• defalarca okusam bıkmayacağım sait faik abasıyanık öyküsü.

    insana dair, açıklanamayacak kadar derin ve hassas duyguları son derece yalın, son derece insani, son derece iyi bir gözlemle okuyucuya anlatmış ve öyküyü sevdirmiştir. insan kusurları ve tüm zaaflarıyla insandır. öyküdeki kadının evini öyle güzel tarif eder ki...

    "büyülenmiş gibi kadını takip ettim. kapı yerine takılmış bir çuvalın yırtığından içeri girdik. arkasında hamamlarda olduğu gibi bir tokmağı olan bir kapı açtık. içerisi yıkanmamış bir sefil insan kokusu ile abdesthane kokuyordu. muşamba ile örtülü masanın üstünde iki domates, iki hıyar vardı."
  • öyküdeki küçük çocuğu 400 darbe filmindeki çocuk karaktere çok benzettim. konuşmaları, hayat koşulları vs. truffaut bu öyküyü okumuş mudur acaba insan merak ediyor.
    film yayınlandığında sait faik abasıyanık hayatta değildi, filmi onun da izlemesini isterdim.
  • güzel bir sait faik abasıyanık öyküsü. plajdaki aynayı neden kırmıştır bende onun gibi anlamış değilim. can sıkıntısından olsa gerek.
  • şöyle bir diyoloğu içinde barındıran eser;

    - ben mektebe gitmiyorum ki.
    - neden ?
    - öğretmen beni dövüyor.
    - neden ?
    - yaramazlık ediyorum da ondan.
    - sen de yaramazlık yapma.
    - ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
    - öğretmenin yapma dediği şey.
    - belli olmuyor ki. bir gün arkadaşımın biri ''çamaşırcının piçi'' dedi. ben de dövdüm onu. öğretmen de beni dövdü. ondan sonra beni hep ''çamaşırcının piçi'' diye çağırdılar. hiç kimseyi dövmedim; yaramazlıkmış diye. bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. birini aldım. ''hırsızsın sen'' diye dövdüler. benim kalemim yoktu aldım. sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. bir daha kimsenin kalemini almam dedim. defterini aldım. bu sefer hem dövdüler, hem mektepten kovdular.
    - çok fena yapmışsın.
    - fena yaptım. ben adam olmak istemiyorum ki.
    - ne olmak istiyorsun ya ?
    - boyacı olacağım dedim ya. ahmet ağabeyim de boyacı.
    - sever misin ahmet ağabeyini ?
    - tabii severim. annem de sever. bazı gece bizde kalır. para verir bize. aç bile kalsak o bulur bize ekmek.
    - asıl ağabeyin değil mi ?
    - nasıl asıl ağabeyim ?
    - bayağı asıl ağabeyin, babanın oğlu değil mi o da ?
    - değil tabii.
    - o kimin oğlu ?
    - bilmem.
    - kaç yaşında ?
    - benden büyük.
    - sen kaç yaşındasın ?
    - dokuz.
    - o ?
    - büyük işte.
    - ne kadar ?
    - senin kadar var.
    - ha şu mesele. peki boyacı olunca nolacak ?
    - para kazanacağım.
    - sonra ?
    - sonra rakı içeceğim.
    - sonra ?
    - sonra yine potin boyayacağım.
    - sonra ?
    - sonra cıgara içeceğim.
    - sonra ?
    - elinin körü!
    - bu laf ayıp işte. senin kulaklarını çekerim.
    - anneme söylersem seni.
    - bir de selam söyle!
hesabın var mı? giriş yap