• bu kitabın sözlükçülerin dikkatinden kaçmış olması şaşırtıcı.

    nasıl entellektüelsiniz lan? hepiniz neoliberalizmin uzun tarihi'ni okudunuz da, bunu "kısa" diye mi beğenmediniz sevgili fulardaşlar?

    (bkz: david harvey)
  • 1* birkaç gün önce bitirdiğim kitap. aslında başlığının bu şekilde çorak kaldığını görmek ilginç. fakat sebebi şu olabilir. her ne kadar david harvey bu kitabı 2005'te yazmış olsa da, sel yayıncılık tarafından türkçe'ye tercüme edilerek satışa sunulması türkiye'de 2015'te gerçekleşmiş. benim elimdeki 2021 yılındaki üçüncü baskısından. dolayısıyla kitap aslında eski sayılabilecek bir kitap olmasına rağmen türkçe'ye çevrilmesinin üzerinden daha 10 yıl geçmemiş olması, türkiye'de kitabın bilinmemesi için geçerli bir sebep oluşturuyor.

    2* gelelim hadiseye. kitap ne anlatıyor? adı üzerinde, neoliberalizmin kısa tarihini. kısa tarih, neoliberalizm, kapitalizm falan derken kavramlar içerisinde kaybolmaya gerek yok. bir tarih akışı, ve bu akış içerisinde gelen bir küresel gelir dağılımı var. sorguladığımız mevzu tam olarak bu: gelir dağılımı. şunu biliyoruz ki 1980'lerde neoliberalizm thatcher ve reagan ikilisi tarafından inşa edilerek dünyaya da uluslararası kuruluşlar üzerinden dikte ettirildi. zaten 2. dünya savaşı sonrası kurulan yeni dünya düzeninde uluslararası kuruluşlar doğrudan abd tahakkümü altına girmişti. sermayenin küresel olarak hareket edebilmesi için bu kapsamda bunun önündeki engeller kaldırıldı. gerek çin'in dünyaya açılması, gerek ise de bilgi teknolojilerinin gelişiminin de aynı döneme denk gelmesiyle, bugün artık bir tuşla milyar dolarlık işlemler dünyanın bir tarafından diğer tarafına aktarılabilir hale geldi. (bkz: hedge fonu)

    (not: kitapta hedge fund terimi "koruma fonu" olarak çevrilmiş. kitaba başlamadan önce biraz ekonomi okuryazarlığı çok faydalı olacaktır)

    3* sermayeye ulusal duvarlarını açmayanlar ise, gerek darbe yoluyla, gerek sert devalüasyonlar yoluyla siyasi iktidardan düşürüldü. 1980 darbesinin hemen öncesinde joe biden'ın abd senatosu'nun askeri taleplerini iletmek için bülent ecevit'le görüşmesi, taleplerin kabul edilmemesi sonrası 80 ihtilali yaşanması ve darbe sonrası alınan ilk kararın yunanistan'ın nato'ya girmesinin kabulü olması düşündürücü. izleyen yıllar da, özal'lı yıllardır ayrıca... diğer yandan ihtilalden sonra abd konsolosunun "our boys have done it" şeklinde pentagon'a durumu raporladığı da söylenegelir, bunu erol mütercimler de sık sık belirtir. (bkz: our boys)

    4* siyasi iktidardan düşmeyenler de hiperenflasyonla, refah düşüşüyle yaşamak zorunda kaldılar: (bkz: arjantin)(bkz: venezuela)(bkz: türkiye). yerine gelen yenilerinin yaptığı ilk iş, yönettikleri ülkenin kanunlarını düzenleyerek ülkelerinin yabancı sermayeye açılmasını sağlamak oldu. buna örnek olarak başta özal dönemi yılları, ardından da recep tayyip erdoğan yıllarını örnek göstermek mümkün. mesela 17 haziran 2003 tarihinde yayımıyla birlikte yürürlüğe girmiş 4875 sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanunu bunun güzel bir örneği. ne tesadüf, akp de kasım 2002'de iktidara gelmişti. (bkz: deniz baykal/@dragonlady)

    5* kitaba dönecek olursak, türkiye hakkında pek bir bilgi yok, ağırlıkla güney amerika, meksika ve uzak doğu var ancak bir yerde, özellikle 90'ların sonunda "hatta türkiye bile bu krizden etkilendi" denilerek küreselleşmeyle gelen krizleri açıklarken kitapta pekiştirme yapılıyor. her halde, anlatılan tüm bu hadiselerden türkiye kapsamında da kolaylıkla yorum yapmak mümkün. basit bir örneği yukarıda (3) ve (4) numaralı maddelerde yer alıyor.

    6* 1980'den önceki yıllarda, örneğin adnan menderes zamanlarında, neoliberalizmden söz etmek mümkün değil. çünkü henüz amerika'da ve birleşik krallık'ta bile neoliberalizm denen bir oluşum yok. harvey'e göre 70'lerde ufak ufak başlayan ancak asıl olarak 80'lerle birlikte tasarlanan bir "gelirin yeniden dağıtılması" hadisesi bu, ve yeniden dağıtılan bu gelirin yine yeniden aslan payı çok küçük bir kesime giderken, dünya üzerindeki çok büyük bir kesim ise satın alma gücünü düzenli olarak kaybediyor (bkz: gini katsayısı). pek tabii dolar'a hükmeden amerika olduğu için ve dünyanın her yerinde ordusu bir nevi küresel polislik yaptığı için de, diyor harvey, dikte ettirilen bu sisteme diğer devletlerin karşı koyması mümkün değildi. (bkz: tayvan)

    7* kitapta, ya da diğer bir deyişle harvey'nin düşüncesine göre, neoliberalizmin övülebilecek tek bir yanı var. o da enflasyonu düşük tutması. çünkü enflasyon, fakiri daha fazla fakir yapan, zengini ise daha fazla zengin yapan bir iktisadi olay. devlet para basıp borcunu kapatır fakat para değersizleşince elinde o parayı tutan veya sabit gelirli fakirleşmiş olur. varlık sınıfı enflasyona karşı korur fakat fakirin ne varlığı, ne birikimi, ne de bir finans profesyoneli gibi bunları yönetebilecek bir beşeri sermayesi olduğundan fakir daha da fakirleştiğiyle kalır.

    8* özetle kitapta neoliberalizmin devamlı yerildiği görülüyor. bu bütün ülkelerde aynı şekilde. neoliberalizm, "geliri yeniden dağıtarak refah artışı yaratır ve sürdürülebilir büyüme devam eder" mottosunun işlemediği ileri sürülüyor, halbuki getiriliş amacı buydu. evet bir büyüme var diyor harvey, fakat gelir yeniden dağıtılırken 80'lerden itibaren zengin daha da zenginleşerek büyüme yaratılıyor savında. hatta büyümenin lokomotifi çin ve hindistan çıkarıldığında, doğru düzgün bir küresel büyümeden bile bahsedilemez diyor. bu ise sürdürülebilir olmadığı gibi, tüm toplumun refahını arttırabilen bir husus değil. o nedenle neoliberalizm, çoğu yerde, refah artışından ziyade tersine refah arttıramamayla suçlanıyor. kişiler fakirleşirken, onları "uyuşturmak" için de, temel insan hakları ileri sürülerek, bireylere verilen "özgürlükler" onların hedefini saptıran yegane unsurlardan biri oluyor harvey'in görüşüne göre. son olarak da harvey, küresel olarak gelirin yeniden ve fakat adil dağıtıldığı bir sisteme bir gün geçiş yapılacağını belirtiyor.

    9* yazıyı daha fazla uzatmadan şunu ekleyerek bitireyim. hocaların hocası gülten kazgan, neoliberalizmin diğer adını "globalleşme" olarak nitelendirir. harvey bunların ikisini ayrı birer kavram olarak yorumluyor kitabında. ama her ikisi de aynı kapıya çıkıyor diyebiliriz. buradan da şuraya geleceğim. çin'in neoliberalizmle örtüşen müthiş büyümesi sonrası, abd'nin krallığını tehdit eder hale gelmesiyle aslında trump ile başlayan ticaret savaşları, sonrasında gelen pandemi sebebiyle zarar gören küresel tedarik zincirleri ve son olarak rusya-ukrayna savaşıyla globalleşmenin sekteye uğramaya başlaması, aslında neoliberalizmin sonuna geldiğimizi gösteriyor. global bir piyasadan, bölgesel piyasalara doğru bir değişim var. şu anda dj'in bir şarkıdan diğerine geçtiği bir aşamanın başlangıcında olduğumuzu düşünüyorum. zaten sscb'nin dağılması sonrası "nato"nun varlığı sorgulanırken, şu an bir anda herkesin nato'nun şemsiyesi altına girmeye çalışması dikkate değer. çünkü abd ve onun başını çektiği nato ve dolar hegemonyası altında bir batı bloğu oluşuyor. öte yandan çin, rusya ve otoriter/güvenlikçi ülkelerin oluşturduğu da bir doğu ittifakı doğuyor. söylenene göre hindistan'ın pozisyonu olaylara netlik kazandıracak. türkiye ise bu kutuplaşmada henüz pozisyonunu ilan edebilmiş değil, ancak abd'nin dedeağaç'a yaptığı müthiş askeri sevkiyatı değerlendirdiğimizde batı bloğunun dünyaya verdiği mesaj açık, türkiye bu batı şemsiyesinden her an dışlanabilir.

    10* bu kapsamda önümüzdeki seçimler bir bakıma, doğu mu yoksa batı mı yönünde türkiye'nin karar vereceği bir seçim de olacak. ancak buradan, akp'nin neoliberalizme karşı mücadele ettiği yönünde bir çıkarım yapmak da son derece saçma olur. yönettiği ülkenin, tek bir adamın şahsi bekası için anayasal sisteminin içinden geçmiş, 5 maske dağıtamayan, üç gün ötesini göremeyen bir oluşumdan, bugünkü kadrosuyla, vizyonuyla ve ilan ettikleriyle hiçbir şey olmaz. cumhur ittifakından çıksa çıksa bol bol devalüasyon dolu, fakirlik dolu yıllar çıkar.

    zira bir sorunu yaratan, o sorunu çözemez.

    *

    (bkz: türk tipi başkanlık sistemi/@dragonlady)

    (bkz: kemal derviş'in ekonomik kriz öngörüsü/@dragonlady)

    (bkz: 20 nisan 2023 dolar kuru/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)
hesabın var mı? giriş yap