• perfect blue'nun yazarindan, yepyeni bi anime.
  • ayrica en garip açili$ina sahip olan animelerin odullerine direk aday ettigim çizgi eseri..
  • elinde kırık bir baseball sopasi ve ayağında altından rollerbladeleri olan bir çocuğun insanlari içlerindeki ve çevrelerindeki kötülüklerden sopa ile "vurarak" kurtardiği 13 bölümlük anime...
  • perfect blue cizgisinde, kopuk bir animedir. bi kac bolumu 13e tamamlamak icin kasilmis gibi gorunse de kalan diger bolumleri birbirinden guzel birbirinden ilginctir.
  • (bu entry spoiler icerecek. demedi demeyin. o yildizli mildizli spoiler yazisini da tum entry icin kullanacak degilim ya?)

    cok guzel baslayip, ortalarda biraz kendi basina buyruk giden (ancak yine de kendi capinda birseyler anlatmaya calisan) bolumleriyle, ve herseyi birbirine baglayan o 12. ve 13. bolumleriyle, aslinda izledigimde neye ugradigimi sasirdim.

    satoshi kon'un sanatsal yaklasimini begenmis olsam da, bu animeyi bir hikayeden cok, herkesin kendi anlamini yuklemek isteyecegi, ancak sanatcinin kendi capinda bircok anlam gizlemeye calistigi ve kendi anlatmak istedigi birtakim seyleri hic alisilmis olmadik tarzlarda sunmaya calistigi bir sanat eseri olarak gormekteyim.

    hayir, bu bir hikaye degildir. butun seri, aslinda bir butundur. bir sanat eseridir, sonu ve basi olan bir hikaye degildir.

    ilk bolumun acilisindan itibaren dorduncu bolume kadar "cok guzel bir eser" diyerek izledim, jenerik muzigi de hosuma gitmisti ustelik. hikaye cok ilginc bir hal almaya baslamisti, hersey birbirini takip ediyordu, ancak biraz da kopukluk vardi ve biliyordunuz ki ilk birkac bolumde "bariz" olarak gosterilen seyler aslinda daha da kafa karistirmak icindi.

    her ne kadar hikayenin sonunda artik hersey birbirine baglanmis olsa da, yine de kafamda halen daha bircok soru isareti birakti.

    simdi, anime'nin konularini bir siralayalim:

    - iluzyon, gercek disilik, insanlarin kendi yarattiklari fantazilerinin esiri olmalari,
    - insanlarin bir idole kaptirip gerceklikten uzaklasmalari,
    - insanlarn nedensiz bir sekilde bu idollerin pesinden kosturmasi, birbirlerini cignemesi,
    - intihar etme isteminin artik pes etmis insanlarin herseyin iyi olacagina dair olan iluzyonlari,
    - bilgisayar oyunu ile gercegi ayirt edememe,
    - ezilmis insanlarin depresyonlarindan kurtulmalari icin kendilerini super kahraman sanmaya baslamalari,
    - tuketim cilginligi (bana the incredible shrinking woman'i hatirlatti diyebilirim ozellikle bu konu)

    peki, ancak ana konu nedir? ben cikaramadim, ancak belki boyle bir aciklama getirebilirim dusuncesiyle yine birseyler ciziktireyim:

    - hepsinin disinda ana konu, insanin yarattigi bircok iluzyonun ve fantazinin sebebinin, ki bu idoller olsun, intihara yonelme olsun, is, okul veya populerlik gibi ogelerin getirdikleri baskidan dolayi ortaya cikan depresyon olsun, birine karsi duyulan korku ve sucluluk duygusu olsun, cogu seyin sucunu baskasinin uzerine atma ve bir turlu oz elestiri yapamamak olarak ozetleyebiliriz.

    *spincrus terini siler ve parmaklarini catirdatir*

    of be, oldu mu acaba?

    neyse. anlatabildim umarim; bu anime bir konu karmasasi, bir tema enflasyonu altinda ezilen, 13 bolumde bunlari en iyi sekilde aciklamaya calisan, ancak cok guzel ve ciddi basladigi cizgisini birden degistirip gariplestiren, "n..noluyoruz?" dedirtmeye yonelen, ancak kendi konusu itibariylen psikolojik detaylari icinde barindiran, daha cok insan psikolojisini bir sanat eseri ile yansitma cabasi sonucunda ortaya cikmis bir yapimdir.

    sonu iyi bitmistir, mesajlarini vermeyi basarmistir. eh, adi ustunde, butun anime paranoya tarafindan yonetilen ve insanlarin ortak paranoyasi haline gelen bir figurun, bir sekilde herkesten beslenerek kontrolden cikan bir canavar halini almasini, insanlarin bu canavardan siginmak icin kactiklari idollerin de aslinda bu canavardan pek farkli olmayislari, her ikisinin de birer canavar oluslari anlatilmaktadir.

    ve fakat, bu animenin ana karakteri tam olarak kimdir? onceleri "iyi polis kotu polis" oyununu oynayan tiplerden iyi polis olup sonradan neden ve nasil oldugunu anlamadigimiz bir sekilde "radio man" halini almasi (ki bu isim de japonya'da yayinlanan bir derginin isminin kelime oyunu imis diyor cevirmenler) ile ortaya cikan karakter mi? yoksa maromi adli oyuncak kopek mi? yoksa, yoksa shounen bat mi? yoksa maromi'nin yaraticisi mi? nasil oldugunu anlamadigim bir sekilde kendi fantazi sehrinde yasamaya baslayan kotu polis mi? karisi mi? yasli adam mi? gunduz ogretmen, gece hayat kadini olan cift karakterli kadin mi?

    kim ulan bu hikayenin ana karakteri? hepsi mi? eger son bolumde filan ortaya cikmiyorsa bu karakterlerin cogu, veya hikaye baglandiginda ortada degillerse, nicin baslangic ve bitis jeneriginde mevcutturlar?

    belki arada cikan bazi "ana karakterlerden hemen hemen tamamen yoksun olan" bolumlerde mevcut diger tarzda cizilmis ve yapilmis animelere olan gondermeler guldurmus olabilir.

    hele, en son bolumde olan "tipki savasin ertesi gibi..." sozu, radyodan gelen "tokyo'nun yeniden insaati simdi bitmistir" sozu filan, pek bir anlam veremedigim birkac sey dahadir...

    hatta o yerlere yazilar ciziktiren, rakamlar yazan, bilmemneler yapan yasli adamin (ki sage diyorlar fansub'da) nicin boyle seyler ciziktirdigi, onlarin ne oldugu filan hepsi muamma. ha, en son bolumde iyi polis bu yasli adam gibi kafayi yiyor, yerlere birseyler ciziktiriyor, oradan dusunebiliriz ki bu bizim sage dedigimiz adam da aslinda bir zamanlar buna benzer bir olay yasamis ve shounen bat benzeri bir karatker ile savasmis vakt-i zamaninda, ve ayni olaylar yine olacak, cunku insanin dogasi geregi tarih bir sekilde tekerrur edecek, konya ismindeki yeni idol bu tur seyler yaratacak, vs...

    oof of. anlasilmaz bir entry oldu degil mi? spoiler yazisinin yanina bir de "dikkat: kaybolabilirsiniz" mi yazsaydim ne?

    shounen bat'in bazi huylarinin (kaykaya binmesi, ucu bukuk beyzbol sopasi ile insanlari dovmesi, adeta japonya'ya bir jason dehseti sacmasi) karizmatik olmasi nedeniyle bu karakter sevilebilir belki, ancak onun da nicin zenci-hispanik kirmasi bir surati oldugunu bir turlu cozemedim gitti. ilginc olsun, essiz olsun, karizma olsun diye herhalde.

    bir insan bu kadar ciddi basladigi bir animeyi, elinde bu kadar da guzel konular varken, ve konulari bu kadar guzel islerken, ana karakterleri artik cigrindan cikacak kadar yamultup, bolumleri izlenemeyecek kadar "iste boyle boyle oldu, ara bolum bu, insanlar boyle boyle yapiyor" tarzi cevirmez ki?

    cok var boyle anime, bircok ornekte tamamen ana karakterlerden yoksun, araya sikistirilmis, konu hakkinda detay vermeye gayret sarfeden 1-2 bagimsiz bolum bulunur bircok seride. ancak paranoia agent'dakiler kendi capinda yeni konular eklemistir diziye, ana konulari aciklamaktan ziyade. aciklamislardir da bazi seyleri (nicin shounen bat bu kadar buyudu, kimleri hedef aliyor, vs.), ancak yine de ana olaydan biraz fazla kopuk oldugu hissini veren bolumler de mevcuttur.

    hepsinden ote, insan bu kadar cok konuyu 13 bolumluk bir animeye sokmaya calismaz ki?

    bircok kere paranoia agent'in aslinda tam olarak bir cizgisi olmayan, kendi capinda bir cizgisi olan bir anime oldugu tekrarlanmis. dogrudur kesinlikle, ancak bu oyle bir cizgidir ki, butunlugun yakalanmasini zorlastirmaktadir. bir sonraki bolum, aslindan bir onceki bolum sirasinda yasanmis olabilir, veya sonlara dogru bir bolum, butun serinin ciddiyetini bir cirpida silip garip bir anlatim tarziyla yeni bir sanatsal bakis acisi getirmeye calismis olabilir (ozellikle de bir anime'nin, bir anime studyosunda nasil yapildiginin anlatildigi, diger yandan yine ayni bolumun ana hikayeye oyle veya boyle baglandirilmaya calisildigi bolum).

    bana yarisindan sonra civiyan, veya tamamiylen fazlaca pohpohlanmis diger 12-13 bolumluk animeleri (king of bandit jing, hellsing, elfen lied, vb.) hatirlatmadi desem yalan olur.

    bunlarin hepsi cok guzel ve kaliteli yapimlardir, paranoia agent dahil, ancak benim sanat anlayisim mi yetmiyor, yeterince entellektuel mi degilim nedir, biraz "artik sacmalamayin ya" dedirtmistir.

    kisisel notum:

    - animasyon: 9/10
    - muzik: 8/10
    - seslendirme: 9/10
    - konu orijinalligi: 10/10
    - konu islenisi: 6/10
    - karakter tasvirleri: 8/10
    - bolumlerin surekliligi: 7/10
    - eglendiricilik: 8/10
    - genel: 7.5/10 (ortalama almadim, ortalama 8.1 civari oluyor ancak bence -0.6 genel olarak biraz kisisel begeni payim)

    [ah, son olarak, #7088041 no'lu entry'de quasm'in benim icin yaptigi seyi bu sefer ben yapayim, kendisi bence gerekli son noktayi koymus, ancak ben paranoia agent icin bunu kendim koyayim:

    bu anime',

    1) toplumsal gercekerin surreal bir sekilde irdelenmesini seven, ancak ciddiyetten ve gizemden ayrilip kendi basina surreal olan bir yapimin altindan konulari teker teker cekip cikarabilecek ve bolumlerin butunlugu ile degil, sirf konusunun ilgincligi ile eglenebilecek, eseri bir hikayeden cok, tek bir butun sanat eseri olarak goren,

    veya,

    2) anarsist ruhlu bir iyi/kotu arasinda gidip gelen, karizmatik dizayn edilmis, gizemli ve cok guclu karakterleri seven,

    insanlar icindir...]
  • açılışın yanında kapanışta mükemmel bence
  • animenin kendisi de konusu da müziği de karakterleri de toptan bir brainfuck'tır.

    http://www.youtube.com/watch?v=-anabfag06u
  • satoshi kon böyle tekinsiz bir ortamı nasıl yaratabiliyor şaşırıyorum. her animesinde zaten kendinizi kaptırıp tekinsizlikten tedirgin oluyorsunuz. bir de bu seride yaptıkları ayağınızın altındaki o güvenli zemini çekip alacakmış gibi oluyorsunuz.
  • açılışı ve kapanışı izlerken inanılmaz rahatsız edici olan muhteşem anime. satoshi kon için izledim desem yeridir. bildiğim, adını daha önce duyduğum bir anime dizi değildi. her zaman ki gibi sensei başımda düşünmekten ağrılar yarattı. seriye baktığımız zaman olay akışını takip etmek çok güç. tüm dikkatinizi verip izlemeniz lazım. hali hazırda sensei psikoloji, felsefe ve sosyoloji alanlarını ele alan bir eser işlemiş ki bu anlatım tarzı bana nedense mushishi yi hatırlattı. aralarındaki en büyük fark sanırım birini izlerken huzur bulmam diğerini izlerken hep bir rahatsız hissetmem. insan ilişkileri ve insanın kendine dönük düşüncelerinin anlatıldığı animeleri çok seven biriyseniz bu seriyi de seveceksinizdir. lakin bu durumu rahatsız edici bir şekilde sunduklarını unutmayın.
    herkesin bahsettiği gibi anime bir anda pat diye kesilip seriden bağımsız 3 tane bölüm yayınlıyor. ben gereksiz görmedim, aksine bu bölümler de gayet efsane olacak tarzdaydı bence. hele ki birlikte intihar etmeye karar vermiş 3 kişinin bulunduğu bölüm sanırım aklımdan hiç çıkmayacak.

    anime renk tonlarının kullanımı, seslendirmesi, görüntüsü kalitesi açısından güzeldi. opening ve ending şarkılarını belki görüntüleri izlemeden dinleseydim sevebilirdim ama inanılmaz rahatsız edici benim için.

    herkesin izleyebileceği bir anime değil. konu ilginizi çektiyse izleyin derim.

    --- spoiler ---

    animenin sonu benim için çok üzücü oldu. bu karmaşayı yaratan saki elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken delirtmiş olduğu maniwa ya çok üzüldüm. hatta böyle bir olay yüzünden bir sürü insan işinden oldu. neden saki yazarlar tarafından cezalandırılmadı? bence bu çok yanlış bir sondu. saki nin derdi insanları kırıp gerçirirken onun yarattığı karmaşa herkesi aldı götürdü. anime boyunca hiç sevemedim bu kızı, güzel bir sonu haketmiyordu.
    --- spoiler ---
  • keşmekeşin tam ortasında gevşek gevşek sırıtan tiplerin bulunduğu garip bir intro'ya sahip 13 bölümlük anime serisi. aklımı yitirmiyorsam eğer, kawazu'nun ilk bölümde konuştuğu hemşire, tokyo goddofazazu'daki (tokyo godfathers) kiyoko. hayır aklımı yitirmiyorum, aklını yitiren sizlersiniz. o hemşire, kesinlikle kiyoko. hatta kessssinlikle.

    --- spoiler ---

    anime dünyasının auteur'ü olduğundan şüphelendiğim (ne şüphelenmesi, bir kesssinlik belirteci daha koymalıyım) satoshi kon'un, tüm filmlerine itinayla yerleştirdiği tema 'sanal ve gerçek' bu kez tüm seriyi ele geçirmiş durumda. öyle ya, shounen bat adını verdikleri "kişi"nin gerçekliği sık sık sorgulanıyor; maromi'nin yaratıcısı tsukiko'nun iş hayatında yaşadığı baskılar sonucu shounen bat yalanını söylemiş olabileceği gündeme geliyor.

    ikinci bölümdeki kurban yuuichi(icchi), okulun popüleri olduğunu düşünen bir çocuk. reklam filmlerinden fırlamış gibi sürekli onun hayalini izliyoruz. artistik bir şeyler söylerken dişleri parıldıyor, herkes onun peşinden koşuyor, her istediğini elde edebiliyor. gerçekteyse böyle bir şey yok. üçüncü bölümdeki chouno ise disosiyatif kimlik bozukluğundan muzdarip; kimliklerinin fazlalığından aslını unutmuş bir kadın. bir gün escort oluyor, diğer gün peruklar takıp fotoğraf çekiliyor, başka gün öğretmenlik yapıyor; fakat varoluş arayışı devam ediyor. "ben kimim, hangi ben gerçek, varoluşumun amacını çözebilecek miyim?" gibi cevaplaması gerektiğini düşündüğü soruları var.

    shounen bat yakalandığı zaman (copycat olduğu anlaşılmadan önce) onu sorguya çeken dedektifler kendilerini, sekizinci sınıf öğrencisi telli bir ergenin hayal dünyasının içinde buluyorlar. benzer bir tekniği, yıllar önce "sennen joyu"da uygulamışlar. teyzemizin belgeselini çeken iki adam da kendilerini geçmişte kalan anıların ortasında buluyorlardı.

    tekrardan paranoia agent'a dönmem gerekirse, kurbanlar kadar olayın faili (sandığımız) ergenyus da bambaşka bir dünyada yaşıyor. dedektifler "gerçek ile hayal ayrımı yapamayacak kadar geri zekalı mısın?" diye bir soru yöneltiyorlar çocuğa. hikayenin içindeki her karakter, bir şekilde arafta kalmış diyebilirim. aile babası sandığımız adam bile, kataloglardan escort seçen, her türlü saçmalığa bulaşmış, yozlaşmış ahlak anlayışına sahip biri.

    her bölüm, farklı karakterlere ayrıldığından art arda kısa film izliyormuş gibi hissettirdi. toplu intihar etmeye çalışıp her seferinde başarısız olan maromi çantalı üçlüyü çok sevdim. shounen bat, başkalarının kafasına vurmaya gelmişken, intihar etmek üzerine düşüncelere dalmış üç manyakla karşılaşıyor. genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden sıyırmış herkesin kafasına geçirmeyi görev bilinci bellemiş bat'ın ilk defa korkup kaçtığını görüyoruz. üçlünün, kurban diyebileceğim kişilerden farkı, her şeyi boşvermiş olmaları mıydı? bitmeyen ölüm isteğine sahip olmalarına rağmen ölmekten korkuyorlardı. sürekli başlarına aksilikler geldiğinden bir türlü ölmeyi beceremediler. belki de bat'in onları kurban olarak görmeme sebebi, diğerlerine göre (içten içe) daha çok yaşama arzusu barındırıyor olmalarıdır.

    evet, maromi ve shounen bat arasında hiçbir fark yok. birkaçı dışında birbiriyle bağı olmayan karakterlerin ortak noktası sayılabilecek yegane şey: maromi. chouno'nun bindiği takside maromi oyuncağı var, intihar etmeye çalışan üçlüden ikisinin sırt çantaları maromi'li, dedektiflerden biri yerde maromi anahtarlığı buluyor, maromi'nin oyunlardan çizgi filmlere kadar her tür ıvır zıvırın içine dahil olduğunu görüyoruz. hem sagi, röportaj esnasında ne diyor "umarım maromi, herkese barış ve güven getirir." sagi (tsukiko) maromi'nin yaratıcısı olduğundan shounen bat sanrısının çıkış noktası. herkesin manyakça sahiplendiği bir oyuncağın yaratıcısının sanrısı büyüyüp ülke çapında delüzyona dönüşüyor. sagi dışında başkasına inanamazlardı.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap