neylersin
-
semah ve deyişlerden oluşan bir zülfü livaneli albümü. her türkünün arasında "nenni de nenni nenni has nenni nenni dost nenni nenni" diye bir geçiş vardır.
-
-
paul eluard'ın şiirinden bir livaneli bestesi.
-
paul eluardın paris in ikinci dünya savaşında işgal edilmesini anlatan şiiri. zülfü livaneli tarafından bestelenmiştir.
sözlerini de vereyim de tam olsun bari
kapılar tutulmuş neylersin
neylersin içerde kalmışız
yollar kesilmiş
şehir yenilmiş neylersin
açlıktır başlamış
elde silah kalmamış neylersin
neylersin karanlık da bastırmış
sevişmezsin de neylersin -
tek başına kız istemeye gitmiş bir gencin maruz kaldığı şiveli soru cümlesidir bu
-
neylersin boyle bir sarkının bir dizesi de ben olmusum
kosa kosa sabahın en guzelinde
senin evinin onune varmısım
elimde cocuklugumuzun onbin misketinden kalan bir tanesi
sen benimle oynardın hep digerlerini istemezdin
bir hatıradır su deli kalbimde sonsuza dek saklamısım
neylersin simdi buyumusuz nerelerdeyiz bilmiyoruz
neylersin bir sakının bir dizesi de biz olmusuz
bir col ordegi olsam da bir su bulsam icmelik
neylersin yine de seni hatırlarım tum susuzlugumla
bir dize arıyorum sabahtan beri evinin onunde
kosa kosa ben de yorulmusum -
bi süredir gurbet ellerde yaşayan yazar. eğitimini ilmini irfanını arttırmak için yabancı ülkeye gitmiş kişidir.
hiç bi şi yapmamış bile olsa, bana monochrome u tanıtmıştır. sırf bunun için bile sevilesi bi kardeştir. -
butterfly effectim olan yazar. oralardan, taaaaa tilburgda bi cümle ediyor, buralara gelirken, hikayelere dönüşüyor.
terapistimdir, über süper zeki karizmatik muhteşem sempatik(bildiğim sıfatlar burda bitiyor...) ve deee yakışıklı bi yazardır, uzaktaki kardeştir...
dön artık!" -
mülayim görüntülü yazar. ama aslı öyle değil. aman efendim cazgırmışım da, cevvalmişim de(cevvale baktım kötü değil ama, kakafonik bi şeysi var)... kendisi bana bu sıfatlarla hitap etse de, kendisine seslenirken: "güzel evlatçım", "canım kardeşim", "über süper zeki insan", "dünyanın en tatlı kardeşi" vs. diyorum kendisine. hayır, o değil de, gözgöre göre hakkımı yiyor. ama ne yapayım, ablayım, bağrıma taş basıp çekiyorum işte, kaderimmiş diyorum...
halbuki diyor ki, kendisine seslenirken eli maşalı tipler gibi: "sıpa", "zulüm evlat", "neylersiiiiiiiiiiiiiiiiin"(ki burda kendi adının ikinci hecesindeki "a"ları uzatıyorum) bağırıyormuşum. yoköylebişi. demem, asla ve kat'a. neden diyeyim?
arada atışsak da, nazımı tuzumu gayet de güzel çeken kişidir. aklıma düştüğünde ağzımın kenarında müstehzi bi gülümseme oluşturur. bana, kendisi farkında olmasa da, çok şey öğretmiştir. bazen sadece gülümsemem için, öyle bi şi yapar ki, ağlamaktan gülmeye ışık hızında geçerim; ki bu benim gibi deneyimli huysuzlar için hiç de kolay değildir.
hayata dair başarımdır kendisi. abla olmanın muhteşem keyfidir. yaptıklarını sandalyemde geriye çekilip izlerken, yüzüme anne gülümsemesi kondurandır.
içimin gülen yüzü, ne dersen başımla beraber, neylersin? * -
benim gibi türk usulü disiplinsizlik hastalığına yakalanıp aklındaki onca değerli fikirlerini bizden mahrum bırakan badidir. mesajı aldığını varsayar, azizime bu platformdan selamlarımı gönderirim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap