• başrolünü aj cook'un oynadığı 2007 yapımı bir film.

    konusu: arizona çölünde karavanlarıyla kaybolan bir grup genç gökte garip ışıklar görür. olaylar gelişir...

    filmin senaryosu, uzaylılar tarafından alıkonulan birinin hipnoz seanslarında anlattıkları baz alınarak yazılmış. ilginç bir film...
  • filmde bahsi geçen garip ışıklar için:

    (bkz: phoenix lights)*
  • hiç gerçekleşmeyen, steven spielberg yaratıcılığındaki film projesi.

    colombia pictures, 1977 yapımı spielberg'ün yazıp yönettiği ufuk açıcı bir bilimkurgu olan close encounters of the third kind filminin başarısından sonra-ki o dönemler iflasın eşiğindeki stüdyoyu batmaktan kurtarmıştır- bağımsız bir devam filmi yapması için spielberg ile anlaşır.

    1955'te çiftliklerinde uzaylılarla karşılaştıklarını iddia eden kentucky'li bir ailenin hikayesinden etkilenen spielberg, aile üyelerinin kendileri hakkında bir film yapılmasını istemediğinden star wars'ün yapım tasarımcısı ron cobb ile hikayeyi bir davadan kaçınmak için değiştirip kurgulamaya başlarlar. fikirlerini bir senaryoya dönüştürmek için spielberg ve cobb, senarist john sayles'ı işe aldılar.

    böylece close encounters of the third kind filminden çılgınca farklı olan, tüyler ürpertici ama bazen tuhaf bir şekilde komik, watch the skies adlı 99 sayfalık bir senaryo ortaya çıkar.

    watch the skies adı 1951 tarihli the thing from another world filminin ikonik bir repliği idi,bu yüzden projenin ismi sonradan night skies olarak değiştirildi.

    night skies kırsal bir çiftlik evinde yaşayan bir ailenin hikayesiydi ve büyük ölçüde ailenin genç-çocuk üyelerinin bakış açısıyla anlatılıyordu, genç kız tess ve iki küçük erkek kardeşi olan watt ile otistik 10 yaşındaki kardeşi jaybird.

    sayles, senaryosunda beş uzaylı tür yaratıyor ve hatta onlara birer isim veriyordu. hipnotik güçlere sahip gibi görünen hoodoo... klud ve squirt adlı bir çift haylaz/yaramaz yaratık, buddee adında genç, büyük gözlü bir uzaylı ve gruplarının en korkunç üyesi uzun, kemikli parmaklarının bir dokunuşuyla karşısındaki canlıyı sakat bırakabilen skar...bu yaratıkların buddee dışında hepsi kötücül,düşman ve tehditkardı...

    rick baker film için uzaylı tasarımları geliştirir

    görsel
    görsel
    görsel

    ron cobb, storyboard konusunda spielberg'e yardım eder, spielberg, cobb'ın fikirlerinden o kadar etkilenir ki ona projenin yönetmenliğini teklif eder, bu ron cobb'ın ilk yönetmenlik denemesi olacaktı.

    steven spielberg, raiders of the lost ark'ın çekimleri sırasında harrison ford'un o zamanki kız arkadaşı ve gelecekteki eşi senarist melissa mathison'dan night skies senaryosunu okumasını ister,fikrini almak için.

    mathison senaryoda kendisini en çok etkileyen kısmın 5 uzaylı içerisinde tek dost canlısı olan buddee ile evin otistik çocuğu arasındaki sahneler olduğunu söyler.hatta bir çocukla bir uzaylı arasındaki dostluk fikrinin onu gözyaşlarına boğduğunu belirtir. birkaç yıldır daha kişisel, yarı otobiyografik bir film yapmayı planlayan spielberg -tesadüfe bakın ki bu günümüzde gerçekleşiyor, spielberg arizona'da geçen kendi çocukluğundan ilham alacak filmini (bkz: the fabelmans) nihayet yıllar sonra yapmaya koyuluyor- bu olay örgüsündeki değeri hemen görür, o kadar ki bu yan hikayeyi ayrı bir film olarak kendisi yönetmek istemektedir artık.

    son sahneyi sayles'ın senaryosundan çıkararak mathison ile "e.t. and me" adını verdiği ayrı bir taslak üzerinde çalışmaya başlarlar ve sadece sekiz hafta içinde senaryonun bir taslağı tamamlanır.

    spielberg, e.t. için, “ebeveynlerimin boşanması hakkında çok kişisel bir hikaye bu - ailem ayrıldığında nasıl hissettiğim hakkında. çocukken, yatak odamın penceresinin önünde garip yaratıkların gizlendiğini hayal ederdim ve hayatıma girip sihirli bir şekilde değiştirmelerini isterdim. " der.

    ancak columbia pictures, karanlık,tehditkar night skies konseptinin bu şirin,dramatik yan hikayesine hayran kalmaz. hikayeyi sönük bir walt disney filmi olarak gören stüdyo,artan maliyetler nedeniyle tüm projeyi iptal edecektir.bunun üzerine spielberg, universal'ı e.t. hikayesinin haklarını columbia pictures'dan alması için zorlar.

    artık universal aracılığıyla e.t.'nin yönetmenliğini kendi yapacaktır.ron cobb'a göre bu çok duygusal ve acıklı kaybolmuş bir köpek yavrusunun hikayesi gibidir çünkü!

    öte yandan night skies için yeni bir yönetmen arayışına girmekten de vazgeçmeyen spielberg, tobe hooper'a projeden bahseder.

    ancak, uzaylı mevzusu hooper'ın ilgisini hiç çekmiyordur, "ben hayalet hikayesi yapmak isterim, robert wise'ın (1963 tarihli the haunting filminin yönetmeni) ofisini devraldım, poltergeist vakalarına dair çok sayıda kitap çıktı " deyince john sayles senaryosu rafa kaldırılır.hooper'ın spielberg'e sunduğu ucu açık fikri evleri mezarlığa komşu olan bir aileye musallat olan hayaletler ve onlara yardıma gelen parapsikologlardı.hepsi bununla sınırlıydı.

    o dönem halihazırda raiders of the lost ark'ın çekimlerindeki spielberg bir yandan da posta yoluyla tobe hooper ile fikir alışverişinde bulunarak bir tretman yazmaya koyulur.başlangıçta it's night time adındaki bu tretman mgm stüdyosuna satılır ve birkaç ay sonra spielberg yaklaşık 20 sayfa daha ekler, adını da poltergeist yapar.

    steven spielberg, korku-gerilim yazarı stephen king ile birlikte poltergeist'ı senaryolaştırmak ister önce ama o dönem uzun bir yurtdışı seyahatinde olan yazarla bir türlü iletişim kuramaz. bunun üzerine senaristler mark victor ve michael grais ile anlaşan spielberg onlarla çekim senaryosunu yazar.ancak çok geçmeden ilk taslaktan biraz daha farklı bir film senaryosu ortaya çıkar. bu nedenle tobe hooper adı projenin yaratıcıları arasında hiç anılmaz, hooper'ın da buna itirazı olmayacaktır.

    görsel
    görsel
    görsel

    spielberg işe aldığı senaristlerle yeni konseptini geliştirirken yazar richard matheson'ın-ki matheson spielberg'ün profesyonel olarak ilk uzun metrajı duel adlı 1971 tarihli tv filminin de senaristi idi-1959 ile 1964 yılları arasında yayınlanan the twilight zone adlı dizinin bir bölümü için uyarlanmış "little girl lost" adlı kısa hikayesinden ilham almış gibidir.

    her ne kadar matheson'ın adı poltergeist filminin künyesinde hiç geçmese de film vizyona girdikten sonra kendisine ödeme yapılır.

    spielberg, the twilight zone dizisinin çok büyük bir hayranıydı.hatta o kadar ki diğer meslektaşlarıyla birlikte 1983'te twilight zone the movie filmini yaptı.

    spielberg projede adı geçmeyen bazı senaryo yazarlarını da tıpkı close encounters of the third kind filminde yaptığı gibi senaryo doktoru olarak tutar.

    "korktuğum şey poltergeist ve sevdiğim şey ise e.t. ," diyecektir. "biri banliyö kabusudur, diğeri banliyö rüyası... poltergeist , doğamın daha karanlık tarafı,çünkü küçükken kız kardeşlerimi hep korkuturdum."

    spielberg, poltergeist filmini-her ne kadar ona tamamlanmamış ilk fikirleri veren, onu bir hayalet hikayesi/perili ev filmi yapma konusunda yönlendiren tobe hooper olsa da- sonraları "e.t. nedeniyle bunu yönetemedim" demiştir.

    çünkü universal pictures'ın spielberg ile olan sözleşmesinde 'aynı yıl universal adına yönetmenliğini yapacağın bir film hazırlığın varken (ki o yıllarda bu e.t. oluyor) başka bir stüdyonun işinde yönetmenlik yapamazsın' diye bir madde bulunuyordu.

    buna karşın genel kanı resmi olarak filmin yönetmeni tobe hooper'dır ama gerçekte hooper ve spielberg'ün filmi birlikte yönettiği yönündeydi, öyle ki daha az hooper daha çok spielberg iddiası da vardır.

    filmin resmiyette ortak senaristi ve başyapımcısı olan spielberg çekim süreci boyunca yalnızca 3 gün hariç her gün setteydi.

    poltergeist ve e.t. filmleri birbirine 20 dakika uzaklıktaki mahallelerde çekildi.

    steven'ın hem poltergeist hem de e.t.'nin çocuk/genç oyuncularını biraraya getirdiği fotoğrafları görülebilir;

    görsel görsel

    öte yandan tobe hooper'ın ön-prodüksiyon aşamasında filmin storyboardlarını büyük ölçüde kendisinin hazırladığını söylediğini de not düşmeli.

    tabii mgm stüdyosu, poltergeist projesinin hooper'dan ziyade ondan çok ama çok daha şöhretli olan steven spielberg ile anılması için de özel, ayrı bir çaba içerisinde olduğu muhakkak.

    poltergeist gişede yüz güldürdü,epey memnun etti ama e.t.'nin ki çok daha büyük oldu,colombia pictures çok pişman olmuş olmalı.öyle ki iki film 1 hafta arayla vizyona girdi ve 82 yazı abd'de spielberg yazı olarak anıldı.

    poltergeist'a iki devam filmi geldi ama spielberg ilk filmden sonra devam projeleriyle ilgilenemedi, seri ondan bağımsız devam etti.çünkü steven spielberg ve poltergeist filminin diğer ortak senaristleri ile yapımcılarına karşı bir intihal davası açıldı.

    poltergeist'ın bazı bölümlerinin paul clemens ve bennet michael yellin tarafından yazılan hayata geçmemiş housebound isimli bir senaryo ile parçalı benzerlikler taşıdığı iddia ediliyordu. davacılar clemens ve yellin senaryolarını ocak 1980'de spielberg'in ofisine gönderdikleri konusunda ısrar etseler de verdikleri adres bilgisi yanlıştı.tahminde bulundukları başka adreslerde doğru çıkmadı.nasıl gönderdiklerini de hatırlamadıkları gibi senaryolarını gönderdiklerine dair herhangi bir belgeyi de mahkemeye sunamıyorlardı.spielberg ve diğer yapımcılar kathleen kennedy ile frank marshall zaten kendilerine gönderilen senaryoları okumadıklarını, sinopsis okuyup ilgilerini çekerse senaryo anlaşması yaptıklarını daha önceki tecrübelerini örnek göstererek mahkemeye kanıtladılar.

    ama bu seferde davacılar, spielberg'ün büyük bir hayranı olduklarını, onun yaptığı işleri çok sevdiklerini ve bu düşüncelerinin bugün de asla değişmediğini söyleyerek belki de spielberg'ün, senarist olarak filmin künyesinde adı geçmese de senaryo doktoru olarak hizmet eden gölge yazarların housebound senaryosunu okuyarak oradan ödünç aldıkları bazı fikirleri spielberg'e sanki kendi fikirleriymiş gibi sunmuş olabileceklerini iddia ettiler.dava uzadıkça uzadı.mgm dava sonuçlanamadığı için ikinci filmde spielberg ve ekibiyle tekrar çalışamadı, onlar olmadan devam projesini başlattı.

    mahkeme davalıların uzlaşı talebiyle son buldu.

    poltergeist 2015'te sil baştan yeniden çevrildiğinde de spielberg yine yoktu, artık başyapımcı sam raimi idi.zaten hiçbir poltergeist filmi de 1982'deki spielberg & hooper ortaklığının ürünü olan ilkinin başarısına asla ulaşamadı.

    e.t. the extra-terrestrial filminin gişedeki büyük galibiyeti ise ister istemez bir devam filmi olasılığını gündeme getirdi önce,bu yüzden hayata geçemeyen john sayles'ın night skies senaryosundan ödünç alınan fikirlerle e.t.'ye bir devam senaryosu yazıldı.

    ilk filmin çocukları eski dostları e.t. olmadan yalnızdırlar, ancak yakında bir gün tekrar bir araya geleceklerini umarlar. yabancı bir uzay gemisi gördüklerinde dilekleri gerçekleşmiş gibi görünür. ne yazık ki bu seferki uzaylılar düşmandır.bu yaratıklar aynı zamanda, e.t.'nin türüyle de savaş halindedir.çocuklara işkence eden iri kırmızı gözleri ve dişleri olan etobur yaratıklardır.e.t. ise elliott'ı kurtarmak için geri döner.

    spielberg en nihayetinde olası bir devam filminin orijinalinin ruhuna zarar vereceğini düşünerek projeyi iptal edecektir.

    yine de çocukluğundan beri kafasında canlandırdığı yaratıklar hakkında ayrı bir film yapmak isteyen spielberg aklındakileri chris columbus'a açar.uzaylılar değil de; fantastik canavarlara dair korku-komedi türündeki gremlins adlı film işte tam olarak böyle doğdu.night skies senaryosundan birebir ödünç alınan bir sahne de gremlins için kullanılır.

    hatta gremlins filmindeki bir karede bakın sözümona sinemalarda hangi isimli film oynuyor
    görsel

    özetle night skies projesi hiç hayata geçemedi ama içinden 3 ayrı film çıktı; poltergeist, e.t. the extra-terrestrial, gremlins.
  • çok kötü bir imdb puanı olmasına rağmen bunu hak etmediğini düşündüğüm ve daha ziyade direct to video piyasası için çekilmiş olduğunu sandığım underrated filmlerden birisi. 1997 yılında yaşanan ünlü phoenix lights olayları esnasında uzaylılar tarafından kaçırılan ve kendisine otopsi yapıldığını iddia eden bir kişinin anlattıklarına dayanarak yapılan filmde görsel efektler hiç de fena değil ki 200'den fazla animatronik efekt kullanılmış. insan üzerinde yapılan deneysel işkence görüntüleri, rahatsızlık verecek düzeyde.
    zamanımızda bu olay olsaydı herkes starlink deyip geçecekti ama 1997'de bu olayın gerçekleşmiş olması, daha da ilginç ve esrarengiz kılıyor.
hesabın var mı? giriş yap