onüç günün mektupları
-
cemal süreya'nın eşine yazdığı mektuplardan oluşan kitap.
-
geçirdiği rahatsızlık sonucu hastanedeki eşine moral vermek amacıyla 13 gün boyunca eşine yazdığı mektupları içeren kitaptır. bu mektupların içinde çok güzel sevgi ve hasret dolu cemal süreya şiirleri de vardır.
sevgilim ben şimdi
sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
''ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz''.
çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
o gülün yüzü gülmüyor sensiz
o köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
hepten hüzünlü bu günlerde
gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
masada tabaklar neşesiz
koridor ıssız
banyoda havlular yalnız
mutfak dersen - derbeder ve pis
çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
vantilatör soluksuz
halılar tozlu
giysilerim gardropda ve şurda burda
memo'nun oyuncak sepeti uykularda
mavi gece lambası hevessiz
kapı diyor ki açın beni kapayın beni
perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
radyo desen sessiz
tabure sandalyalardan çekiniyor
küçük oda karanlık ve ıssız
her şey seni bekliyor her şey gelmeni
içeri girmeni
senin elinin değmesini
gözünün dokunmasını
ve her şey tekrarlıyor
seni nice sevdiğimi -
eşi zuhal tekkanat a yazdığı mektuplardan oluşan kitaptır.
"sevmek ne uzun kelime" der satır aralarından birinde... -
''zuhal'im hayat !
hayatimsin.
bunu bilmeni isterim.en önce bunu bilmeni.,,
diye baslayip,
''hersey biliyor hersey
sen biliyor musun bakalim
seni nice sevdigimi?
üstüne titredigimi?
geldigimi?
gittigimi?
hadi!,,
diye biten sevginin,sevmelerin ne ince,nasil pürüssüzce anlatilabilecegini gözlerimizi
bugulandirarak önümüze seren cemal süreya mektuplaridir..kulaklarda çinlayabilen sesleridir.. * * -
cemal süreya'nın şairliğinin ve yazarlığının yanında özel dünyasını da görmemizi sağlayan mektuplar.
"...
düşünüyorum da aşk sözcüğünü de biraz eksik buluyorum şu senle ben arasındaki ilişkiye. daha büyük, daha sağlam bu bizimki. aşk onun içinde sadece bir kısım galiba. ötesinde aşkla birlikte, ama yer yer, zaman zaman onu aşan başka duygular, başka esriklikler, başka baş dönmeleri de var bizde. seni seviyorum ve senin için her şeyim. beni seviyorsun ve benim için her şeysin. bir insan için şu kısa hayatta daha önemli ne olabilir ki.
..." -
“bizi bir kamyona doldurdular. tüfekli iki erin nezaretinde. sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. tarih öncesi köpekler havlıyordu. aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler. duyarlılığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki. annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü. memo’ya ve sana duyduğum sevgide bu ölümleri de, bu öksüzlükleri de değerlendirmelisin.”*
(bu satırlar 1937’de cemal süreya’nın 6 yaşında olduğu dönemi anlatır. dersim isyanı’nın en yoğun yaşandığı zamanlardır. amcası memo için sürgün kararı çıkar. sürgün kervanına abisini yalnız bırakmak istemeyen hüseyin seber’de katılır, ailesiyle birlikte*) -
(bkz: yüzüğünden öperim)
-
cemal sureyyanin "sevmek ne uzun kelime!" deyisini aslinda tum mektuplara yaydigini goruruz.
13. gun yazilan son mektuptaki siirin en can alici bolumu de eklemek istiyorum :
"ben seni dusunuyorum seni
hani tipki o ilk gunlerdeki gibi
kalbim diyorum kalbim
daha dun tezgahtan cikmis bir su sayaci gibi
aski anilar besliyor dusler kadar
bu yuzden diyorum ki ask eskidikce asktir
sevgi eskidikce sevgi." -
on uc gunun mektuplari olarak bilinen cemal sureya kitabinin kapaginda da yazildigi gibi dogru ve tam adi... 13 gun boyunca hastanede yatan karisi zuhal'e kah evinde, kah hastaneye onu ziyarete giderken bir kahvehanede oturup sigara icerken yazdigi mektuplardan olusur. her bir satirindan sevgi akar, her bir satirindan ask akar, iyilik, mutluluk, umut akar, hayal akar...
okudukca insanin yuzune bir gulumseme, kalbine bir sevgi gelir oturur.
okudukca zuhal'i kiskanir insan, ne sansli kadinmissin be zuhal ah be zuhal.
okudukca sevgilisini daha cok sever insan.
okudukca daha mutlu olur.
okudukca cemal sureya'ya daha cok hayran olur insan...
"sevmek ne uzun kelime"
c.s -
mektupların hepsini cemal süreya, sanki, üzerine vişne çürüğü örtü serilmiş bir kahvehane masasında yazmış gibi.
mektuplardan...
"aşkı anılar besliyor düşler kadar",
"mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter"*,
"hayat kısadır kuzucuklarım
ama yine de uzundur kuzucuklarım"
"aşklar da bakım istiyor,
öğrenemedin gitti"
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap