• otobuste dayak yemek icin neler yapılmalı sorusunu akla getiren hadise
  • otobüsün arkası boş olduğu halde ortada durarak ön tarafın sıkışmasına neden olmak suçundan dolayı geçenlerde yaşlıca bir adamın başına geldiğine tanık olduğum hadise.
  • dün başıma gelmiştir. yaklaşık dört yıldır araç ile işe gelip giderim. dün bir arkadaşıma aracımı ödünç verdim ve üsküdar - sultanbeyli otobüsüne bindim.
    otobüste önümde iki suriyeli ile bir başka yolcu koltuk kavgasına tutuştular ve birbirlerini hafif itip kalktılar ve zıtlaştırlar. suriyelilerle zıtlaşan eleman siz görürsünüz tarzı şeyler söyledi.
    sonra milletin araya girmesiyle ortam duruldu. ya da biz öyle sanmıştık.

    sancaktepe civarlarında bir durakta yolcu indirip bindirme sırasında kapı açıldı ve içeri 10-15 kişilik bir gurup girdi. kürtçe konuşan, küfürler savuran grup ön koltukta oturan ve suriyelilerle koltuk kavgasına tutuşan arkadaşın yakınlarıymış.

    kim, ne demeye kalmadan doğrudan birisi beni yakamdan tutarak okkalı bir yumruk salladı. onu gören ve hedefin ben olduğunu düşünen diğer zebanilerde direk bana hücüm etmeye başladı. ben değilim falan desem bile adamlar gözleri dönmüş durmuyorlar, habire tekme yumruk, küfür dümdüz gidiyorlardı.
    ön koltukta oturan ve suriyelilerle kavga eden manyak donmuş tek kelime konuşamıyor, bu değil deme tenezzülünde bile bulunmuyordu. yolculardan çıt yok. herkes ağlayıp anca korkudan çığlık atıyorlardı.
    şoföre aracı karakola sür diye bağırıyor, bir taraftan da orta direğe tutunarak üstüme saldıranları savunma hareketleriyle laf anlatamadığım için püskürtmeye çalışıyordum. adamlar nasıl bir çeteyse mesajla adam toplayıp otobüs içinde üstelik hiçbir kabahati olmayan adamı dövdürüyorlardı.
    otobüs şoförünün aracı hareket ettirmesiyle hepsi birden araçtan indiler ve olay böylece tamamlanmış oldu.

    olay sonrası belli belirsiz sesler duyuyorum.
    olay anında ses çıkarmayan bütün otobüs ahalisi; geçmiş olsun yavrum, karakola git, şikayetçi ol diye akıl veriyordu.
    otobüsün kamerasında görüntüler olduğu söylendi. ben otobüs ya da toplu taşıma kullanmadığım için var mı bilmiyorum. bu yüzden bana şahit olacak kimse var mı diye sordum, bütün ahali sus-pus önüne döndü!

    bir savcı arkadaşımla konuştum. adam açıkça vücudunda kırık çıkık var mı, darp izi falan var mı, yoksa hiç uğraşma iki sene mahkeme sürer uğraşırsın. ayrıca bu kadar vahşileşmiş insanlar yarın kapına gelir çoluk çocuğunu, seni tehtid eder şikayetini geri aldırmaya uğraşır falan dedi.
    belaya bak amk.

    sonuç:
    karakola gitmedim, şikayetçi olmadım. bir otobüste tek bir insana hayvan gibi 15 kişi dalan orospu çocuklarıyla mahkemede karşılaşmak falan da istemiyordum. hakkımı koruyacak bir hukuk sisteminin varlığından bile endişeliyim zaten.

    buradan çıkardığım tek bir ders var.
    herkes aslında bir başkası için hiç kimsedir.
    tv ekranlarında ya da mikrofon uzatıldığında ideal insan tipleri aslında yoktur.
    o çok güvendiğimiz polis, hukuk, güvenlik kavramlarının içi tamamen boştur.
    sizin iyi insan olmanız etrafınızda bu kadar orospu çocuğu varken bir işe yaramamaktadır.
  • çok kısa süre sonra "olağanlaşacak" ve yaygınlaşacak bir hadise olacaktır. pek yakında, hissediyorum. eskiden fazla hümanist yakılırmışım belki. ülkedeki bu insan kılıklı yaratıklara eğitim ve değer vermeyen devleti suçlardım, onlara aynı gözlükle bakmaya çalışırdım ama artık yapamıyorum. tamam devlet suçlu ama insan da kendinden sorumlu. devletin eğitim ya da hizmet götüremediği her dağ başında yaşayan insanlıktan çıksın o zaman... allah'ın senin içine verdiği cevher nerede o zaman bok suratlı? bir kitle hiç mi kendini geliştiremez hiç mi bir halt olamaz, hiç mi insan olmaya bir adım daha yaklaşamaz arkadaş? şu anda eskiden yaptıkları hatalar yüzünden suçladığım devlet adamlarının bazı noktalarda haklı olduklarını düşünüyorum. toplumların kişilikleri vardır ve hani insan 7'sinde neyse 70'inde de odur ya, toplumlar da kişilik değiştiremezmiş ben bunu öğrendim. her koyun nasıl kendi bacağından asılıyorsa her toplum da kendi bacağından asılırmış. başına gelen ve gelmeyen her şeyin sorumlusu yine insanın olduğu gibi toplumların da kendisiymiş. kendilerine yapılan yanlışlıkları iyi bir kadere ve faydaya çevirebilen insan, insan sıfatını kazanabilirmiş. kendine yapılan yanlışları ya da haksızlıkları faydaya çeviren ve kendini yükseltebilen toplum gelişebilecek toplummuş. japonya'nın hiroşima ve nagasaki'nin intikamını sahip oldukları, tırnaklarıyla kaza kaza elde ettikleri teknolojileri ile alması gibi... birileri gibi "ama dersim ühüüü ühüüüü" diye ağlayıp sadece nefretle etrafa sadırmakla değil. size yanlış yapana bedelini ödetin ama bunu yaparken hem kendinize hem etrafınıza bir başarı öyküsü, bir destan izlettirin, eğer yiyorsa. yok eğer biz böyle iyiyiz diyorsanız dünya yerlebir olana kadar at bokundan daha değerli olamayacaksınız. değeri önce siz kendinize vereceksiniz.
  • talihsiz bir olaydır.

    yalnız, tv ekranlarında ya da mikrofon uzatıldığında ideal insan tipleri aslında vardır.
    o çok güvendiğimiz polis, hukuk, güvenlik kavramlarının içi aslında boş değildir.

    evet bunlar belki türkiyede geçerli olmayabilir ama. avrupada, amerikada insanlar bizim gibi değil. malesef türk insanından adam olmaz. her fırsatta kendimizi yüceltmesini biliriz ama her konuda sınıfta kalırız. ufacık bir koltuk meselesinden kavga edip, birde sonraki durağa adam topluyoruz. olacak iş değil.

    https://www.youtube.com/watch?v=p9rfprd_qf4

    video'nun türkçe altyazılısı da vardı ama ben bulamadım. herkese izlemesini tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap