*

  • bir sürü karmaşık fikri uyandıran, zıtlarla birlerin cenk/dans meydanı.
    (bkz: baki olanda hayır vardır)
    (bkz: vaki olanda hayır vardır)
    (bkz: lazım muazzam ve muntazam)
    (bkz: özgürlük ve tabi oluşun eşzamanlılığı)
    (bkz: her şey yerli yerinde)
    grubu bu kampın bir tarafında dururken, bir tarafta da kocca bir paralel evrenler mefhumu, perception is reality lafları, kuantum muantum, atomaltı partiküller fink atıyor. schrodinger'in kedisimırıl mırıl dolanıyor ortalıkta bıyıklarını bura bura.
    orada burada, evrende, her şey ve her kişinin, olası tüm halleri için sonsuz olasılıkların varolduğunu, hangisinin oldu sanıldığının sadece algıyla kararlaştırıldığını falan söylüyor biliminsanları.
    belki de, bu cümleyi, olan, olabilecek sınırsız varyasyonlar içinde bizim mümkün olarak gördüğümüz, görmeyi seçtiğimiz, görmeyi becerebildiğimiz şeydir şeklinde bağlamsallatırarak daha geçerli kılmak mümkün olabilir.
    bağlamsallığın dibine vurmak isteyenler için, elbette ki yukarıdaki cümleye, o zamanda, o şartlarda, o görüşümüzle, o algımızla falan gibi bir sürü ek yapmak imkanı mevcuttur.
    namazda gözü olan için, ezanı duymak her zaman mümkündür; ki duymaya da hacet yoktur saati olan, o da yoksa göğe bakan için.
    yüce rabbim onu kaçıranı bile affediyor, kazası var diyor, iş ki insanda kılmaya niyet, oldurmaya istek olsun.
    özellikle de olandan memnun olun(a)mıyorsa.
    çünkü azla yetinmenin sonu mezara gider.
    tavizin ve azalmanın sınırı yokluktur, hiçlik bile değil.
  • "olacagi olmus olsaydi, zaten o sey olmus olurdu" anlamindaki onerme.
    (bkz: olacagi varsa olur)

    lakin bu dusunce ve hayata bakis acisi tek basina, insanlarda salivermeye, umursamazliga, duyarsizliga, kendi cabalarinin hic bir seyi etkilemeyecegine dair bir inanca sahip olmalarina sebep olabilir.. ondan sonra konusmaya ne gerek var, nasil olsa anlamaz ki denilerek veya bu bile denmeyerek sadece susulur biriktirilir*, biseyler anlasilmaya calisilmadan hep üstünkörü gecilir, olacagi varsa olur denilir ama kişi kendi ustune dusenleri de yapmaz, cunku bunlarin neler olabilecegine dair bir fikri de yoktur zaten, dusunmemistir, dusunmuyordur.. bunun tam aksi olarak da, olmayacak seyleri oldurmaya calismak ama bunu gorememek vardir.. bu iki uc nokta arasindaki dengeyi kurabilmek veya zaten herhangi bir alanda denge kurabilmek iyi bi wisdom puanı gerektirir.. de dengeyi kurmaya calisan biri mi var ki? daha gercek anlamda nerdeyim ben veya kimim ben gibi bir soruyu kendilerine sormadan gunler, aylar, yillar ve belki de bir hayat gecirenler var.. kim neyin ne kadar farkinda acaba? veya daha da farkinda olmak yonunde bir caba var mi en azindan? hic sanmiyorum.. o yuzden evet, olan, olmasi mumkun olan tek seydir
  • dogruluk olasiligi, ya da bahsedilen perspektife uymasi bakimindan, dogru olma mumkunati bile tuyleri diken diken etmeye yetecek iddiadir. bunca zamandir uzerinde tartisilan olasilik teorisinin cope gidip, yerini binary sistemine dayali, "ya siyahtir, ya beyaz" dikbasliliginin getirilme cabasidir.
    baglamsalligin dibine vurup olasiliklarin sonsuzluguna siginmak hevesinde degilim tabi. istekler gibi tamamen subjektif ihtiyaclarin bile hayal gucu ile sinirlandigi ortamda, olasiliklar da elbette eldeki olanaklarla sinirlidir. olasiliklarin sinirsizligi iluzyonu, ya eldeki verilere olan hakimiyetin yetersizliginden, ya da hesaplamaya, sorgulamaya, kurgulamaya usenmeden kaynaklanir.
    asil onemli olan ise, bu savas meydani ya da devasa dans pistindeki hengamenin kaldirdigi tozda gozden kacan ciplak gercekliktir. bir seyin olabilme ihtimalinin, olmasindan daha fazla cekicilik ihtiva ettigi gercegi. yani, yine ayni perspektiften bakilirsa, namazda gozu olanin ezan saatine kadar yasadigi o tatli sabirsizligin, cogu zaman alninin seccadeye yaklasmasi aninda duydugu zevkten daha makbul olmasidir.
    hayati yasanabilir kilan olgularin en onemlisi, gerceklesme olasiligi en yuksek olan ihtimale karsi direnebilmek, olan bitenin akisini degistirmeye cabalamaktir. seceneklerin arasinda boguldugu kadar zevk alir birey hayattan. labirentteki deney farelerinin bile peynire ulasabilmek icin birden fazla secenegi oldugu bir hayatta; zaten baslangic ve sonu belli olan bir yolculugun bir de guzergahinin alternatifsiz olmasindan daha urkutucu ne olabilir?
  • ontolojik kaygıların taaa dibine adamı, kadını, -insanı yani kısaca- düşürmeye,
    sonsuza dek de düşünmeye yetecek bir loop aynı zamanda.
    oradan baksan olmuyor, buradan tutsan gelmiyor misali bir yanı var.
    içine girdikçe iki ucu boklu değnek misali eli, dili aklı bulanıyor insanın.
    ne atalet ve kadercilikle kestirip atılabilecek kadar zavallı ve boynu bükük,
    ne de her şey mümkünse neden her şey böyle o zaman sorusuna ikna edici bir cevap verebilecek kadar yetkin.
    bir tahterevalli ki üstüne çıkınca giderek hızlanıyor ve artık bırakınız üstünden inip kurtulmayı, taraf seçmeyi bile giderek hızlanan döngüsel ivmesiyle imkansızlaştırıyor.
    muğlak ve muallak sıfatları için mükk kemmel bir oyun arkadaşı bile denebilir yani.

    nottt!!!: bu başlık başka bir entry'de okuduğum bakınız'dan binbir ümitle gelip bir şeyler bulabilmeyi umduğum bir yerdi.
    içi boştu doldurdum da, hangi entry idi o, aradım lakin bu bulamaç aklımlan bulamadım.
    yanında yine olanla olmakla ilgili bir şeyler de vardı, telif hakkı da veremedik,
    mağduruz, yetkililer buna bişey yapması lağzım, ya da o muhterem yazar görüp hatırlarsa bi haber salsın inşallah, hee?
  • (bkz: determinizm)
hesabın var mı? giriş yap