• film noir tarzının alışılageldik ögelerini alıp dönüştüren, sorunsallaştıran, pastiş ya da kolaja yer veren neo-noir örnekleridir. yer yer kinik bir vizyonla çeşitli janrları alaya alan filmlerdir. (bkz: kiss kiss bang bang /@hanging rock) adlı bir pastiş görünümündeki suç filmi, murder my sweet gibi klasik film noir örnekleriyle kurduğu özbilinçli ilişki açısından çok geçerli bir örnektir.

    geçmişi yeniden canlandıran bu filmler sinema tarihi içinde donmuş görüntüsü verirler. david lynch'in birçok filmi postmodern stildeki tipik üstkurmacalardır. aslında bu filmleri, örneğin blue velvet'i geçmiş ve tam şimdi'de sıkışmış postmodern bir üstkurmaca biçiminde okumak mümkünken, hakiki amerikan malı mulholland falls'ı sarkastik bir retro-noir dolayımında analiz etmek olasıdır.

    bu filmlerin çoğunda lineer anlatım tercihleri bilinçli biçimde dıştalanmıştır. anlatılara kısmen döngüsellik egemendir. edebi üstkurmaca örnekleriyle sinema sanatının buluştuğu bir ortak zemindir bu. blue velvet ile lost highway iki klasik örnektir gene. her iki film de açıldığı gibi kapanırlar. zamansızlık eğilimi baskınsa da coğrafya kesinlikle amerikandır. lynch ve amerikan pop kültürü her daim yan yanadır.

    yakın dönem postmodern kara kurmacalarda ele alınan tipler sinema tarihindeki çeşitli tiplemelerin ironik tasvirini oluştururlar. mulholland falls klasik polis dedektifi mitini revize eder. pulp fiction popüler kültür kolajıdır. v for vendetta'da iyi ile kötü yeniden karşı karşıya gelirler. tahmin edilebileceği gibi bu filmlerde modernizme özgü ikili karşıtlıklar bilinçli hamlelerle revize edilir.

    şiddet genellikle anlatıların temel dilini oluşturur. güvenlikli bir sığınak arayışı sona ermiş, blade runner örneğindeki gibi mekansızlık eğilimi ağır basmıştır. the matrix'te vurgulandığı gibi dünya bir postmedern çölden ibarettir. muhafazakâr eleştirmenlerin zaman zaman bu filmlere saldırmalarının başat sebebi postmodern 'hem evet hem hayır' mottosunun nihilistik dünya vizyonuyla birlikte işe koşulmasıdır. ama asıl eleştirel arkaplan, bu filmlerin ruhuna sinmiş olan kapitalizm ve tüketim toplumu eleştirisinin liberal zihinleri rahatsız edişiyle ilgilidir.

    postmodern kara filmlerin kolajlanmış görüntüsü çok-sesli bir karnaval havasını andırmaktadır. aslında bu filmler sinema tarihinde eğlenceli birer gezinti niteliğindedir. who framed roger rabbit ile sin city ayrıca örnek verilebilir.

    postmodern noir'larda idealist bir dünya vizyonundan söz etmek olası değildir. kolluk kuvvetleri genelde bireycidir, içe dönüktür. suçun orijini ise tam kesinlikte kapitalizm odaklıdır. body heat mesela femme fatale'in kapitali ele geçirip egzotik bir ülkeye kapağı attığı hoş bir örnektir. öngörülebileceği gibi feminist kanattan münferit eleştirmenler bu filmlere zaman zaman sempatiyle yaklaşmışlardır. aynı durum polis dedektifinin yörüngesini sarsan bir vahşi femme fatale'e odaklanan basic instinct için de geçerlidir.

    not: bu detay entry amerikan sineması odaklı bir bakış açısına hâkim olduğundan her entry gibi kusurludur. belki zamanla avrupa sineması odaklı bir kuşatıcı bakış da geliştirebilirim diyerekten noktalıyorum.

    izleme listesi:

    (bkz: basic instinct)
    (bkz: blade runner)
    (bkz: blue velvet)
    (bkz: body heat)
    (bkz: fight club)
    (bkz: ghost in the shell)
    (bkz: inland empire)
    (bkz: kiss kiss bang bang)
    (bkz: lost highway)
    (bkz: memento)
    (bkz: mulholland drive)
    (bkz: mulholland falls)
    (bkz: pulp fiction)
    (bkz: sin city)
    (bkz: the matrix trilogy)
    (bkz: thelma and louise)
    (bkz: twin peaks)
    (bkz: twin peaks fire walk with me)
    (bkz: v for vendetta)
    (bkz: wild at heart)
    (bkz: who framed roger rabbit)
hesabın var mı? giriş yap