*

  • ingilizcedeki liberationın karşılığı olarak kullanılıyor, ama emancipation'ın karşılığı olarak da rastlanıyor kendisine. freedom, emancipation ve salvation [özgürlük, özgürleşim ve kurtuluş] gibi kardeş kavramlarla beraber bir tartışması için (bkz: emancipation/@in memory of botvinnik)
  • birisi öldüğünde sevdiğinin, yakınının yas tutması iki kişinin ürettiği sevginin gelirlerinin vergisidir. ortaklığın özel durumu gereği bu vergi ölüm veya ayrılıkta ödenir. ortaklar adına arkada/geride kalan iki kişilik gelir vergisini öder. sevilmeyenlerin kaybında göstermelik dışında yas olmayacağından gelir vergisi çıkmaz. bazı durumlarda eski bir icradan kurtulma ve rahatlama-özgürleşme çıkar.

    ***
    acı çekmek ile cehennem azabını aynı kabul etmemek gerekir, yoksa ayrımsız, nüanssız, totolojik kalabiliriz. biraz daha açarsam (veya karıştırırsam); anlayan, kavrayan insan acı çeker, çekebilir ama yerli yerine koyan artık konu veya kişiyle birleşmiştir, kavrayışsızlık azabından beridir. bu itibarla anlama cennet gibi bir şeydir, sevmek gibidir. anlayınca/sevince artık zaman ve mekanı aşarız. dolayısıyla aslında cehennem de bir mekan değil bir varoluş biçimi, bir duygudur. sonsuz cehennem için sonsuz ayrılık, sonsuz anlayışsızlık, sonsuz inat veya kibir gerekirdi. verili herhangi birisi için sonsuz cehennemin olup olmayacağı şüphelidir. örneğin vicdan azabı, pişmanlık türü deneyimler, büyük olasılıkla azaptır ama içinde anlama-kavrama barındırdığından cehenneme eş değildir; bir tür sevgi hasreti, daha iyi şeyler yapıp yaşayamama üzüntüsü gibidir. yeterince yanan ve anlayan bağımsızlaşır, özgürleşir. özgürleşme için illa zenginlik gerekmez, huzur bir özgürleşme biçimidir, beklentisizlik, ödeşme ve anlayış da. kişi/varlık cehennem durumundan anladığı için çıkmayacak, anlarsa ve anladığında çıkması başlayacaktır. anlamak kesin sonuç değil gene bir seçim ve durum.

    diyelim aşırı, bağışlanmaz bir kusur işledim ve cezalanmam gerekti. cezalandırılmama* vesile olan birey/varlığı elifi elifine anladım ve cezama hak verdim. o hakkaniyetlilik, onun safında yer almak ve onu sevmeye başlamakla eşdeğerdir. sevdiğimin istiyorsa beni acıtmasını isterim, izin veriririm, haklı bulurum ve yine onu severim. bu teorik olarak böyledir ve anlaşılabilir bir durumdur. (bkz: anlama/@ibisile)

    "zeka dünyasından dışlananlar dışlanma kararlarını bizzat imzalarlar. kısacası, özgürleşme döngüsüne başlamak gerekir." jacques ranciere - cahil hoca

    "özgürlük hiçbir ezeli uyumla garantilenemez. her bireyin kendi çabasıyla alınır, kazanılır veya kaybedilir." jacques ranciere - cahil hoca

    "eşitliğin ilerlemenin altına, özgürleşmenin de tahsilin altına süpürülerek ortadan kaldırılması konusunda düşünen tek kişi jacotot* olmuştu." jacques ranciere - cahil hoca

    (bkz: özgürleşmek)
    (bkz: liberation)
    (bkz: ipinden boşanmış)
  • kişilerle onların yer aldıkları/sebep oldukları konular birbirinden bağımsız ele alındığında, kafada çözümlendiğinde çok daha rahat gerçekleşendir. çünkü çoğu zaman özgürleşmemizin önündeki engel kişiler değil, onlarla beraber yaşadıklarımızın zihnimizde yer etmesidir. zihinde kişiyle ilgili bağ çözüldüğünde, kişi de çoktan gitmiş olur.

    çoğu kişi, insan özgürleşmesi yolunda birer parçadır. çok azı bu filtreden geçer ve kalır.

    bu kalıcılığı da ancak sevgi belirler ve bu anlamda sevgi, özgürlükle eştir.
hesabın var mı? giriş yap