• basarisizligi getirir.

    cunku politika; gercekleri degil, algilari yonetme bicimidir gunumuz dunyasinda.

    or: irak'ta camileri bombalayan abd askerine "duaciyiz" diyen adam uskudar tepesine cami yaptirdigi icin oy alabilmektedir.
  • kendi refleksleri ile eleştirildiklerinde eleştirdikleri kişilerle hiç bir farkları olmadığı gibi daha saldırgan oldukları ayan beyan ortadadır.
    peki bu akıl tutulmasının dengesi nedir?
    onlardan olmayan herkes faşist, saldırgan, ırkçı, tacizci, tecavüzcü vs... vs... vs...
    bu etiketleri yapıştırdıktan sonra karşılarındaki kişinin insan olduğu gerçeğini tamamen yok sayabiliyorlar. karşılarındaki insanı kafalarının içinde gerçek dışı bir varlık sınıfına yerleştirip, tüm insanı haklardan sıyırıp istedikleri her şeyi söyleme hatta ellerinden geldikçe yaptırabilme hakları olduğu düşüncesindeler...

    bunlar gibi "ifşa" adı altında linç kültürü elçiliği yapmak istesem nick altı döşenirim lakin buraya küçük bir örnek bırakmak istiyorum
    örnek

    bakın dostlarım bunun adı aleni olarak faşistliktir.
    bir insanın fikrini eleştirme özgürlüğü vardır. salakça olan fikrine salakça demek dahi ifade özgürlüğüdür. kişilerin fikirlerine saygı duyulmak zorunda değildir. lakin kişilere saygı duyulmak zorunluluğu vardır. kişinin fikrini kendi belirleme hakkı olduğunu herkes 4s şartı ile kabul etmek mecburiyetindedir. bir insana fikrin salakça demek fikir özgürlüğüdür; fakat bir insana fikrini değiştir demek faşistliktir. hadsizliktir... bunlar kendilerinde bu haddi buluyor.

    ha keza, kendileri bu faşizan kültüre aşina olmuş, kendi doğrularının haricindeki hiç bir şeyi doğru kabul etmeyen, eleştiriye tahammülsüzlüğü başkalarına negatif etiketler fırlatarak kökleştirmiş olmalarına rağmen başkalarına yönelik "psikolojik tespitlerde bulunmaları" onların ifadeleri ile "saldırıdır"...
    üstelik narsistin allahı olacak kadar kendi dünyalarına kapanmış insanlar olarak başkalarına bu etiketleri takır takır yakıştırmaları komik... argümanı yok saldırısı var. kendini de zeki sanıyor. niye? ait olmak istediği sosyokültürel sınıftaki herkesle aynı fikirde...

    yine bunlar gibi duygularımdan beslenerek hareket etmiş olsam "beni ne kadar tanıyorsun ki... " diye başlayıp kişisel değerlerim ve aile değerlerime hakaret ettin diyerek çıkışmam gerekir...

    ailesinin 2 taraftan ilk torunu olarak ondan fazla kuzeni ve farklı farklı sosyokültürel dinamiklerden beslenen manevi kardeşleri olan biriyim. her birinin hayatında güzel izlerim olduğunu ve iletişimimi kendi doğrularım değil, onların doğruları üzerinden bir denge sistemi ile hepsine abilik / mentorluk yaptığımı onur ve gururla ile söyleyebilirim... bu subjektif bilgiyi neden ifade ettiğime gelirsek :

    hiç bir politik doğrucu bu kadar farklı karakterde insanı bir araya toplayıp her birine tek tek ve tetiklenip çıldırmadan cevap veremez düşüncesindeyim. ha keza kendi gibi düşünmeyen birine mentorluk edebilecek psikolojik dengelerinin olabildiği şüphelidir. zira görüldüğü üzere kendi gibi olmayanlara hemen etiket yapıştırarak saldırma ve sindirme tavrı uygularlar.
    bu dinamikler altında o çocukların her birini kendi fikrine çekmek için mücadele gösterecek tıkandığı yerde faşizan "doğru budur" tiradını atacak yine etki edemediğinde ise tetiklenip abuk subuk hareketler sergileyecektir...

    düşünüyorum ki bu insanların bazıları belli bir zaman sonra yaşın getirdiği olgunlukla beraber daha mantıklı zemine oturacaklar. lakin bu kültürün peşinde hormon ve akıl dengesi bozulup net bir zemine oturabilecek kararları almaya dahi muktedir olamadan hayatlarını sürdürmek zorunda olanlar için ciddi anlamda üzüntü duyuyorum.

    reel gerçeklikten ve akıldan kopuşu kültürel bir hareket haline getirdiler. buna politik bazı figürler de ön ayak oldu.
    iletişim çağının belli bir kültürel değer taşıyacağı açıktı lakin avam kitlesinin avamlığı evrensel hale getirip bununla faşizanlaşacağını zannediyorum ki kimse düşünememiştir...
  • ruh hastasıdır. ama bundan daha büyük bir tehlike var ki çomardan daha cahildir. çomaroğlu çomara çocuk emanet et bakar byütür bir şekilde. lakin bu cins kendi başına bıraktığında kendine dahi bakamayacak bir yaratıktır. soya sosuyla kendini tüketir. besin yetersizliğinden aklı çalışmaz olur.

    dil polisliği yapmayı çok severler...
    geçen gün biri cinsiyetçi küfür kullananları sevmiyorum deyip ibne yerine puşt kelimesinin kullanabileceğini önerdi. güler misin? ağlar mısın?

    - puşt cinsiyetçi değil? emin misiniz?... lugatı bir daha kontrol edin isterseniz cevabı verdiğimde cinsiyetçi olmadığına dair bir dünya laf söyledi.

    puşt kelimesi farsça'da argoda bizim "kıç" olarak kullandığımız "puşti" kelimesinden gelir, yanlış hatırlamıyorsam rumca ya da ermenice'de de aynı kelime aynı anlamda kullanılıyor.. pasif gay anlamındadır... "ibne" aktif gay anlamı taşır. bizim insanlarımız maalesef "ibne" kelimesinin anlamını yanlış biliyor. dolayısıyla puşt kelimesini de masum zannediyor dedim. ayrıca konuşurken 2 de 1 ingilizce kelimeler serpiştirdiği için check your facts and get your facts straight güzel arkadaşım! diye tamamladım.

    tabi ki her ruh hastası politik doğrucu gibi ağzı yüzü yamuldu... bir dünya laf söyledi. ben zaten söyleyeceğimi söylemiş daha uğraşmak istemediğim için

    - kusura bakmayın, dil bilgisi ekonomi gibidir. siyaset ile yön vermek zordur. isteseniz dahi beceremezsiniz...
    her küfüre cinsiyetçi demek her "allah allah" diye tepki veren ateiste "bak içten içe inanıyosun işte" demeye benzer. bu lugatın iç dengeleri meselesidir, dil bilimcilerin incelemesi gereken bir meseledir. siyasi veya sosyal yaklaşımlarla çözülemez. konuyu kapatalım bence gereksiz dallanıp budaklandı. diyerek bu eblehliğe bir son verdim.
    5 yıllık dostluğumla birlikte...
  • en nefret ettiğim karakter tipleri...

    maalesef en çok da bunlardan var...

    tecavüzcü mü at hırsızı mı bunlar mı diye sorsanız bunlar derim o derece bir nefret yani...

    yani karıncayı hem z.kmeye çalışıyorlar hem de yağ gibi üste çıkıp belini incitmemeyi başaracağım diye kıçlarını yırtıyorlar....
hesabın var mı? giriş yap