*

  • eğitim bilimlerinde gelişimsel psikolojinin temel kavramlarından biridir.
    bir yanıyla bedensel bir yanıyla zihinsel gelişim düzeyini ifade eder.

    örnek olarak; 3 yaşındaki bir çocuk okuyup-yazamazken, bu ancak 6-7 yaşında mümkün olabilmektedir.

    zihinsel ve bedensel gelişim düzeyi okuma-yazma öğrenmeyi ancak bu yaşlarda mümkün kılmaktadır.
  • bir dönem galatasaray, istanbulspor, beşiktaş ve adanaspor'da oynayan sead halilagic'in şiir kitabı. halilagic bu kitabın çatısını oluşturan bir çok şiiri galatasaray'da bulunduğu dönem oturduğu bekçi kulübesinde yazmıştı. 87 sayfalık bu kitap siyah beyaz renklere sahiptir.
  • kişinin doğuştan getirmiş olduğu potansiyelin zaman içerisinde ortaya çıkmasıdır. organizmanın türe özgü genetik yapı tarafından önceden belirlenmiş bir plan dahilinde yaşantılarından bağımsız olarak ortaya çıkardığı biyolojik değişimlerdir. zamanla ve kendiliğinden meydana gelen değişmedir. örneğin; anaokuluna giden bir çocuğa okuma yazma öğretemeyiz, çünkü parmaklarındaki ince kaslar kalemi tutacak kadar olgunlaşamamıştır. 1. sınıfa geçen yumurcağımızın parmakları yaşla birlikte olgunlaşır ve kalemi tutabilir hale gelir. bir organın olgunlaşma zamanını (bazı istisnalar hariç) değiştiremeyiz. olgunlaşmanın ön şartı büyümedir. eğitim bilimlerindeki en temel kavramlardandır. kpss'ye hazırlananların çok dikkat etmesi gerek bu kavrama.
  • gelisim sureci ogelerinden biridir.

    detayli bilgi icin

    (bkz: gelişim/#36432872)
  • dirsek hizasına yaklaşan gömlek kollarıdır.
  • vucut organlarinin kendisinden beklenen islevi yerine getirmesidir. ogrenme ve yasantidan bagimsizdir.

    ornegin, ayaklar gelismeden yurunemez.
  • büyüme: fiziksel olarak büyüme
    gelişme: bedenen ve zihnen büyüme
    olgunlaşma: kişinin yaşına göre yada daha yaşlı davranması.
  • zülfü livaneli, "leyla'nın evi" kitabında şöyle bahseder olgunlaşmadan;

    "son yıllarda farkına vardığı ve üzerinde kafa yorduğu önemli bir görüşü vardı leyla hanım’ın. insanlar yaşlanıyordu, bunun ayrıcalığı yoktu ama yaşlanan insanların bir kısmı olgunlaşmış olarak, bir kısmı ise olgunlaşmadan ölüyordu. bunun püf noktası ise bir insanın “nasıl görünüyorum?” sorusundan, “nasıl görüyorum?” aşamasına geçmesiydi.

    çevresindeki genç insanların kendilerini çevrelerine kanıtlamak için haklı olarak sonsuz bir uğraş hatta çırpınma içine girdiklerini görebiliyordu. gerekli bir uğraştı bu. çünkü o genci diğerlerinden ayıran, onu özel kılan birtakım nitelikler, ancak böyle bir kendini kanıtlama çabası sonucunda oluşabilirdi. doğal olarak insanın bu döneminin en önemli sorusu “nasıl algılandığı” olurdu. “beni beğeniyorlar mı, takdir ediyorlar mı? başkalarına nasıl görünüyorum?” ama belli bir aşamadan sonra insanın bu çırpınmadan kurtulması ve olgunlaşabilmek için, “nasıl görünüyorum?” sorusunu bırakması gerekiyordu.

    bu noktada insan artık yarışta değil jüride olmalıydı, altın değil sarraf kimliğine bürünmeliydi, değerlendirilen değil değerlendiren konumuna geçmeliydi. olgunlaşma bu demekti."
  • olgunlaşma, öğrenme için önkoşuldur.

    öğrenmenin gerçekleşmesi, olgunlaşmaya ve alıştırma yapmaya bağlıdır.
  • olgunlaşma, doğuştan gelip zamanla ortaya çıkar fakat çevre, olgunlaşmayı bir miktar öne çekebilir veya erteleyebilir.

    kısacası olgunlaşma, çevre ve kalıtımın ürünüdür, diyebiliriz.

    edit: düzeltme
hesabın var mı? giriş yap