posta koymak

• birseyin olmasini/yapilmasini engellemek, olaya karismak
• rest cekmek, "hodri meydan" demek, gerekirse kapi$iriz mesajini verip son sozunu soylemek.
• etkili kullanıldığında son derece ilgi çekici, beğenilen ve takdir edilen bir durum olabiliyor.
  
  ve hatta bizim ülkede başka başka meziyetlerden (örnek: kültür, birikim, eğitim, saygı, tahammül vb.) çok daha öncelikli ve önemliymiş gibi kabul görebiliyor.
  
  (bkz: recep tayyip erdoğan)
• bi gün kızılay'da sakin sakin yürüyorum tamam mı? karşıdan adamın biri hızlıca çarparak beni geçti. duyulacak bir şekilde yuh dedim ya, biraz dikkat etsene, biraz daha bağırarak önüne baksana! ne olacaksa olsun o an, anladın mı? adam döndü, bana doğru geldi. yüzüme karşı en yakın konumunu aldı aldı aldı ve: "bi şey mi var?" dedi. yok dedim abi, ne olacak? sen hiç zahmet etme, ben ezerim kendimi. yolundan da alıkoyduk seni. insanlık mı lan bu?
  
  işte böyle. posta koymak öyle herkesin harcı değildir. bi kere bilek işidir. bi de ben çok küçüğüm yea.
• bir örneği buradan izlenebilir.
  http://inciswf.com/7mecnunposta.swf
• (bkz: kavga öncesi semt ismi söyleyip gözdağı vermek)
• vakti zamanında posta idaresinden çok çekmiş halkın ızdırabını belirten bir deyim. artık o ızdırap nasıl koymuşsa demek ki! posta idaresinin kıymetini bilmeyen zamane ataları, tıpkı mesela ağırlama-ikram görevini yapanlara dişilere hostes, erkeklere host ^* denmesi gibi bir uydurumda bulunarak, erkek postacılara-dağıtımcılara post^* demiş; geç gelen telgraflara ve mektuplara olan cümle sinirlerini postacı kovalayarak-hırpalayarak çıkarmışlardır. o günden bugüne yuvarlana yuvarlana bu şekle varmıştır deyim olarak.
  kız postacı için bkz: postes
• hayatın acımasız gerçeklerinden biridir. birileri sana posta koyar, sen başka birilerine posta koyarsın, posta koydukların başkalarına posta koyar bu böyle gider
  
  acı ve öfke elektrik gibidir, insanın iletkenliğinden yararlanarak gider sürekli bir yerlere.
  
  ama asla yok olmaz
• tehdit edip kendine getirmektir
  ara ara yapmak gerekir