• george orwell'in birey özgürlüğünün ortadan kalktığı bir geleceğe ilişkin kehanetinin gerçekleşme olduğu fikrini paylaşan görüşlerin ortak adı.
    (bkz: george orwel in utopyasi)
    (bkz: big brother)
    http://en.wikipedia.org/wiki/orwellian
  • özgür ve açık bir toplumun refahı için zararlı fikirler ya da toplumsal koşullar için kullanılan bir deyim olup, associated press haber ajansının başkan yardımcısı santiago lyon tarafından mandela'nın cenaze töreninde gösterdiği tavırlar yüzünden barrack obama'yı nitelemekte de kullanılmıştır.

    http://www.hurriyet.com.tr/dunya/25340120.asp
  • bütünlenmiş orwellian fransız paradoksu:

    1. bütün hayvanlar özgürdür, bazı hayvanlar daha özgürdür.
    2. bütün hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar daha eşittir*.
    3. bütün hayvanlar kardeştir, bazı hayvanlar daha kardeştir.
  • yaşadıklarımızı daha iyi anlayabilmek için bilinmesi gereken en önemli kavramlardan birisidir belki de..
    şu ted-ed videosunda çok güzel bir şekilde anlatıldığı üzere baskıcı ve otoriter yönetim veya insanların sürekli gözetim ve baskı altında tutulması anlamlarına gelmemektedir. aslen dilin kısırlaştırılması, kavramların içinin boşaltılması gibi yöntemlerle insanların manipüle edilmesi ve düşünme yetilerinin köreltilmesi anlamına gelmektedir.
  • ' özel hayatın her bölümüne karışılan , müdahale edilen ; korkutucu' anlamında kullanılan ingilizce sıfat.

    ...orwellian type of...
    ...orwellian level of government knowledge...

    (bkz: george orwell)
    (bkz: 1984)
  • (bkz: distopik) (bkz: distopya)
  • 3 eylül'de çıkacak yeni manics* albümü the ultra vivid lament için yayınlanan ilk tekli.

    distopyalarda da aşık olunur dedirtecek bir şarkı olmuş.

    everywhere you look, everywhere you turn
    the future fights the past, the books begin to burn
    i'll walk you through the apocalypse
    where me and you could co-exist
    everywhere you look, everywhere you turn
    the future fights the past, the books begin to burn
    words wage war, meanings being missed
    i'll walk you through the apocalypse
  • bir manics başyapıtı
  • okuduğum kitap şöyle bir cümle içinde kullanmış: " ai can scale for group settings (level of a classroom for teaching) cah have an orwellian feeling: concerns about privacy, creativity, and individuality have these experiments playing on the edge of ethical acceptance".

    bir yandan işimizi yapmak için kişi verilerini alacağız ama bunun bir ethik boyutu da var diyor kısaca.
  • sadece totaliter rejim uygulamalarını değil, her türlü iktidarda kullanılan dilin ve söylemin ortaya çıkardığı korkutucu tahakkümü ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. son yıllarda bazı batılı yazarların da yerli yersiz kullanmayı en sevdiği kelimeler arasındadır.

    orwellian kavramı, en ünlü eseri olan 1984 romanında totaliter bir hükümet altındaki baskıcı bir toplumu tasvir ettiği için, george orwell takma adıyla tanınan ingiliz yazar eric blair'den üretilmiştir. orwellian, yaygın olarak "totaliter" anlamında kullanılır. ancak terimi bu şekilde kullanananlar, yalnızca orwell'in mesajını yanlış/eksik anlamakla kalmaz, aynı zamanda tam olarak onun uyarmaya çalıştığı şeyi yapma riskini de taşırlar.

    orwell' in totaliter ideolojiler ile ilgili en önemli tespitlerinden birisi, düşüncelerimizi ve fikirlerimizi şekillendirmede dilin oynadığı önemdi. 1984'ün okyanusya hükümeti, halkının eylemlerini ve konuşmalarını kontrol ediyor, her hareketlerini ve sözlerini izliyor ve duyuyordu (bkz: teleekran). ve çizgiyi aşanların başına geleceklerin tehdidini her zaman tepelerinde bir sopa gibi sallıyordu. diğer kontrol biçimleri o kadar da aleni değildi; okyanusya halkı, hakikat bakanlığı'nda üretilen tarihsel gerçekler(!) ve istatistiklerden oluşan sürekli bir propaganda yağmuru altında iken barış bakanlığı dedikleri ise savaş unsuru ordudur. çalışma kamplarına eğlence kampları denir. siyasi tutuklular gözaltına alınır ve işkence görür sevgi bakanlığı'nda. bu kasıtlı ironi, kelimelerin anlamını iletmek için değil, onu baltalamak ve atıfta bulundukları fikirleri bozmak için kullanıldığı bir çifte konuşma örneğidir (bkz: çiftdüşün). rejimin dil üzerindeki kontrolü daha da ileri giderek, yeni konuşmanın resmi lehçesini, incelikli veya eleştirel düşünceyi teşvik edecek kadar karmaşık sözcükleri gevşeten kabaca, sınırlı bir kısaltmalar koleksiyonu ve basit, somut isimler yaratmak için ingilizceden sözcükleri ortadan kaldırmaktadır. orwell, çiftdüşün'ü, "kişinin olayların resmi olarak dikte edilen versiyonu yerine kendi algısını göz ardı etmeye zorlandığı ve bireyi tamamen devletin gerçeklik tanımına bağımlı bıraktığı hipnotik bir bilişsel uyumsuzluk durumu" olarak adlandırır.
    sonuç olarak, kişinin kendi düşünce sürecinin mahremiyetinin bile ihlal edildiği, uykusunda konuşup günlük tuttuğu için düşünce suçundan suçlu bulunabileceği bir dünyadır okyanusya. veya bir aşk ilişkisine sahip olmak, yıkıcı bir isyan eylemine eşittir.

    bunlar sadece totaliter rejimlerde olabilecek bir şey gibi görünebilir, ancak orwell bunun demokratik toplumlarda bile meydana gelme potansiyeli konusunda bizi uyarıyordu. işte bu yüzden otoriterlik tek başına orwellian demek değildir. politics and the english language (siyaset ve ingiliz dili) adlı makalesinde, otoriteyi yansıtmak için gösterişli sözcükler kullanmak veya zulmü maskeleyerek ve dolambaçlı cümle yapılarına gömerek kabul edilebilir kılmak gibi teknikleri anlatmıştır. ancak daha da sıradan dil suiistimalleri, düşünme biçimimizi etkileyebilir; tv'de, sosyal medyada, reklamlarda günlük olarak gördüğümüz ve duyduğumuz kelimeler, bize hitap etmek ve davranışınızı etkilemek için tasarlanmıştır. sadece günlük rutin değil siyasi kampanyalarda da durum benzerdir (bkz: cambridge analytica). günlük siyasi konulara en bakış açımız, medya raporlarından derlenen veya internetten kopyalanan hazır cümleleri ve yanıtları kullanma şeklimiz, kolaya kaçmamızı, çok derin düşünmememizi veya varsayımlarımızı sorgulamamakla kurtulmamızı kolaylaştırır.

    işte tam da bu nedenle birilerinin orwellian kelimesini kullandığını duyduğunuzda, çok dikkatli olunmalı. dilin aldatıcı ve manipülatif kullanımından bahsediyorlarsa doğru yoldadır. ama kitlesel gözetleme ve müdahaleci hükümetten bahsediyorlarsa, otoriter bir şeyi tarif ediyorlardır ve orwellian kavramını eksik ya da yanlış anlamışlardır. dahası bunu sevmedikleri herhangi bir fikir için çok amaçlı/kullanışlı bir kelime olarak kullanmayı alışkanlık haline getirmişlerse, ortamdan uzaklaşınız. çünkü kelimelerin düşünceyi şekillendirme gücü vardır. dil, en yaygın günlük etkileşimlerden en yüksek ideallere kadar toplumun temelini oluşturan siyasetin geçer akçesidir. orwell bizi, dilimizi korumaya teşvik etti çünkü nihayetinde, savaşın barış ve özgürlüğün kölelik olduğu bir dünyayla aramızda duran şey net bir şekilde düşünme ve iletişim kurma becerimizdir.

    *konuya dair ek kaynak olarak, thomas halper'in oldukça eleştirel yaklaşsa da orwell'in dile bakışını objektif bir şekilde anlattığı "orwellian opinions: the language of power and the power of language" isimli makalesi okunabilir.
hesabın var mı? giriş yap