*

  • hürriyetteki fotoğrafında lokanta menüsüne benzer bir nesneyi (dikkatli bakınca hakikaten benziyor) incelerken fotoğrafçıya yakalanmış ve pek kızmış gibi bir hali var.. yazıları tatsız ve pırıltıdan uzak bir "merkezcilik" içerir. "canyelekleri tavandadır" adlı şiir kitabını ise hiç elime almamış olmayı yeğlerdim..
  • bugün (01.09.2002) hürriyet gazetesinin ilavesinde "arap'tan demokrasi öğrenmek" başlığıyla epey şovenist bir makaleye de imza atmıştır..

    özdemir bey'in makalesi şu:

    http://www.hurriyetim.com.tr/…~9@nvid~169042,00.asp

    kanımca özdemir bey makalenin yazarına kızmakta haklı. ben de tutarsız buldum. ancak bunu "elin arabından demokrasi mi öğreneceğiz" yorumuyla aktarmak, türkiye , ortadoğu gibi gazetelerin yazarlarına yakışan şovenist/faşizan bir tutum.
    linki okumaya üşenenler için yazının son paragrafını aktarayım.

    "türkiye'nin laik sistemini araplara ihraç etmesini savunan gafiller ahmed errabi'nin yazısını mutlaka değerlendirmeli. çünkü bu yazı birkaç istisna dışında bütün arapların düşüncesini temsil etmekte. (...) radikal gazetesi demokratlaşması olanaksız vasatın vasatı arap aklından nasıl bir medet umuyor?"

    şimdi bu mantıkla mesela bir türk de ingiliz demokrasisi hakkında makale yazamaz, eleştiremez, öyle mi? zira bu durumda bir ingiliz şair de "türk'ten demokrasi öğrenmek" diye bir makale yazabilir ve özdemir bey bunu anlayışla karşılamak durumundadır..
  • bir ince şair daha vardı ki (bkz: kaan ince)
  • çok değerli çevirmenlerimizden ülker ince'nin kocası.
  • genç şair ve yazarlar veryansın etmekte üstüne kimseyi tanımadığım şiir teorisyeni
  • "...
    yeni yayımlanan bir antolojide özdemir ince'ye, ‘‘kendini iyi pazarlayan şair’’ benzeri bir tanımlama yapmaya kalkmışlar... bu tanımlama özdemir bey'i çileden çıkarmış. onlara ‘‘beni bu antolojiden çıkarın’’ diye ultimatom çekmiş.
    ..."

    bakınız terbiyesizlere büyük insan hakkında "kendisini iyi pazarlayan şair" demişler, ne kadar da ayıp etmişler, o da kızmış "hemen atın beni denizlere, ay aman, bu antolojiden" demiş.. sanırsam mevzu bahis antoloji de o yüzden satmadı, çürüdü gitti raflarda..
  • bugunku yazisinda hollandanin turkce derslerini mufredattan kaldirmasini elestirmis olan kisi. rastgelmedim ama eminim ki kurtcenin ana okullarinda ogretilmesi konusunda bir yazi yazsaydi, dusuncesi tam tersi istikamette olurdu gibime geliyo.
  • oguzhan akay’in, -kendisinin de icinde bulundugu donemde- “cagrisimlarla ilerleyen, harf oyunlu, kelime oyunlu siirler” yazan gruba takik yazilar kaleme almasi nedeniyle sahsina “ozdemir hince” ismini taktigi kisi.
  • bugünkü yazısını şöyle bitirmiş mizah yazarı.

    ‘‘ata'nın eşi de başörtülü idi, diyenlere bir uyarı: mustafa kemal ile latife hanım 29 ocak 1923 tarihinde evlendiler ve 5 ağustos 1925 günü ayrıldılar. 2 yıl 6 ay 6 gün evli kaldılar. dolaylı yolla da olsa kadınların başlarını açmasına yol açan şapka kanunu 25 kasım 1925'te kabul edildi. bu gerçeği anlamak için cumhuriyetçi olmak gerekmez, toplama ve çıkarma bilmek yeter!"

    e be köylü kızı, e be köylü kızı. biri kalkmış saçmalamış, senin de saçmalaman şart mı? türban sorunu ile latife hanım'ın ne kadar ilgisi varsa, latife hanım ile şapka kanunu'nun da o kadar ilgisi var. bunu bilmek için köşeyazarı olmak gerekmez, türkiye'de yaşamak yeterli.
  • din meselesine gireyim de prim yapayim diye bazi insanlarin gozunde saygisini yitiren sair.
hesabın var mı? giriş yap