• yıllardır amerika'da yaşayan bir akademisyen hocamıza ilk gittiği yıllarda, bir türk iş adamı şöyle demiş; burada iyi süt veren inek olduğun sürece problemsiz yaşarsın, ama gün gelir de süt vermez hale gelirsen gideceğin yer uçsuz bucaksız çayırlar değil, mezbahadır.
    aferim, çok güzel düşünmüşsünüz, artık herkes bilsin de ona göre yaşasın... (bkz: sicko)
  • dünyanın her yerinde olduğu gibi gerizekalı muhafazakarların "durun, durun bu işin sonunda hasbelkader insanlığa faydalı bir şey olabilir" diye korkup canhıraş karşı çıktığı reform. karşı çıkarken de "tehlikenin farkında mısınız"cılık yapmayı ihmal etmiyorlar, global olarak en tutan halk kandırma yöntemi tabii hangi konuya uyarlasan tutuyor. bakalım bunların tehlikeler neymiş:

    - efendim farkında mıymışız sağlık reformu olursa dünyanın masrafı olacakmış, işte bedavacılık, hakeden kazansıncılık bildiğimiz terane. hem zaten parasıyla olunca isteyen herkes tedavi olabilirmiş?

    britanya benzer şekilde herkesi sağlık sigortası yapmaya, hastaneleri bedava yapmaya kalkınca muhafazakarlar aynı şekilde, aynı cümlelerle ayaklanmıştı. kavga kıyamet derken nhs (bir nevi ssk) geldi ve ilk 3 senede mi ne çocuk ölümleri yarı yarıya düştü. aşılama kampanyaları başladı, bulaşıcı hastalıklar azaldı, ortalama insan ömrü 10 sene kadar uzadı.
    ilk sene doktorların hemşirelerin işi başından aşkındı zira parası olmadığı için doktora gitmeyen binlerce insan artık kronik olmuş hastalıklarıyla beraber kapıya dayanmıştı.
    çocuklar havaleden ölmüyor, insanlar iltihaptan gitmiyordu artık.
    muhafazakarların iddia ettiği gibi "obaa bedava ilaç varmış olm" diye yağmaya gelen de olmamıştı.

    - farkında mıymışız insanları ölüme bırakacaklarmış. buna kanıt olsun diye "stephen hawking britanya sisteminde (nhs'in elinde) olsa ölür giderdi. zira nhs hawking'in durumu acil değil diye ona bakmazdı" diyen gerizekalı başta olmak üzere bu tehlike şakşakçılarının cehaletleri bu tür cümlelerde ortaya çıkıyor.
    adam hawking'in nereli olduğunu bile bilmiyor. hawking'in tedavisi zaten nhs tarafından yapıldı yıllarca. ama bizimki hakkında laf ettiği adamın özgeçmişine bile bakmadan sallayabilecek cesarete, bu cehaletini fark etmeyecek kadar da debil bir kitleye sahip.

    hawking çıktı "e iyi de beni nhs ayakta tuttu, onlar olmasa ölürdüm" dedi. bunun üzerinde bizim muhafazakar ağız değiştirdi "ee, şey yane, ben onu demedim. koca prof, tabii bakarlar ama sıradan insan olsa kimse bakmazdı"
    e mevcut sistemde, parası olmayanın, sigorta yaptıramayanın kendisine bakacak doktor bulamadığı sistemde de sıradan insana kimse bakmıyor? mevcut sistemden neden şikayetin yok o zaman?
    yani adam neye karşı çıktığını bilmiyor, nhs nasıl çalışıyor bilmiyor, yetmedi bir de cehaleti yüzüne vurulunca dilediği özür kabahatinden büyük.

    - en son artık bakıldı "herkes bedava sağlık hizmeti almalı mı? sağlık bir hak mıdır" tartışması çok karmaşık geldi bunların bezelye beyinlerine, konu "ninemizi öldürecekler" gibi sığ, neticesiz bir yere çekildi.

    ve tebrik ediyorum bir kez daha bir konuyu alakasız, önemsiz bir kör noktaya çekip hayati kısımlarını görmezden gelmeyi başaranlara, bunları vatan millet diye diye takip edenlere ve dünyadaki tüm paralel zihinlere selam ediyorum.
  • sigorta şirketlerinin ayrılıkçı blue dog demokratları kafalaması üzerine obamanın hayli zorlanmaya başladığı reformdur. palin ve fox kardeşlerin ölüm panelleri, sosyalizm, seçme hakkının gasp edilmesi gibi konuşma noktalarını tekrarlaması üzerine bütün cumhuriyetçiler şu anda obamanın bebekleri ve yaşlı insanları toplu mezara gömeceğine ikna olmuş durumda. adamın derdi halbuki medicare (fakirlere yönelik) ve medicaid (fakir yaşlılara yönelik) programlarının kapsamını genişletmek. end of life counselling ise bush'un getirdiği tasarıda da olan birşey. adamı tedavi etmek yerine ölüme hazırlamayı falan içermiyor. adı üstünde, ölümcül hastalıktan müstarip insanlara psikolojik yardım sağlama amaçlı. şu anda süren bok atma kampanyası sigorta şirketlerinin fox'u ne kadar kiralayabildiğiyle orantılı olarak başarılı olmakta. o şirketler de ne kadar yalan savurabiliyorlarsa savuruyorlar, seyirci zaten kanal değiştirmiyor, o'reilly ve beck abiler fantaziden fantaziye koşuyor. anladım ki bizden daha salak bir ülke var tee orda.
  • saglik sigortasi sozkonusu iken temel olarak karsi karsiya olan iki cikar grubu var. hastalar ve saglik hizmetleri sektoru. cok basit olarak, birinin cikarina olan digerine degil.

    su basit denklemde, bu reforma olumune karsi cikan sigorta sirketleri, hastaneler..vs.. (yani saglik hizmetleri sektoru) gozumuzun onundeyken, bundan hastalarin zarar gorecegini iddia etmek ya ahmakliktan, ya da "denk getirmisken amerikan sistemine laf sokayim" cabasindan baska bir sey degil. ben de yeri gelmisken sovyet sistemine laf sokayim madem, bu olayi cozen sovyetler ekonomik sebeplerle coktu, bilmem hatirlar misiniz?
  • atesli veya ihtiyar muhafazakar amerikalilari ikna etmek icin sigorta sirketlerinin destekledigi, cumhuriyetcilerin de bel alti vuruslariyla senlendirdigi bir pr propagandasinin, hicbir kritik analize tutulmadan buraya tasinmasinin, amerikali olmayan birinden bir sean hannity, bir michael savage tadi almanin saskinligi icindeyim.

    saglik reformunun "end of life counseling" gibi cok ufak bir kismina odaklanmak ve o kismi da bu kadar yanlis anlamak, 24 saatlik cable news ortamindaki sansasyonel haberciligin korukledigi partizanligin bir sonucu. kaldi ki bu basligin acildigi zamanlarda her medya kanalinda, her internet haber sitesinde, bu konudaki itirazlarin ne kadar yanlis oldugu aciklaniyordu. queen of the damned uc gun once olan seyin tarihini yeniden yaziyor, yok amerikan halki ayaga kalkinca demokratlar pusulayi sasirmis, obama geri adim atmis, anneannenizin fisini cekmeyecegim diye yalvarmis.

    laflar hazirladim; buyuk buhranlara, akilalmaz uzuntulere gark olup kendinizi intihar ettirmeyin:

    1)obamanin bas kurmayinin kardesine gore ihtiyarlarin hayati degersizmis, saglik harcamalari israfmis. obama da buna danisip saglik planini olusturmus.

    >>birincisi nerede kaynak? oyle demismis musmus'la olmuyor isler. isin asli burada: http://en.wikipedia.org/…iel_j._emanuel#controversy . yahut factcheck.org'da var. adamin dedigi, son derece kit organlarin transplantasyonu gibi uc durumlarda, onceligin genc ve saglikli insanlara verilmesinin ahlaki yonden daha tutarli olacagi. bu her akliselim kisinin destekleyecegi bir gorus. ama bunu sarah palin gibi populistler ve betsy mccaughey gibi sigorta sirketlerinin lobicileri evirip cevirip, "iste hukumet boyle olum panelleri kurmak istiyor" diye kongrede baglamdan koparilmis sekilde alintilamislar. kaldi ki bu goruslerinin saglik reformunun icerigiyle de alakasi yok (http://en.wikipedia.org/…eling_about_living_wills). ustune, obamanin danistigi tek adam bu degil ve reform taslagini da obama hazirlamiyor, temsilciler meclisi ve senato ayri ayri planlar hazirliyorlar obamaya iletmek icin. zaten en bastan birinin boyle birsey demis olabilecegine ve bunun saglik politikasina o haliyle aynen tesir edecegine sorgulamadan inanmak ve yaymak da milliyetci forward mailleri andiriyor.

    2) " kapitalist lordlara hizmet edecek, sistem baronlarının küplerini daha da dolduracak genç, sağlıklı köleler lazım bize... moruklar, ya da doğuştan engelli, defolu, işe yaramaz insanlar gebersin, bunların tedavisine harcayacak paramız ve kaynağımız yok". yani galaktik kapitalist lordlar obamanin bu planini elbette destekliyorlar cunku sadece toplumun uretken kesimlerine saglik hizmeti hakki taniyip geri kalan parayla bugatti alacaklar

    >>sean hannity falan demisim, ozur dilerim, bu bambaska. kapitalist lordlar/sistem baronlari kaliplarini gorunce gerisini ciddiye almam zorlasiyor ama deneyeyim. bir kere ilk yapilacak sey, obamanin planina siddetle karsi cikanlarin arasinda kimler olduguna bakmak. lord/baron kriterine uyacak butun adamlar bu safta, ozellikle sigorta sirketleri ve her zaman kucuk hukumet/buyuk isveren/sifir sendika/az regulasyon kombosunu desteklemis muhafazakarlar. obamanin tercihi ise tam tersi, public option'a yonelik, yani kamunun sahibi oldugu bir saglik plani. public option seytani politikalar sonucu kar etse bile para kime gidecek, tekrar kamuya, hazineye. program kar etti etti diye basindaki maasli burokrat bugatti mi alacak? lord nerede baron nerede? kaldi ki, adi ustunde public option. devlet kadrolari nazilerden klonlanmis eugenics hayranlariyla mi doldu, o program anneannenin fisini cekmek mi istiyor (boyle bir seyin olmadigini acikladik gerci), alma kardesim o opsiyonu o zaman. ozel sirketler halen var ve kimsenin devlet programina gecme zorunlulugu yok. yani en kotu ihtimalle bile simdiki durumda olacaksin. e millet devlet programina zorunluluktan degil de onu daha iyi, daha ucuz buldugu icin geciyorsa (programin finansmani da ozerkse yani bir eli hazinenin cebinde olmayan, usps gibi bir butcesi varsa) bu demektir ki o ozel sirketler verimsiz olduklarindan batmali. batmamak icin kar marjini dusurecekler (daha az bugatti), daha verimli olacaklar. isin bir baska komik yani da halihazirda medicare ve medicaid ile yaslilarin bakimini sadece ozel sektore birakmayan, ihtiyaci olana sosyal devlet hizmeti saglayan bir sistem var ve buna da karsi olanlar prensip olarak tabii ki muhafazakarlar, lordlarin emrindeki demokratlar degil.

    3) "obama, işveren sponsorluğundaki sağlık sigortasını yoketmek istiyor, işverenin sağladığı sigortaya ağır vergiler koyarak, birkaç sene içinde de tamamen ortadan kaldırarak çalışan küçük insanları mağdur etmeye hazırlanıyor"

    >>isin bu kismi artik ortadaki somut verilerden, kongrede konusulan tasarilarin detaylarindan tamamen bagimsiz spekulasyonlar. zaten gizli emeli bu olsa da politik olarak boyle birseyi yapmasi imkansiz ama lord mord diye giden kafayla bunun gercekci muhasebesini yapmak zor. hele kucuk insanlarin magduriyetini istemek kismi ne belli degil. boyle belirsiz varsayimlarla saf tutacaksak, ben de bir arttiriyorum ve diyorum ki "sigorta sirketlerinin yokedilmesi birsey degil, obama sosyalizmi getirecek, tek parti sistemine donecegiz". pardon ya, bunun zaten denilmisi, inanilmisi, ugrunda protestolar yapilmisi var.

    4a) "madem yaşlıların, ağır hastaların tedavisini ilacını kısıp ölüme terketmeyecekler, niye o zaman ny times'da günlerdir yaşlılara yapılan tıbbi masrafın ne büyük israf olduğundan dem vuran çarşaf çarşaf propaganda yazıları çıkıyor? belli ki sistem lordları düğmeye basmış"

    >>carsaf carsaf propaganda hadisesine inansak dahi -ki 1)'den anlasilacagi kadariyla buna pek guvenmiyorum- yasalasacak tasari new york times'in bazi kose yazilari degil, kongrede taslak halinde olanlar ve bunlar da halka acik ve tekrar tekrar bagimsiz kuruluslarca da onaylandigi gibi boyle sacma sapan "olume terketme" senaryolari yok. kaldi ki ayni mantikla wall street journal'in, economistin deregulasyon yanlisi yazilarini gosterip "sistem overlordlari, bolum sonu canavarlari dugmeye basti, medicare ve medicaid'i yokedip (ironik olarak yaslilarin sosyal guvencesi bunlar) herseyi ozellestirerek karlarina kar katmak istiyorlar" diyebilirim ve bu salak cikarim bile oncekinden daha tutarli olur.

    4b) "dün new york times gazetesinde birbiriyle fena halde çelişen iki makale okudum ve liberal medyanın bu acınası haline götümle gülsem mi.."

    >>bir kere new york timesa liberal medya demek tam fox news agzi. bu gazete zamaninda fazla reaganci olmakla, bush'a irak konusunda fazla iltimas gecmekle hakli olarak suclanan bir gazete. new york gibi bir yerin gazetesi oldugu icin de elbette sosyal konulara redneck perspektifiyle yaklasacak degiller ama ekonomi, dis politika gibi konulardaki yanliliklari az, liberalden ziyade merkeziyetciler.

    ikincisi her buyuk gazete gibi bu da kulliyen bir davaya inanmis, bir ideolojiyle birbirine sikica baglanmis insanlarin musterek urunu degil. birbirinden farkli, celiskili yazarlar, yazilar var. bu adamlar yakin zamanda rush limbaugha op-ed yeri ayirdilar. sanki herifler beyaz saray basin sozcusu de celiskili ifadeler kullaninca sen de sahin gibi falsolarini yakalamis oluyorsun.

    5) " adamlar dünyadaki kaynakların giderek azaldığının ve herkese yetmediğinin gayet farkında, ve size açık açık diyorlar ki, sağlık sigortası, tedavi, ameliyat size tanrı tarafından verilmiş bir hak değildir, dünyada zaten kısıtlı olan kaynakları sizinle paylaşmaktan bıktık, ölün geberin "

    saglik hizmeti dunya kaynaklariyla alakali bir durum degil; topraktan celik cikmiyor artik diye mr makinesi yapamayacagiz, betonumuz bitti diye hastane insa edemeyecegiz durumu yok cok sukur. amerikanin nufusu artiyorsa doktor sayisi da artiyor, muhendis sayisi da artiyor. zaten son birkac on senedir gmsh'deki saglik harcamalari oraninindaki muazzam artisin, amerikada son derece normal boyutlarda seyreden nufus artisiyla (dolayisiyla kaynak azalimiyla) da alakasi yok, aralarinda onlarca kat fark var. saglik harcamalarindaki artisin birkac nedeni var: en buyuk neden teknoloji sayesinde daha once kimsenin haberi olmadigi seylerin tibbin alanina girmis olmasi (yeni ilaclar, tedavi yontemleri) ve hastanelerin de gerek ozel gerek devlet sigortalarinin guvencesiyle bunlara asiri yatirim yapmis olmalari, hastalarin asiri tuketime zorlanmalari (gerek yokken dahi cat scan'in rutin olmasi mesela). ikinci neden saglik personelinin maaslarinin artmasi. ucuncusu de doktorla hasta arasina giren asalaklar, yani sigorta, avukatlar, malpractice davalarina karsi baska sigortalar, regulasyonlarla ugrasacak idari personel, vs. sigorta tek basina cok kotu degil (endustrinin ortalama kar marji yuzde 3.3) ama hepsi birlesince verimsizlik ortaya cikiyor. yani bir yanda efendi gibi olayi analiz etmek var (mesela http://www.newyorker.com/…/01/090601fa_fact_gawande ) , bir yanda da dukler, dusesler yaslilari oldurup tasarruf edecekler diye ozellesmeye de degil, tam tersi devletlesmeye karsi cikmak var.

    6) " daha 2-3 hafta önce obama'nın 'çar'larından biri baklayı ağzından kaçırıp nüfus artışını durdurmak için şehir suyuna kısırlaştırıcı ilaç katmaktan bahsetmedi mi?"

    (bkz: gotunden sallamanin en guzel ornegi). 2-3 hafta once agzindan bakla kacirmak derken kastedilen sey 32 sene once 3 yazarin ortaklasa yazdigi bir kitap. ilerde nufus artisi dayanilmaz boyutlara gelirse kontrol etmek icin politikalar onermisler. artik 1977'deki gelecek anlayisi nasilsa. neyse bu adamin gecenlerde "agzindan kacirdigi" tek bakla nufus kontrolunun hukumetin yetki alanina girmesini hakli bulmadigini soylemesi.

    7)"avrupa'daki hantal sosyalist sağlık sistemi o kadar matah olsaydı, her sene binlerce avrupalı akın akın tayland'a, filipinler'e, bilmem nereye tedavi olmaya gitmezdi."

    >>ilkin en bariz cevap su: amerikadaki dandik sistem o kadar matah olsaydi, her sene binlerce, pardon, 6 milyon amerikali ( http://news.health.com/…/04/08/traveling-treatment/ ) akin akin taylanda,meksikaya gitmezdi tedavi olmaya. ikincisi her sistemin iyi kotu yanlari var, avrupa ulkelerinin saglik sistemi o kadar matah degil ama amerikadakinden daha matah. zira o hantal sosyalist sistem, bekleme suresi disindaki tum kriterlerde amerikadaki sistemin eline verdiginden olsa gerek, whonun genel siralamasinda amerika 37. iken fransa dunyanin en iyi genel saglik sistemine sahip cikiyor (bu siralamanin kriterleri adil degil gerci ama 1. ve 37. arasindaki farki aciklayacak kadar degil bu adaletsizlik). ustelik fransa ve diger tum ulkeler bunu amerikadan daha ucuza yapiyorlar. sadece totalde degil, adam basina saglik harcamasinda. 40 milyon sigortasiz amerikali ancak hastaliklari ilerlediginde tedavi aradiklari icin hem gereksiz aci cekiyorlar hem de toplam masrafi arttiriyorlar (onleyici tedavi vs acil servis). bu 40 milyona underinsured dahil degil, yani sigorta adi altinda 5000 dolar deductible'li bir planin varsa ancak katastrofik durumlara karsi korunuyor olursun. amerikada cok secenek var da ne oluyor, dunyanin en pahali sisteminde paran yoksa secenegin ve bekleme suresinin kisaliginin bir manasi mi var? ote yandan o hantal sistemlerde herkesin sansi var, ustune parasi olan ozel sigortayla kendini daha da guvende hissedebiliyor. nihai olarak zaten sistemlerin karsilastirilmasi, munferit ornekler uzerinden de yapilmaz. 60 milyonluk veya 300 milyonluk sistemlerde sira beklerken oleni de olacak, tanzanyaya tedaviye gideni de, kalp ameliyatini kendi yapani da. avrupadaki, kanadaki sistemler daha cok kisiye, daha ucuza, genel kriterlere gore de daha iyi bir hizmet sunuyorsa, sadece ekonomik verimi bakimindan da degil, birbirine destek olan bir topluluk olarak kulturu de daha insancil bir yone itiyorsa bunlarin kiyasi bile abes.

    ----
    bitirmeden once kisisel tecrubemi de aktarayim. ortalamaya kiyasla sahane bir saglik hizmeti aliyorum. cunku isverenim icin degerli bir isciyim, o yuzden yarisini maasimdan kesip, yarisini da kendi ekleyip, sigorta sirketinin en kral planina odeme yapiyor. dolayisiyla birsey oldugu zaman bazen ayni gune, kesinlikle ayni hafta icinde randevu alabiliyorum. dunya kadar da doktor/poliklinik/hastane var, sigorta sirketinin internet sayfasindan girip anlasmali olanlari google maps'te isaretliyorum, birinin servisini begenmezsem ona bir daha gitmemekle kalmiyor, oraya buraya feedback de yaziyorum baskalari gorsun diye. bu yuzden de bu yerlerin cogunda ortam sahane, otel lobisi gibi yerler, tertemiz, millet bana saygili, soru sordum mu essekler gibi cevapliyorlar, dava acip yedi sulalesini surundurme hakkim oldugu icin sorumlu davraniyorlar, falan fismekan. butun bunlari yapiyorum, vizite ucretim 20 dolar. doktor rontgen mi onerdi, tak gidiyorum yan sokaktaki lab'a, rontgen bedava. kan testi mi lazim, tak ayni gun, bana maliyeti sifir.

    haaa nasil oluyor bu is? bir gun o lab testinin faturasini gordum, 1200 dolar. rutin kan testinin maliyeti 1200 dolar mi olur lan? doktor idari, hukuki, medikal teknoloji yatiriminin parasini bu sekilde cikariyormus. her seferinde o 1200 dolarlari odeyen sigortanin durumu ne? gecen ceyrekte yarim milyar dolar kar. demek ki baskalarindan, benim sirketten, benim kesilen maas cekinden fazlasiyla cikariyorlar o sisirilmis faturalari. bu yuzden benzer durumda olanlar incitmeden sikiliyorlar. toplumun geri kalaninin durumu ise cok daha vahim.

    bu arada para baronu biri jetiyle catima konsa, dese ki birader millet tavsan gibi uruyor, 7 milyara dayandik, bir ara sizi kisirlastirmamiz lazim. tasarruflar bana kalacak ama kirintilari da senin gibilere duser, ne dersin? hay hay derim, yuzugunu operim.
  • "benim verdigim vergiyle baskasina niye saglik hizmeti verilsin?" mantigiyla karsi cikilan saglik reformudur. halbuki amerika'da hali hazirda bu mevcut (bkz: medicare) (bkz: medicaid). maddi durumu belli bir seviyenin altinda olanlarla yasi 65'in ustunde olanlara devlet tarafindan saglik sigortasi veriliyor. yalniz bu sistemdeki problem maddi durumun belli bir seviyenin ustune cikti mi saglik sigortasinin kesilmesi. yillik minumum gelirin, bildigim kadariyla, asagi yukari 35 bin dolarin altindaysa (ailecek) medicaid alabiliyorsun. burada soyle bir sakat nokta var. mesela benim biraz daha calisip 45 bin kazanma imkanim olsa da (yine ailecek) bunu yapmiyorum cunku o zaman saglik sigorta mi kaybedecegim. sigortaya ailecek verecegim toplam para 10 bin dolardan cok fazla olacagi icin o minumum seviyeyi gecmem beni maddi zarara ugratacak. dolayisiyla fakir kalmayi tercih ediyorum. ayni celiski welfare sistemi icin de gecerli. sadece fakirlere saglik sigortasi (ve diger turlu yardimlar) veren sosyal politikalar insanlari calismamaya itiyor. zira egrinin belli bir araliginda olan insanlar icin calismak maddi olarak daha zararli oluyor cunku sosyal yardim hizmetlerinden faydalanamiyorlar. bundan dolayi da o minumum cizgiyi gecmemeye calisiyorlar. obama'nin saglik reformu bu celiskiyi gideriyor. yani o minumum seviyenin hemen altinda bulunan bir ailenin ferdinin "yav calisirsam saglik sigortamizi kesecekler" diyerek calismamasi mantiksizligi ortadan kalkiyor. isin bu pragmatik taraflarinin otesinde birinin utanmadan televizyonda ihtiyaci olan herkese temel saglik hizmetlerinin verilmesini oneren bir uygulamaya karsi cikabilmesine sasiriyorum. ozellikle fox tv gibi, guya ki, cok insancil, muhafazakar vatan, millet, missouri nehri soylemlerinden ekmek yiyen bir kanalin bu son derece altruistik cabaya bu derece bir istahla saldirmasini anlamiyorum. fox tv savas cigirtkanligi icin nasil amerikada ordu icin taseronluk yapan bilumum sirket tarafindan gudumlendiyse, simdi de sigorta sirketleri tarafindan gudumleniyor herhalde.
  • dunyanin acik ara en gelismis ve kuvvetli askeriyesine, rekor aciktaki devlet butcesinin halen yuzde 25'ini ayirmayi vatanseverlik/milliyetcilik dangalakligi sayesinde cok bulmayan, tum bu maliyetin kamulastirilmasinda da (socialized) kapitalizme karsi bir tehdit unsuru gormeyen cumhuriyetci tayfanin, dunyada 37. sirada bulunan saglik sistemlerine kamu opsiyonu eklenmesini sosyalizmle es tutacak kadar galeyana gelmesi tam bir trajikomedi. 2010'daki yerel secimleri dusunen politikacilarin bu ikiyuzlulugu, cahil cuheyla kesimin irrasyonel korkularini korukledikce, halk da iyice polarize oluyor. bu haliyle birseylerin yasasini cikaracaklar ama kamu opsiyonu olmadan cikan birseyin reform olarak adlandirilmasi politik makyajdan fazlasi degil.

    yine de, amerikan siyaseti bu en boktan, en sig, en riyakar haliyle dahi turkiyedeki kadar gicik etmiyor beni. en azindan onemli konularda partileri ayiran temel ideolojiler, prensipler var. serbest piyasaya kokten inananlara karsi keynesian politikalari savunanlar gibi. spektrum avrupaya kiyasla daha dar ama fikir ayriligi birtakim prensiplere dayaniyor ve iki buyuk parti de epey dinamik. bizdeki buyuk siyasi partilerin bircok konuda hicbir prensip farklari yok; partilerin coklugu da gecerli ideoloji bollugu yerine parti ici demokrasisi olmayan bir sistemdeki liderlik mucadelesinin sonucu.

    obama'nin veya bush'un parti baskani oldugunu, kirk sene o koltukta oturdugunu, senatodaki ve temsilciler meclisindeki parti liderlerini atadigini, kendisini kurultayda sececek adamlari kendisinin sectigini hayal ediyorum da bir garip oluyorum.
  • biraz geç kalmış olsam da, konu hakkında obama'nın kendi ağzından ny times'da yayınlanan op-ed'i:

    http://www.nytimes.com/…q=barack obama&st=cse&scp=4

    ne diyor: "in the end, health care reform isn’t about politics and fear. it’s about changing a system that often works better for the health-insurance companies than it does for millions of americans."

    çıkıp derdini halka daha çok, inadına, fox tv yorumcuları gibi konuşanları susturmak adına anlatması lazım. sanıyorum en çok bizim kafeteryadan tanıdığım, haftada 7 gün, günde en az 14-16 saat, sürekli ayakta durarak üç ayrı işte, sırf sağlık sigortasını kaybememek ve tek çocuğunu sigortasız bırakmamak için çalışan abla ve onunla aynı mücadeleyi veren emekçiler sevinmiştir.
hesabın var mı? giriş yap