• kilolu insanlar beşe ayrılıyor bence.

    birinci grupta 4 kilo fazlası olan ve bu yüzden intihar etmenin eşiğinde olan, bana göre çiroz, kendine göre öküz gibi olan 36.5 beden ablalar var..
    ikinci grupta "7-8 kilo versem var yaa.. oof ne'gsel olur." insanları var..haklılar, 7-8 kilo verseler güzel olur.
    üçüncü grupta balıketli güruh var. 10-15 kilo fazlası olan topidik kardeşlerim onlar benim..
    dördüncü grupta durumun vehameti çökmeye başlıyor.. küsuratlı rakam vermeyeyim, siz de uydurduğumu anlamayın e mi. ama şişman bunlar yani. öyle. diyetisyen kapısı aşındıran, turuncu çilek hapı, titretmeli selülit bantı, puantiyeli terleme eşofmanı insanları bunlar..
    beşinci grup ise... ahh.. beşinci grup.. bunlar benim takım arkadaşlarım, kardeşlerim oluyor işte.

    birinci gruptan başlayarak, sessiz ve sakin adımlarla, aylar yıllar içinde şişmanlaya şişmanlaya bu gruba katılıyor ben gibi bazıları işte. 3 kilo fazla oluyor 5, 5 oluyor 10, 10 oluyor 20, bir bakıyorsun sırtında küçük bir çocuk kadar yük taşıyorsun. diyetisyenlere gidiyorsun, rejimler yapıyorsun, onlarca kilo verip daha fazlasını alıyorsun. bitkisel kürler, bilmemne diyetleri, kırmızı ete abanıyoruz başka şey yemiyoruz saçmalıkları, lahana çorbaları, bilmemne kapsülleri eşliğinde hem bedeni mahfoluyor insanın, hem ruhu.

    işte böyle her yolu deneyip başladığı yere dönen, ne yaparsa yapsın zayıflamayı beceremeyen ve olduğu şekilde yaşamaya da daha fazla tahammül edemeyen insanlar için bir çıkış yolu obezite cerrahisi. bir insanın zayıflamasını sağlamak için seçilecek ilk yol değil elbet. köprüden önce son çıkış niteliğinde. zira anestezi alınıyor, hastanelik olunuyor, insanın midesinin, bağırsaklarının şekli değişiyor, uygulanan bazı operasyonlarda midenin yarısından fazlası alınırken, bazısında midenin, bağırsakların emilim biçimi bile değiştirilmiş oluyor. çekilen fiziksel acı, cepten çıkan onca para ve etraftan duyulan "tutaydın gırtlağını da vereydin, ne gerek var ameliyata" dırdırları da cabası.

    ama dedim ya, şişman bir insan olarak daha fazla yaşayamayacağına kanaat getiriyorsa bir insan, obezite cerrahisi tünelin ucundaki ışık niteliğinde oluyor. ameliyat olmaya karar vermek de, doğru doktoru bulmak da, operasyonu atlatıp yeni hayata adapte olmak da kolay değil, lakin hem görsel olarak hem de sağlık açısından insana dokunan bir sihirli değenek olsa gerek zayıflamak...

    belli bir kilonun üstündeki bir insan zaten normal kilodaki bir insandan kat kat daha tehlike altında yaşıyor demektir. şeker hastalığı, kalp krizi, tansiyon düzensizlikleri gibi pek çok hastalığın nefesini ensesinde hisseder hep. ideal kilodaki yaşıtlarından daha yaşlı görünür, daha yorgun hisseder ve şüphesiz ki çok daha da sağlıksızdır. hal böyleyken obezite cerrahisine karar vermiş bir insana "ameliyat tehlikeli değil mi yeaa?" diye sormak da son derece komiktir zira obezler zaten her an yağlarının arasına gömülmüş birer saatli bombayla yaşıyor gibidirler.

    önüne gelen obezite cerrahının kapısında soluğu alamıyor elbet.. vücut kitle indeksinin 40'ın üstünde olması gerekiyor, ki bu da bir insanın yaklaşık 40-45 kilo fazlasının olması demek..kişinin kilo fazlasına, beslenme alışkanlıklarına ve inmek istediği kiloya bağlı olarak çeşitli ameliyat seçenekleri sunuluyor.
    mide balonu, mide bandı (kelepçe diye biliniyor), tüp mide ve en ciddi operasyon sayılan gastric bypass'tan hangisi hasta için daha uygunsa, o seçiliyor ve ehil ellerde, iyi bir hastanede yapılan operasyondan sonra, hasta uyması gereken yepyeni kurallar ve yeni beslenme alışkanlıkları ile evine yollanıyor. gerisi de zamana kalıyor işte, kurallara uyup, ameliyat sonrası kendine dikkat eden bir insanda obezite cerrahisi mucizeler yaratabiliyor. çevremde iki güzel örneğini gördüm ve kendim için de yakın gelecekte benzer bir değişim umuyorum, kilo derdi olan ve ne yaparsa yapsın sorununun üstesinden gelememiş kader arkadaşlarıma da maddi ve manevi imkanları elverdikçe obezite cerrahisine ve kendilerine de birer şans vermelerini tavsiye ediyorum.
  • dört gün önce, bu cerrahi müdahalelerden biri olan tüp mideyi yaptırdım ben.

    şöyle de döktüm eteğimdeki taşları : (bkz: #26178832)
  • obezitenin yayginlasmasi, insanlarin diyetle, sporla kilolarindan kurtulamamalari sonucu ortaya cikmis cerrahi dali. tup mide, mide bandi, gastrik bypass, mide balonu, mide katlamasi gibi mideye direk mudahale edilmesi esasina dayanan operasyonlari icinde barindirir.

    eger kitle boy indexinizin belli bir siniri asmasi vebir turlu inmemesi sonucu bu operasyonlardan birini olmaya karar verdiginizde, cevrenizdekilerin aninda karsi cikip, "diyetle verirsin." diyeceklerdir. "diyetle vermede sorun yok, omrumun sonuna kadar o diyeti uygulamayi basaramadigim icin sorun var." deseniz de anlamazlar. empati kurmayi becerenler sizi anlar ama onlar da sansiniz varsa karsiniza cikar. milletin dediklerini umursamiyorsaniz sorun yok. yok eger umursuyorsaniz. karsinizdakinin vucut kitle indeksi sizinkiyle esdeger olacak kiloyu (bu kilo en az 30 kilo civaridir.) o kisiye baglamanizi ve o kisinin en az 1 gun boyunca o yukle dolanmasini ya da 3-4 sene sizin uyguladiginiz diyeti (akupunkturdaki su gunde 8 tane gazsiz sodaya yarim limon sikilmis olani) uygulamasini istemenizi oneririm. yoksa hicbir sekilde sizi anlayamazlar.
  • obez ve obezlikten kurtulmuş olsa bile tekrar dönüşe meyilli insanlar için hayat ve vapurlar tuhaftır;
    bir yanda ömür boyu yediğine içtiğine, hatta yeme içme saatine, hatta uyku saatine bile dikkat etme ve düzenli spor yapma "zorunluluğu"... bir yandan da bunlara "zorunlu olmayan" , rahat, özgür, normal insanlarla aynı okulda, aynı işte, aynı aşkta, aynı ailede, aynı toplumda ve en önemlisi aynı performansta yaşamaya çalışma zorunluluğu...

    ha işte bu savaşı kestirip atamayınca mideyi kestirip attırmak = obezite cerrahisi
  • gelişmiş ülkelerde daha çok ihtiyaç duyulan, özellikle stres, şehir yaşamı, düzensiz beslenme ile artan hastalıkların da sebep olduğu kronik sorunlarla uğraşan bir cerrahi olup hem zor bir daldır hem de riskli operasyonlar içerir. ama ülkemizde de giderek daha çok ihtiyaç duyulacağı aşikardır.
  • morbid obezler dışında kesinlikle uygulanmaması gereken cerrahi.
  • tembelliktir. camış gibi yemek kolay. diyetini kontrol etmek zor. spor yapmak zor.
    e ne yapıyoruz, kendimize insan gibi davranmadığımız için gidip doktora kendimizi çiftlik hayvanı gibi kestiriyoruz. yağlarımızı aldırıyoruz, midemize kelepçe taktırıyoruz, midemize tüp sokturuyoruz ne oluyor ameliyat sonrası kilo veriyoruz ama domuz gibi önümüze geleni yemeye devam edince gene kilo alıyoruz.

    spor yapmak diyet yapmak zorunda olanlar ve olmayanlar demiş arkadaşlar, yahu herkes yediğine dikkat etmek zorunda, herkes kilo fazlası varsa spor yapmak zorunda, sadece birileri elli kilo fazla olana kadar beklemiyor bu iş bu kadar basit.

    hormonlarım yüzünden diyen obezlerinde çok büyük kısmı o hormonları zaten camış gibi yedikleri için bozuyorlar.

    aynı şekilde insanların çocuk yetiştirirken de ay şunu ye ay bunu ye halinde olmamaları da gerekiyor. çocukluktan itibaren egzersizin ne olduğunu ve ne işe yaradığını anlatmak ve uygulatmak gerekiyor.

    velhasıl, eğer kilonuzu kontrol edemiyorsanız eninde sonunda olacağınız ama hiç bir işe yaramayacak cerrahi müdahalelerden oluşur.
  • önemli riskleri olduğu söylenmektedir. yakın zamanda ölen ünlü iş adamının da böyle bir ameliyat geçirdiği söylenmektedir.
  • tüm medikal işlemler gibi + ve - leri olan bir operasyondur. eğer gerekli endikasyonları sağlıyorsanız faydalıdır. yaptırmayı düşünenlerin önce endokrinoloji polikliniğine uğraması tavsiye olunur.
hesabın var mı? giriş yap