• (bkz: pax romana)(bkz: pax americana)
  • "osmanlı barışı" anlamına gelir.
  • pax romana gibi devlet-i aliye olarak adlandırılan, günümüzde ise osmanlı imparatorluğu veyahut osmanlı devletinin; klasik yozlaşmış, köhnemiş, çürümüş tarih derslerinden öğrendiğimiz kadarıyla tabii sınırlarına ulaşması sonucu ortadoğu, kuzey afrika ve balkanlarda uzun bir dönemin sükûn içerisinde geçtiği için imparatorluğa atfedilen osmanlı barışı anlamına gelen tamlama.

    efenim bu barış meselesinin, sakın ola öyle 'laylaylom yaşasın osmanlılar geldi haydi bulgarlar, rumlar, arnavutlar hep beraber halaya!' nidaları ile olduğunu sanmayalım. biraz memnuniyet var tabii osmanlı yönetiminin eyalet sisteminden ötürü ama ne de olsa tahakküm efenim. hangi millet tahakküm altında yaşam ister sonra... sadece güçlü değiller ve osmanlı imparatorluğu'na güveniyorlar koca avrupa'da! sırplar dahi fransız ihtilali sonrası ulusal uyanış hareketlerine kadar büyük abisi, slav akrabası, mezhebdaşı rus çarlığını takmamıştır bile bir tarafına. hoş zaten çarlık gücünü onaltıncı yüzyılda bulmaya başladı ya neyse.

    osmanlı imparatorluğunun fethettiği topraklarda vergileri eski vergileri hafifleterek alması ve niçe yerde serfliği kaldırması, fethedilen bölgenin aristokrasisini ortadan kaldırmayıp kullanması ve de dinî tahakküm uygulamaması sonucu osmanlı imparatorluğu bu topraklarda uzun süre belâsız bir şekilde barış içerisinde yaşamıştır, yaşatmıştır. hatta efenim meşhur fetret devri sırasında hıristiyan tebaanın çoğunlukta olduğu balkan toprakları elden çıkmamıştır; diğer beylikler canlanırken anadolu'da! bu da gösterir ki efenim şüphesiz osmanlı imparatorluğu balkan halkları için daha cazip bir seçenektir. he arada sırada huzursuz, kanı bozuklar da çıkmamış mıdır. tabii çıkmıştır (bkz: kazıklı voyvoda) ama osmanlı bu mezalimi de alt etmeyi vazife bilmiştir.

    pax romana gibi geniş ölçekli bir sükûnet dönemi değildir bu muhakkak! roma imparatorluğu o zamanlar için bilinen dünyanın hemen hepsini fethetmiş ve hegemonyası altına almışken; osmanlı imparatorluğu'nun karşısında birleşik krallık, ispanya ve avusturya habsburgları ve rus çarlığı gibi devrin müsavi güçleri vardı. bu açıdan bu pax (bkz: barış) büyük ölçekli olmasa da nisbeten uzun solukludur.
  • kanuni sultan süleyman'ın gerçekleştirmek istediği "osmanlı barışı" (dünya barışı)dır. bu sebeple elindeki gücü rakiplerini, düşmanlarını saldırıdan caydırmak için kullanmıştır. 46 yıl boyunca osmanlı topraklarının çok fazla genişlememesi (yavuz sultan selim'in 8 yılda 2.5 kat artırmasına kıyasla) bu barışın göstergesidir.
  • yerini pax britannia'ya bırakmıştır. pax ottomana'ya yağma diyenlere veri babında; dünyanın anasını ağlatan pax americana ve pax britannia önerilir.
  • dünya tarihinde bugüne kadar gördüğümüz son "pax"ı teşkil eder, zira o günden bu yana bu ünvanı hakedecek büyüklük ve etkinlikte bir imparatorluk henüz gelmemiştir dünya yüzüne.
  • su an birbirini yiyen ama "osmanli idaresi altinda baris icinde yasiyorlardi... " seklinde hikayeler anlatilan milletler icin, osmanli yerine sscb koyup sasirabileceginizi biliyor muydunuz ?

    sscb idaresinde de abhaz'larla gurcu'ler, ermeni'lerle azeri'ler "baris" icerisinde yasiyordu zira yiyosa yasamasinlar. aynen osmanli gibi, sscb tepelerine binerdi. o "huzur ve sukunet" ortaminin silahla saglandigini aklimizda tutalim hele, onu bilelim de ona gore ovelim.
  • barış dediğimiz şeyin uğruna savaşılması gereken bir yaşam hali olduğuna inançla beraber düşünülmesi gereken pax. tarihte bunu kurabilen hiçbir devlet halkları tatlı dille, konuşarak kendi safına çekmemiştir; çünkü işin içinde devletlerin büyüme nedeni olan ekonomik temeller yatmaktadır.

    kabaca:
    bir iktidar (modern dönemlerden önce bir aile ile temsil edilen erk) konuşlandığı başkentin ve çevresinin yönetimini ele geçirdiğinde bunun tüm ticaret hacmine de yöne verebilir. bunun ardından komşularla ticaret ilişkileri ortaya çıkar. bu ticaret ilişkileri ise iki devlet arasında vergi anlaşmazlıkları, kervan yollarının güvenliği, hükümranlık sınırlarının kesinliği gibi çeşitli sorunlar doğurur -ki bunların en başında vergi sorunları gelmektedir; çünkü bildiğimiz bir şey para demek iktidar demektir. iktidarın başındaki erk ticaretle uğraşmıyorsa, uğraşan tüccarlarla dirsek teması vardır; çünkü para demek asker demek güç demek halka dağıtılacak sus payı demek çarkların dönmesi demek. o desteği alamayan hükümdar tahtını da kaybeder, her şey olur. şimdi bu açıdan bakarsak olaya, bir devletin büyümesindeki yegane neden temelde ekonomisinin büyümesidir. sanayi devriminden önce, yani devletlerin büyümelerinin ekonomik anlamda toprağa dayalı olduğu sistemde, bu barışı sağlamanın, ticarette vergileri düşürmenin, tüccarı rahatlatmanın, askeri dinç tutmanın, tebaaya göz dağı vermenin ve nihayetinde dini koşulları sağlamanın en basit yolu toprak almak, başka ülkelere akınlar düzenlemek, onları güçle ezmektir.

    roma da aynı saikle hareket etti, osmanlı devleti de aynısını yaptı; gelelim amerika'ya yine farklı bir durum görmeyiz. ticareti stabil şekilde kontrol altına almak ve akışı devam ettirmek. osmanlı devletine imparatorluk niteliği veren kavram burada önemlidir işte: devlet tebaasından vergisini alır karşılığında verdiği tek hizmet adalet ve güvenliktir (ki osmanlı devletinin bu iki konuda çok gelişmiş bir teşkilat yapısı vardır) ve onları diğer tüm işlerinde serbest bırakır: uymaları gereken kurallar üretimi durdurmamak ve vergi ödemektir. aksi takdirde ne roma ne osmanlı ne britanya ne de amerika (ki onun barışı çok tartışılır bu çerçevede. küresel ölçekte olmasa da kanada daha iyi bir örnektir) bu kadar geniş bir coğrafyada, köyünden köyüne gittiğinde belki dili bile değişen topraklarda bu kadar uzun süreler boyu hüküm sürerlerdi.

    bunlar çok kaba olarak gelezeli yaşanan paxların ortak özellikleridir. pax ottomana özeline bakacak olursak, orada daire-i adliye (a.k.a. daire-i adalet) denen müthiş ve sarslmaz formülü görürüz. sanayi devrimi öncesi yönetimlerde, henüz işçi sınıfı oluşmamışken, üretim toprağa bağlıyken ve iktidarının kaynağını ulemanın elinden kurtarmış ama yine de yönetimde onun sözleriyle bağlıyken olabilecek en üst seviyede teşkilatlanma bu dairedir: pax'ın temeli, sultanın reayaya karşı sorumluluğu, yaratıcıya vereceği hesap, askeri doyurması gerekliliği ama onun başıbozuk olmaması için alması gereken önlemlerin hepsi ince bir dengedir. kalu beladan (antik yunan, roma, antik mısır, pers, selçuklu) beri imbikten süzülen ve osmanlı devlet yönetiminde billurlaşan bir su damlasıdır. üzerine tüm sistemin kurulduğu, bilinen dünyanın ulaşılabilen topraklarında hükümran olmanın üzerine kurulduğu özdür.

    sözü edilen barış elbette çiçek çocukların hayal ettikleri romantik dünya değildi. elde edilişi kanlı ve acılıdır; ancak elde edilecek "greater good" adına verilmiş kayıplardır bunlar. bizim bugünkü (modern, hatta post modern) anlayışımızla baktığımızda canavarlık gibi görünen şeyler olmakla beraber, geçmiş zaman uygarlıklarında olabilecek olanın en iyisidir.
hesabın var mı? giriş yap