaz çünkü. tek ilaç o boşluk yokmuş gibi yapmaktır ama onlar bir şey bulabilmek adına o boşluğu daha çok genişletirler.
    neyse işte, nefessiz kalırsın bazen, nefes alabilmek adına herkesi ve her şeyi bırakırsın. kendini bile.
  • bazen olur ya böyle, nefessiz kalırsın. nefes alamazsın. çünkü her şey seni boğuyordur artık. insanlara tahammül edemezsin. insan ilişkilerini anlamlandıramazsın. kusasın gelir, kusamazsın. yutsan, zaten yutulur değil. insanların seni anlamadığını düşünürsün çünkü biraz da anlaşılmak istemezsin. kabına sığamazsın. her yer sana dar gelir. kocaman şehirde kendine yer bulamazsın. hiçbir yere ait olamazsın. her şeyden sıkılırsın. konuşmak istemezsin, konuşmak zorunda bırakırlar. iyi değilim dersin, istersin ki gelip sadece sarılsınlar. yanına oturup elleriyle gözyaşlarını silsinler. saçlarını okşasınlar. ama onlar gelir ve der ki "neyin var anlat çözelim" var olan bir şeyi çözmek kolay da yokluğu doldurmak o kadar değil. yüreğinde var olan boşluğu kelimelerle ifade edemezsin. oraya ne koyarsan koy o boşluk hep biraz boş kalır, kan sızdırır. tamir edemezsin. kimse tamir edemez. yapabileceğin tek şey o boşluk orada yokmuş gibi davranmaktır. bir yokluğun yok olduğuna kendini inandırmak en zorudur. ne kadar iyi kandırırsan kandır kendini o boşluk hep kendini hatırlatacaktır. bazen çok sevdiğin bir insanlayken seni yoklar, her şeyi bırakıp gidersin. bazen çok sevdiğin insanlara bile tahammül edemezsin. onlar anlamaz çünkü. tek ilaç o boşluk yokmuş gibi yapmaktır ama onlar bir şey bulabilmek adına o boşluğu daha çok genişletirler.
    neyse işte, nefessiz kalırsın bazen, nefes alabilmek adına herkesi ve her şeyi bırakırsın. kendini bile.
  • ata sporumuz olan 'güzel şeyleri anlayamama ve hak ettiği değeri verememe' durumuna uygun olarak müzikal yolculuğuna son vermiş maskott grubunun 2010 yılı çıkışlı albümü tuval'ın 9. şarkısı.

    "yolumu kaybettim,
    geri dönsem neye yarar?
    bazen her şey boş geliyor
    kaderin ellerinde"

    hayatında bir kez samimi olarak kendini öldürmeyi düşünmüş biriyseniz, samimiyetini ve derinliğini anlamak için üstün körü dinlemeniz yeterlidir.
  • nilipek'in, beşer şarkılık iki bölümden oluşan mektuplar kısa albümü nisan ve mayıs ayında yayımlandı. ikinci bölümden bir şarkı nefessiz, sözleri şöyle:
    al, bütün çiçeklerim sende
    kalsın
    ama söyle, bunu nasıl yaptın
    bu kadar kör inandığım
    bi' şeyi
    söyle, nasıl çaldın
    sustukça susarız
    dönüşsüz
    yüreğimde bir ağrı
    ilaçsız
    belki bi' gün güleriz
    sebepsiz
    ama şimdilik
    nefessiz
    ama şimdilik
    nefessiz
    herkesin başında başka dert
    ben de beyaz gelmedim yanına
    ama sana sığındı bu kadın
    söyle
    nasıl kovdun
    sustukça susarız
    dönüşsüz
    yüreğimde bir ağrı
    ilaçsız
    belki bi' gün güleriz
    sebepsiz
    ama şimdilik
    nefessiz
    sustukça susarız
    dönüşsüz
    yüreğimde bir ağrı
    ilaçsız
    belki bi' gün güleriz
    sebepsiz
    ama şimdilik
    nefessiz
    ama şimdilik
    nefessiz
  • soluksuz.

    delirmek varil bir çöp tenekesine düşmek gibidir. belki o çöpü ilk balgamlayan o delidir, ama yine de düştüğünü, dünden beri hazır bir bataklıkta nefessiz kaldığını, oracığa atıldığını hisseder. ne yapacağını kestiremez bir kaos anı tanrısı denli kaygılı, belirsiz, sözsüz olacaktır. şekilsizliğin, biçim kaybının tüm içerimi. her karanlığı, tehlikesi, saldırganlığıyla birlikte.
    yine de.. kimin deliliğidir o? hangi varlığın, hangi duygu ve fikrin deliliği? çilesi, ne zaman biteri belirsiz.. yüzde kaç deliliğidir? öyleyse bu dümensiz taka, kaptanı sarhoş delitekne kendine özgü bir tanrı/çadır. nereye düştüğü belli ve sabitken, yine de belirsiz, iniş çıkışa, ermeye veya bambaşka bir şeye soyunmaya gebedir.
    kısa yoldan söyleyim, gerekirse bir musa tabletini aşırayım: "delilik bireysel." ey, kimlikçi özgürler, artık rahat edin.

    "ama görüldüğü üzere ev mutluluğumun bir parçası, her şey sessiz: banyo, mutfak, salon, diğer üç oda; toplu yaşanan evlerdeki gibi gürültü, cinsel şehvet, bedenlerin ahlaksız talepleri, daha fazla bastırılamayan arzu ve istekler, her kuytu köşede, her mobilya arkasında uygunsuz, gelişi güzel şeylerin, yasak ilişkilerin yaşandığı, gayrimeşru çocukların dünyaya getirildiği, bütün bunların sürekli, vahşice, sabaha kadar, insanı nefessiz bırakan bir izdihamla her cumartesi yaşandığı gibi bir ev değil, senin mahallendeki sessiz, sakin pazar günlerinin yaşandığı yer gibi bir ev burası." franz kafka - briefe an milena

    (ilk giri tarihi:
hesabın var mı? giriş yap