29 entry daha
  • alt başlığı fazla uzun olduğu için bu başlık altında incelenmesi gereken al alvarez kitabı. şöyle: an exploration of night life, night language, sleep and dreams. türkçesi ismail türkmen çevirisiyle ayrıntı yayınları'ndan 2001 yılında basılmış: gece gece hayatı, gecenin dili, uyku ve rüyalar.

    alıntılar:
    * ("sokağa çıkma yasağı" ("curfew") kelimesi, normandiya fransızcasında ateşi söndürmek anlamına gelen "covre-le-feu"* ibaresinden geliyor.)

    * i. edward'ın (1272-1307) bir fermanında şöyle deniyordu:

    sokağa çıkma yasağını ilan eden st. martins le-grand'deki çanın çalmasından sonra, elinde meşalesiyle büyük adamlar, iyilikleri ve yasaya itaatleriyle temayüz etmiş öteki kimseler ya da bir yerden bir yere gidebileceklerini gösterir izin belgelerini taşıyan yolcular dışında hiç kimse ne kılıç ya da kalkanıyla yahut öteki silahlarla yahut kötülük yapılabilecek herhangi bir aletle ne de hiçbir surette şehrin sokaklarında görünmeye ya da dolaşmaya yeltenmeye.

    * işte bu son evre**, uyugezerliğin* ve gece dehşetlerinin -parasomnialar- ortaya çıktığı uyku dilimi ve bu dilim en azından 45 dakika, çoğu zaman ise daha fazla sürebiliyor.

    * dikenli karıncayiyen ve gagalı memeli gibi bir-iki istisna dışında bütün memelilerin hatta bazı kuşlar ve sürüngenlerin de düzenli rem uykuları* var. 1950'li yılların başında, bu tuhaf ve insanın aklına bile gelmeyecek fiziksel durumun keşfiyle birlikte, uyku araştırmalarında inanılmaz bir aşama kaydedildi.

    * sonuçta, birisinden duymuştum, eğer belli bir yaştan sonra ağrınız sızınız olmadan kalkıyorsanız ölmüşsünüz demektir.

    * hatta tarihteki ilk popüler bilim eseri olan lucretius'un şiiri de rerum natura'da rem uykusuna ufak bir gönderme bile yapılıyordu.

    * ta ki eugene aserinsky bunu* keşfedene dek. aserinsky hiç mezun olmamış bir mastır öğrencisi, alaylı bir avant la lettre idi. yüksek okuldan ayrılmış, orduda hizmet vermiş, diş hekimliği okulundan ayrılmış ve nihayet sosyal hizmetlerdeki çalışmalarını da bırakmıştı.

    * "kişinin* yetişkin ve gurbette yaşayan bir oğluyla cinsel ilişkiye girmesi hayırlıdır. çünkü rüya onların yeniden bir araya gelmesine ve birlikte yaşamalarına işarettir... ama eğer yetişkin oğul gurbette değil de babasıyla birlikte yaşıyorsa bu rüya hayırsızdır. çünkü iki erkek arasındaki cinsel birleşme genellikle yüz yüze olmayan bir pozisyonda gerçekleştiği için bu rüya baba ile oğulun ayrılmasına işaret eder...

    eğer [kız] evlilik çağındaysa, koca evine gidecek ve dolayısıyla rüyayı gören babası kızının çeyizi için büyük paralar harcayacak demektir... yoksul bir adamın rüyasında zengin kızıyla cinsel ilişkiye girdiğini görmesi iyidir. çünkü kızından büyük yardımlar görecek ve kızı kendisine bu şekilde zevk yaşatacak demektir." artemidoros daldianus - oneirocritica

    * suetonius'a göre "[sezar] gece rüyasında kendi annesine tecavüz ettiğini gördüğünde kahinler yorumlarıyla onu gaza getirdiler. kahinlere göre o hepimizin anası olan yeryüzünü fethedecekti. shakespeare'in julius caesar'ında ise ikaz niteliğindeki bu rüya, ensest unsurlardan temizlenerek pazarlanıyor okuyucuya. öldürüldüğü gün aslında sezar evden çıkmamaya karar vermiştir. çünkü karısı calphurnia* rüyasında sezar'ın heykelinden kanlar fışkırdığını, romalıların ise gülerek ellerini kanla yıkadıklarını görmüştür.

    * "neredeyse herkes için aynı anlama gelen birtakım simgeler var. örneğin imparator ve imparatoriçe (ya da kral ve kraliçe) baba ile anneyi, odalar kadınları ve odalardaki giriş-çıkış yerleri ise kadın bedenindeki açıklıkları temsil ediyor. rüyalardaki simgelerin büyük kısmı kişileri, insan vücudunun organlarını ve erotik içerikli eylemleri gösteriyor. özellikle de cinsel organlar genellikle çok şaşırtıcı simgelerle temsil ediliyor ve zaten çoğu nesne bunlar niyetine görülüyor. kesici aletler, ağaç dalları ve değnek gibi uzun ve sert nesneler erkeklik organını, dolaplar, kutular, vagonlar ya da fırınlar ise rahmi temsil ediyor." sigmund freud - (on dreams ekinde)*

    * "tabii bu karmaşık yapının farklı parçaları arasında bin bir çeşit mantıksal ilişki mevcuttur. rüya-düşünceleri önplanı ve arkaplanı, sadet harici şeyleri ve güçlendirici unsurları, kanıt ve karşı-kanıt zincirlerini temsil edebilirler. rüya-çalışması rüya-düşüncelerini işler, onları evirir çevirir, parçalara ayırıp sonra da -tıpkı sıkıştırılmış bir buz kütlesi gibi- tekrar bir araya getirir. peki o zaman, daha önceki düzende geçerli olan mantıksal ilişkilere ne oluyor? başka bir deyişle, "eğer", "çünkü", "gibi", "gerçi", "ya - ya da" gibi yoklukları durumunda cümleleri ya da konuşmaları anlayamayacağımız bağlaçlar rüyalarda nasıl temsil ediliyor?" sigmund freud - die traumdeutung

    * örneğin freud'un* ilk başlarda en yetenekli müridi olarak gördüğü otto gross, münih'in bohemyası olan schwabing'in yazar ve sanatçıları arasında serbest aşk hayatı vaazları verip bir de bu vaazlarını kendisi de aynen uygulayınca freud'un hışmına uğradı, müritlikten azledildi, uyuşturucu bağımlısı oldu ve tam bir sefalet içinde yaşama veda etti.

    * [1890 yılında düzenlenen bilimsel bir toplantıda, alman biyokimyacı august kekule von stradonitz benzol moleküllerinin yapısını -ki halka şeklindedir- rüyasında keşfettiğini söylüyordu:

    "yine atomlar gözümün önünde dönüp duruyorlardı... bu tür manzaraları daha önce de defalarca gördüğüm için farklı formların genel yapılarını ayırt edebiliyordum. uzun bir zincirin halkaları gibi birbirlerine yaklaşıyorlardı. her şey bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla hareket ediyordu. aman tanrım, o da ne? yılanlardan biri birden bire kendi kuyruğunu kaparak bir daire çizdi ve ardından bütün yılanlar gözümün önünde aynı hareketi yaptı. sanki birisi gözüme ışık tutmuş gibi uyandım... düş görmeyi* öğrenelim beyler! o zaman belki hakikati yakalarız."
    (...)
    bu tür rüyalar, emily bronte'nin ifadesiyle "şarabın suya karışması gibi insanın hayatına karışan", düşünme biçimimizi değiştiren veya bazı kararları almanızda size yardımcı olan yahut da daha önce farkında olmadan almış olduğunuz kararları gösteren rüyalardır.]

    * halbuki coleridge'i önemli bir şair yapan şey, bu altı yüz sayfanın yalnızca elli beşini oluşturan beş şiirdir: "ihtiyar denizcinin şiiri" (the rime of the ancient mariner), "christabel", "kubilay han"*, "melal kasidesi" (dejection: an ode), "geceyarısı ayazı" (frost at midnight). geri kalan şiirler çoğunca o kadar bayağıdır ki bu beş muhteşem şiire bile gölge düşürüyorlar. (...) coleridge'in bu beş şaheseri -ingiliz edebiyatında eşi benzeri bulunmayan- tam anlamıyla olağanüstü şiirler.
    (...)
    beş muhteşem şiirinin beşi de, farklı biçimlerde de olsa, gece üzerinedir. "melal" ve "geceyarısı ayazı", öteki gececi özelliklerinin yanında, bütün insanlar uyurken uyanık olmayı anlatırlar. "kubilay han" zaten baştan sona rüyadır. "ihtiyar denizci" ve "christabel", coleridge'in devrin moda deyimiyle, "doğa üstü" olarak betimlediği rüyalarla doludur. iskeletleri itabariyle bunlar romantik gotik eserler olabilir.

    * john berryman gece alışkanlıkları (yanlış anlaşılmasın, uyku gibi bir alışkanlığı yoktu) üzerine bir "rüya şarkısı" (dream song) yazıyor, kafka* uykusuz geceleri üzerine yaptığı derin gözlemlere günlüğünde sayfalar ayırıyor ve ogden nash evlilik yıllarındaki uykusuzluğu için içli bir kaside yazıyordu.

    * "geceleri uykularında düş gören insanlar, gündüzleri yaşayamadıkları özel bir mutluluk yaşarlar. dile çalınan bal gibi, dingin bir coşku ve kalp huzurudur bu. ayrıca şunu da bilirler bu insanlar: rüyaları tam bir cennete çeviren asıl özellikleri, sınırsız özgürlük ortamlarıdır. kendi iradesini dünyaya dayatan bir diktatörün özgürlüğü değil; herhangi bir iradesi olmayan, irade zincirlerinden boşanmış bir sanatçının özgürlüğüdür rüyalardaki." karen blixen

    (bkz: avant la lettre/@ibisile)
    (bkz: rüya/@ibisile)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap