• yazarı raif karadağ 1973 senesinde ölmüştür.
  • yazarının tam başbakanla görüşecekken otel odasında ölü bulunduğu ve uzun zaman* yeni baskısı yapılmayan benimse bir devlet kütüphanesinde okuyucuya sunulmayan kitaplar arasında tesadüfen bularak okuduğum kitap.

    uluslararası petrol şirketlerinin* üçüncü dünya ülkelerini nasıl, hangi yollarla karıştırdığını, ayaklarına bağ olan hükümetleri nasıl düşürdüğünü anlatır. yanlış hatırlamıyorsam romanya, ispanya ve iran üç ana başlıktı.

    böyle bir içerik doğrudan cinayet işlemeye neden olmasa da benim için kitabın asıl değeri hükümet dışı güçlerin uluslararası ilişkilerdeki yerini son derece realist bir açıdan anlatıyor olması. bu haliyle 60'ların sonu gibi herkesin ideoloji adı verilen peri masallarına inandığı bir dönem için oldukça istisnai bir çalışmadır.

    komplo teorilerinin internete kusulduğu günümüz için çok çarpıcı şeyler anlatmıyorsa da komplo teorisi nedir, ne nereye kadar gerçek nereden sonra kurgudur'u anlamlandırabilmek için kerteriz görevi görebilecek bir kitaptır.
  • petrol için neler neler yapıldığını gösteren gerçek anlamda şok edici harika bir kitap. okurken ister istemez gıcık oluyorsunuz yapılanlara ama bir yandan da petrol kralı henri wilhelm august deterding'e büyük saygı duyuyorsunuz.

    sözün özü mutlaka okunması gereken bir kitaptır.
  • an itibariyle bitirdiğim kitap. yazar yıllar içinde petrol için akan kanların kronolojisini yapmış resmen. fakat kitabı okurken kişilik bölünmesi yaşadım. araştırmacı ve meraklı yanım kitabı büyük bir şevkle okurken bilimsel yanım her an kitabı elimden atıp yeğene hediye etmeme sebep olacaktı. bu kararsızlık sarmalında bitirilmiş bir kitaptı bu ve bu yüzden kafamda binlerce soru işareti bırakıp kütüphanedeki yerini aldı.

    kitap petrolün dünya siyasetinde ne kadar önemli aynı zamanda ne kadar da kirli bir sıvı olduğu üzerine kurulmuş. öyle ki yazar 19. ve 20. yy'a damga vurmuş tüm siyasi hadiseleri bu kirli, ve parlak sıvıya bağlar vaziyette. 1815 düzeni, balkan savaşları, 1. ve 2. dünya savaşları. hemen hepsinde petrolden biz iz buluyor, petrolün sebep olduğu hadise ve gelişmeleri isim isim, tarih tarih ortaya koyuyor.

    kitapta bahsedilen aslında 2 büyük petrol şirketinin arasında yaşanan çekişme ve bu mücadelenin dünya siyasetine ve siyasi tarihe etkileri. bu şirketlerden birisi ingiltere'nin hamisi olduğu royal dutch-shell ve diğeri abd'nin sahibi olduğu standart oil. yazara göre bu iki şirket dünyadaki petrol rezervleri üzerinde söz sahibi olmak için darbeler düzenlemekte, suikastlar tertiplemekte ve kaos çıkarmaktan geri durmamaktadır. çatışma ve mücadele bölgeleri olarak latin amerika, romanya, ispanya ve özellikle iran ve ırak gibi yerlere kitapta yer vermektedir. (ırak ve musul konusu için yazarın petrol fırtınası-2 isimli özel bir kitap yazdığını da burada belirtmek gerekir)

    anlatılan hadiseler, olaylar ve mücadelelerde malesef kaynak gösterilmiyor. bu bakımdan pozitivist yanınızı kitaba inandırmakta zorluk yaşayabilirsiniz. yazar bu durumu farketmiş olacak ki kitabın kapağına "okuyacaklarınız bir hayal mahsülü değildir, yaşanmış ve yaşanmakta olan bir mücadelenin insafsız ve merhametsiz safhalarından ibarettir" notu düşme ihtiyacı hissetmiş. bu yüzden kitapta kurulan birçok iddialı cümle ve tespite "yok artık" nidalarıyla yaklaşmanız mümkün. ben bu gibi durumlarda gözlerim dipnot aradığında yazarın vefatının zihnimde oluşturduğu motivasyonu kullandım. size de tavsiye ederim. (şöyle ki kitabın yazarı raif karadağ 1973 senesinde dönemin c.başkanına petrol konusunda bir sunum yapacağı gece ankarada dinlenmekte olduğu otel odasında -henüz 53 yaşında ve sağlıklı olmasına rağmen- ölü bulunmuştur. beni bu kitabı heves ile okumama ve çok sayıda dipnotsuz ve yüksek telden tespitler olmasına rağmen kitabı elimden bırakmama sebep olan hadise bu olmuştur. kim, niçin hayatının 30 yılını petrol konusunda araştırma yapmış bir adamı öldürmek istesin ki. hele hele bir devlet başkanına petrol konusunda yapacağı sunumun arefesinde. kitabı okuyunca bu sorunun cevabı tabi ki kafanızda şekilleniyor.)

    kitapta ilgilimi çeken detaylara da değinmek isterim efem. yazar ittihat ve terakkiyi vatana ihanet edenler olarak tasvir etmiş bu ilgimi çeken bir husustu. ittihatçıların petrol için kan akıtmaktan çekinmeyenlerle ilişki kurduğunu, osmanlının sonunu getirerek petrolcülerin önünü açtıklarını savunmakta. hatta ve hatta ortadoğuda kaybedilen birçok petrol bölgesi için de kurucu kadroları yumuşak üslubu ile itham etmekten çekinmemekte kendisi.
    bir diğer husus iran meselesi. yazar iran konusuna kitapta önemli bir yer ayırmış. öyle ki ulusalcı diye bilinen ve petrolü millileştirmesiyle gönüllere giren musaddık rejimini komünist olmakla ve rusya'nın maşası olmasıyla itham etmiş ve iran'ın o dönemde bir kan gölüne dönmesinden musaddıkı sorumlu tutmuştur.

    kitapta değinilecek çok husus var. tespitlerin hepsi ilgi çekici ve akılda kalıcı nitelikte. petrolün dünya siyasetinde sahip olduğu yer hepimizin kafasında oldukça büyüktür lakin bu kitabı okuduktan sonra ona çok daha farklı bir değer atfediceksiniz, belki de sebep olduğu olaylar neticesinde onla aranıza belli bir mesafe koyacaksınız. (ne bileyim belki araba kullanmazsınız). yazanlara inanırsınız ya da inanmazsınız ama kesinlikle okunması gereken bir kitap. en azından yazarının başına gelenler bu kitabı merak etmenize sebep olmalı.
  • başlarını büyük bir zevkle okurken, yazarın sultan 2. abdulhamid'i yere göğe sığdıramadığını ve kurtuluş savaşından bahsederken atatürk'ten tek kelime söz etmediğini görünce tiksinip bıraktığım kitap. ayrıca kitapta yazan hiçbir bilgi için bir tek referans gösterilmemiş. nasıl bir araştırmaysa artık bu?

    kitabın sayfalarını karıştırırken acaba yossi kohen'den de bahsetmiş midir diye düşünmedim değil. zira tam da o kafayla yazılmış bir saçmalık olduğu her halinden belli. okumaya değmez.
hesabın var mı? giriş yap