*

  • sabah gazetesinin verdiği nobel ödüllü kitaplar dizisinin 3. kitabı.
  • sabah gazetesi sayesinde okudugum mukemmel kitap.maksim gorki nin,yasar kemal in romanlarindaki uslup,gerceklik vardi bu kitapta.olaylar ve karakterler abartidan uzakti,yasadiklarida hic bi entrika yoktu,surprizler falan.
    hapishanedeki bir gunu anlatiyordu ivanin gozunden anlatiyordu.
    yataga yatarken soguk yuzunden ceketin kollarina ayaklarini sokmasi,yemek sirasindaki olaylar nedense devlet yurtlarini animsatmisti bana.
    ozellikle mahkumlari calistirmak icin insaaata goturdukleri bolumler yazarin kaleminin kuvvetinide gosteriyodu.
    sayfalar boyunca tugla ormelerini ve bu siradaki diyaloglari anlatiyordu ve sikmiyodu bu bolumler.
    hapishanede yatmamis birinin bu kitabi yazmasina imkan yok bence.o donemler rusyada hapse dusen bir mahkumun yasadigi herseyi ama herseyi yazmis yazar.
    hapishaneye dusecekler icin referans kitap gibi bi sey olmus o donem icin.
  • ismarlama kitaplar serisinin edebiyat alanindaki temsilcilerinden biri. aradigi mutlulugu amerika' da bulan soljenitsin'in edebi ustaligini anti komunizmle sentezledigi ve bu ahlaksizliginin karsiligini da nobel oduluyle aldigi kitabi. (ahlaksizligi, tarihi carpitip yalanlariyla konu hakkinda bilgisi olmayan cogunlugu sanati da alet ederek yonlendirmesinden kaynaklanmaktadir.) kitaplari, ideolojik olarak bulunmaz bir silah niteligi tasidigi icin (apolitize olmus okuyucularin kitabi cok naturel ve katisiksiz bulmalari normaldir; zira soljenitsin bir yazin ustasidir) tum dunyada amerika eliyle buyuk satis rakamlarina ulasmistir. bu noktada nobel'in kimlere verildigi duyarli okuyuculari bir kez daha dusunmeye itmistir. yine de sovyet devrimi konusunda soljenitsin'den ogrendiklerini pek de doyurucu bulmayanlar icin yeni ve zorlu bir ogrenme sureci baslar. kesin olan ise soljenitsin'in ne kendi gercegini ne de halkinin gercegini degil, angaje oldugu lobinin gercegini yansittigi ve yansitacagidir.
  • ahlakli ve duyarli okuyucu savusturucusu soljenitsin in bir mahkumun tek bir gununu anlattigi romani. rus edebiyatinin en buyuk yapitlarindandir.
  • soguktan kazmanin girmedigi topragi beynime oyle isledi ki her soguk (ama kazik gibi soguk) havada mutlaka aklima gelir. yazin okuyun ve serinleyin.
  • * soljenitsin kitabı. ivan denisoviç'in hayatında bir gün. ukte ingilizce verilmiş. stalin tarafından sibirya'ya bir çeyreklik takılarak (25 yıl) gönderilen duvar ustası şukov'ın bir gününü anlatır. soljenitsin'in en edebi eseri kabul edilebilir. esir kampları hakkında yazdığı üçleme kitap olan gulag takımadaları, stalin'in hangi yıllarda kaç kişi öldürdüğüne dair, okuma zevki vermeyen bir belgeseldir.
  • bu kitap, stalinizmin ve sovyet bürokrasisinin makul ve iyi şeyler olduğunu, aslında sosyalizmin böyle bir şey olması gerektiğini bizlere söyleyenlere tokat gibi bir cevaptır.
    yarattıkları çalışma kamplarına leninin ismini verenler, uzunca bir süre bu gezegeni bu fikirleriyle zehirlediler; ancak biz biliyoruz ki, ne lenin böylesi bir kişi idi ne de sosyalizm böyle bir şey olmalıdır.
  • kesinlikle okunası bir kitaptır. "stalin bizi şöyle zikti", "parti böyle süründürdü" türünden ağlak bir karşı propaganda romanı değildir. elbette genel toplamda stalin'in hakikaten insanların canına sıçtığını anlatır, partinin ve o sosyalizm müsvettesinin ağır zulmüne sövdürür. ama sağlam bir dili, güzel bir edebi düzeyi ve o şartları ağlaklaşmayan bir objektif gözle aktarımı vardır. (sonuçta adam stalin'in esir kampını yazmış, babil'in asma bahçelerini ya da flemenk lale galerilerini değil)

    fakat en beter koşullarda bile insanın bi şeylerle mutlu olabildiğini, yaşama bağlılık geliştirebildiğini duyumsatan bir kitaptır. misal kahramanımız kampta dayak zoruyla yürürken yolda bi çöp bulur. adam o metal çöple yapabileceklerini düşünür, mutlu olur. ve bunlar inanılmaz bi gerçekçilikle betimlenir. ya da çorbada taneye benzer bi şeyler ya da irice bi kemik çıkınca sapıtırcasına memnun olan, yaşam sevinci duyan ve soğuktan it gibi titreyen kişilere değinilir. insanı sıcacık evinde irkiltir. "tüküreyim böyle sosyalist modele" dedirtir.

    p.s. kötüleme eşşek arkadaşım. "kapitalizmde de şöyle rezillikler böyle iğrençlikler var" diye bik bik etme. bi oku hele.. adam güzel yazmış işte. hay ben senin stalin modeli sosyalizmine..
  • insanın kendini mutsuz hissettiğinde okuması gereken kitaplardan biridir.
  • slavoy jijek zıpırının aktardığına göre (did somebody say totalitarianism?/biri totalitarizm mi dedi?), gyorgy lukacs bu kitabı "sosyalist gerçekçilik" akımının en güzel örneklerinden biri olarak nitelendirmiş. tabii bizim anladığımız gibi değil mevzu. şöyle: paydos zili çalmasına rağmen, şukov, ördüğü duvarı tamamlamak için hiç gerekli olmadığı halde, gardiyanlardan azar işitme pahasına koşturmaya devam eder. akşam yattığında, bir duvar inşa etmenin hoşuna gittiğini fark eder. lukacs bunu, yani "işi bitirme itkisini maddi üretimin yaratıcı doyum olduğuna dair özgül sosyalist nosyonun gulag'ın vahşi koşulları altında bile nasıl kaybolmadığının göstergesi" olarak okur. soljenitsin'in şahsiyetini katmazsak, olağanüstü bir kitaptır.
hesabın var mı? giriş yap