43 entry daha
  • üzerinde meyve olan yabani bir ağaç görürsün. kimsenin yemediği meyveler yerine herkesin bildiği-alıştığı-sevdiği meyvelerle dolup taşsın istersin dalları. dur bir aşı yapayım şuna, dersin. evcilleştirmek* istersin onu.

    aşısını yapmak istediğin meyve veren ağaçtan yanlamasına kestiğin ince bir dalı alırsın eline, yabani meyve veren ağaca gidersin. kabuğunun bir kısmını sıyırmak gerekir öncelikle. ama sıyrılmak ister mi hiç yabani olan? direnir elbet, lakin ses etmez ondan üstün insanoğlunun gövdesini yarmasına. sonra, gözüne kestirdiğin bir yerine çizik atarsın üst kabuğu soyulup yarığın içinden gövdesine bir miktar ulaşana kadar. derken, ona ait olmayan bir dalı yerleştirirsin yabani ağacın içine. bir bezle de sararsın sıkıca, sağlam tutsun diye.

    meyvelerle dolup taşsın istemişsindir dalları, kötü bir niyetin yoktur. aşı dediğin bazen tutar. hatta bazı aşılı ağaçlar vardır, belli bir yaşı geçmişken ve bir yalnızca bir bölümü aşılandığından, bir yarısı yabani meyveler getirir, bir yarısı evcil.
    bazen de tutmaz. kimi zaman senin beceriksizliğindir buna sebep; doğru derinlikte kesememişsindir parçaları, doğru birleştirememişsindir, yeterince sıkı bağlayamamışsındır belki. kimi zaman da yabani olan kabul etmez meyve vermeyi; başka bir ağaç olmak istemez, evcil olmak istemez belki de.

    önünde sonunda anlarsın: zor kullanarak güzellik olmaz, olmayınca olmaz. bağ kurmak için sadece senin istemen yetmez, yabani olanın da istemesi gerekir bunu.

    yani..
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap