• bir sosyal psikoloji terimidir. burada sözkonusu olan; ( tartışan bir çift düşünelim) eşlerden birinin karşı tarafa sürekli replik vererek son sözü kendisinin söylemek istemesidir. benlik seviyesini yükseltme amacı ve üstünlük sağlama çabası görülür.
    bu davranışın, bireyselliği ve bencilliği arttıracağı öngörülmektedir.
  • bilişsel gelişimin aşamalarından biridir. üç-beş çocuk beraber oynuyormuş gibi görünmesine rağmen, hepsinin ayrı ayrı oynamasıdır. bu dönem işlem öncesi döneme tekabül etmektedir.
  • okul öncesi eğitimin temelini oyun ve oyun davranışlarına bağlı gelişim oluşturduğu için birçok ödevim oyunlarda gösterilen davranışların yaşa bağlı değişimini gözlemlemeye dayanıyordu.

    parelel oyun da teoriye göre özellikle 3 -5 yaş arasında görülen bir oyun davranışıdır. 5 yaşından sonra yerini işbirlikçi oyuna bırakır ve bir daha karşılaşılmaz. bu nedenle ilk oyun gözlemim 3 yaş çocuklarının serbest zaman paralel oyunlarıydı. uzaktan gözlemlediğim ilk on dakika çocukların işbirliği içinde, sorunsuz bir şekilde oynuyor gözükmesine şaşırmış ve gelişen hayat şartlarının teoride belirtilen yaş aralıklarını aşağı çektiğini düşünmüştüm. bununla birlikte kafama "3 yaşındaki çocuklar bile sağlıklı bir iletişimle oyunlarına devam edebiliyorlarken acaba biz iletişimin hangi basamağını atlayarak geçiyoruz?" sorusu takılmıştı.

    diyologlarını gözlemlemek için yanlarına gittiğimde tüm düğüm çözüldü. uzaktan sorunsuz bir rol paylaşımı ile evcilik oynadıklarını düşündüğüm çocuklar; bebeğine mama yediren anne, hastasını ameliyat eden doktor, bozulan kamyonu tamir eden tamirci olarak birbirlerinden tamamen bağımsız kimliklere bürünmüş halde aynı mekanda oyun oynuyorlardı. birbirlerinin yanından geçiyor, bazen aynı oyuncaklara yöneliyor fakat birbirlerini asla görmüyorlardı. uzaktan diyolog gibi gözüken ise çocukların oyuncakları ile konuşmalarından ibaretti. bir oyuncağı aynı anda kullanmak istemedikleri sürece hiçbir sorun çıkmadan saatlerce oynayabilirlerdi çünkü başkalarının varlığını sadece aynı araca yöneldiklerinde fark edebiliyorlardı. önce böyle bir hayatın ne kadar sorunsuz ve rahat olabileceğini düşündüm fakat zaman aktıkça ortak bir amaç olmadığı için tek başına yapılanların yavanlığı gözüme batmaya başladı.

    ardından 6 yaş çocuklarının oyun oynadığı sınıfa gittim. bir önceki huzur ortamından eser yoktu. sesler yükselmiş, hareketler hızlanmıştı. yanlarına gittiğimde sandalyelerden ev yaptıklarını söylediler. basit bir amaçları var bu yüzden en iyi ihtimalle 5 dakikada dağılır dediğim oyun yarım saat sürdü çünkü anneler ustalara yemek hazırlıyordu, şoför evin lego tuğlalarını taşıyordu, ustalar hangi sandalyenin mutfak olması gerektiğini tartışıyordu. gene rol paylaşımı vardı ve herkes istediği role bürünmüştü fakat o basit gördüğüm ortak amaçları hareketlerine ivme kazandırıp sürekli iletişim halinde olmalarını sağlıyordu. bu sefer hiç rahat bir gözlem olmadı. ev 3 kez yeniden yapıldı her defasında iş bölümü değişti, kavgalar çıktı; sandalyeler, legolar hatta yemekler havada uçuştu. küstüler, barıştılar, oyundan çıkanlar oyuna girenler oldu fakat oyunun sonunda " biz yaptık, çok güzel olmuş değil mi?" derken gözlerinin içi gülüyordu.

    velhasıl, çocuklar gelişimleri gereği bu ilginç oyun evrelerinden geçip hayatın ne demek olduğunu anlıyor, yetişkin oluyor ve değer verdikleri insanlarla sevgilerini paylaşmak için ortak amaçlara tutunuyorlar. yetişkinlerin ise nasıl bir evreden geçip ilişmesiz ilişkilere geri dönüş yaptığı ise halen muamma.
  • paralelcilerin en sevdiği oyundur aynı zamanda.
  • ''bu dönemde çocuklar bir arada oynarlar ancak oyunları ortak değildir. eşli oyunlar oynayamazlar. çünkü hepsi benmerkezcidir ve anlaşmaları zordur sadece birlikte oynuyorlar görüntüsü verirler. benzer bir duruma konuşmalarında da rastlanır. bu "toplu monolog" olarak adlandırılır.''

    ne kadar büyüsek de bu evreye devam ediyoruz sanırım.
hesabın var mı? giriş yap