• kısa ama guzel bir jane austen romanıdır. aslinda tipik bir jane austen romanidir da diyebiliriz.

    okuyali iki ayı gecmemesine ragmen, maalesef isimlerin hicbirini animsamiyorum. * neyse olay orgusu soyle:

    roman sir olan babanin aristokrasi cizelgesini okumasiyla baslar. esini kaybetmis ve bekar baba statu manyagidir. buyuk kizi da ayn kafadandir, bu buyuk kiz da o donemin kosullarinda evde kalmış olduğu halde, henuz desperate statusunde degildir. ayrica evin idaresinden sorumludur ve bu sorumluluk da hayatına bir anlam kazandirir. babasiyla en buyuk kiz ayni kafada oldukları icin cok iyi anlasirlar. en kucuk kiz, niteliklerine gore cok iyi bir evlilik yapmistir. bu bu ortanca kiz da yakındaki bir kasabada yasamaktadir. bu karakter her ne kadar pride and prejudicedaki charlotte kadar akilli ve sensibile olmasa da bazi yonleriyle ona benzerlik gosterir. bir de kizlarin anasinin ve babasinin yakın dost olan lady craven * diye bir kadın vardir. o da sinif, statu konusuna cok onem veren, ama cok akilli ve de zeki de olan bir aile dostudur.
    ana karekter evin ortanca kizidir. bu da annesi gibi sagduyulu ve akilli bir kizdir. lady cravenla cok yakındır, cunku bu lady olen annesinin yerini doldurmustur birazcik. annesinin olumunden en cok bu duyarli guzel--ama mankenler kadar degil-- bu kizimiz etkilenmistir. sagduyusuz, akilsiz gosteris meraklisi ablasi ve babasi gelirlerinden cok para harcamaktadir ve bu kizimiza hic kulak asmadiklari gibi hatta onu asagiladiklari icin de bu tarz finansal sorunlari artar.

    akilsiz baba ve buyuk kiz artik kendi estatelerinde yasamalari olanaksiz hale geldiği icin ve ayni yerde * baska bir eve cikmayi da gururlarına yediremedikleri icin donemin yukselen degeri batha tasinmaya karar verirler. bu sırada da ortanca kiz evli kiz kardesinin yanina gidecektir filan. evlerine de bir tenant bulacaklardir. sonunda kaptan bir kiraci bulurlar.

    neyse kiz kardesinin yaninda bizim kiz yillar once henuz teenagerken asik oldugu, sozlendigi ancak lady craven, babasi ve ablasi tarafından ikna edildigi icin biraktigi ve kalbini kirdigi denizci * eski askiyla karsilasir. lakin bu eski aski da, kendisini terk ettiginde blooming olan ama simdi sonmus olan bu kizla yeniden bir araya gelmeden once baska bir kizla ilgilenir.

    bu genc kaptan bizim kiza, yeterince resolutionu olmadigi, ikna edildigi icin icin kizgindir. neyse ofkesi gecer bir reluctance doneminden sonra. sonucta bir araya gelirler. her zaman yaptigi gibi jane austen ufak hatalarına ragmen guzel, akilli ve sag duyulu olan karakterini odullendirirken, orta kararlar da nispeten iyi, geri kalan akilsizlar da o kadarcik akli olan insanlar icin cok iyi sartlarda devam ederler.

    sonucta jane austen hep yaptigini yapar; aslinda yazmakta cok basarili oldugu o cheesy asik diyaloglarini, bu romanda da, iki asik en sonunda bir araya geldikleri zaman kisa ozetleyici ve betimleyici paragraflarla keser atar. yorulmustur, zaten her yazar yorulmaz mı?
  • ing. : ikna kabiliyeti, ikna etme. perception ile beraber okunusu cezbeden ingilizce kelimeler ba$lıgı altında yer alması gereken ingilizce kelime. ayrıca delicesine bir science dept parcasi.
  • ana karakteri diğerlerine göre daha yaşlı olan jane austen romanı.
    ayrıca sosyal psikoloji dersinde hocanın bütün dönem ısrarla yanlış yazdığı kelime.
  • jane austen'in yazdigi en yalniz ana karakter, anne elliot'i iceren son romanidir. annesi yerine koydugu lady russell da dahil olmak uzere onu tam olarak anlayacak, dinleyecek tek bir kisi yoktur etrafinda. ayrica en yasli kahramanidir austen'in, 27 yasindadir.*
  • 2007 yılında bbc tarafından çok başarılı bir uyarlaması yapılan sürükleyici kitap. dvdleri türkiye'de de satılmakta. yıllarca dönüp dolaşıp pride and prejudice, sense and sensibility ve emma'yı tekrar tekrar izledikten sonra farklı bir jane austen uyarlaması ilaç gibi geliyor insana.
  • 2007 senesinde yeniden filme uyarlanmış olan romandır; başrollerini sally hawkins (anne elliot) ve rupert penry-jones (captain wentworth) oynamaktadır. ikisinin de oyunculukları hakkını vermektedir ve seyirciye gerçekten hislerini yansıtabilmişlerdir. diyaloglarını zayıf bulmuş olsam da; oyunculuk, mekan, kıyafetler, müzik ve elbette ki hikaye filmi sevmeme yetmiştir. -hele ki anne'in filmin bir bölümünde moonlight sonata çalıyor olması beni derinden etkilemiştir.-
  • ikna adında meral gaspıralı tarafından yapılmış bir çevirisi de vardır bu romanın.
  • inanç isimli başka bir çevirisi ve de ikinci şans adında bir filmi de vardır bu kitabın.
  • 1995 ve 2007 de televizyon için çekilmiş film versiyonları vardır ama pride and prejudice kadar başarılı uyarlamalar değildir ikisi de. aynı zamanda yazılmış en romantik mektuplardan birinin de okunabileceği kitaptır.

    --- spoiler ---
    orjinal mektup ve meral gaspıralı'nın çevirileri şöyle:

    "i can listen no longer in silence. i must speak to you by such means as are within my reach. you pierce my soul. i am half agony, half hope. tell me not that i am too late, that such precious feelings are gone for ever. i offer myself to you again with a heart even more your own than when you almost broke it, eight years and a half ago. dare not say that man forgets sooner than woman, that his love has an earlier death. i have loved none but you. unjust i may have been, weak and resentful i have been, but never inconstant. you alone have brought me to bath. for you alone i think and plan. have you not seen this? can you fail to have understood my wishes? i had not waited even these ten days, could i have read your feelings, as i think you must have penetrated mine. i can hardly write. i am every instant hearing something which overpowers me. you sink your voice, but i can distinguish the tones of that voice when they would be lost on others. too good, too excellent creature! you do us justice, indeed. you do believe that there is true attachment and constancy among men. believe it to be most fervent, most undeviating, in
    f. w."
    "i must go, uncertain of my fate; but i shall return hither, or follow your party, as soon as possible. a word, a look will be enough to decide whether i enter your father's house this evening or never."

    "daha fazla sesimi çıkarmadan dinleyemem. sizinle elimdeki imkandan yararlanarak konuşmalıyım. beni perişan ediyorsunuz. yarı can çekişiyor, yarı umutla havalara uçuyorum. çok geç kalmadığımı, böylesi değerli duyguların sonsuza dek kayıplara karışmadığını söyleyin bana. sekiz buçuk yıl önce nerdeyse paramparça ettiğiniz zamankinden de daha çok size ait bir kalple kendimi size sunuyorum. erkeğin kadından daha çabuk unuttuğunu , erkeğin aşkının daha çabuk söndüğünü sakın söyelemeyin bana. sizden başka kimseyi sevmedim. sırf sizin için bath'a geldim. yanlız sizi düşünüyor, planlar yapıyorum. bunu göremediniz mi? arzularımı anlayamıyor musunuz? sizin benim duygularımı sezdiğiniz gibi, bende sizinkileri sezebilmiş olsam , şu on günü bile beklemezdim. bu satırları zorlukla yazıyorum. her an beni mahveden birşey duyuyorum. sesinizi alçaltıyorsunuz, ama ben o sesin başkalarının dikkatinden kaçacak çeiştli tonlarını ayırt edebiliyorum. fazla iyi , fazla mükemmel yaratık! bize adil davranıyorsunuz. erkeklerde de güçlü bağlılıklar ve sadakat olduğuna inanıyorsunuz. fw'te bu duyguların en ateşlilerinin en şaşmazlarının olduğuna inanın.
    artık kaderimde beni neyin beklediğine emin olmadan gitmek zorundayım ; ama en kısa zamanda buraya dönecek veya grubunuza katılacağım. bir tek söz, bir bakış bu akşam bana evine gelmeye ya da sonsuza dek ordan uzaklaşmaya karar vermeme yetecek"
    --- spoiler ---
  • kimse tarafından anlaşılmayan anne elliot'ın başkalarından aldığı yanlış fikirlerden kendi doğru fikirlerine olan inancını anlatan doğru zamanı beklemek üzerine bir jane austen romanı.
hesabın var mı? giriş yap