• birçok tarihçi tarafından gün ışığına çıkarıldığında yer yerinden oynayacağının belirtildiği, henüz büyük bir kısmının gizli olduğu gizemli devlet tutanakları ve belgelerinin içeriğini oluşturduğu arşivler.

    bir aralar bu arşivlere türklerin değil de abd ajanlarının ulaştığı ve araştırmalar yaptığı kulağıma gelmişti.

    birkaç yıl önce fransız kültürde tanıştığım abd'li bir araştırmacı, chicago üniversitesi'nde osmanlılar hakkında bir tez hazırladığını ve bu yüzden buraya geldiğini osmanlıca ile fransızca* öğrendiğini söylemişti. biz hala uyuyoruz, millet bizim göbeğimizin içini bile inceliyor resmen.
  • halil inalcik'in ifadesi ile turgut özal sayesinde kurtulmuştur. özal, arşivlerin önemini idrak edebilmiş (yine inalcik'in ifadesi) dehadır.
    şimdi efendim... hoca:
    - bana arşivleri açın, ben size 'kültür imparatorluğu'nu kurayım, demiştir.
    özal da, cevaben:
    - al, deyip... sonra 500 tane adam almıştır, arşivleri tasnif için.
    (bkz: bak sen)
  • belli bir kurumun kast edilmedigi durumda osmanli'dan cumhuriyete gecen tüm özel sektör ve devlet kurumlarinin arsivleridir. tekel, ziraat bankasi, osmanli bankasive şimdi aklıma gelmeyen diğer yerlerdir. bu kurumlar içinde kit olanlarin arsivleri özelleştirme sırasında başarıyla kaybedilmiştir.
  • bu cesitli yerlerdedir: genelkurmay'a bagli arsivler, topkapı sarayı arşivi, diyanet'e baglı arşivler, tapu kadastro arşivleri, ve vakıflar genel müdürlüğü'ne bağlı arşivlerin hepsi, burada bahsi geçen başbakanlık devlet arşivleri kadar osmanlı arşividir. bunun dışınd ortadoğu ve balkanlarda da osmanlı arşivleri vardır. başbakanlık devlet arşivleri istanbul ve ankara şeklinde iki kolda bulunur. istanbul cağaloğlu'ndaki başbakanlık osmanlı arşivi daire başkanlığıdır. adresi de ticarethane sok. no.12 sultanahmet istanbul şeklinde. idari merkez, tamirat, cilt, araştırma bolumleri buradadir. bir de eski deyimiyle bab-ı ali bugunku anlamda vilayet'in sınırlarında (cağaloğlunda) bulunan şu an depo olarak kullanılan tarihi arşiv binası vardır ki buraya araştırmacılar alınmaz. italyan mimar fossati tarafından hazine-yi evrak binası adı altında 1848'te yapımı tamamlanmıştır.
    bu başbakanlık osmanlı arşivi'nin bir sürü problemi vardır, kataloglama cok yavaş sürmektedir, ağırlıkla 19. yy. ve klasik dönem (15-16 yy.) kataloglanmaktadır, çok onemli olan ve az bilinen 17. ve 18. yy.lar ihmal edilmektedir. çok da sistematik degildir bu kataloglama. hala maliyeden müdevver, muallim cevdet, kamil kepeci gibi "zor" bolumler eski usul durmakta. fekete biraz daha iyi bir kisim. son donemin en buyuk gelismesi de kataloglara internetten bakabilmek, arsivciler kendilerini astilar masallah. alışmak ve öğrenmek epey bir zaman aliyor bu çok zengin arşive.
    bir başka yeni guzelligi de cumartesileri normal mesai saatlerinde (9:00-16:30) arası açık olması.
  • (bkz: e arsiv)
  • yüz milyona yakın belge olduğu söylenir.
  • bir sene sonra vilayet* sınırları dahilindeki fosatti tarafindan cizilmis ve yapilmis muthis hazine-yi evrak binasına tasinacak olan, hatta uc bes yil icinde vilayete bile sirayet etmesi beklenen kurum.
  • genel bilgiler:

    arsivlerin en munbit olani sultan ahmet'te olanidir. biz onu kisaca arsiv olarak adlandiririz, bu kelimenin onune ya da sonuna her hangi bir ek eklemeyiz.

    sultan ahmet tramvay duraginin hemen yanindan ticarethane sokaga girildiginde ileride sagda dev gibi binasi goze carpacaktir. yaninda ufak bir vakifbank atm'si vardir. bundan kelli sik sik yabanci turistler tarafindan, arsiv binasi, bankaymiscasina muamele gorur.

    calisma izni mevzuu:

    atm'nin yanindan dokuz ya da on basamakli bir merdiven cikilir. solda danisma yer almaktadir. arsivden calisma izni almak isteyenler dedektorden gectikten sonra saga donerler ve orada zat-i muhtereme evraklarini teslim ederek basvuruda bulunurlar.
    nedir bu evraklar? diploma fotokopisi, nufus cuzdan fotokopisi, iki fotograf, ozgecmis ve oradaki abimiz tarafindan size verilecek form.
    formun en onemli kismi calisma konusu kismidir. buraya ucuk kacik seyler yazmamak gerekir, oyle oldugu taktirde basvurunuzun reddedilme ihtimali vardir. buraya cok genis olmayan bir konu ve bir ya da iki yuzyillik bir donem yazmak gerekir. oyle olunca sorunsuz bir bicimde calisma izni alabilirsiniz.

    calisma salonu:

    basvuruyu yaptiktan hemen sonra calisma salonuna cikabiliriz. calisma salonu basvuruyu yaptiginiz yerin bir ust katidir. ana kapidan ilerlersiniz ve sola donersiniz, orada solda cantanizi ve paltonuzu koyabileceginiz dolap ve askilar mevcuttur. ben sahsen dolap kullanmam, cantami masanin ustunde birakirim ve calisma salonuna cikarim. bu zamana kadar basima bir sey gelmedi. ama cogu insan dolaplara kitler cantalarini... bu tipler tahminimce oldukca yuklu miktarlarda para ile gezmektedirler.

    neyse uzatmadan devam edeyim. buradaki islemler hallolduktan sonra dokuz basamaklik bir merdiven daha asilir ve karsidaki kapidan iceri girilir, aninda saga donulur ve karsiya cikan aluminyum kapi acilarak iceri girilir. kapida "kursun kalem, silgi ve kagittan baska bir sey ile girmeyiniz" ve "lutfen cep telefonlarinizi kapatiniz" mealinde iki ilan asilidir. ayrica calisma saatlerini gosteren bir de kagit asilidir. (09.00-16.30)

    iceri girdikten sonra solda ve sagda iki ayri banko musahede edilir. oncelikle soldaki bankoya giderek yer kaydi yaptirmaniz gerekmektedir. arsiv icerisinde yanilmiyorsam toplam doksan adet masa ve sandalye mevcuttur. bu sandalyelerden iki tanesi doner sandalyedir, birinin ayaginda ufak bir problem vardir, ona oturmamak iyi olur.
    notebook'u olanlar genellikle koselerdeki masalara otururlar, zira onlarin yanlarinda prizler mevcuttur ve batarya tuketmek zorunda kalmazsiniz.

    calismaya baslangic:

    bu asamayi da uzatmamayayim fazlaca. akabinde yer kaydi yaptirdiginiz bankodan arsiv rehberi alarak bir on calisma yaparsiniz ve bakmaniz gereken kataloglari tespit edersiniz. daha sonra gidip ayni bankodan o kataloglari talep eder ve calismaniza baslarsiniz. son donem calisanlar arsiv masalarinin ilk siralarinda bulunan bilgisayarlardan da belli basli fonlarda tarama yapabilirler.
    bu kataloglardan hangi evraka bakmak istedigini tespit eden arastirmacilar, kayit yaptirdiklari bankoya bir kez daha giderken evrak talep fislerinden alirlar ve doldururlar.

    evrak talebi:

    evrak talep fislerinin uzerinde istediginiz seyin, vesika mi, dosya mi yoksa belge mi oldugunu isaretlemeniz ve tasnifin adini yazmaniz icin kutucuklar yapilmistir. buradaki ilgili kisma tasnif adini yazarsiniz. ve altina da evrak numarasini yazarsiniz.
    en alta ise isim ve soy isim yazilir, imza ve tarih haneleri doldurulur. bu fisler iki yapraktan murekkeptir. alttaki kagida uste yazdiklariniz aynen gecer. bu kagitlardan birine arsiv yetkilileri el koyarken, digeri evrak ciksa da cikmasa da size geri verilir. evrakin cikmadigi durumlarda bu alttaki kagit, sag taraftaki bankoda yer alan fis kutusunda soyisminizin basharfine gore tasnif edilmis kutucuklara konulur. bir kisi bir seferde 5 defter, 2 dosya ve 25 vesika talep edebilir.

    fotokopi islemleri:

    talep edilen belgeler istendikten ortalama bir gun sonra gelirler. arastirmaci bunlari sag taraftaki bankoda duran gorevlilerden talep eder, inceledikten sonra isterse fotokopi cektirebilir. fotokopi cektirmek isterseniz yine sag taraftaki bankodan alacaginiz fotokopi talep formunu doldurmaniz gerekmektedir.

    bu form onlu arkali olmak uzere tek sayfadan olusur. forma isim soyisim, unvan, calisma konusu ve tarih yazilir.
    altina da fotokopisi istenen evrakin numarasi ve istenen sayfalarin numaralari yazilir. fotokopiler ertesi gune hazir olur. cok acil durumlarda yogunluk yoksa sayet gun icerisinde bu talebinizi karsilayabilirler.
    bir a4 sayfasi mukabili odenen rakam 200.000 tl iken, bir a3 sayfasima 250.000 tl odemek gerekmektedir. sayfanin a4 mü, a3 mü cekilecegine siz degil fotokopiciler karar verir.

    fotokopi ucreti, fotokopilerinizin hazirlanmasindan sonra, isminize duzenlenen kagitlari almanizin ardindan cantalarin birakildigi yerin bir alt katina inilerek odenir. bu kagitlar fotokopi formunun teslime edildigi yerin yaninda yer alan kutularin icerisinde soyadina gore tasnif edilmis bir bicimde bulunmaktadirlar.

    arastirmacilar hakkinda notlar:

    arsiv bir suru ilginc tipi bunyesinde barindirir.
    merzifonlu kara mustafa pasa'nin torunundan granbossa huseyin pasa evladina kadar bir cok tipi o civarda gormek mumkundur. arsivde calisan;

    kimi er kisiler vardir ki hatun pesinde dolanir (bulgar bir hatunun pesinde dolanan bir oglan vardi mesela),
    kimi hatun kisiler de vardir ki er kisi pesinde dolanir (buna da ornek olarak italyan bir abimizin pesinde dolanan yerli bir ablamizi gosterebiliriz)

    kimi tipler vardir saatlerce belgelerden basini kaldirmaz.(misal ben)
    kimi onunde belge aval aval saga sola bakar (yine ben, yine ben)
    kimi belgelerin ustunu cizer (amerikada okuyan turk bir ablamiz)
    kimi dakikalarca telefonda konusur. (ilber ortayli, mufit yuksel hem de bagira bagira)

    kimi yerinde oturamaz (istanbul universiteliler)
    kimi oturdugu yerden hic kalkmaz (ankaralilar diyebiliriz)
    bazilari ise telefonuna taktigi kulaklikla muzik dinler, kasinti kasinti ortalarda dolanir. (kil oluyorum hoca, hem de fena)

    kimi sopa atilasicadir ( bir daha ilber ortayli, )
    kimi ise elleri opulesicedir...(misal mehmet genc, halil sahillioglu)

    arsiv’de beslenme islemleri:

    arsiv mudurlugu arastirmacilarin beslenmelerine azami ozeni gosterir. arastirmacilarin yemek yemeleri icin, arsiv binasinin en ust katina bir yemek hane yapilmistir. arastirmacilar, personelle birlikte bu yemekhanede beslenirler.
    genellikle uc cesit yemek cikar burada. yemekler porselen tabaklarda verilir, besin degeri yuksek yiyeceklerdir. burada arsiv personeliyle unsiyet tesis edilir ki iyi bir seydir bu. ne zaman nerede isinize yarayacagi belli olmaz.
    yenen yemek bedeli 3.000.000 tl’dir.

    isteyenler ise yemeklerini civardaki lokantalarda yiyebilirler. misal mehmet genc yemeklerini arsivin tam karsisindaki lokantada yerken, halil sahillioglu karadeniz pidecisini tercih eder. civarda sultan ahmet koftecileri, kebap ve pide salonlari ve sulu yemek yapan bol sayida dukan mevcuttur. fiyatlari cok astronomik degildir, hatta bazi yerler ucuzdur bile…

    arsiv’de sivi alimi:

    arsivde sivi alimi bir arsiv calismasinin en onemli ayagidir. arastirmaci bunye diger bunyelere nazaran daha fazla sivi ihtiyaci icerisinde olur. bunu bilen arsiv yonetimi hem yemekhanenin yanina, hem de cantalari birakilan hemen yakinina cay icim mekanlari tesis etmistir.
    yemekhane yanindaki cayhane pek fazla kullanilmaz, asil cay hane alt katta olanidir ki burada gunun her saatinde ortalama yirmi bes kisiyi cay icerken gorebilirsiniz. (ben de siklikla bu bolgede gorulurum)

    arsivde cay, bitki caylari, yesil cay, soda, meyveli soda, kola, meyveli ve sade gazoz, nescafe, turk kahvesi ve su icmeniz mumkundur. fiyatlari fazlasi ile ekonomiktir (ornegin bir cayin fiyati 150.000, suyun fiyati 200.000’dir).
    son iki aydir dondurma satislari da baslamistir. burada baslayan muhabbetler bir turlu bitmek bilmez.

    arsiv’de alinan besin ve sivilarin geri donusumu:

    yenilen ve icilern seyler her zaman midede duracak degildir a. bunlarin yeniden dogaya donusumu gerekmektedir. bunun icin def-i hacet adi verilen islem gerceklestirilir. arsiv yetkilileri bunun icin de bir takim duzenlemelerde bulunmuslardir.

    her katta bir adet tuvalet mevcuttur. en ust katta yemekhanenin yaninda bir adet tuvalet mevcuttur. erkekler tuvaletidir. yemekhaneyi pek fazla kullanmadigim icin burasini da pek fazla kullanmam. sadece el yikarken gorulmusumdur orada. pisuvar yoktur. tuvaletler alaturkadir zannediyorum.

    onun bir alt katinda bayanlar tuvaleti mevcuttur. hic kullanamadigim icin ozelliklerini bilemeyecegim.

    onun bir alt kati, yani calisma salonun girisinde yer alan tuvalet eskiden ortak kulanima acik bir tuvaletti. hem bayanlar hem baylar def-i hacet edebiliyorlardi. yaklasik bir yildir burasi erkekler tuvaleti olmustur.
    icinde uc adet tuvalet mevcuttur. alafrangadir. her daim temiz tutulur burasi, icine surekli guzel kokular sikilir filan.

    bu tuvaletin bir alt katinda fotokopi ucretlerinin odendigi yerin yaninda yer alan tuvalette dort adet ayri tuvalet kabini yer alir. bunlarin tamami alaturkadir. digerine nazaran pek temiz bir yer degildir.

    arsiv’de ibadet islemleri:

    arsiv’de dini vecibelerini yerine getirmek isteyenler muslumanlar, genellikle fotokopi ucretinin odendigi yerin yanindaki tuvalette abdestlerini alirlar. akabinde en alt katta yer alan otoparkta kendilerine tahsis edilmis kucuk mescitte namazlarini eda ederler. burada kilmak istemeyenler civarda yer alan irili ufakli bir cok camide dini gorevlerini yerine getirebilirler.

    arsivde hristiyanlar, yahudiler ve bol miktarda bulunan sintolar icin her hangi bir ibaedet mahalli yoktur.

    otopark:

    arsivin arastirmacilara sunmus oldugu bir otopark hizmeti mevcut degildir. isteyenler arsiv binasinin hemen karsisinda yer alan otoparktan ya da civar caddelerden istifade edebilirler. ama bolge sultan ahmet oldugundan en guvenlisinin otoparklar oldugunu soyleyebilirim.

    ulasim:

    tramvay yoluna yakindir. sultan ahmet tramway duragi civarindadir. bunun disinda taksim ve besiktas tarafindan gelenler ve o civara gidecekler icin sultan ahmet’ten otobusler kalkmaktadir.
    diger bolgelere gidecek yolcular ortalama 10-20 dakikalik yuruyusler neticesinde beyazit otobus duraklarina ya da eminonu otobus duraklarina vasil olabilirler.

    iletisim:
    arsiv salonu icerisinde cep telefonu kullanmak yasaktir. ama sesini kismak suretiyle telefonunuz kullanmaniza kimse ses etmez.
    ha cep telefonum yok ama acil arama yapmam lazim diyorsaniz, o zaman fotokopi ucretlerini odediginiz yerin hemen yaninda hem telefon karti ile gorusme yapabileceginiz, hem de kredi karti ile gorusme yapabileceginiz iki adet telefon cihazi bulunmaktadir, kullanabilirsiniz.

    arsiv yayinlari:
    basbakanlik arsiv mudurlugu mutemadiyen arsivle ilgili yayinlar yapmaktadir. bu yayinlari fotokopi ucretinin yatirildigi yerden ucreti mukabilinde temin etmek mumkundur.

    arsiv sonrasi:
    arsivde calisma suresi sona erince, arastirmacilar genellikle evlerine ya da okullarina doner. bir kimsi ise civardaki cayhanelerde oturup muhabbete dalarlar ki ben bunlarin onde gidenlerinden biriyim.
    civarda bulunan, yazarlar birligi, turk ocagi bahcesi, corlulu ali pasa medresesi, balkan turkleri dernegi, binbirdirek sarnici ve daha niceleir bu muhabbetlerimize ev sahipligi ederler. katilmak isteyen herkesi meclisimize bekleriz vesselam.
  • arşivde ilk defa çalışacak araştırmacılara tavsiyeler:

    arşive yeni girecek elemanlar ilk etapta grimaud’un yazısını iyice bir okumalıdırlar ki, tarih bölümlerinde verilen metodoloji derslerinin arşivlere hasredilen günlerinden daha faydalı olacaktır.
    şimdi bazı düzeltmeler, ek bilgiler ve ipuçları verelim. ilk başta izin safhasında sizden diploma fotokopisi istemezler ve iki değil bir vesikalık fotoğrafa ihtiyacınız vardır. katalog taramadan önce de arşivin yayınladığı başbakanlık osmanlı arşivi rehberi’ni en azından şöyle bir gözden geçirmeden hangi katalogu tarayacağınıza kolay karar veremezsiniz. bu yüzden ya yanınızda bir bilenle gitmeli ya da önleminizi baştan almalısınız.
    belirtilmeyen bir husus arşive ne zaman gidilmesi gerektiğidir. bu sizin arşive gitme amacınıza göre değişiklik arz edecek bir durumdur eğer asosyal bir yapınız varsa ve çabucak belge alma işini tamamlayıp fildişi kulenize dönmek istiyorsanız imkanlarınız dahilinde arşive okulların devam ettiği kış döneminde gitmeniz tavsiye olunur. yok ben hem araştırma yapıcam hem de ortamım olsun, hocalarla tanışayım tarihin alanına tarihçilerin gözetiminde gireyim diyorsanız o zaman tatil döneminde gider ve istediğiniz belge ve fotokopilerin biraz gecikmesine, kimi zaman istediğiniz belgenin bir araştırmacıda olmasına katlanırsınız.
    yeni araştırmacı hangi katalogları tarayacağına karar verdikten sonra ilk işi ön masalardaki bilgisayarların yanında duran plastik dosyalardan birini alarak tarayacağı katalogların bilgisayara geçip geçmediğini anlamak olmalıdır. böylece arşivdeki en zahmetli, en sıkıcı iş olan katalog tarama hadisesi biraz da olsa kısalabilir. bilgisayar kataloglarını kullanacak olan araştırmacı tarama yaparken mümkün olduğunca seçtiği kelimenin türevlerini ve hatta yanlış yazımlarını da taratmalıdır. örneğin “siyah” kelimesini taratacak bir kişi “kara” kelimesini de elbette taratacaktır fakat “seyah” , “süyah” gibi çeşitlemeler de yapmalıdır ki bir arşiv çalışanının küçük hatası dolayısıyla araştırması sakata gelmesin. zira tek bir belge araştırmanın tüm akışını değiştirebilir. isteyeceği belgelerin listesini çıkarmayı başaran araştırmacı belge istemeyi sistemli bir hale getirmelidir. bir günde 25 belge ya da 5 defter ya da 2 dosya istenebilir fakat sabah 10.00’dan önce ve öğleden sonra 15.00’dan sonra olmak üzere iki postada belge istenmesi halinde bu sayıları iki katına çıkarmak mümkündür. bu yüzden bir liste oluşturulmalı, istenecek tüm belgeler fişe yazılmalı ve sabah erkenden gelinip belgeler bankodaki memura teslim edilmelidir. bu işlem yapıldıktan sonra hazırlanan listeye “aha şu şu belgeler istendi” şeklinde not düşülmeli, aynı şekilde gelen belgeler de bu listeye “aha bunlar da geldi” denilerek not düşülmeli, bu işlem fotokopisi istenen ve fotokopiden gelerek memura iade edilen belgeler için tekrar edilmelidir. bu işlem angarya gibi görülse de arşiv araştırmasının ilerleyen safhalarında çok işe yaradığı müşahede edilecektir. örneğin ben mehmet genç’in bile zaten kendinde olan bir belgeyi tekrar istemiş olduğunu gördüm. bu araştırmacının utanç anıdır. depodan gelmesini hasretle, umutla yüreciğiniz tıp tıpı tıp tıp atarak beklediğiniz belge aslında çoktan gelmiş, sizin heyecanınız boşa gitmiştir. üstelik de belgeleri teslim aldığınız bankodaki kutuda belge isteme fişleri arasında bir gün önce yazdığınız fişi görürsünüz. fişin altında şu üstten bakan, soğuk alaycılığıyla sizi yerin dibine sokan ifade yer almaktadır: “araştırıcının kendisinde!” uzun süre kendinizle hesaplaşır, “ulan şunu bile beceremeyen ben, acaba bu araştırma işini bırakmalı, köyüme dönüp biber, domates filan mı yetiştirmeliyim? bak çocuklar ne güsel çalışıyor.” gibi sorular ve sorunlarla cebelleşirsiniz. ama mehmet genç adına düzenlenmiş fiş cesaretinizi geri getirmeye yeter.

    arşiv çalışanlarına karşı davranışlara da dikkat etmek gereklidir. araştırma salonundaki memurlar araştırıcının sürekli karşı karşıya olduğu ve iyi geçinmek durumunda bulunduğu şahsiyetlerdir. gidildiğinde görüleceği üzere memurlar kibar, yardımsever ve anlayışlı insanlardır. herhangi bir konudaki şikayetlerini dile getirecekleri zaman bile genç ve tecrübesiz araştırmacıları kırmamaya özen gösterirler. tabi bir elin beş parmağı bir olmayacağı gibi arşiv çalışanlarının tamamı da bu tanıma uymayabilirler. bu tip bir insandan ters bir davranış görüldüğünde anında sineye çekilmeli ve eyvallah denilmelidir. arşivde tüm ipler memurun elindedir, memura yapılan artizlik belgelerin gecikmesi, defterlerin alınmasında zorlular çıkması gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir ki bu memurun hiç de umurunda olmaz. mümkünse arşive gelinir gelinmez çalışanlara sempati gösterilmeli, yalaka esprilerle memurların gözüne girilmeli, rica ve teşekkür kelimeleri ağızdan eksik edilmemelidir. bankoda salak salak beklenirken arşiv çalışanın bir arkadaşına yaptığı dandik espriye, gözünün içine bakarak ve büyük bir içtenlikle gülmek de işlerliği denenerek kanıtlanmış bir yöntemdir. memurların tamamına yakınının ülkücü ya da en azından sağcı oldukları da aklın bir köşesinden çıkarılmamalı, erkekler için olası kafa tokuşturma eylemleri anlayışla karşılanmalıdır.

    son olarak arşivde beslenme işlemlerine değinmeli. öncelikle yemek denince akla ne geldiği önemli. eğer lezzet ve ucuzluk bir arada aranıyorsa arşiv çevresinde böyle bir ihtimal yoktur. en iyisi arşiv yemekhanesi. ama o gün çıkan yemek bünyeye ters geliyorsa ya da ramazan gibi bir sebepten arşiv yemekhanesi kapalıysa dışarıda yemek için birkaç öneri getirilebilir. sultanahmet çevresinde maalesef pahalı yerler bile lezzete önem vermiyorlar. örneğin duvarları ne kadar güzel köfte yaptığıyla filan ilgili gazete kupürleriyle dolu olan tarihi sultanahmet köftecisi bile iğrenç fabrikasyon köfteler yapar ve her gün yiyecek bir kişi için deve yüküyle para ister. en iyisi lezzet aramadan en ucuz yeri keşfetmekse arşiv binasından çıkılıp sağa dönülür ve sokağın sonuna kadar yürünür, buradan aşağıya dönülür ve eminönü yönünde 100 metre kadar yürünüp soldaki küçük dürümcüye oturulur. burada 2004 kasım fiyatlarıyla 1.750.000 tl’ye adana dürüm yenebilir. daha uzun bir yürüyüşü göze alanlar ise ana caddeden beyazıt yönünde 1-2 km kadar yürüyerek balkan göçmenlerini koruma ve bilmem ne derneğinin faaliyet gösterdiği medresenin yanındaki sokaktan sağa dönüp kapalı çarşı’nın kuyumcular girişine 20 metre kadar mesafedeki küçük midyeciye takılabilirler. burada yine aynı dönem fiyatlarıyla 1.250.000 tl’ye yarım ekmek arası midye tava, hamsi tava, 2.000.000 tl’ye ekmek arası kalamar ya da kokoreç yenilebilir. ayrıca çok cüzi fiyatlarla gözleme ve sosisli sandviç de bulunur burada, tarafımdan denenmedikleri için yorum yapamayacağım fakat midye, kalamar, hamsi ve kokoreç fiyatları göz önüne alındığında aliyyülaladırlar. bol vakti olanlar eminönü’ne gidip orada tıkınsalar daha iyi olur kanaatindeyim.
  • son bir haftadir tuvaletlerine tuvalet kagidi konmaya baslanmistir. bununla birlikte anti bakteriyal sivi sabun ve kagit havlu da cabasi. yetkililere tesekkur ediyoruz*
hesabın var mı? giriş yap