• osman turan, özellikle selçuklular tarihi alanında yoğunlaşan çalışmalarıyla tanınan bir tarihçidir. dil ve tarih-coğrafya fakültesi mezunu olan turan, aynı okulda fuat köprülü'nün talebesi ve asistanı olmuştur.

    özcü/milliyetçi çalışmaların revaçta olduğu 40'lı yılların başında 12 hayvanlı türk takvimi adlı teziyle doktorasını tamamlamıştır. milliyetçi bir akademisyen olarak hocası köprülü gibi merkez sağda demokrat parti - adalet partisi ekseninde siyaset yapmıştır. 27 mayıs darbesinde tutuklanmış ve yassıada'da aylarca tutuklu kalmıştır. ancak daha sonra adalet partisi saflarında siyasete devam ederken 60'ların ortasında siyasetten çekilmiş ve kendini ilmî çalışmalara vermiştir.

    osman turan'ı tarih dünyasında tanıtan eser selçuklular tarihi ve türk islâm medeniyeti [1965] olmuştur. turan'ın selçuklular konusundaki eserleri hâlâ yerli yabancı tarihçiler tarafından kaynak kabul edilmektedir. ancak milliyetçi ülkücü tefekkürün siyasette ve gündelik hayatta yükselişine tekabül eden bir süreçte yazdığı tarihçilikten ziyade pragmatik bir milliyetçilikle süslü türk cihan hakimiyeti mefkuresi tarihi [1969] kitabı ile milliyetçi ülkücü harekete üniversal bir türkçülük aşılamış, türkçülüğü alemşümûl bir hareket olarak kodlamıştır. ülkücü jargondaki nizam-ı alem ve i'lâ-yı kelîmetullah kavramlarının tarihsel kökeninden koparılıp siyasî bir ideal haline gelmesinde osman turan'ın bu eserinin katkısı yadsınamaz.

    akademinin ve siyasetin merkez sağ üslubuna uygun klasik bir tarihçiydi. devlet eksenli tarih yazıcılığının örneklerindendi. devletin vesayeti altında yeşeren fikirleri ve sosyal meselelere getirdiği ultra muhafazakâr yorum ve çözüm önerileri; selçuklu konusundaki vukufiyetini lekelemese de sivil bir tarihçi olmasını engellemiştir.

    *
  • dünya çapında bir selçuklu tarihi mütehassısı idi.

    1935 yılında ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi ortaçağ tarihi kürsüsü'ne girdi ve fuat köprülü'nün talebesi oldu. 1940 yılında fakülteden mezun olunca aynı kürsüye asistan oldu. 12 havvanlı türk takvimi adlı teziyle 1941 yılında doktor unvanını kazandı. adı geçen tez aynı yıl ankara'da basıldı. 1944 yılında doçent, 1951 yılında da profesör oldu. hocası fuat köprülü gibi demokrat parti saflarında siyasete atıldı. 27 mayıs hareketiyle beraber tutuklandı ve yassıada'da onaltı ayı aşkın bir süre tutuklu kaldı. daha sonra kurulan adalet partisi'nden 1965 yılında trabzon milletvekili seçildi. genel başkan yardımcılığı'na kadar yükselmesine rağmen parti yöneticileriyle geçinemedi ve siyasetten çekildi. 1972'de emekli oldu. 17 ocak 1978'de hayata gözlerini yuman merhum bilim adamı ingilizce, fransızca, arapça ve farsça biliyordu.**
  • (bkz: osman turhan)
  • selçuklu tarihi dendiğinde akla gelen üç önemli isimden biri.
    diğerleri için:
    (bkz: mehmet altay köymen)
    (bkz: ibrahim kafesoğlu)
  • şöyle demiştir:ilim ahlak ve mefkuresi sağlam,seçkin ve aydın bir nesil yetiştirmedikçe,milletimizin rehbersiz kalması,manevi ve siyasi buhranlara düşmesi mukadderdir!
  • 27 mayis darbesi ertesinde yassiada'da tutukluyken kogusu teftise gelen yassiada'nin cellat lakapli komutani tarik güryay'in, o gelince ayaga kalkmadigi gerekcesiyle kendisine hakaretler etmesi üzerine ayaga kalkip tarik güryay'in suratina okkali bir tokat (osmanli tokadi mi acep) cakmisligi olan tarih profesörü.
  • türk cihan hakimiyeti mefkuresi tarihi ile ulkuculugun ideolojik paradigmalarini kuramlastirmistir. selcuklu tarihi uzerine bina ettigi fikirleri bilimselikten uzak ve subjektiftir. gercek bir selcuklu tarihcisi icin (bkz: mehmet altay köymen)
  • aslında bunu söylemenin hiçbir önemi de kıymeti de yok ama meşhur (kime göre neye göre meşhur ehehe) selçuklular tarihi ve türk islam medeniyeti kitabından sonra ibrahim kafesoğlu ve ahmed ateşle baya kanlı bıçaklı olup pis pis tenkitleşmişler. ilmi sorumluluk, filolojik hassasiyet, akademik dikkat filan önemli meseleler tabii; benim de bazen pedantik damarım tutup lalettayin yapılmış, yarım yamalak ve yanlış okunmuş, herhangi bir katkı vermeksizin dostlar alışverişte görsün diye basılmış şeylere karşı alanın kendi sıhhati için içsel bir huzursuzluk hissiyle, hatta baya baya karşı tavır alma haliyle dolduğum vaki olmuyor değil; ama beri yandan dünya da fani ya, bak hepiniz hakkın rahmetine kavuşmuşsunuz, "sultan sencer değil sancar o bir kere" diyip de kendini dert sahibi etmek niye? bilemiyorum altan, bilemiyorum, bu akademide buncileyin dert sahibi ademler babadan oğula ve kıza nesil, yapacak bir şey yok herhalde.
  • ibrahim kafesoğlu ile karşı karşıya gelmelerinin nedeni diyanet islam ansiklopedisi'nde selçuklular maddesinden ötürü geliyor.

    olayı şöyle bir açıklamaya çalışırsam diyanet islam ansiklopedisi'nde selçuklular maddesi için osman turan'a başvuru yapılıyor. turan kısaltarak 100 sayfalık bir madde hazırlıyor. komisyon 100 sayfayı fazla buluyor en azından 50-30 sayfayı indirmesini söylüyor. osman turan ise "selçuklular gibi bir maddeyi nasıl 30 veyâhûd 50 sayfaya sığdırırsın?" diye çıkışıp "benden iyi yazabilecek selçuklu uzmanı yok işinize gelirse" minvâlinde bir söz söyleyip, komisyonu terk ediyor. komisyon ise osman turan'dan sonra en iyi ikinci isim olan kafesoğlu'nun kapısını çalıyor. kafesoğlu kâbûl edip, 50 sayfalık harika bir madde hazırlıyor.

    karşı karşıya gelme demeyelim, kırgınlık diyelim. kırgınlık burda başlıyor. çünkü her ikisi de bu alanın iki otoritesi ve birbirlerini seven iki iyi meslektaştır. dolayısıyla osman turan hoca sevdiği bir ahbabının böyle yapmasına darılıyor. kişisel sorunlar bizi pek ilgilendirmez. osman turan ve ibrahim kafesoğlu gibi iki büyük alimin eserleri bizim için çok önemli.

    keşke aralarında kırgınlık olmasaydı diye düşünmeden edemiyoruz ancak.
hesabın var mı? giriş yap