• piyango bileti alacaksiniz, iki bilet var: biri 38742691, digeri 11111111. hangisini seçersiniz?
    hemen hepimiz ilkini seçeriz herhalde, ama acaba hepimiz ikisinin de çikma sansinin birbirine esit oldugunun farkina varir miyiz? bunun üzerine piyango almaktan vazgeçer miyiz?
  • bir italyan'in kurdugu, bianco isimli dukkandan turetilmi$, dilimizin orta yerine bir daha cikmamak uzere coreklenmi$tir.
  • olasilik hesabindan anlamayanlardan kesilen vergi.
  • hayatım boyunca icatçısını bulup telef etmem gerektiğini düşündüğüm yersiz, (yurtsuz diyemeyeceğim, yurdunu türki diyarlarda bulmuştur bu gereksiz fasilite) kolay para maksatlı olgu.
    behey kardeş hakkı bulam mı dersin diye sormak icabeder piyangoya bel bağlayanlar kısmısına! "çok bilet alayım ki bilmemne bilmemne oranım artsın" şeklinde ihtimal formülleri icadeden kimselerin, piyango haricinde bu fikirleri üretip ihtilal icap etmesi ise gayet muhtemeldir. (yani türkçesi kafanızı haybeden para kazanmaya yoracağınıza, ilim, fikir vs. ile uğraşın, belki bulacağınız yasa sizi paşalar gibi yaşatacaktır. -öldükten sonra bile-)
    o itibarla özellikle türk halkının çalışma azmini elinden alan bir armut piş ağzıma düş düşü olarak yorumlamaktayım ben piyangolayı. golaya kaçmaktır bir meyanda.
    derken aklıma pek muhterem bir insanla yaşadığım diyalog geldi, konuyapek leziz bir örnek olacağı kanaatindeyim;
    dafi: büyük ikramiye bana çıkarsa seni bu külfetlerden kurtaracağım, şu anki maaşının beş katı ile hesabıma çalışacaksın
    müstesna zat: iyi de piyango bileti alıyor musun?
    dafi: hayır ben piyangoya bağlanan paraya ve hayale karşıyım.
    müstesna zat: öeh (ya da hadi ordan mealli bir tümce)

    piyango meselesine bu kadar karşı iken, gün geçmiyor ki piyango ile karşılaşmayalım. özellikle yılbaşı arifelerinde. (başın arifesi nasıl oluyorsa, işte bu da o misal) bunu da bir örnekle izah etmeyi deneyeyim;
    müstesna zümre sözcüsü: daficim yılbaşı piyango havuzuna katılmak ister misin?
    dafi: hayır
    müstesna zümre sözcüsü: neden?
    dafi: nasıl olsa size çıksa ikramiye, beni bir şekilde görürsünüz, görmezseniz de ihtimam gösterilecek zümre olmadığınızı ıspat etmiş olursunuz....
    müstesna zümre sözcüsü: ehü ehü tamam..

    öte yandan konuya bu denli hınçla baktığımız bir sırada basılı yayının yektekinin 166. sahifesinde * şu tanıma rastlıyoruz;
    "(piyango' da istanbul'da yaşayan bir italyandı: (italyanmaz değil, dikkat buyurunuz) beyoğlu'nda talih oyunlarının imtiyazını 'bianco' adlı bir dükkan sahibi almıştı."

    piyangonun icatçısını bu şekilde bulmuş oluyoruz. tiz beyoğlu tarihi gözden geçirile*! biyankonun torunları buluna, kelleleri urula.
  • insanlarin utility fonksiyonlarinin* linear olmamasindan dogan enteresan bir olgu. bir insan elinde 1 lirasi varsa 1 mutlu oluyorsa 10000000 lirasi varken 10000000dan cok daha fazla mutlu olur. bu yuzden olasiliklar hesaplandiginda piyangodan kazanma ihtimali cok dusuk olmasina ragmen bu kadar bilet alan insan var. nedeni bu kadar insanin salak olmasi degil insanin dogasi geregi yani.
    tersi icin(bkz: sigorta)
  • dizisi vardı,elemanlar bizzat şahsa haber veriyordu, gastelerde falan teşhir yoktu ve maksimum gizliydi. bi piyangocu bi de vergi memuru gezerlerdi. bi türlü aradıkları adamı bulamazlar, barmene falan sorduklarında vergi memuru olan kartını bırakırdı. talihlimiz de vergiciler geldi diye tırsar, kaçmaya devam ederdi. başka da bi konusu yoktu zaten, parayı alan nasıl sevinir şimdi diye salak salak seyrederdik,salakmışız hakkaten.
  • bir amerikalı dostumuzun deyişiyle "stupidity tax" yani "aptallık vergisi". isteyen öder, isteyen vergisini kaçırır.

    ta ki vergisini düzenli ödeyen birisi köşeyi dönünceye kadar.

    now who's stupid?
  • hic almayan yoktur
hesabın var mı? giriş yap