• az önce üzerine oturduğum organdan uydurduğum laf *. şimdilik taze taze doğru olduğuna inanmaktayım öyleyse açıklayayım.
    öncelikle hiç bir zaman bu sanatı layıkıyla yerine getireceğimi sanmıyorum zira kendi işimi kuramıcak kadar korkak bi adam olduğumdan maaşla gelebileceğim nokta bellidir. ancak günümüzde bu sanati yerine getirebilecek kadar parası olan bir sürü insanın bu işten anlamadığını düşünmekteyim zira hayatlarının çoğunu o parayı kazanmakla geçiriyorlar. rahat rahat harcama günü geldiğinde ise * kültürleri yeterli olmadığından olayı görgüsüzlüğe vurabiliyorlar. nikon d200 alıp üzerine dondurma dökebiliyorlar ya da saçma sapan rehberler okuyup kıçlarını yırtarak kazandıkları parayı kazıklanmanın verdiği zevkle harcıyorlar (bkz: para harcama rehberi)
    sonra bu paraları ogulları yiyor ancak onlar da yeterli birikime sahip olmadıklarından genelde araba parçalayarak para harcama yoluna gidebiliyorlar.
    şimdi diyeceğim şudur ki ey eline belirli miktar para geçen insan evlatları. o parayı sürekli biriktirip kendileri varyemez modunda gezmesinler çünkü her zevk zaman ister. şarap içmeyi öğrenmek zaman ister, hiç anlamadığım o garip golf denen spor bile zaman ister eminim. tüm hobiler zamanla kazanılır ki geliştikçe zevk alasınız. tenis oynayanlar ilk oynadıkları oyundan aldıkları zevki hatırlıyorlar mı acaba? ben hep bu topa neden beyzbolcu gibi vuruyorum deyip kızardım kendi kendime. çoğumuzun ilk sevişmesi de eminim ki öyle rüya gibi değildir.
    sonuçta paranız en iyisine yetmese bile tutun bi ucundan genç yaşta. kaç kere yaşayacağız allah aşkına?
  • bu durumda zenginlerde sanatcidir ki o zaman sanat kimin icindir sorusu akla gelir ziya sanat halk icindir diyemeyiz artik ve neymis sanat sanat icindir.
  • şahsen ilgilendigim bir sanat dalı oldugu için, dogrulugundan şüphe etmedigim onerme.
    ben bu sanatı, kendime gore yorumladıgıma inanıyorum. wild post modern tarzda çalışıyorum.
    hız ve içguduler bu sanatta onemli rol oynar. oyle bir harcamalısınız ki gunun sonunda paranın nereye gittigi ancak eserlerinize bakarak anlaşılabilsin.
    "nereye gitti lan o kadar para?" diye soruldugunda,
    "bilmiyorum, hatırlamıyorum. kaptırmışım kendimi. biri poşetleri açıp baksın" demelisiniz.
  • icra edilirken hangi ekolün benimsendiği önemlidir.
  • böyle sanatın içine tükürürüm demişti melih gökçek. buda onun gibi bişey. bu laflar değil mi milleti kapitalist yapan?
  • doğru bir önermedir. çünkü, bunun için bile soyunanı vardır.

    (bkz: sanat için soyunmak)
  • şöyle bir örnekle pekiştirmek istediğimdir;
    siz bir haftasonu arkadaşlarınızla 2 gece reina'ya gidersiniz ve masa kurdurtursunuz. evet hesap gelir 1000 lira civarı, 2 gecede eder 2000 lira.
    (not: sağlam bir masaya 3.500 lira hesap geldiğine şahit olmuş bir bünyem var.)

    oysa cuma akşamından uçağa atlayıp bir amsterdam bir moskova yapsanız taş çatlasın 2 günde herşey dahil 1500-2000 liranız gidecektir ki yanında siktiğinizi kızın haddi hesabı olmayacaktır. istanbul'un götü kalkmış, verip vermeyeceği belli olmayan tikicanları mı? yoksa avrupa'nın, beyaz rusya'nın cıbıl cıbıl isterik kızları mı? işte sanat buradadır sevgili dostlarım.

    ha şimdi içinizden ben reina'ya kız kaldırmaya değil, eğlenmeye gidiyorum diyen denyolar çıkacaktır, onlar için geliyor;

    (bkz: ya ben lan neyse bişey demiyorum)
  • çetin altan'ın buna benzer bir sözü vardır. o "parayı kazanmak değil, harcamak sanattır" demiştir. kesinlikle katılıyorum.
  • türk insanı olarak bir çoğumuzun mahrum olduğu yetenek. acaba avrupa'dan hoca getirtip kursunu mu açsak? ironiye gel. *

    en yakınım dahil olmak üzere kazandığı parayı kullanamayan insanlarız bir çoğumuz. hesaplayan adamlarız belki de ondandır.
hesabın var mı? giriş yap