• bu çok eğlenceli filmde, steve martinin başına bela olan yol arkadaşını da john candy canlandırmaktadır.
  • türkceye yollarda ismiyle cevrilmis olan film. bir aralar televizyonda pek sik yayinlanirdi.
  • 87 yapımı bir john hughes filmi. kevin bacon çok küçük bir rolde olsada filmde bir köşe başı. neal page(steve martin) şükran gününü ailesiyle geçirmek isteyen kalbur üstü bir çalışandır ve hayatının yolculuğuna mal olucak del griffith (john candy) e rastlar. zebani john candy abartısız oyunuyla neal ı ufak bir cehennem yaşatır. filmde bitime yakın bir müzik çalınıyo atari oyunlarının melodileri gibi aynı zamanda cem altın sarayın sunduğu sinema rehberinin de kapanış müziği..
  • duygusal yönünü, şükran gününde "evli ve aileli olmak" teması üzerine kurmuş bir filmdir. hafızama kazınmış en net sahne, john candy'nin banyo perdesi halkasını küpe olarak pazarlamayı başarmasıydı. seksenlerin korkunç modasına bundan daha gerçekçi bir yaklaşım olamazdı, şapka çıkarıyorum...
  • icinde richard pryor i barindirmamasina ragmen (amerikan sinemasinin en basarili aktor komedyenlerinden biri) tum zamanlarin en iyi komedi filmleri listesinde basa guresecek kadar asmis ve her izleniste tekrar guldurmeyi basarabilecek kadar mizaha doygun bir film. bir donem turk televizyonlarinda cokca gosterilip abukca cevirilerle butun ince espiriler ziyan edildigi icin pek hatirda kalmadigini saniyorum. oysa ki orjinal espirileri tam manasiyla kusursuzdur. merhum aktor john candy del griffith roluyle olaganustu bir oyunculuk sergiler film boyunca, hatta filmi tek basina sirtlanir bu tombul ve muhtesem oyuncu. steve martin klasik "kendi sinirlari icinde kalmaktan hoslanan orta yasli beyaz yakali calisan" rolunun hakkini verir.

    klasik bir yol hikayesi temasini alip murphy yasalari ile harmanlayarak "cehenneme yolculuk" haline getirir yonetmen. aslinda zitliklarin filmidir tam anlamiyla. bir tarafta siradan ve sikici hayatinda kalmaktan hoslanan neal karakteri, oteki tarafta ise basibos sekilde dolasan, patavatsiz, yer yer igrenclik sinirlarina dayanan, hafif sahtekar ama bir o kadar da sempatik del karakteri vardir. del griffith in neden boyle bir hayati sectigi film sonuna kadar aciklanmaz, aciklandiginda ise bir yumruk gibi iner.

    sukran gununu evinde gecirmek icin yola cikan neal daha ilk anda bir tahta bavul yuzunden taksiyi kacirir, islerin ne kadar ucuk noktalara varacagindan habersiz sekilde sansini denemeye devam eder. halbuki o tahta bavul del griffith adli sakarlikta baska boyutlara varmis ve yaninda dolastigi kisiye belanin en hasini ikram eden bambaska bir kisiye aittir. lanetli yolculugun sonuna kadar o bavul gozunun onunde olacaktir neal'in. neal karakteri bariz sekilde hoduktur, gozunun onundeki cogu seyi gormekten aciz, kendini begenmis ve baskalarini asagilamaktan hoslanan orta sinif bir calisandir, del griffith gibi "kaybeden" birini bulunca butun aksiliklerin hincini butun kiriciligiyla ondan almaya calisir. del ise vurdum duymazliga yeni boyutlar getirmis gorup gorulebilecek en aylak adamdir, iste boyle iki zit adamin sukran gununde evlerinde olabilmek icin verdikleri mucadeleyi konu alan bir film oldugu icin olesiye komiktir. soygun, kaza, yangin, donmak, kavga gibi olabilecek butun felaketler bir anda ikilinin ustune coker.

    muzikler bir amerikan yol filminden beklenecegi gibi country tarzinda. blue moon kentucky den mess around a kadar en bilinen sarkilari icerdigi icin tek basina album olarak bile rahatlikla alinabilir. filmde her izleyisimde delicesine gulmeme sebep olan sahneler var, bunlardan bazilari;

    --- spoiler ---
    tartismasiz en komik sahne otel odasinda ayni yatakta yatan ikilinin cok samimi bir sekilde uyanmasiyla baslar;

    neal: neden kulagimi optun?
    del: niye elimi tutuyorsun?
    neal: diger elin nerde?
    del: iki yastigin arasinda.
    neal: onlar yastik degil!!!

    aceleyle kalkar ve hemen erkeksi tavirlar sergileyerek "tamam, hersey gecti, biz oyle degiliz" diye dolanmaya baslarlar.

    tombul del yasadigi bir aksilik sonucu arabayi ters yone sokmustur, karsi seritte (yani normal seritte) arabalar uyarmaya calisir ama ikili aldirmaz;

    neal: yanlis yoldasiniz diyor (aslinda diger surucu ters yonu kastediyor)
    del: sarhosun teki iste, nereye gittigimizi nereden bilecek ki?

    sonrasinda iki tirin arasinda cehenneme gidip gelen ikilinin yasadigi olesiye komik dakikalar.

    dunyanin en saygin mesleklerinden "perde halkasi saticiligi" yapan del, parasiz kaldiklari icin bu halkalari kupe diye kadinlara satmaya calisir;

    orta yasli bir kadin: nasil oldu?
    del: itiraf edeyim ki seni biraz yasli gosterdi... 18 civari (acar satici)
    kadin: (sevincle) aliyorum!!

    ikili tek vasita olarak et tasiyan bir dondurucu tir bulabilmislerdir, buz tutmus sekilde otururken;

    neal: kac derece oldugu hakkinda bir fikrin var mi?
    del: 1

    yanmis araba ile yollarina devam etmeye calisan del ve neal polis tarafindan durdurulur, polis saskin sekilde arabayi incelemektedir;

    polis: kac km hiz yaptiginiz hakkinda bir fikriniz var mi?
    nel: (siritarak) komik degil mi? biz de tam bunu konusuyorduk, gostergelerimiz yanginda eridigi icin tam olarak kac km ile gittigimizi biz de kestiremiyoruz. ama cakmak hala calisiyor!

    daha pek cok sahne var buna benzer, mesela araba kullanirken montunu cikarmaya calisan del'in yasadiklari katila katila gulmek icin yeterli. her sahnede ayri bir detay, her sahnede gulunecek birseyler var. ama son sahneler cidden ic burkuyor, film boyunca del'e sukran gununde evinde ailesiyle olmanin nasil dunyanin en mutlu seyi oldugunu anlatan kazma neal, filmin sonunda gercegi kavrar. film boyunca "kendimi seviyorum, karim da beni seviyor" diyerek surekli karisindan bahseden del'in karisi aslinda yillar once olmustur. del'in gidecek yeri yoktur yani. istasyon sahnesinde del bunu aglatacak kadar iyi yansitir izleyiciye;

    neal: niye burdasin? niye evine gitmiyorsun?
    del: gidecek bir evim yok ki. karim yillar once oldu.

    bu sahne her izleyisimde bogazima dugumlenen bir yumru gibidir.

    --- spoiler ---

    kisacasi buyuk kitleler tarafindan pek bilinmeyen ama amerikan komedi filmleri siralasinda groundhog day ile birincilik yarisina girecek kadar basarili bir filmdir nazarimda. bugun oturup elli kusuruncu defa seyredince anladim ki ben bu filmin gercekten bagimlisi olmusum, merhum john candy muhtesem bir oyuncuymus, richard pryor a tas cikartacak kadar hem de.
  • tekrar tekrar izlemekten baymayan film. türünün en başarılı örneklerinden biri. http://us.imdb.com/title/tt0093748/
    steve martin ve rahmetli john candy'nin ne kadar büyük oyuncular olduğunun eşsiz bir kanıtı.

    filmden yarıcı bir sahne:* http://www.youtube.com/watch?v=vy4tw7eggn0
  • 80'lerin en güzel filmlerinden. en güzel yönlerinden biri sntyh dolu soundtrack'idir. en etkileyici sahnesi ise komik değil, hüzünlü bir sahnesi. otel odasında steve martin'e john candy'nin cevap verdiği sahne. john candy o kadar güzel, o kadar içten konuşuyor ki o sahnede, şimdi kendine duygusal film damgası yapıştırılan filmlerden çok daha etkileyici.

    john candy, huzur içinde yatsın, artık pek bulunmayan doğal, gerçekçi komedyen akımındandı. neyse ki steve martin aramızda hala.
  • what about bob'un devam filmi.
  • 2010'da due date adıyla yeniden çevirdiler resmen.
hesabın var mı? giriş yap