• başörtüsü ayeti olmayan. bu ayetin içinde hiçbir şekilde, başınızı örtün diye bir emir yoktur. bu ancak emevi şeriatı düşkünlerinin zorlamasıdır. ayetin doğru açıklaması şu şekildedir.
  • mümin kadınlara da söyle: bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. örtülerini yaka açıklarına koysunlar. süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. ey müminler, hepiniz topluca allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

    24- nur suresi 31

    kadını, kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup “örtü” manasına gelir. eski arap yazılarına bakılırsa “hımar”ın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. “hımar”, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesi istenseydi “hımar ürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü denebilirdi. böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söylenirken, baş kelimesi arapça karşılığı “res” ile vurgulanır.

    üstelik ayette kapatılacak yerin “yaka açığı” olduğu geçer. yani “hımar”ın başı kapatması değil, “yaka dekoltesi”ni örtmesi istenir. (“yaka açığı” manasına gelen “cuub” kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem de hz. musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) “hımar” kelimesi sırf başörtüsü manasına gelseydi bile bu ayetten başı örtmek değil, yine “yaka dekoltesi”ni kapatmak anlaşılacaktı. üstelik başörtüsünü kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak; “felyedribne” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmektedir. böylece ayet, “başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okunacaktır. oysa hiçbir şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedribne” fiili “salsınlar” manasına gelmez. bu fiille, örtünün “yaka açığına konulması” yani “yaka açığının kapatılması” anlatılır. kuran’da “salsınlar, indirsinler” manasında “felyüdnine” kelimesi kullanılır. allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedribne” fiili yerine “felyüdnine” fiilini kullanmaz mıydı? bu örnek bize, gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde kuran’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.

    ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta “süsler” kelimesi ile neyin kastedildiğidir. bizim kanaatimize göre “süsler” kelimesi ile özellikle “göğüsler” kastedilmektedir. çünkü ayetteki tüm noktalarla, mantıklı bir şekilde, göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. birincisi, ayette “yaka açıklarının kapatılması” geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. ikincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için “ayakların yere vurulmaması” geçiyor. ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir (sütyenin o dönemde icat edilmediğini düşünürsek, bu daha da iyi anlaşılır). üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. ayetteki bahsedilen ifadelere, göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz.

    “süsler” kelimesinden takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. çünkü ayette, kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk olarak, karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. ayrıca ayakları yere vurunca hangi takı eşyası belli olur? kendiliğinden gözüken takı ne olabilir? araf suresi 31’de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi; takıların, cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde; ayetin, özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.
  • kadınlarımızı günümüz abazalarına karşı asırlar öncesinden uyaran ayet.

    "mü'min kadınlara da söyle: "gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. hep birlikte allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
  • pek çok çevirisini gösteren site buldum bugun. benim mi yanlış anladığım yoksa azıcık ensestlik içeren bir ayet mi anlamadım.

    mahrem yerlerimizi örtüyoruz. ancak, babamıza, kayın pederimize (!), erkek kardeşimize, onların oğullarına açabiliyoruz. onlardan sakınmayın denmiş resmen.
  • kadınlarımızın giyimi hakkında net bilgi veren,yüzlerce yıl öncesinden günümüz koşullarında da geçerliliğini koruyan,koruyacak olan ayettir. yukarıda yazılmış ama bu kutsal ayeti tekrar yazmakta fayda var.

    "mü'min kadınlara da söyle: "gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. hep birlikte allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."

    arkadaş ayağı şey ayağı demiş resmen kendinizi koruyun kollayın demiş daha ne desin nasıl anlatsın.
  • benim okuduğum ve anladığıma göre ayette bahsedilen kapanma göğüsler için.

    şimdi şöyle ki, o dönemde de bir çok uygarlık gibi arapların da kafalarına bir şal aldığını düşünecek olursak, zaten iyi veya kötü kapanmaktaydılar bunu anlayabiliyoruz. şu cümlede; "gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar." ayağını yere vurduğunda hangi zinetin gözükür? belirginleşir? ya da sarsılır? göğüs. zıplama, eğilme, sarsma hareketlerinde göğüsler gözükür, dikkat çeker.

    yani?

    tüm ayet boyu zinet diye diye bahsedilen saç olamaz sanırım? herhangi bir cinsel bir amacı dahi olmayan saçtan zinet diye neden bahsedilsin?

    yine bence, "baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler." cümlesi de işte gayet bunu destekliyor. diyor ki dekolte, açık, üstten gözükecek şekilde giyinme, gerekirse zaten kullanmakta olduğun o başörtüyü yakana kadar çek ve kapat o bölgeni.

    tabi günümüzde bir siyasi ekol ve arap kültürü değer kazandığı için bazı varoş tipler sayesinde, iş bu durumlara geldi.

    bu benim özgür yorumumdur. yatırım tavsiyesi değildir.
  • kutsal metinlerin meal ve çevirilerinin ne kadar önemli olduğunun gösteren ayettir.
  • genel olarak herkes başörtüsü ve kadınların güzelliklerini kocaları dışında diğer aile fertlerinden saklamasına gerek olmadığı konusunu dillendirmiş. benim de dikkatimi çeken kısım, kadınların güzelliklerini, “kadınlara ilgi duymayan erkeklere de göstermelerinde sakınca yoktur” kısmına takıldı. şimdi bı erkekler yaşlı erkekler desek, antropoza girip girmediklerini bilemeyiz. yaşlı erkekten hizmetçi olur mu? ender de olsa olabilir. lakin bu adamların kadınlara ilgi duyup duymadıklarını nasıl anlayacağız? ve ben, acaba, kendisini kadın gibi hisseden, erkek olmasına rağmen kendisini kadın gibi hisseden ve kadınsı duyhuları olan ve kesinlikle kadınlara ilgi duymayan erkekler olabileceği ihtimali üzeründr duruyorum. şaşırdığım konu, demek ki dinimiz böyle erkeklerin varlığını kabul etmiş diye algılıyorum. ve bu, bu zamana kadar zihnimizde yer eden, bütün bu şekilde hissiyatı olan kişilerin cehenneme gireceğini, lanetlendiğinin üstüne örten bir ayet. bunu açıkçası başkalarının yanında pek dile getirmedim. çünkü topyekün linç yerim korkusuyla. şimdi kitapta ki bu ayeti kime sorsam o kişilerin yaşlı kişiler olduğunu iddia ettiler. hatta bazıları yatalak yaşlı insanlar olduğunu iddia ettiler. neden kabullenemediklerinş anlayamıyorum. düşündürücü bir ayet. derin bir içeriği olduğunu düşündüğüm ve bildiklerimizin doğruluğu sorgulamaya ittiğini hissettim.
hesabın var mı? giriş yap