• kucuk kucuk dukkanlar, ninja yildizindan tutun abuk sabuk yiyecege kadar satan seyyar saticilar ve rus mafyasindan secme adamlari gorebileceginiz plaj. helal olsun, arkadaki binalari bir sira agac ile gizlemeyi basarmislar, binalarin arasinda denize giriyormus gibi bir his yok. plaja paralel olan sokak oldukca hareketlidir ama pahalidir. bir arka sokaginda daha ucuz mekanlar mevcuttur.
    bu arada uyuz eden su olay karsiniza cikabilir: yerel thai yemeklerinden tatmak icin aranabilirsiniz. maalesef guzel ve goz onundeki mekanlar alman bira evleri ve finlandiya barbekuculeri tarafindan parsellenmis.
  • şöyle ufacık bir bilgi sahibi olmak için :

    http://www.phuket-info.com/patongbeach.htm
  • tayland'in phuket adasindadir.
  • phuket'in en unlu sahili. burdaki motto su sekildedir: "onemli degil, endiselenme mutlu ol. kendini mutlu hisset."*
  • fotograflarda, bloglarda anlata anlata bitirilememesine şaşırıyorum. bi kere öyle cam gibi beyaz mavi bir denizi yok. pis değil ancak bulanık bir deniz. içine giriyosun normal dalgası bile küt diye kafana geçiriyo, güvenli bi şekilde yüzemiyosun. dalgayı severim diyenler önce burayı bi deneyin sonra sevdiğinize karar verin. ayrıca aklınıza gittiğiniz en kalabalık gürültülü beach sahnenizi getirin. belki ondan da kalabalık insan gürühü var. ayrıca suya girdiğinizde bi yerlerinizi ısıran, gözle görünmeyen bişeyler var, bazen çok kayda değer bi acı değil ancak bazen de kaşımazsanız ölcek gibi. denizin içinde oranıza buranıza uzanıp kaşıma isteği.. hiç mi hiç konforlu bir denizi yok. bundan emin olun. otelimiz sahilin tam karşısında olmasına rağmen 6 günde sadece 1 defa girdik, havuzu denize tercih etmeyen ben, geri kalan günleri otel havuzunda geçirdik.

    ayrıca özellikle ilk gün ayak bastığınızda anlayacaksınız, bildiğin kokuyo şehir. sonra iki güne alışılıyor ama yemeklerdeki ağır baharatlardan mı ve şehrin kötü kanalizasyon sisteminden mi, bi de üstüne ağır nem..

    sokak lezzetleri çok çeşitli. ızgaraları, deniz ürünleri,çeşit çeşit noodle, tropik meyveleri gayet albenili.. ancak sokakta şişe dizilmiş tavuğu da kırmızı eti de en fazla 5 dk pişirip veriyorlar elinize. tavuk bildiğin gırç gırç ediyor, kırmızı eti söylemiyorum bile. o sıcakta o kadar et ürünü, soğutucu hiç bir sistemi olmayan seyyar tezgahlarda öylece sosa bulanmış bekliyorken oraya her gidenin bi ishal olma macerasına hak veriyor insan.

    isterseniz gayet güzel restoranları da var tabi. özellikle deniz ürünlerinin en irisini, en tazesini bulacağınızdan emin olun. restoran bakarken de çok elitist davranmayın, bulamazsınız öyle. sokaklarda en eliyüzü düzgün mekanda bile bi salaşlık dikkat çekiyor.

    pek çok sokaklarından geçtim, izlenimlerde bulundum ancak sadece bir akşamda iki kez fare gördüm. farelerden biri de hint restoranlarının çoğunlukta olduğu bir sokakta bi restorandan çıkıp karşı restorana fırlayan bi fareydi. allahtan avm(jungceylon) var, işte orda kapitalizmin tek iyi yanını gördüm. en azından temiz görünen, hiç değilse kliması olan (avm dışındaki dükkanlarda genellikle bulamazsınız, bıyıklarınız terleye terleye yersiniz yemeği) , düzgün bi menü kartı olan yerler genelde avm içindeki restoranlar.

    gelelim ucuzluğuna pahalılığına. biz gitmeden önce araştırma yaparken herkesin söylediği tek şey, ay orası çok ucuzmuuuş, lafıydı. biz de öyle düşünüyorduk. ancak gittiğimizde gördük ki, türkiyeden asla ucuz değil, hemen hemen eşit.
    --fiyatlarla ilgili yaptığım yorumlarda, ucuz diye bilindiği ve tanıtıldığı için özellikle kıyaslama yaptım. 'ya sen de tropik adaya gidiyosun olsun o kadar' diyenler için bu not. zaten ucuz beklentim olmasaydı buranın normali buymuş diyecektim. adamlar için --
    özellikle deniz ürünlerinde hayal kırıklığı yaşadım, deniz canlılarının cenneti olmasına rağmen burda daha ucuz olmasın beklerdim. mesela ıstakoz 100 gramı 25-30 tl,ortalama büyüklükte levrek 70 tl, büyük karidesler 100 gramı 20-25 tl. bi havuzdan satılan bir de tezgahta satılan deniz ürünleri var, eğer havuzdan seçecek olursanız bu yazdığım fiyatlara biraz daha ekleyeceksiniz. italyan pizza 25-30 tl civarı, kalamar 20 tl,, thai mutfağı isterseniz (noodle, aromalı pilavlar, sebzeli tavuk sote, karidesli kalamarlı soslu yemekler) 25-50 tl arasında değişiyor. waffle, donurma ve meyve dışında çok tatlı kültürü gelişmiş bi yer değil. en fazla bi italyan restoranında tiramisu tarzı tatlılardan alabilirsiniz, arada çok aşırı bir ücret farkı yoktu. salata barlarını mutlaka deneyin. yeşil-turuncu-sarı-kırmızı ve parlak renkleriyle, tazelikleriyle insanı cezbediyor. salatarının sosları lezzetli, zaten pilav da noodle da alsanız, et- tavuk da yeseniz hep bi şekerli geliyo ilk. ha meyvelere gelelim, güzel olanları var ama tezgahta gördüğünüz meyvelerin hepsi de mükemmel değil. zaten tatsız olanlar daha ucuz olarak dikkatinizi çekecektir. adam 1 tane papayayı soyup doğramış 7 tl ye satıyor, bir tabakta küçücük 5 tane mangosteen 17 lira, mandalina büyüklüğünde 2 tane passion fruit 7 tl. yani burda kilosu 2 liraya satılan, yollara dökülen mandalinayı al, bir tanesini 5 liraya millete kakala. yine deniz ürünlerindeki hayal kırıklığım meyveler konusunda da yaşadım. yani bu kadar meyve cenneti bi yer olup bu kadar yüksek fiyat istemeleri, gerçekten hiç dürüstçe değil. ayrıca bize denk gelen satıcılar için, meyvelerde pazarlık yapmıyolar.

    esnafına değinecek olursam da, evet pazarlık yapılması şart. çünkü avm dışında nerden bişey satın almak istesek, acaba beni kazıklıyo mu hissi yüzünden adam gibi alışveriş yapamadık. hele de pazarlık yapmak tarzınız değilse bile burda zorla yapıyorsunuz ve bu da hiç iyi hissettirmiyor. örneğin bir fil objesi almak istedik, öyle kocaman filan değil komidin üstüne konulacak bişey sonuçta. bize söylediği fiyat 1500 baht yani 42 dolar. pazarlık yapmak zorundasın yani. o kadar bariz ki bol keseden salladığı. zorla 1000 bahta indi ama yerlisi olsak gitsek bize diyeceği 500-600 bahttır. onun ederi ancak bu. sonra sinir oluyosun çıkıyosun dükkandan bu sefer arkandan bağırıyo tamam 700 olsun diye. insana yolunacak keriz muamelesi yapıyolar. böyle böyle fil alamadan döndük yani.. hayır o fiyata alsan file her baktığında lan ayaküstü s.ktiler bizi diycez. esnafı çok gıcık.

    oraya kadar gitmişken mutlaka phiphi adası, james bond adası, phuket şehir turuna katılmanızı öneririm. bu saydığım turların fiyatları genel olarak kişi başı 3000-3500 baht arası.yani ortalama 320 tl. oha dediğinizi duyar gibiyim. zaten bu turlara pazarlık yapmak için bi sürü vaktimizi harcadık. pek çok tur acentesi var, acente dediğime bakmayın, yolun kenarlarında stand açmış oturan kikirdek kızlar, çoğu da hiç güven vermiyor. çünkü tura karar verdiğinizde o anda parayı alıyorlar. o yüzden avm içinde bi standdan aldık. tek kişi fiyatına iki kişi olarak pazarlık yaptık. hatta avm karşısında bi acentanın önündeki standda kız hiç bizi zorlamadan tek kişi fiyatına iki kişiyi kabul etmişti ama biz almış bulunduk. ancak biz o kadar tur standı dolaştık ki onların içinde bu fiyatı sadece ikisi kabul etti. yani düşünün turistlere atılan kazığı.

    phuket belki ucuzdu, hatta çok çok ucuz bi tatil yeriydi ama bu on bilemedin on beş sene önceydi. şuan tüm yerlilerin gözü açılmış. ortalıkta minibüs otobüs yok, sadece tuktuk denilen kamyonetten de küçük olan bi arabaları var. yürüyerek 15 dakikada aldığım yol için kişi başı 15 tl istediler.

    genel olarak sakin ve mutlu görünüyorlar. yüksek standartlarda yaşamıyorlar ama hallerinden oldukça memnunlar. transseksüellerin ülkemizde olduğu gibi sadece seks işçisi olarak görülmediği bi yer, tezgah açıp birşeyler satabiliyorlar ve en önemlisi gündüz de gece de toplum içindeler. giyim kuşam yönünden hiç özenli bi yerli görmedim. kızların çoğunda bıyık görmeye hazırlıklı olun. ayrıca turistler dışında bir tane bile şişman insan yok. bizi en çok şaşırtan şey rock n roll müzik kültürü oldu. çünkü gidenlerin sayfasından bu konuyla ilgili hiçbir şey okumamıştık. yürürken muhtelif yerlerden gelen rock müzik acayip iyi hissettirdi. hatta içkimizi alıp sahile gittiğimizde uzaktan birilerinin açtığı müzik sesleri çok keyifliydi. rock city barda cover parçalar seslendiren süpper bi grup bulduk, bkk superstar. bikaç defa gittik.
    sex turizmi de revaçta. bir sürü yaşlı adamın yanında genç taylandlı kızlar. yalnız öyle okyanuslar aşılıp gelinecek bi seksapelitesi olmayan kızlar. barlarda direklerin yanında öyle bi duruyorlar ki otobüs bekliyor sanırsın. belirttiğim gibi giyim konusu yerlerde, direk dansı yapan(yapamayan) kızların üstünde askılı siyah body ve kot şort. aşırı özensiz ve çoğunun duruşu estetik bile değil. pek çok showlar var ve en popüleri ping pong show. sokakta adım başı sizi ikna etmeye çalışan tipler mevcut.

    batılı turistler kadar hint, arap turistler de mevcut. çinli, japon turistler de çoğunlukta. ancak patongda turist profili çok düşük.

    yani phuketin tur kataloglarında, videolarda, fotoğraflarda gösterilen şekli biraz satış illüzyonu. ucuz diye bahsedilmesi zaten şehir efsanesi. ancak farklı kültürler, farklı lezzetler, çeşitli mutfaklar, egzotik yerler açısından eğlenceli ve gayet yeterli olduğunu düşünüyorum. beklentilerinizi anlattığım düzeyde tutarsanız bi hayal kırıklığınız olmaz.
  • phuket gecelerinin en hareketli olduğu yer. patong beachdir. patong'da gece hayatının merkezi trafiğe kapalı olan bangla caddesidir. herhangi bir eğlenceye katılmasanız bile cadde boyunca karnavalın içinde gibi hissedilir.
    yol boyunca sizi ellerinde katalog ile barlara davet eden ilginç giyimli insanlar tarafından durdurulmak kaçınılmaz.
  • phuket’in en ünlü ve en berbat plajıdır. buraya gideceğinize şile’ye gidin, hiç olmazsa paranız cebinizde kalır.
  • phukete kadar gidip carsi kalabaliginin icinde denize girmek gercekten cok mantikli*

    o kadar ada var etrafta 3 kurus verip tekneyle acikta yuzmek varken patongla vakit kaybetmeyin derim.
  • adı, "piknik tüp yere düşünce çıkardığı ses"ten gelmekte olan phuket adası'ndaki yer.
  • fransız pasaportlu arap motorcu terörü olmasa güzel yer aslında. bir de çok rus var. bazı yerler küçük rusya.
hesabın var mı? giriş yap