• ilkokul dönemine damgasını vurmuş oyundur nesi var.
    çok basit olmakla beraber zamanında manyağın oğlu gibi eğlenmemize olanak vermiş saygıyla anılasıdır.

    kural basittir. bir taraf "nesi var?" diye sorar diğer taraf da seçmiş olduğu nesnenin özelliklerinden birini söyler böyle gider ta ki soran taraf nesnenin ne olduğunu bulana dek.

    - nesi var?
    - tuşları var.
    - nesi var?
    - mikrofonu var.
    - telefon?
    - yaaaa nası bildiiinnnn. bende sira.
  • -nesi var?
    -pipisi var.
    -nesi var?
    -pipisi var dedik ya.
    -pipi ne demekkk........?
  • "aman gayet guzel iste, nesi var" cumlesinde gecer. aslinda fonksiyon tamam, estetik biraz tikliyor demektir. (bkz: utilitas venustas firmitas)
  • vaktizamanında ortamda tv bilgisayar vs eylendirici* teknolojik şeyler olmadığında oynayıp durduğumuz oyun çeşidi. kalabalıkken eğlenceli olur, psikopat nesneler tutulur, kimileri tutulan nesne ne olursa olsun hep aynı cevapları verir, saatlerce oynanır*.
  • ilkokulda öğretmenimizin* oynattığı bir oyundu. sınıftan birini dışarı çıkarırdı sanki sınıfta çok tutulacak şey varmış gibi birşey tuttururdu.sıra, sandalye, atatürk resmi, tebeşir, dolap dışında pek birşey tutma imkanımız olmazdı. buna rağmen bilemeyen arkadaşlara çok gülerdik.*
  • anasınıfı ve ilkokul yıllarında özellikle kışın beden eğitimi derslerinde dışarı çıkıp yağmur altında yakartop, futbol falan gibi oyunlar oynamadığımız için sınıfta zorla oynatıldığımız alternatif bir oyundu. ebe dışarı çıkınca bir nesne seçilir ve ebe içeri seçtiği kişilere gelip salak salak çaydanlığımın nesi var diye sorardı tekrar tekrar. lan zaten sınıfta seçilecek nesneler çok sınırlı. 1 tane öğretmen masası, 15 tane birbirnin aynı sıra, içi boş bir kitaplık, iki kısa gelen perde, boncukları eksik bir abaküs, yeşilden siyaha dönmüş yazı tahtası onun üstünde de istiklal marşı, ataturk resmi, gençliğe hitabe ve türk bayrağı var çerçeveli. sırf çeşitlilik yaratmak için öğretmen kalem kutusundaki ıvır zıvırları çıkarttırırdı sıraların üstüne onları da seçebilelim diye.

    ebe - çaydanlığımın nesi var?
    öğrenci - ayakları var.
    ebe - hüsniye mi!
    sınıf - hayırrrr.
    ebe - çaydanlığımın nesi var?
    öğrenci - örtüsü var.
    ebe - öğretmen masası di mi ibneler sizi!
    sınıf - aahhhhh. örtmenim bildi.
    öğretmen - hüsnü sen ebe ol şimdi.
    hüsnü - peki örtmenim(heyecanla koşar dışarı)

    böyle gider 2 ders boyunca. ben dahil sınıftaki 30 tane dallamadan biri de sormaz biz napıyoruz diye. haa ola ki biri sordu deve cüce oynanmaya başlanırdı ki o da az tuhaf bir oyun değildi.
  • ilkokul hayatımın ilk zamanlarından aklımda guzelce yer etmis, bütün sınıfı ve ögretmeni şansımla kandırdıgım oyun. şöyle ki:
    oyunda sınıftan biri seçilmekte ve ebe onun nesi oldugunu sorarak o kisiyi bulmaya calısmaktadır. ve gunun şanslı ebeside marianne faithfull'dur (kendisi pek bir okul kurallarına baglı, inek falan bir seydir). sınıftan cıkar, bekler bekler neyse bir arkadası tamam hazırız diyerek sınıfa cagırır.
    marianne: nesi var?
    a: yuzugu var.
    marianne:(nasıl ya bi ögrenci yuzuk takamaz ki diye icinden gecirir ama bir yandan da hangi terbiyesiz ögrenci bu diye milletin ellerine bakar) nesi var?
    b: ceketi var
    marianne: nesi var?
    c: eteği var
    marianne: nesi var?
    d: kupesi var
    marianne: (yuh ya bu ne be kupeli yuzuklu ögrenci mi olur, adam mı kandırıyorsunuz diye dusunur ve çaresizlik icinde) ya öğretmeniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim (evet bu kısımda "iiiii" ler oldukca uzayarak sımarık bir ögrenci edasında söylenir)

    ve inanması guc ama bilmiştir. sınıf ve ögretmen hep beraber alkışlamaya başlar. öğretmene ne yapıyorsun sen kuzum seklinde bi bakış atılır o da "aferin bildin" der. marianne de nasıl olsa anlamadı salaklar diyerek buyuk bir zafer kazanmıs gibi yerine oturur.
  • beyin çok ilginç bir organ. bozulunca çok fena. o zamanlar babamınki yeni yeni teklemeye başlamış olacak ki henüz idare etmeyi beceremiyoruz galiba. bu ön bilgi ile başlarsak, neden bir insanın gün içinde bıkıp usanmadan milyor kere aynı soruyu sorduğunu anlamak kolaylaşabilir. yarrak erorü de hem meşru kılınır. hoş, kılmasan ne, bence hophoş, eyh.

    neyse tabi konu: nesi var?

    gözlüğümün üzerine oturduğumdan, ve kırdığımdan sebep, yeni gözlük almak için doktora gitmem gerekir o zaman. gözlüksüz-lenssiz burnumun ucunu göremeyecek kadar miyobum yazık ki biraz, ondan acil de. evde olduğum için kazık kadar yaşıma rağmen annem hastaneye götürecektir. bu da bir garip geliyor şimdi söyleyince yahu. "neden annen?" çünkü öyle abi. annemle aynı evde yaşamak onun ilgi ve sevgisine maruz bırakır; ha, bu dünyanın en süper şeyi bence. egomuzu, "kendi başıma yapabilirim"leri yılda bir kaç hafta rafa kaldırabiliriz, kaldırmalıyız. eyt be, bir zahmet hem. hele mütemadiyen özlüyorsak ve o böyle mutlu oluyorsa.

    o gün işte, sabahtan beri evde bir sürü kez bu hastane muhabbetinin bahsine ek, yatma saatlerine yakın ortalama 5 cümleden sonra annem "yarın at siki'ne gözlük almaya gideceğiz" demektedir. babam her defasında "ay yavrum, bütün gün bilgisayar başında, çok çalışıyor hep ondan oluyor" demektedir. gözlüğün üzerine oturmam, kırmam falan hikaye, miyop olduğum için ciddi ciddi üzülebiliyordu yavrum. neyse bu konuşmadan 5-10 dakika geçmiyordur ki yine "yarın" hakkkında konuşuluyordur bir şekilde. ve yine aynı soru: "nesi var çocuğun" (bak bu da parantez açmaya değer, korunmaya muhtaç kedi yavrusu muamelesi bildiğin kazığa yapılınca biraz komik oluyor. neyse kapayalım uzatmadan), aynı sıkkın cevap, aynı üzüntülü yorum gelmektedir.

    ve dananın kuyruğu bir yerde kopar:

    anne: erken yatmalıyım. ben yavaştan uyuyayım.
    baba: neden ki?
    anne: yarın erken kalkacağız.
    baba: neden?
    anne: at siki bilmez şimdi buradaki hastaneleri, yarın onu doktora götüreceğim ya..
    baba: aaa, nesi var çocuğun? (ilk kez duyuyorcasına bir panik halde)
    anne: yarrak istiyormuş!
    baba, at siki: ahauahaahua.

    olacağı o, en sonunda annem yarrak erorü verdi o gün bu soruya. kadıncağız bunu nasıl dediğine şaşıradursun, babamla ben koptuk tabii. tanı ise muazzam. nesi var, yarrak istiyor.
hesabın var mı? giriş yap