*

  • başka insanlara karşılık beklemeksizin yapılan hizmet, bir kimsenin başkalarının çıkarları adına kendi çıkarlarından vermesi. bencillik'in karşıtıdır. bu terim, felsefeye comte tarafından getirilmiştir. burjuva etikte, özgecilik kavramı, bir kural olarak, bir kimsenin kendi soydaşlarını sevmesi, bağışlaması dini ve ahlaki öğretileriyle iç içe geçer.
    sosyalizmde, özgecilik kavramı, insanlar arasındaki kişisel ilişkilerin betimlenmesinde kendi özgün anlamını korur, toplumsal ilişkiler açısından ise, bu kavrama (kollektivizm, işbirliği, karşılıklı yardımlaşma, topluma karşı sorumluluk...) komünist ahlak ilkeleri ışık tutar.
  • evrimsel açıdan bazı durumlarını açıklamaya çalışmanın güzel bir uğraş olduğu bir özellik. eğer özgeci bireyler ortalıkta dolaşıyorsa ve kendi çıkarlarından ödün vererek başka bireylere yardım ediyorlarsa en azından bireyin soyunu devam ettirmesi babında irrasyonel davranıyorlar demektir. neden bunu yapmayan yani özgeci değil de egoist bireylerin toplumu domine edemediği ve özgeciliğin yok olmadığı ilginç bir sorundur.
    aklıma ilk gelen ve hoş bir açıklama için: http://en.wikipedia.org/…eard_effect&oldid=63753451
  • (lat. alter = başkası, özge) : başkalarının iyiliğini yaşama ve eyleme ilkesi yapan görüş. bu terimi felsefeye kazandıran auguste comte'dur. ona göre özgecilik, insanlığın ahlâk ve kültür bakımından gelişmesinin koşuludur.
  • merkeze özge kızımızı koyma durumudur. lakin merkezde duran özge kızımıza her yerden eşit uzunlukta yarıçaplar birer birer girer ve bu birler birgün sonsuza ulaşır ve özgeye girenle çıkanın haddi hesabı yoktur. hatta teğet ve kirişlerle bu iş gruba bile dönüşür ki bu daha rezil bir durumdur. bu yüzden başkaları için kendimizden taviz verirken taviz verdiklerimiz gelip gidip bize koyar.
  • özgecilik, 'ben kendimi insanlık için feda ediyorum, yaşasın devrim' olarak da, 'içgüdüsü sayesinde insanın kendini yok sayarak kazanacağı saygı, mutluluk için yaptığı bir şey' olarak da, hatta daha bir sürü şekilde de tanımlanabilir, perspektifi geniş tutmakta fayda var. lakin bu kavram, 'aa ben onun için acı çekip mutsuz oluyorum, ne mutlu bana' gibi doğrudan algılanmamalı zira seksi bir kadının sizi soyup elindeki kırbacı sertçe ve seri şekilde kıçınıza vura vura kanattığı* bir fetiş yatak odası değil koskoca bir yaşamı mevzubahis ediyoruz burada.

    evrimsel açıdan ilginç bir boyutu var. darwinizm, tabiata en uygun olanın hayatta kalacağını söylerken bu özgeci hayvanlar rakiplerine yardım etmekteler. sistemi içten çökertmeye uğraşmıyorlar tabii, okuyalım: reciprocal altruism theory, evrimsel faslı atlayıp devam edelim.

    hemen tüm irrasyonel sistemlerde (din, milliyetçilik, padişahım çok yaşa vb) sisteme karşı özgeci tavır en büyük erdem olarak tanımlanır. bizi anlatsın, anadolu koksun diye örneğimizi islam'dan seçelim; 'küffara karşı cihat'. 11. yüzyılda çiftçilik yapıp kendimi idame ettiriyorum, zaman okuyup samanyolu izliyorum imanli yasiyorum. fakat o da ne, kafir kudüs'e saldırıyor. kılıcımı kuşanıp savaşa gidiyorum. kendimi daha yüksek bir ideal için* feda ediyorum*. bunu 'cennete gidebilmek' uğruna yapmıyorum. zaten evimde oturup buğday yetiştirirken de mümkün olduğunca dini bütün yaşantımla cennete gitmek için elimden geleni yapıyordum. her zaman komşularına saygılı olmuş bir apartman sakini olarak sıra kendisine geldiğinde 2 seneliğine apartman yöneticiliği gibi angarya bir işi yaparmışcasına gidiyorum savaşa, sevdiklerimi bir daha göremeyeceğimi bildiğim halde. (irrasyonel taraf da burası -aslında tüm savaşlar irrasyoneldir-, insan 11. yüzyılda yemek ve sevdiklerinden başka ne ister ki? otur oturduğun yerde, hayatını yaşa öküz. ne devleti, bitti gitti hepsi.)

    sevgi pıtırcığı suser kardeşlerim bu konuyu nasıl atladılar bilemiyorum ama, özgeciliğin bir de aşk boyutu var.
    altruistic love ya da türkiye'nin köpeğiyim ondan türkçe yazıyorum* 'özgecil sevgi'. bu tip aşkın doğurduğu evliliğin tarafları, bazı kaynaklarda yüzde 50 bazı kaynaklarda yüzde 67 'çok mutluyum' diyorlarmışmış. nedir peki bu. dostoyevski'nin o eşsiz eserine bir göz atalım. igrok

    kahramanımız aleksey, polina'ya karşılıksız bir aşk duyar, o denli büyük bir aşk ki bir gün bir uçurumun yanında beraberlerken, "eğer atla dersen atlarım polina'm, senin için nedensizce dahi ölüme gidebilirim." der. işte özgecil sevgi dediğimiz şey bu. 'buna inandırabilirsem verir* bu polina, zaten yollu' demiyor aleksey, en ufak bir beklentisi yok. lakin ruletenburg'da bulunmasının sebebinden tut, yaptığı, düşündüğü her şeyde tek önemli insan polina. başka zaman kafasına silah dayansa yapmayacağı şeyi, bir baronla baronese hakaret etmeyi, sadece polina 'istedi' diye yapıyor. işte budur özgecil sevgi, kendini yok sayıp sevdiceğini hayattaki 'tek' değer haline getirmek.

    tarafları böyle maymun etse de gerçek aşkın (true love) özgecil sevgi'de yattığını iddia eden bir sürü insan bulabiliyoruz. neyse ki bana hiç denk gelmiyorlar, şimdilik tesellim bu.
  • "psikolojiden, felsefeden anlamam. sınıfımızda bir özge bir selen var, ben özgeciyim. çok aşığım, ölüyorum, bitiyorum. peki buna ne diyorsun?"
    vah zavallı diyorum, ne diyeyim. ama bak dinle.
    bu güzel ülkemizde 5.50ytl'nin alabileceği en anlamlı şey olan bertrand russell'ın sorgulayan denemeler'inin 'insan rasyonel olabilir mi?' kısmında şunlar anlatılıyor:
    ----------------
    evvela; rasyonellik şöyle tanımlanıyor. 'etraflıca düşünerek çıkarının ne olduğunu kestirebilme ve buna uygun hareket edebilme alışkanlığı'. insanın günlük hayatta çoğunlukla anlık arzularına ve inancına göre karar verdiğini de anlatıyor tabii. örneğin bir 18. yüzyıl toplumu için hiç savaşmamak en rasyonel karardır. insan, kaynak telefini önler ve topluma zaman kaybettirmez. devlet ise aksini düşünür, yığınla insanı ve kaynağı harcayarak birazcık toprak ve prestij kazanır. geriye, vatanı için 'şehit olmuş' insanlar ve gözüyaşlı aileleri kalması devleti ilgilendirmez.

    irrasyonel davranış ise, kumarbazın sistemli oynadığında uzun süreçte para kazanacağını düşünmesi, sigara içenin rahatladığını hissetmesi, alkol alanın alkolün zihni uyardığını hissetmesi gibi, gerçekler aksini ispat etse dahi varlığını sürdürür. bu, din ve politika işin içine girdiği zaman daha karmaşık hal alır.
    daha spesifik bir örnek vermek gerekirse, yüzünü beğenmediği için burnunu kesen adam irrasyoneldir. çünkü duygularına kapılarak anlık şiddetli arzusunu yerine getirmiş, uzun vadede ise yine kendine zarar vermişdir.

    rasyonel bir insanın davranışının, başka bir insana zarar vermesi pek olası değildir. bu açıdan; bilerek gözetilen kişisel çıkar, en yüce ahlak ilkesi olmasa da bireye ve topluma en yararlı olanıdır.

    özgecilik ise tam burada üzerinde durulabilir bir konudur. toplum refahı için rasyonellikten daha etkilidir, daha yapıcıdır. fakat birine gidip de, özgeci ol evladım, demek muhatap için çekici olmaz, 'ne yanı mına kodumunun, senin için mi yaşayayım hayatı' tepkisiyle karşılaşabilirsiniz, evde denemeyin. zaten özgeciliği benimseyecek olan çoktaan benimsemiştir, sizin telkininize gerek görmeden. fakat; hacı, rasyonel ol. aklın, eylemlerine hakim olursa hem kendine çok faydan dokunacak, hem de bana, demek doğrudur ve anlamlıdır.
    bir şeyler dünyayı cennete çevirecekse, o şey rasyonel davranmak olacaktır.
    (19. basım, sayfa 43-53 - espriler ve küfürler şahsıma aittir- russell kuru kuruya yazıyor, okurken sıkıldım vallahi :p.)
    ---------------------------
    yaani diyor ki; rasyonel olmaya çalışıp işi zamana bırakırsan, ne sibeller ne cansular çıkacak karşına. hem sibelcilik ve cansuculuk; özgecilik gibi felsefi altyapıya da sahip olmadığından ilişki daha sağlıklı yürüyebilir. özgeciliğin bilimselliğine inat metafizik takılalım diye burçlardan filan bahsedersiniz, gül gibi geçinip gidersiniz. diyor.
    zamanında* jack'çi ya da sawyer'cıydın. şimdi desmond'cı, ben'ci oldun. iki senede (-cilikler) düşünceler ne hızlı değişiyor, değil mi?
  • anti tez (bkz: ayn rand) (bkz: objectivism) (bkz: virtue of selfishness)
  • (bkz: biyoloji)

    diğer bireylerin uyum değerini artırırken, bir bireyin uyum değerini indirgeyen davranış.
  • (ara: ya özge)
  • bir jedi özelliği.
hesabın var mı? giriş yap