• mickey rourke ve kim basinger'in efsane seks filmi. kadin vucuduna getirdigi tabak, canak yorumu ile tum dunya ciftlerinin fantezilerine boyutlar eklemi$tir.
  • kim basinger in mickey rourke karsisinda striptease yaptigi sahneden bir sekans, kartpostal haline getirilip, yurt dahilinde cesitli duvarlarin, dolaplarin ustunu suslemisti zamaninda.
  • ikinci versiyonda mickey rourke ile angie everheart başrollerde oynamıştır.filmin adı ise birkaç değişik şekilde idi : "another 9 1/2 weeks" , "9 1/2 weeks ii" ve "love in paris".
  • 80li yılların ikinci yarısında ilk gençliklerini yaşayan delikanlıları, 'aha büyüyünce ben de böyle mickey abi gibi olacam, böyle çatır çatır sikecem, dudaklarını titrettirecem o kadınların' gibi fantazilere sürükleyen film. sonrasında o filmdeki tüm sahneler her fırsatta amatörce denenmiştir. ancak bir şekilde aynı etki yakalanamamış, fantaziler hayalleri, organizasyon bozuklukları ve motivasyon eksikliğinden, ya da çiftler arası beklenti farklarından dolayı serin sulara gömülmüştür. zaten yıllar sonrasında kimbassinger, 'mickey rourke hayvan gibi iirenç kokuyodu ve yanına bile yaklaşmak istemiyordum' gibilerinden bir açıklama yapmış ve gerçek hayat ve kurgu sinema arasındaki kalın çizgiyi bir kez daha çekivermiştir.
  • yeme-içmeli sahnelerdeki fantezi kültürü daha sonra serdar ortaç'ın karabiberim videoklibindeki göbekten zeytin yeme* görüntüleri yüzünden kirlenmiş, bu film acı bir tebessümle hatırlanır olmuştur.
  • jenerik müziği; luba - let it go dur.
  • (bkz: adrian lyne) (yönetmen oluyo kendisi)
  • bir de 1998 tarihli "the first 9 1/2 weeks" diye bir film vardır ki o film de bu adla anılır, vasat bir filmdir. alex wright tarafından yönetilmiş, başrollerini ise paul mercurio, clara bellar, malcolm mcdowell oynamıştır. "9 1/2 weeks"i merak edip de "the first 9 1/2 weeks" i almak* olasıdır, tehlikelidir, beyinde kalıcı hasarlara yol açabilir.
  • artık klişe bir hale gelmiş olan ve birçok erotik soslu filmde karşımıza çıkan hatuna meyve sebze yedirme olayı ilk bu filmde kullanılmıştır (buz olayı da aynı şekilde).
  • insanın aklını alan filmlerden , sevişme sahneleri olmasaydı gene aklımı alırmıydı peki ? alırdı bence yani şu an alacağını düşünüyorum ama bi daha izlesem belki kararım değişebilir ama sevişme sahneleri olmasa da bu film, filmlerde nadir rastladığımız homme fatal gerçeğini bize göstermiştir , cazibesi ,güzel sert yapılı yüzü , hoş fiziğiyle tanışır tanışmaz elizabeth in( kim basinger) bi tarafını sulandırdığını görüoruz john un ( mickey rourke), hatta tam o tanışma sahnesinde ben direk sevişceklerini sanmıştım tabi film hakkında önceden duyduğum ' manyak film baba ,paso sevişiyolar ,fantazi dağarcığı gelişiyo insanın ' vari yorumlar yüzünden oldu bu durum neyse , günümüzdedeki beyefendi tiplerin hanfendilerin aslında hiç de öyle olmadıklarını anlatmaya calışıyo bi manada hırsızlık yapanından tutun ortalık yerde oral seks yapanına kadar bi cok asiliği gercekleştirme potansiyeline sahip bu düzgün giyimli sacı başı yerinde insanları anlatıp herkese şüpheyle bakmamıza yol açıyor,, aslında gercekten de hafif cekiştirirsek filmi kapitalizm eleştirisi olarak ta bakabiliriz ,ekonomiyi ayakta tutan beyefendi tipler kim bilir samanaltından neler yürüte yürüte o hale geldiler diye sorular sorarız kendi kendimize, uzatmayalım , bu film sırf güzel ve yetenekli oyuncu görmek için bile izlenmeli izlettirilmelidir , bu filme porno diyen abazan tipler de mevcuttur onlar hıyarın da erotik shop ta satıldığını sanan tiplerir ,uçuktular kaçıktırlar ,inanmayınız..
hesabın var mı? giriş yap