• her ne kadar iş olarak yapanlar bulunsa da, zevk için yapılan balık avcılığına denir. balık ile olta sahibi, ikisi de birbirini görmeden karşı karşıya gelir. balığın amacı oltanın ucundaki yemi kapmak, balık avcısının amacı balık tutmaktır.
  • (bkz: capari)
  • babamın ögrettiği çok zevkli bir hede dir. ilk ögrendiğimde babamı geçmiştim acemi şansı demişti. olayın trick noktası şu. su temiz olmalı, gözün sürekli yemde olmalı balık yaklaşıp tık tık dürtmeye başlayınca carttt!! oltayı cekeceksin, oltaya takılmasını beklemeyeceksin, sen takacaksın. hadi rastgele...
  • akşamüstü olmak üzeredir, sahilde yürür fenere kadar giderken gördüğün balıkçı amcaların balık tutuşlarını , balığın sudan o gümüşi rengiyle titreye titreye çıkışını izlersin.huzur dolu bir andır.bir bakışınla gaza getirdiğin arkadaşın ile -sevgilin ise bi başka zevktir- tanesi 1 milyon olan en basit olta misina, bir tahta parçası ,bir olta iğnesi ve şamandıradan oluşan techizatı satın alır , amcarın yanına koşarsın... haaaa bi de taze ekmek olmadan balıklar gelmez... işte o huzurlu anı yaşamaya gidersin!!! mi acaba? ne kadar huzurlu...
    suyun beraklığından o iğnenin ucuna taktığın yemi dürte dürte bitiren gıcık balıkların atraksiyonlarını görürsün...
    aniden çekersin balıklar zekidir... yada sen gerçekten bi halttan çakmazsın.... kaçarlar hem de yemi bitirip...
    hırslanırsın elalemin oltalarına göz dikersin ! nedir lan benim eksiğim... yaşlı usta sessizce seni izlemekteymiş meger sana gülmekteymiş... oltanın ucundaki iğneye bir bakayım der ve bu iğneyle ancak köpek balığı tutarsın diye son noktayı koyar... işte olta balıkçılığı bileni izlerken huzur veren, bilmeyeni izlerken güldürten, bilmeyerek yaptığında fesadından çıldırtan bir olaydır.
  • (bkz: balik ve olta)

    (bkz: ali pasiner)
  • balıkçılığı meslek olarak değil de zevk için yapanların tercih ettiği bir türdür.. önce bahçede solucan avına çıkarsın.. saksı diplerinden ağac köklerine tek tek bakarsın.. kum dolu bir torbada biriktirirsin topladıgın solucanlarını.. biraz da ekmek içi alırsın yanına.. sahte yemlerin zaten hep olta cantanda hazırdır.. gittiğin yere ordaki balıkların türüne göre secersin yemlerini.. ve yola cıkarsın.. bazen bir akarsuyun kenarında bir kayanın ustune tunersin basını da yandakı agaca yaslarsın.. yada küçük bir tekneyle yavaş yavaş kürekleri çekerek gölün ortasında istediğin yerde durur oraya yerleşerek atarsın oltanı ve beklemeye başlarsın.. ama en güzeli bir uçurum kenarından metrelerce aşağıya sallandırdıgın oltanın heycanıdır.. tam göremezsin bile suyu.. kaya diplerine denk getirmeye calısarak atarsın oltanı ve beklemeye baslarsın ordaki hareketli gölgeleri.. beklersin.. ve birden hissederin bişi vurduğunu..bir..iki.. hoop üçüncü de sertce cekersin oltayı bi tarafa dogru.. ve hızla sarmaya başlarsın.. evet.. bişi var oltanın ucunda! geliyor.. ama o kadar çalılık vardırki kayalıklarda uzurum boyunca.. birinden kurtarsan öbürüne takılır.. oltayı oynata oynata çekersin.. ama birine öyle bir takılırki sonunda.. kurtaramazsın.. misina çekemez o yükü ve kopar.. sen boş oltayı yukarı çekerken agzında iğnesiyle balık da taşlara carpa carpa aşağı düşer.. bi de öyle büyük olurki o düşen balık.. gunlerce kalır aklında.. ama pes etmezsin.. tekrar tekrar atarsın o oltayı aşağı.. ve bu sefer başardın işte oltanın ucunda gene bişi cırpınıyor.. bakarsın sadece ama tutamazsın.. dokunamazsın bile.. bağırırsın en yakınındakine.. baban hemen cıkarır balıgı oltanın ucundan.. yanındaki babansa zaten daha da zevkli olur tüm bu süreç.. amaç karın doyurmak olmadıgı için cogu zaman tuttugun balıkları eger cok yaralanmamıslarsa geri bırakırsın suya.. yada yanındakı kovada izlersin bir sure yuzmelerini.. gun sonunda hepsini geri boşaltır dönersin evine.. kıyamazsın çünkü.. ama o oltanın basında oturmak, saatlercı kuçuk bir hareketi beklemek nerde olursa olsun huzur verir insana.. dinlendirir.. ve babayla geçirilen güzel günler olarak hafızada hep kalırlar..
  • zevk için yapanlara(olta balıkçılığını elbette), akya balığını hep önermişimdir. güçlü, inatçı, mendebur bir balık. çekersin gelmez, misinayı kopartır, kancayı kırar, yakalarsın seni ısırır, dikenini batırır. fakat akya oltanın ucundayken çekmesi çok zevklidir. ben ölçtüm 20newton gücüyle çekiyor seni suya.

    bunları bilelim, bilelim öğrenelim, öğrenelim uygulayalım: sırtı, meps, pareketa, çapari, kaşık, balıkçı baki, balıkçılık kültüründe şarabın marjinal faydası.
hesabın var mı? giriş yap