• prof. dr. halil inalcık tarafından daha önce yayınlanan 18 araştırmanın metinleri ntv yayınları'nın çıkardığı bu kitapta okuyuculara topluca sunuluyor. bu araştırmalar ertuğrul gazi'den başlayarak xvıı. yy. ortalarına kadar osmanlı tarihi'nin başlıca kaynaklarındaki yanlışları, efsanevi bir şekilde kayıtlı olayları ve kişileri ele almaktadır. araştırmalar, toponomi ve topoğrafi metodlarına uyarak yapılmış incelemelerdir. bu metodla rivayetlerin gerçekliği gözden geçirilmektedir. araştırma sonunda tarihi gerçek olarak eserlerde yer almış birçok hususun hurafelerden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır (özellikle bkz. hayme hatun efsanesi). çeşitli konuları ele alan bu araştırmaların özgün fotoğraflarla bir arada basılması dolayısıyla kitaptaki fotoğraflar, araştırmalar özgünlük kazandıran değerli kanıtlar sunmaktadır. bir örnek olarak, osman gazi tarafından sakarya seferinde ziyaret edilen beştaş zaviyesi'ne ait beş antik taşı tespit eden fotoğraf, tarih literatürü için ciddi bir katkıdır.
  • halil inalcık hoca'nın; selçuklular dönemindeki anadoluyu, osmanlı devleti'nin kuruluşunu, osmanlı devleti'ne dair yıllardır süregelen tartışmaları ve son bölümde de atatürk'ün türk tarih tezi'ni ve türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini barındırdığı 18 makalesinin kitaplaştırıldığı eser.

    1-türkmenler ve rumlar: batı anadoluda türkmenler ve rumlar arasındaki iktidar mücadelesini ve tarihin o dönemdeki seyrini anlatır.

    2-izmir'i fetheden bizans'ı titreten türk: çaka bey: denizcilik tarihimizin en önemli simalarından çaka bey'in hayatı ve bizans'la olan ilişkileri.

    3-son araştırmalarla ertuğrul gazi'nin gerçek hikayesi: kayı boyunun orta asyadan nadoluya geliş sürecini ve selçuklularla ilişkisini anlatır.

    4-mitolojiden gerçeğe: osmanlı devleti'nin kuruluşu: osmanlı soyunun aile bağlarını da inceleyen kuruluş dönemine ait bilgileri içerir.

    5-osman gazi'nin izinde: iznik kuşatması, bölge ve yollar: osmanlı devleti'nin kuruluş dönemi ve anadoluda kalıcı olması açısından ilk ve önemli fetihlerden iznik'in fethi.

    6-osman beg'in sakarya seferleri: 5.madde ile yoğun şekilde ilişkili.

    7-orhan gazi zamanında müslümanlık-hirstiyanlık tartışmaları: dominiken tarikatı keşişlerinden riccoldo'nun islamiyete bakışı ve selanik başpiskoposu esir palamas ile dönemin din adamları arasında geçen konuşmalar anlatılır.

    8-kosova savaşı üzerine çağdaş bir kaynak: ahmedî: ı.kosova savaşı ahmedî'nin bizzat şehzade bayezid'in yanında savaşa iştirak etmesi ve orada şahit olduklarını objektif bir şekilde izah ettiği eseri üzerinden anlatılır.

    9-çelebi mehmed'in iktidar yolu bolu dağlarından geçmişti: ankara savaşı akabinde anadoludaki otoritesizlik ve bu otorite boşluğunu gidermek için çelebilerin mücadelesi anlatılır.

    10-istanbul'un kuşatmasında kritik üç gün: başlıkta yazana ilave olarak çandarlı - zağnos mücadelesi, fatih'in ve akşemseddin'in fetihteki rolleri üzerine bilgiler mevcut.

    11-istanbul'un fethi ve denizde mücadele: istanbul'un fethinin denizlerdeki ve boğzlardaki egemenlik açısından önemi ve istanbul özelinde venedik ile mücadeleler konu edilmiş.

    12-boğazlar'ın 800 yıllık tarihi ve istanbul: boğazlar'ın dünya tarihindeki yeri ve önemi ile osmanlı sultanlarının dönemin devletleriyle birlikte giriştikleri boğazlara egemen olma mücadelesi anlatılıyor.

    13-sultan ıı.osmanın katli
    14-kösem sultan: iç savaş dönemi 1623-1632
    15-sultan ı.ibrahimin hal'i ve katli
    16-kösem sultan'ın ölümü

    bu dört başlıkta osmanlı devletinin 17.yüzyılın ilk yarısında yaşadığı çalkantılı süreçler, iktidar mücadeleleri, valide sultanların rekabeti, kapıkullarının ve anadolu askerlerinin mücadelesi anlatılıyor.

    17-osmanlılar ve avrupa'da protestanlığın yayılışı: protestanlığın avrupa'da yayılışının avrupa'ya ve osmanlılara etkisi, martin luther'in osmanlılar ve islamiyet üzerine düşünceleri anlatılıyor.

    18-türk tarih tezi: atatürkün cumhuriyeti kurarken üzerinde önemle durduğu bir
    millet olma bilinci ve bu bilinci ihdas edebilmek için ortaya attığı fikirler ve kurduğu kurumlar üzerine değerlendirmeler.
  • merakla aldığım ve yeni okumaya koyulduğum halil hocamızın efsanevi eseri olarak duruyor.
  • prof. dr. halil inalcık, bu kitabında da kendi seçtiği 18 farklı konuya ilişkin olarak yanlış bilinen bazı tarihi olayları ve efsaneleri irdeliyor, doğru kaynaklar üzerinden tarihi gerçekleri okuyucuya aktarıyor.

    kitaptan seçtiğim bazı güzel kesitler:

    “çaka’nın danişmend bey’in maiyeti beylerinden çavuldar çaka olduğu tespit edilmiştir. anna komnena’ya göre çaka, anadolu’yu baştan başa savaş yaparak geçmiştir. 1078 yılında türkmenlere karşı savaşan bizanslılar tarafından genç yaşta esir edilip konstantinopolis’e götürülmüş, başka seçkin türk esirler gibi sarayda iyi bir mevkiye yükselmiş, rumcayı mükemmel öğrenmiş, bizans sarayında yeni bir haneden, alexios komnenos(1081) hakim olunca saraydaki ayrıcalıklarını kaybetmiştir. saraydan kaçan çaka anadolu’da türkmenler arasına, belki kendi oruğu çavuldurların yanına dönmüştür.”

    “uc türkleri, bu arada osman gazi, bizans kalelerini uzun süre abluka altında aç ve susuz bırakıp “aman” ile teslim olmaya zorlayarak ele geçimekteydi. osman, 1302 bapheus ve 1303 dimbos zaferlerinden sonra iznik ve bursa etrafında “havale” kuleleri yaparak bu şehirleri abluka altına almıştır.
    osmanlılar fatih zamanında güçlü topçu gücüne erişmeden önce, rumeli’de birçok şehri uzun zaman “havale” kuleleriyle abluka ederek almışlardı. bizzat fatih 1456’da belgrad’ı alamadığı tepeye bir “havale” kulesi yaptı. bugün tepenin adı “avala’dır. teslim koşullarını içeren “ahdname”de can, mal ve din serbestliği yeminle garanti edilirdi.”

    “şeyhler sultan beratıyla bağışlanan toprakları vakfiyet üzere tasarruf ederler (ellerinde tutarlar). vakıf şahsa bağlı zaviyeye aittir. adamlarına ektirir, geliriyle tekke-zaviyenin giderlerini karşılarlar. zaviyeler erken dönemde yerleşmede ve yollarda güvenlik konularında birinci derecede hizmet görmektedir. zaviye etrafında güvenle oturan ve hizmet görenler zamanla çoğalıp köy durumuna gelir. fethedilen bölgelerde osmanlı yerleşmesi, kolonizasyon süreci böyle işler.”

    osmanlı donanması haliç’te (22 nisan)
    “tursun olayı şöyle anlatır (günümüz türkçesine çevrildi): liman (haliç) tarafı “mesdud” olup o taraftan kuşatma olmaması padişah’ın asla hatırından çıkmıyordu, emr etti: “kadırgalar ve büyük kayıklardan bir niçe gemileri kal’a (galata kulesi) ensesinden” boğaz denizinden kurudan çekdirip haliç’e indireler. böylece şehir her tarafından kuşatılır ve savunmaların bir kısmı bu cepheye gelince savunma hattı genişler, askerleri dağılır. tüm operasyon için mühendisler ve denizciler (“cerr-i eşkalde mahir mühendisin ve mellahin”) çağrıldı. davul ve nekkare ve naralarla gemiler haliç’e indirildi. bu operasyon kuşkusuz günlerce bir hazırlıktan sonra uygulamaya konmuştur.”

    “osmanlı kuşatmalarında islam kanununa göre üç kez teslim olma teklifi yapılması zorunluydu. reddedilirse, kahren alınan şehirde asker tarafından halkın esir, mallarının yağma edilmesi şeriatça onaylanmıştır. teslimde ise gayrimüslimlerin canları, malları ve dinlerini serbestçe icra etmeleri yeminle garanti edilirdi (bursa, izmir, iznik böyle alınmıştır.) fetihten sonra fatih, huzuruna getirilen lukas notaras’a sordu: “niye teslim tekliflerini reddettiniz ve şehrin harab olmasına neden oldunuz?” o, “teslime venedikliler karşı geldi”, cevabını verdi.”

    “fatih sultan mehmed, istanbul’u fetihle kalmadı. türk hakan ve islami sultan ünvanlarından sonra kayser-i rum sıfatıyla tuna ile fırat arasında, istanbul ve boğazlar ekseninde eski mutlak merkeziyetçi doğu roma imparatorluğu’nu ihya etti, doğu roma’nın köylü raiyyet statüsünü, vergi kanunlarını raiyyet kanunnamesi ile ve osmanlı-türk devlet nizamını fatih kanunnamesi ile düzenledi, osmanlı imparatorluk düzeni yüzyıllar boyunca bu temel üzerinde ayakta kaldı. osmanlı imparatorluğu’nun her bakımdan gerçek kurucusu istanbul fatihi sultan mehmed’dir.”

    “kullar bir uğurdan dediler ki: “seni istemeziz, öldürdüklerine de rızamız yoktur”. sultan osman bu cevaptan me’yus oldu, pencereyi kapattı. bu sözler, bir osmanlı padişahının kullar karşısında ne duruma düştüğünü gösterir. eski dönemlerde de padişahlık yeniçeri desteğine muhtaçtı, yavuz sultan selim yeniçeri desteğiyle saltanatı elde etmiş, fakat sonra onları hükmü altına almıştır. kanuni süleyman yeniçeri başkaldırınca, istanbul’da 5000 kişilik debbağ işçilerle yeniçeriyi tehdit etmiştir. genç osman’ın bu yalvarışı padişahlığın artık tamamıyla kulların diktası altına düştüğünü göstermektedir. bu durumu haremde kösem sultan’ın yeniçeri ağalarıyla işbirliği döneminde de göreceğiz.”

    “osmanlı hanedanında naiblik kurumu yoktur. fakat ıv.murad’ın çocukluk döneminde (1623-1632) devlet işlerini oğlu adına doğrudan doğruya yürüttüğünü, kendisine veziriazamın arzlarında “devletli” diye hitap edildiğini topkapı sarayı belgeleri kesinlikle ortaya koymaktadır. bu kargaşa döneminde onun fiilen devlet işlerinde son kararları veren bir otorite olduğuna kuşku yoktur. bu nedenle, hukuken olmasa da kösem’in fiilen saltanat naibi olduğu hükmü doğrudur. sakaoğlu’nun hükmüne katılıyoruz: “kösem mahpeyker’i valide sultanlar sıralamasının dışında, osmanlı tarihinin kritik bir evresini yönlendiren büyük valide konumunda görmemizi gerektiriyor.”

    “kadim mezopotamya döneminden iran ve islam imparatorluklarına geçmiş bir adet, yıldızlara bakarak gelecek hakkında haber vermek, yani astroloji, osmanlı sarayında da devam etmiştir. müneccimbaşı her yıl takvim veya ahkam-i sal adıyla geçmiş olaylara ve yıldızlara bakarak gelecek üzerinde bilgi içeren bir risale hazırlardı. padişahlar bu kehanetlere inanır, önem verirdi. gelecek hakkında başmüneccimin haberlerine saray, devlet erkanı, daima büyük ilgi duymuştur. xvıı. yüzyılda cinci hoca gibi müneccimbaşı hüseyin efendi de geleceğe dair kehanetleriyle şöhret yaptı; 20 yıl (1630-1650) sarayda müneccimbaşılıkta kalarak küçük, büyük tüm devlet adamlarını kendine bağladı. hüseyin bu yolla inanılmaz servetler yığdı. “vekil’i kainat” sıfatıyla “esrar-i ilahiye’yi keşfediyor”, sarayın, padişah ve harem’in kararlarını etkiliyordu.”

    “almanya’da “türk korkusu” (türkenfurcht) bir gerçekti; bir osmanlı istilası, yakın bir tehlike olarak hissediliyordu. öyle ki, tehlikeye karşı türk çanı (türkenglocken) ve türk vergisi ihdas olundu. ilk gazetede (new zeitung) 1502’de türklere ait haberler için çıktı. anonim “türcken pluclein” risalesinde yazar şöyle diyordu: “hristiyan dünyası için kudretli sultana boyun eğmek ve haraç ödemek en iyi yoldur, adaletle ve alicenaplıkla bizi idare etmesine güvenebiliriz.”

    ...
    ..
    .
  • osmanlı tarihi okumaya başlayanların listesine eklemesi gereken temel kitaplardan biri. halil inalcık’ın 18 farklı araştırmasının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. kuruluştan itibaren kronolojik bir sırayı takip ediyor.
  • halil inalcık’ın çok iyi bir kitabı daha. bence kitabın bu kadar okunmasının sebebi başlığının uyandırdığı yanlış izlenim. başlığa bakarsak sanki halk tarafından doğru bilinen bir sürü yanlış hikayeyi anlatacakmış gibi. fakat kitapta çok küçük detayların doğruluğu ve yanlışı sorgulanmış. sanki sıradan insanlardan ziyade daha çok araştırmacılar için gibi.
hesabın var mı? giriş yap