• tıp terimi: doğumdan sonra (postpartum ile farklı bebekle ilişkili bir terim olması)
  • gebelik ve doğum kadının özel deneyimlerinden biridir. bu dönemler yaşam sürecinde normal birer evre olmalarına rağmen kadınların sağlık bakım gereksinim ihtiyacının önemli ölçüde arttığı, annenin bedensel ve ruhsal yönden etkilendiği bir dönemdir. anne, bebek ve ailenin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde önemli bir dönüm noktası olan ve ailenin yaşamında kısa bir periyodu içeren doğum sonu dönem; bir dizi gerileyici ve ilerleyici sürecin yaşandığı, psiko-sosyal dengelerin bozulduğu, bu değişikliklere uyumda anne ve ailenin yoğun stres yaşadığı bir kriz dönemidir.

    yaşamın ilk günlerinde başlayan, anne ve bebek arasında zaman içinde gelişen, eşsiz bir sevgi ilişkisi olan maternal bağlanma postpartum dönemde annenin psikolojik ve sosyal durumundan etkilenebilmektedir. postpartum dönemde kadınlarda görülebilen duygularında dalgalanma ve yaşamdan zevk alamama gibi belirtiler depresif durum olarak adlandırılır. depresif durum, normal sayılan bir hüzünlülük halinden, psikotik depresyona kadar giden bir gelişim gösterebilir ve belirtileri doğumu takip eden bir yıl içinde, herhangi bir zaman diliminde ortaya çıkabileceği görüşleri mevcuttur.
    ...
    bunun üzerine yapılmış olan bir araştırma yer almaktadır. aile sağlığı merkezlerinde yapılmış,istatiksel analizlerin desteklendiği ve farklı annelerle bulguları destekleyen bir çalışma olmuştur.

    araştırmaya katılan annelerin %56,8’inin ilk kez çocuk sahibi olduğu, %43,2’sinin iki ve üzeri doğum yaptığı saptanmıştır.
    annelerin %12,8’inin iki yaş ve altında,
    %30,4’ünün iki yaş ve üstünde çocuğu bulunduğu ve %56,8’inin de ilk (tek) çocukları olduğu tespit edilmiştir.
    annelerin %90,7’sinin çocuğunun cinsiyetinden memnun olduğu, %9,3’ü ise memnun kalmadıklarını belirtmiştir.
    annelerin %54,2’si doğum sonrası ilk 30 dakika içinde bebeklerini emzirdiklerini, %45,8’i ise 30 dakikadan sonra emzirebildiklerini bildirerek, %71,4’ü şuan bebeklerini sadece anne sütüyle, %19,4’ü hem anne sütü hem de mama, %9,3’ü sadece hazır mama ile beslediklerini ifade etmişlerdir.
    annelerin %81,1’i eşi ile aralarındaki ilişkinin iyi olduğunu ve %77,5’i eşinin bebeğin bakımında destek olduğunu belirtmişlerdir. annelerin %89’unun sıkıntılı bir durumda konuşabileceği (arayabileceği) bir arkadaşı olduğunu ve %65,6’sı doğum sonrası herhangi bir rahatsızlık yaşamadıklarını ifade etmiştir.
    annelerin %8,8’nin gebelikten önce ruhsal bir sıkıntı sorunu yaşadıkları ve şuan bebek bakımına yardımcı olan bireyin %6,2’sinin depresyon tedavisi görmüş olduğu tespit edilmiştir.

    sezaryen doğum ile normal doğum eylemine göre kadınlar da daha telaş, korku ve endişe yarattığını doğum sonrasında ise hem doğum sonu dönemin hem de cerrahi operasyonun zorlukları annenin bebeğine olan ilgisini ikinci plana atabileceği için anne-bebek bağlanma sürecinin uzamasına neden olduğunu düşünülmektedir. çünkü annenin bebeği ile kurduğu iletişim ve etkileşim ne kadar erken ve sağlıklı ise annelik duygusu da o kadar kuvvetli gelişeceği yönünde. normal doğum sonrası bebekleri hemen yanlarına verilen annelerin, sarılma ve şefkat dolu davranışları daha fazla göstermektedirler. bu nedenle sağlık çalışanlarının özellikle sezaryen doğum sonrası anne-bebek bağlanma etkileşiminin mümkün olduğu kadar erken başlamasına yardımcı olmaları bu bağlamda önemli olduğu düşünülmekte.

    bu çalışma haricinde bir derleme olan
    “the effects of maternal stress on prenatal and postnatal development”
    geçmiş zamandan evrimsel değişimle; bilimsel bir şekilde çok daha iyi açıklamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap