*

  • nietzche gibi ağlatır...
    (bkz: irvin yalom)
  • belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz. ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz:
    siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz! siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil.

    nietzsche ağladığında, ırvin d. yalom
  • gerçeğin düşmanı yalanlar değil, inançlardır.
  • nietzche agladiginda kitabi irvin yalom'un nietzche'nin hayatini kurgusallastirarak analttigi romanidir. kitap her ne kadar nietzche'nin hayatindan gerceklikler tasisada, aslinda hic karsilasmamis olan niezche ile breuer'in paralel bir evrende karsilasip birbirlerini psikoterapik yontemleriyle tedavi etmelerini anlatir. beuer ile nietzche arasinda gecen diyaloglar, insanin kendi kisisel izdiraplarini, icinden atamadigi duygularini, anlamlandiramadigi takintilarini farkli bir acidan gozlemesini sagliyor. kitap bende bazi aydinlanmalar olusturdu. bende farkli fikirler olusturan, beni dusunduren cumleleri asagi yazdim. tire icindeki cumleler bana ait dusuncelerdir.

    "incelemenin verdigi haz o kadar derine iniyordu ki breuer, yaslilik, hayattaki kayiplar, kisinin arkadaslarindan uzun yasamasi gibi seylerin verdigi acinin asil bu gozlem yoklugundan, yani hic kimsenin sahit olmadigi bir yasam surmekten kaynaklandigina inaniyordu." - aslinda sevdiklerimizden ayrilmak degil, hayatimiza sahitlik edenlererin yok olmasindan aci duyuyoruz-

    "umit kotuluklerin en buyugudur cunku eziyeti uzatir"

    "nietzsche sozlerine devam etti: 'kitaplarima goz attiniz. yazdiklarim ben zeki veya akademik biri oldugum icin degil, surunun rahatligindan kendimi ayirma, guclu ve seytani egilimlerle yuzlesme cesaretine ve istegine sahip oldugum icin basarili oluyor. arastirma ve bilim inancsizlikla baslar. ama inancsizlik dogasi geregi streslidir! sadece gucluler bunu kaldirabilir. bir dusunur icin gercek soru nedir, biliyor musunuz?' hic duraksamadan cevabini verdi. 'gercek soru, ne kadar gercege katlanabilecegimizdir. stresi hayatlarindan uzaklastirmak ve sakin bir hayat surmek isteyen hastalariniza gore bir ugras degil bu'" -hayata karsi olabilecegim kadar objektif ve inanclara karsi septik olmaya karar verdigimde ben de ayni soruyu kendime sordum, hayatta cok fazla aci var ve gercekler muhtemelen canini yakacak. hayati oldugu gibi algilayip kabul etme yolculugunda ne kadar gercege katlanabileceksin?-

    "buyuk filozoflarin hatalarinin, insan eylemleri ve duygularinin yanlis aciklanmasindan kaynaklandigini ve bunun yanlis bir ahlak anlayisi ile dini ve mitolojik canavarlarin yaratilmasiyla sonuclandigini soyluyor."

    "bunalim, oz farkindaligin bedelidir. hayatiniza yeterince derinden bakacak olursaniz caresizligi her yerde bulursunuz."

    "'insan kirkina geldiginde yirmi besindeyken bilmedigi seyleri hissediyor hayatla ilgili'
    'yirmi alti. yirmi alti bitmek uzere'" - bu kitabi yirmi alti yasindayken okumam bana bu cumleyi daha anlamli kildi. belki kirk yasima geldigimde ayni cumleleri farkli hislerle okurum-

    "yaraticilik ve kesifler aci cekmenin sonunda gelir" - hayatimizdaki her aci kendimize dair yeni kesifler getirir. belki de en guzel resimlerin, en anlamli sarkilarin buyuk acilardan sonra ortaya cikmasinin nedeni budur-

    "yanlis hedeflere ulasmanin ve yeni yanlis hedefler koymanin nafile oldugunu gordun. sifiri neyle carparsan carp sifir elde edersin!" - onemli olan basarmak degil, neyi basardigin. yanlis hedeflerin basarisi sana hicbir sey kazandirmaz. belki de dogru hedef basarinin kendisidir-

    "hayatini sahiplenmemek varligin bir kaza olmasina izin vermektir"

    "o 'sonsuz vaatler sunan cocuktu' - hepimiz oyleydik - ama bu vaatlerin dogasini hic anlayamamis. gorevinin dogayi mukemmellestirmek; kendini, kulturunu, ailesini, arzularini, vahsi hayvan dogasini asmak; simdi ve eskiden oldugu kisi olmak oldugunu hic anlamamis. hic buyumemis, ilk dersini hic atmamis: vaatleri maddi ve mesleki hedeflere ulasmak olarak anlamis. ve icindeki 'kendin ol' diyen sesi susturmadan bu hedeflere ulasinca da caresizlige kapilmis ve kendisine oynanan oyuna hinclanmis. simdi bile asil meseleyi anlamis degil!" -bu cumleler bana lily allen'in 22 sarkisini hatirlatti. sarkida 22 yasindayken cok fazla sey vadeden ama 30'lara geldiginde dagilmis bir kadindan bahsediyor. ben de dagilmis oldugum bir gece tuvalet aynasinda kendime bakarken aklima bu sarki geldi ve dedim ki su aynadaki kadinda bir zamanlar sonsuz vaatler sunan bir cocuktu. sonra bu cumleleri okumak bende bir aydinlanma olusturdu ve icimdeki 'kendin ol' sesine kulak vermessem sonunda dagilmaktan kacamayacagimi anladim-

    "iradenin 'boyle yapilir' denmesi karsisinda gucsuz kaldigini anlamis. 'boyle yapilir'i 'boyle yapmak istedim'e cevirmeyi ona ogretebilir miyim acaba?

    "onun bu kucuk zaferi kazanmasina izin verecek kadar gucluyum" - bazen asil guc, karsidakinin kucuk zaferi kazanmasina izin vermektir-

    "kozmik bakis acisi, trajediyi her zaman azaltir. yeterince yuksege tirmanirsak trajedinin artik trajik gorunmedigi bir yukseklige ulasiriz." - yeterince yukaridan bakip kendi kucuklugumu ve siradanligimi gormek, evrenin isleyisi icerisinde benim koca problemlerimin bir kelebegin kanat cirpamsindan daha onemsiz oldugunu farketmek, hayatimin trajedisini daha kucuk gormeme yardimci olmustur-

    "gordugumuz ve bildigimiz her sey gorecelidir. tecrube ettiklerimizi biz kendimiz yaratiriz ve yarattiklarimizi yok edebiliriz." - ruhumun acisi gozlerimi yaktiginda kendime hatirlatip guclu hissetmemi saglayan bir cumle. unutma! aci beyindedir-

    "penceleri olmadigi icin kendine iyi diyen insanlardan biri olmasini engellemeliyim."
    -zaman zaman kendimi iyi insan olarak dusundugume beni urperten bir soru 'ya pencelerim olsaydi?'

    "anlami aramaliyiz. semptom dedigimiz sey, angst'in icimizin derinliklerinden patlayip puskurdugu haberini bize tasiyan bir ulaktir sadece! her seyin bir sonunun olmasi, tanri'nin olumu, yalnizlik, amac, ozgurluk, konusundaki derin kaygilar - bir omur boyu bir yerlere kitlenip kaldirilan kaygilar- gun gelir zincirlerini koparir ve zihnin kapilarina dayanirlar. duyulmak isterler. sadece duyulmak degil, yasanmak da isterler!" -yasamadigim her bir duygu, soylemedigim her bir soz, etmedigim her bir kavga bugun ya da yarin en sonunda kapima dayanacak. o yuzden her duyguyu yerinde yasamali, her sozu yerinde soylemeli ve her kavgayi yerinde vermeliyim.-

    "dostoyevski bazi seylerin arkadaslar disinda kimseye soylenmeyecegini, bazi seyleriyse insanin kendine bile soylemedigini soyluyor! belli ki josef'in kendine bile soylemedigi seyler simdi icinde patlayip yuzeye cikiyor."

    "tanrilari oldurduk ama yerlerine ogretmenleri, sanatcilari, guzel kadinlari koyarak onlari kutsadik. baksaniza josef breuer gibi isim yapmis bir bilim adami mary adindaki kucuk bir kizin kendisine hayranlikla gulumsemesini kirk yildir yad ediyor." - biz tanrilari oldursekte icimizde olmeyen tanri ihtiyaci gercek bir tanrinin isareti olabilir mi? suya ihtiyacimiz yok demek suyun varligini yok eder mi?-

    "dusman cok guclu; inancin alevi olum, yok olus ve anlamsizlik korkulariyla devamli korukleniyor." - bu cumle bana dinsizlige karsi vaaz veren bir din adami hitabetini animsatti, nietzche'ye boyle soyletilmesi oldukca ironik-

    belki de bertha, bertha olmaktan baska bir sey ifade etmeyinceye kadar butun anlamlari soymaliyiz. uzerindeki fazla anlamlardan arindiginda onu tum ciplakligiyla korku dolu bir insan olarak gorecek; insanca, pek insanca bulacak ve breuer boylece, aslinda hepimizin boyle oldugunu anlayacak. - bizi acitan, buyuleyen, cikmaza sokan herseyi baska bir sey ifade etmeyinceye kadar butun anlamlari soydugumuzda belki o seye yukledigimiz anlamdan ziyade kendi travmalarimizi, korkularimizi, yasanmisliklarimizi veya yasanmamisliklarimizi gorup hakikati oldugu gibi idrak edebiliriz-

    "cocuklugumdan beri yasamin, birbirine benzeyen iki bosluk arasinda, dogumdan sonraki karanlikla olumden sonraki karanlik arasindaki bir kivilcim olduguna inanmisimdir."

    "uzun zaman once kotu bir itibarla basa cikmanin, vicdan azabiyla basa cikmaktan daha kolay oldugunu ogrendim."

    "bazi filozoflar oldukten sonra dogarlar!"

    "belki benim icimde de uzaklastirilmasi gereken kibirler vardir."

    "nietzche'nin arkadaslik tanimini dusundu: daha yuksek bir hakikat arayisiyla birlesen iki kisi."

    "gercek dusman, saplantinin altinda yatan anlam."

    "kendini hakikat arayisina adiyorsun ama kesfettiklerinin goruntusune dayanamiyorsun."

    "dogru zamanda ol!"

    "yasarken yasa! insan hayatini tukettigi zaman olurse olum dehsetini kaybeder. eger insan dogru zamanda yasamazsa, o zaman asla dogru zamanda olemez. - insana olumden ziyade, yasanmamis hayat azap verir.-

    "'cevabi biliyor olsam neden sorayim?'
    'kendi cevabini bilmekten kurtulmak icin!'"

    "sen hayatini yasadin mi? yoksa hayat mi seni yasadi? hayatini sectin mi? yoksa o mu seni secti? onu sevdin mi? yoksa pismanlik mi duydun? hayatini tukettin mi diye sordugumda bunu kastediyorum. onu bitirip tukettin mi?"

    "gogsundeki baski yasanmamis hayatin yuzunden kalbinin sikismasindan ileri geliyor. kalbinin tik taklari gecen zamani gosteriyor. zaman acgozludur. zaman cigneyip yutar - ve geriye hicbir sey vermez. sana bicilen hayati yasadigini soylemen ne fena! ozgurlugu, tum tehlikelere ragmen, hic aramadan olumle karsi karsiya gelmen ne fena! - icimdeki yasanmamis hayatlarin beni zehirlememesi icin her ani secerek yasamaliyim. ancak o zaman 'zaman' beni eriten bir zehir olmaktansa, sifa veren bir suya donusebilir.-

    "hep var olan zamani ve sonsuza dek geriye giden zamani dusun. boylesine sinirsiz olan zaman icinde dunyayi meydana getiren tum olaylarin cesitli kombinasyonlari sonsuz kere tekrarlanmis olamaz mi?

    "ama kanit olmadan nasil inanabilirim? bir inanc yaratamam. baska bir dine sarilmak icin mi bir dinden vazgectim ben? - bazen septik olmak icin inanctan siyrilmaya calisirken inancsizlik dinine inanmak beni ayni paradoksa sokar. ben inancsiz olmayi degil septik olmayi amaclamaliyim.-

    "yasanmayan tum hayatlar icinde sisip kalacak ve sonsuza dek yasanmayacak. iste icinde o kulak vermedigin ses, sonsuza dek sana seslenip duracak."

    "bundan cok daha iyisi inandigin seyleri degistirme cesaretidir"

    "dogru yolu bilmedan once yanlis yollarda defalarca kaybolmali."

    "senden hicbir sey istemiyorum! kendimden istiyorum. hayatimi degistirmeliyim! yoksa yasadigimi hic hissetmeden olumle karsilasacagim"

    "uzaklara gitmeliyim. bir degisiklik yapip hayatimin kontrolunu elime almaliyim. kaderimi tayin edebildigim zaman ikimizinde daha iyi olacagini dusunuyorum. belki yine ayni hayati secerim ama bu bir secim olmali, benim secimim."

    "baskalarinin sorumlulugunu ustlenmek hem beni hem de onlari kapana kistiriyor."

    "bertha'nin hayalini ona yapisik olan her turlu duygudan ameliyatla ayirmis gibiyim." - bende kafamin icimdeki hayaletlerden onlara yapistirdigim yanlis duygulari ameliyatla ayirarak kurtulmaliyim. yoksa onlar bir tumore donusup sonunda beni aklimdan ayiracaklar.

    "birbirimizin saplantili hayatlarinda baskasinin yerini dolduran oyuncaklardik sadece biz." -yaralarin, bosluklarin var. once onlari tedavi et. hayatina bu bosluklari dolduran oyuncaklar alarak sagliksiz saplantilar olusturma. en tutkulu asklar en uyumlu bosluklarin birbirini doldurdugu saplantilardir-

    "'dogru dusmani sec.' anahtar bu sanirim! yillardir yanlis dusmanla savasmisim. gercek dusman bastan beri mathilde degilmis, kadermis. gercek dusman yaslanma, olum ve benim ozgurluk korkummus." -korkup ustunu kapattigin problemleri kesfedip dogru duygulari onlara yansit. yanlis dusmana yanlis duygular beslemek yanlis problemlere yanlis cozumler getirmekle sonuclanir-

    "herkes ne kadar hakikate dayanabilecegini secmeli"

    "oyleyse aciklayayim josef. bir evliligin iki tarafin hayata tutunmasi icin gerekli olmadigi zaman ancak ideal bir evlilik oldugunu soylemek istemistim" "birine baglanabilmesi icin kisinin once kendisine baglanmasi gerektigini kastettim yalnizca. kendi yalnizligimizi kucaklayamazsak diger kisi yalnizliga karsi sadece bir kalkan gorevi gorur. insan herhangi bir izleyici olmadan da bir sahin gibi yasayabilirse bir baskasina askla bakabilir, ancak o zaman digerinin varliginin gelismesini umursar. dolayisiyla insan bir evlilikten vazgecemiyorsa o evlilik kaderine terk edilmistir." -biriyle mutlu olabilmek icin kendinle mutlu olmalisin. boslugunu dolduran, bagimli hissettigin her iliski, sagliksiz ve sona ermeye mahkum iliskidir-

    "belki sinirli kapasitemin sinirlarina kadar gitmisimdir."

    "iyi yasamanin anahtari once gerekli olani isteyip sonra da istedigin seyi sevmek."
  • yıllardır, "insan sadece kendini sever" savını kıramadığım, beni derin ve aşılmaz düşüncelere sevk eden felsefi kitap. ne kadar karşı tezle içsel bir savunmaya/taarruza geçsem de her seferinde haklı çıktığını kabul etmekle (veya sadece kabul etmemekle) yetiniyorum maalesef...
  • t: niçe üstüne konuşma hadsizliğini "göstereceğim" mesele.

    kendini sevmeyen insan, bir başka varlığı da sevemez. eksik söylemiş paşam ya da eksikliğimizi farketmemizi istemiş.
  • nietzche ağlamaz
  • "kutsal olan hakikat değil, kişinin kendi hakikati için çıktığı arayıştır. kendi kendini sorgulamaktan daha kutsal bir şey olabilir mi?"

    irvin yalom tarafından yarı gerçek yarı kurgu olarak kaleme alınan, deha filozof friedrich nietzsche ile ünlü psikanalist sigmund freud'un yakın arkadaşı ve hocası olan josef breuer'in karşılaşmasını ve birbirlerine konuşma terapisi yolu ile yardım etmelerini anlatan nietzche ağladığında kitabı ve kalbimi bıraktığım "o" soru..
  • nietzsche'nin ümitsizliğinde, sözlerinde kendinizi göreceğiniz bir başyapıt. kurgu ve gerçeklik ancak bu kadar uyum sağlayabilirdi. bir yandan kişilerle ilgili bilgi sahibi olurken diğer taraftan farklı duygular içinde oluyorsunuz..sadece nietzsche ve felsefe/psikolojiye ilgi duyan değil her okur bu kitabı okumalı.
hesabın var mı? giriş yap