• kişi başı milli geliri belli bir seviyeye ulaşan gelişmekte olan bir ülkenin ar-ge yoksunu üretim stili ve geleneksel iş yapış modellerine bağlı kalması nedeniyle kısırdöngüye girmesi ve kolay kolay gelişmiş ülke kategorisine ulaşamamasıdır.

    son kırk yılda japonya ve güney kore dışında bu tuzağa düşmeyen hiçbir gelişmekte olan ülke yoktur. tayland, filipinler, malezya, brezilya ve arjantin kişi başı milli gelir bakımından belli çıtaları aşamadan orta gelir tuzağına düşen ülkeler olarak sıralanabilir.

    son on yıla bakıldığında, devletin maliye politikasına çeki düzen vererek faizlerin düşmesinde etkili olması, buna bağlı olarak artan gayrımenkul fiyatları, krediye ulaşımın kolaylaşması gibi sebeplerle türkiye onbin dolar kişi başı milli gelir eşiğine gelip dayanmış bulunmakta. bundan sonrası için katma değeri yüksek üretim, nitelikli işgücü ve üst düzey bir yönetim kalitesi gerekiyor bu ülkeye. oyunun ikinci perdesi merekla beklenmekte.

    konuyla ilgili bir makale için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20889140.asp
  • konuyla ilgili müsiad geçen günlerde bir rapor yayınlamıştır.

    oradaki tarif edilen şekliyle orta gelir tuzağı:
    "orta gelir seviyesine ulaşmış ekonomilerin, çok uzun yıllar boyunca bu seviyede kalıp, yüksek gelirli grup seviyesine sıçrayamamalarını ifade etmektedir.

    orta gelir tuzağını daha detaylı irdelemeden önce, genel olarak “gelir tuzağı” ifadesinin ne anlama geldiğini anlamakta fayda vardır. nitekim gelir tuzakları, “orta gelir” seviyesinde ortaya çıkabileceği gibi, “düşük gelir”de de karşımıza çıkabilir. aynı zamanda yüksek gelirli ülkelerde de yapısal sorunlar nedeniyle de gelir seviyesinde düşüşler görülebilir.

    ülkelerde kişi başı geliri veri alan ve ağırlıklı olarak satınalma gücü paritesi’ne (sgp) göre kişi başı geliri dolar cinsinden ölçen bu kavram, bir ülkenin belli bir gelir seviyesinde içine girdiği kısır döngüye işaret etmektedir. buna göre, gelir tuzağına düşmüş ülkeler, çok uzun süre bu seviyede kalmakta ve bir üst kademeye geçememektedirler.

    gelir tuzaklarını belirleyen en iyi gösterge, belli bir gelir düzeyine ulaşmış ülkedeki sürdürülebilir büyüme oranlarıdır. bu doğrultuda, uzun vadede büyüme hızını belli bir oranda götürebilen ekonomiler, sağlıklı olup, geleceğe umutla bakmaktadırlar. zira düşük gelirli ancak istikrarlı büyüyen bir ekonomi belli bir süre sonra orta gelirli, orta gelirli ve istikrarlı büyüyen bir ekonomi ise yüksek gelirli ülke kategorisine geçecektir.

    bununla birlikte, alarm veren ekonomiler, bulundukları gelir seviyesinden çıkamama riskiyle karşı karşıyadırlar. bu ekonomiler, bir süre yüksek büyüme göstermiş ancak bunu, zamanla kaybederek uzun vadeye yayamamış olanlardır. bu çerçevede, orta gelir kademesi ele alınacak olursa, bu gruptaki ülkeler, hızlı bir büyümeyle düşük gelir kategorisinden çıkmış, ancak orta gelir düzeyine ulaştıklarında yavaşlamaya başlamışlardır. bu ülkelerin
    orta gelir sarmalına girmiş olmasının ilk nedeni, ücretlerdir. nitekim düşük gelirli ekonomiler, ilk etapta bol ve ucuz işgücü çalıştırabilerek, hızlı adımlarla yukarı tırmanabilmektedir. ancak bu avantaj, daha yüksek ücret anlamına gelen orta gelir kategorisine girildiğinde ortadan kalkmakta ve böylelikle rekabetçi gücünü yitiren bu ekonomiler ivme kaybetmektedir. dolayısıyla, verimliliğin artırılmaması ve teknolojinin geliştirilmemesi halinde, mütevazı oranlarda sürüp giden büyüme oranları ile bir üst seviyedeki gelire çok uzun yıllar ulaşmak mümkün olmamakta ve böylece ülkeler, kendini, orta gelir tuzağının içinde bulmaktadır."
  • ingilizcesinden mot a mot çevrilmiş bir kavram. (bkz: middle income trap) orta gelir kapanı/açmazı/engeli gibi çeviriler kulağa daha anlamlı geliyor. (ara: tuzağı)
  • türkiye'nin içine düşmek üzere bulunduğu tuzaktır.

    mahfi eğilmez'in bloğundan alıntıdır:

    ''orta gelir tuzağı
    dünya bankası, 2010 yılı verilerine göre kişi başına yıllık ortalama geliri 1.006 doların altındaki ülkeleri düşük gelirli, 1.006 dolar ile 12.275 dolar arasındaki ülkeleri orta gelirli ve 12.276 doların üzerinde olan ülkeleri yüksek gelirli ülkeler olarak sınıflandırıyor. dünya bankası, orta gelirli ülkeleri de ikiye ayırıyor ve 3.975 doların altında yıllık ortalama kişi başına geliri olan ülkeleri düşük orta gelirli bunun üzerindekileri de üst orta gelirli ülkeler kategorisine sokuyor. bu sınıflandırmaya göre türkiye 10.444 dolarlık kişi başına geliriyle üst orta gelirli ekonomiler arasında yer alıyor.

    bir ülkede kişi başına gelirin 10 bin dolarlar düzeyine gelip de o düzeyde tıkanıp kalmasına, yani ülkenin bir üst gelir gruba çıkamamasına orta gelir tuzağı deniyor. orta gelir tuzağına düşen ekonomilerin tipik özellikleri arasında düşük yatırım düzeyi, imalat sanayiinde yavaşlama, sanayi üretimi farklılaşmasında sınırlı kalma, emek piyasasının koşullarının uygunsuzluğu gibi nedenler yer alıyor. bu çerçevede bir ekonominin doğal kaynakları sınırlıysa, nüfusu büyük ve hızlı çoğalıyorsa, sanayide yeni buluşlara açık bir yapısı yoksa orta gelir tuzağına düşmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

    türkiye son beş yıldır 10 bin dolar düzeyindeki lişi başına yıllık ortalama gelirini 12.276 dolarlık sınırın üzerine taşıyamadığı için orta gelir tuzağına düşmeye aday ekonomiler arasında gösteriliyor. kore’nin orta gelir tuzağına yakalanmamasının altında yatan en önemli neden olarak bilim ve teknolojiyi esas alan yaratıcılığı teşvik eden yeni bir eğitim sistemini oturtmuş olması gösterilmektedir. ''
  • kısaca ülke ekonomisinin patinaj çekmesi gibi kendi liginde kalması olarak özetlenebilir. hani diyoruz ya ülkemiz büyüyor falan diye. büyüyor ama diğer ülkeler arasındaki siramiz aynı kalıyorsa bunun düğün konvoyunda ilerlemekten ne farkı kalır? mesele konvoyda öndeki aracı sollayabilmek.
    mahfi eğilmez den tekrar ikinci bir yazı.
    http://www.mahfiegilmez.com/…ag-ve-turkiye.html?m=1
  • avm açarak üstesinden gelineceği düşünulen.
  • orta gelir tuzağı az çok açıklanmış zaten yukarıdaki entrylerde. türkiye yaklaşık 50 yıldır orta gelir aralığında dolaşarak kosta kira ve bulgaristan ile birlikte bu alanda birinciği paylaşan ülke konumundadır. bizimle birlikte 60lı yılların başında alt orta gelir düzeylerine erişen ülkeler arasında portekiz, ispanya, kore, japonya, yunanistan gibi ülkeler bulunmaktadır. portekiz ve ispanya'nın avrupa birliği ve avrupa'daki ekonomi politikalarından pozitif etkilendiği gerçeğinin yanısıra yunanistan'ın orta gelir tuzağından kurtulmasındaki en büyük etkenlerden biri işgücünü yetiştirmesi yani işgücü verimliliğini arttırmasıdır. kore'nin başarısındaki en büyük itici güçlerden birisi de budur. rakam verecek olursak kore 60lı yıllarda yaklaşık 5 yıl olan ortalama eğitim süresini 2011 sonunda 13,4'e çıkarmıştır. biz ise aynı zaman diliminde ortalama eğitim süremizi 2,14'den 7,2 ye ancak yükseltebilmiş durumdayız. eğitimin bu süreçteki en önemli unsur (bence) olduğunu destekler nitelikte kanıtlardan birisi bizim gibi bu bandı aşamayan brezilya ve arjantin'deki ortalama eğitim sürelerine bakmaktır. arjantin 9,8, brezilya ise 8,4 gibi rakamlara ulaşabilmişlerdir.
  • gelişmekte olan ülkelerin içine düştüğü sorun.

    gelişmiş ülkeler içinse şöyle bir şey: (bkz: deflasyon)
  • özal'ın seve seve düşeceği tuzaktı. (bkz: orta direk)
  • bu tuzaga düşen ülkelerde orta karmaşıklık seviyesindeki üretimlerde oran %50,yüksek karmaşıklık seviyesindeki ürünlerde oran %24 tür.
    (bkz: türkiye)
hesabın var mı? giriş yap