oha yani

• pes dedirten olay. (bkz: yuh be)
• -ohh yemekte güzel olmuş canım mervegül
  öööööğ ^*
  -oha yani, kudrettin
• kadıköy'de bahariye caddesi'nden moda'ya doğru ilerlerken bazen kendimi çok sıkışmış hissederim, eskiden köşesinde mcdonald's'ın olduğu sokak değil, (sanırım) ondan sonra ikinci sokaktan sağa saparım böyle zamanlarda. aslında hemen ara sokaklardan gitmeye çalışmam, önce kendimi denerim, belki kalabalıktan o kadar rahatsız olmam bu sefer diye düşünürüm. ama genelde en fazla bu bahsettiğim sokağa kadar dayanabilir, sağa sapıp kendimi o akışkan insan güruhunun içinden çeker çıkarırım.
  
  bu sokakta cep telefoncular, acayip döner dükkânları ve kimsenin alış-veriş yapmadığı beyaz eşya mağazaları bulunur. bahariye caddesi'ne kıyasla hayli sakindir, yürüyebilmek için türlü atraksiyona girmez insan. eğer amacım arka odaya gitmekse, bu sokakta biraz aşağı doğru ilerleyip, köşedeki acayip döner dükkânından sola saparım.
  
  bugün de öyle yaptım. şapkamın kafamda duruşu ve benim yol üzerinde nasıl göründüğüm hakkındaki belli belirsiz düşünce hülâsalarıyla kendimden geçmiş, oynak bir tempoyla ilerlerken hiç beklenmedik bir olayla irkildim. birkaç saniye önce yanımdan, parfüm kokusu ve mıağ mıağ kütleli ses yayılgılarıyla geçmiş olan iki genç kızdan birine araba çarptı. kızcağız, haliyle yere yuvarlandı. sokaktakilerin şaşkın ve şoföre terslenmeye hazır bakışları arasında diğer genç kız yerdeki arkadaşını ayağa kaldırdı. aklımda kaza geçiren kızın ilk ne diyeceği hakkında mini tahminler sıralanırken, o; saçını şu an anlatamayacağım bir el hareketiyle düzelttikten sonra, "oha yani" dedi.