• platon’un savunduğu devlet sistemi, o günün demokrasi ile idare edilen atina idaresine karşıttır. ona göre, bütün insanlar birbiriyle eşit kabiliyet ve bilgi seviyesinde değildir; dolayısıyla toplumdaki herkes devlet idarecisi olamaz. herkesin sahip olduğu kabiliyete göre toplumsal vazife ve haklara sahip olması gerektiğini ileri süren platon’a göre, bilgi ve idare kabiliyetine sahip olanlar devleti idare etmeli, diğer ferdler ise kendilerine biçilen toplumsal rol ne ise onu yerine getirmelidir.
  • başlığın hala açılmamış olması oldukça hayret verici. üstelik içinde platon devlet geçen daha ilginç başlıkların bulunup 'platon-devlet' in bulunmaması da ayrı bir konu.
    (bkz: platon devlet'i yazarken paso pompa yapan achilles)
    (bkz: platon devlet su işleri)
    her ne kadar bazı yerleri gerçekten zor ilerleniyor olsa da kesinlikle okunması gereken kitaplarda ilk 5'e 10'a rahat girer. ağır geleceğini sanmıştım aslında gayet anlaşılır yazılmış. 370 civarı sayfa sayısı var. kolay kolay kitap önermeyi sevmem bu arada. kutsal kitaplardan daha eski üstelik çok çok daha güzeldir. bunu neden mi diyorum? çünkü kitapta neden erdemli olunması gerektiği ve erdemin mutluluk getirip getirmeyeceği gibi konulara değiniyor ve temellendiriyor. kutsal kitaplarda ise sadece 'yap ya da yapma' diyor. neden yapılıp yapılmaması gerektiği daha önemli olduğu halde neredeyse bunlara hiç değinilmiyor. lafı uzatmadan kitap dediğin böyle olur diyor ve bitiriyorum.
  • okuması zor olan kitap.
    içeriğinde insana ve yönetim şekillerine dair o kadar çarpıcı tespitler varki insan okurken ürperiyor.
    birincisi binlerce yıl önce bazı seylerin bu kadar net ortaya konmasına rağmen insanların hala aynı hatalara düşmesi.
    ikincisi binlerce yıl önce o kısıtlı şarlarda bir kişinin çağımıza ışık tutacak ilkeler ortaya koyabilmesi.
    kitabın ismine bakıp sadece devlete ilişkin olduğunu düşünmeyin, tabiki devlete ilişkin bilgiler içeren bir kitap ancak kanaatimce kişisel gelişim için bile okunabilir.
  • "benim saf sokrates’im; adil olanın her yerde haksıza ne kadar çok boyun eğmiş olduğunu şu düşünceden de görebiliriz: önce karşılıklı sözleşme ve ticaret ilişkisine bakalım: böyle adil olan ile olmayan insanlar ortak bir iş yapmaya kalksınlar, ortaklık sona erince, daha fazlasını alan hep adil olmayan adam olur. devletle olan ilişkilerde de durum değişmez. aynı gelire sahip olsalar bile adil adam her zaman ötekinden daha fazla vergi verir. fakat iş devletten bir şey almaya geldiğinde, adil, dürüst kişi havasını alırken, öteki parsayı bir güzel toplar. devlette bir iş sahibi olduklarında ne olduğunu bilmiyor musun? adil adam kendi işlerine bakamaz olur, devlet parasından kendi yararına hiçbir şey sağlayamaz, bir de bunun üzerine onların işlerini devlette yasaya aykırı bir biçimde, ayak oyunlarıyla halletmedi diye, arkadaşlarının, yakınlarının nefretine maruz kalır. haktan, hukuktan uzak kişi içinse bunun tam tersi geçerlidir. her zaman adil adamdan daha fazla kazananı kastediyorum."
  • (bkz: politeia)
  • platon'un devleti ütopik bir sosyalist anlayışı içerir. avrupa'da yeni çağda sanayi devrimi ile birlikte o zamana kadar avrupanın kültürel ve sınaî gelişimini destekleyen burjuva sınıfı; yeni çağda avrupa toplumunun feodal toplumdan kapitalist topluma geçişinden sonra sanayinin itici gücü olan proleterya, yani işçi sınıfının emeğine konduğu için alt tabaka tarafından eleştirilmeye başlanır, ve o sırada karl marx ve friedrich engels'in, hegel'in diyalektiğinden esinlenerek; burjuvazinin, proleteryanın artı değerini göstererek rasyonel ve bilimsel sosyalizm fikrinin temelleri atılmaya başlanır. bu bağlamda ütopik ve bilimsel sosyalizmin ayrımı da yapılmış olur.
  • okurken aşırı sıkılıp bıraktığım kitap. beğenmedim, nefret ettim.
hesabın var mı? giriş yap