• ortaçağ - sanayi devrimi
  • rolls royce vs tofaş
  • birinde herkes ait oldugu sehrin takimini destekler, bir sekilde o sehrin, o takimin o kulturun parcasidir. organik bir bagi vardir.

    otekinde 1 sehrin 3 takimi o doku ile alakasi olmayan kisiler tarafindan holiganliga alet edilir. hatta o sehre yuzlerce kilometre uzakta yasayan, belki de o sehri hayatinda gormemis insanlar birbirleri ile dovusur kavga ederler.

    hal boyle olunca epl demek kolay oluyor tabi
  • v8 atmosferik f1 motoru -v6 turbo f1 motoru
  • premier lig'in küme düşen takımlarından fulham;
    göze hitap etmeyen,normal gibi gözüken,(+) ya da farklılık yaratabilen bir takım görüntüsü vermeyen ve haliyle küme düşen 19.sırada ligi tamamlamış o takımı getirin ve aynı kadro,taktik,diziliş ile tr lig'inde sezona başlatın. şampiyonluğa oynamazsa futbol bilgisine sahip değilim demektir.
    mesela şu şampiyonun belirlendiği maç vardı 2-3 hafta önce (bkz: brighton) ile city kapışmıştı. ilk yarıyı izledim. brighton açılışı yapmış,akabinde de hemen golü yemişti. taktikleri,oyun anlayışı,top ile oyuncuların arasındaki ilişki tr lig şampiyonluğu için yeterli.

    o brighton küme düşmekten son anda kurtuldu. 17.sırada ligi tamamladı. bak o takım bizim süper lige gelsin,city maçındaki konsantrasyon ve isteğinden,oyun anlayışından diziliş ve taktiğe kadar değişmeden bire bir aynı uygulasın. o city'den evinde 4 yiyip,küme düşmekten son anda kurtulan brighton var ya bu ligde şampiyon olur! ortalamanın 1 tık üstü teknik direktör bunun için yeterli. mourinho olur, ranieri olur. ikili ilişki,motivasyon,taktik anlayışı ve maçı okuma yetenekleri sayesinde o kadroyu bizim ligde şampiyon yaparlar. rahat olmaz belki ama premier lig'in o son sıra takımları bile bizim ligi donunda sallar.

    iki lig arasında kalite farkı yok,uçurum var. dünyanın en çok takip edilen,en çok izlenen ligi. küme düşen klubün bile yayın hakları vb. gelirleri ile bizim ligin şampiyonu,üstelik şampiyonlar ligi grup maçlarından da üst tura çıkmak başarısını göstermiş bir tr şampiyonunu bile geçiyor. gelir olarak küme düşen takım bizim şampiyonları solluyor. bizim takımlarımızın gruptan çıktıkları sezon bile kazanmadıkları,kazanamadıkları parayı premier lig'in son sıra takımları ulusal olarak, sezon boyu kendi içlerinde maç yaparak kazanıyorlar.

    geçen sene böyleydi,şu an azalmak bir yana "gelir" anlamında makasın iyice açıldığından eminim. iki ligin arasında kalite farkı bir türk futbolsever olarak beni üzüyor.
    işin kötü yanı olumlu yönde düzelecek adım atılmıyor. avrupa ligleri ile eskisi gibi dengeli olmak bir yana dursun,onların gelişimlerine hiç cevap veremiyoruz. süreç aleyhimize işliyor.
  • ligi son 3 sırada bitiren takımların güncel kadro değerlerine baktığınızda farkı çok rahat anlayacağınız versus daha da bir şey demeye gerek yok
  • bu şey gibi değil mi, freddie mercury vs ibrahim tatlıses..
  • kesinlikle süper lig değil
  • boş gerilimler ve boş tartışmalar dalında değerlendirmeler yapılırsa süper ligin fena sikeceği versus.

    (bkz: türk futbolunda yabancı sınırlaması)
  • ssport geçen hafta ucuz olunca almıştım ve ilk hafta hevesi ve benim de işim olmaması sebebiyle bir kaç maç seyrettim. eğer bu arkadaşların oynadığı futbol ise biz başka bir oyun oynuyoruz arkadaşlar. tempodur, kalitedir onlardan bahsetmiyorum sadece. oynanan futbolun kuralları da farklı bariz bir şekilde.

    bir kere çok net ve oynayacak adama engel olan bir müdahale yoksa oyun kesinlikle durmuyor. faul yapan adamın, rakip takım oyuncusunu yere sermesi lazım net bir şekilde. oysa bizde bu böyle değil. bizde temasın olup olmadığına bakılıyor daha çok. oyuncu da istemsizce yere serilmezse faul alamayacağını bildiğinden istemsizce düşmedikçe, bilinçli olarak yere düşmüyor. izlediğim maçlarda alınan hakem kararları türkiye'de alınsa aynı gün iç savaş çıkmazsa ben de bir şey bilmiyorum o kadar net söyleyeyim.

    https://youtu.be/xs1awfo-f5c?t=352

    örneğin şu videoda linkini verdiğim pozisyon türkiye'de net penaltı. bu maçta doğru dürüst itiraz bile olmadı amk. (otomatik açmazsa 5:50) . daha sert bir tane olanı da vardı da onu özette göremedim.

    elle oynama yorumları da bi değişik. yine aynı maçtan. özetlerde olmadığı için başka bir linkten buldum kusura bakmayın link için:

    https://www.youtube.com/…x2c&ab_channel=manhthaonam

    bu pozisyon oldu. var izledi ve devam dedi. çarpma olarak yorumladılar anladığım kadarıyla. pozisyon adamın eline çarpmasa net gol oluyor bu arada. buna da maç sırasında inceden bir itiraz ettiler. sonra varla konuşup oyna devam dedi hakem. izlemedi bile.

    üstelik bu kararlar geçen senenin şampiyonu liverpool aleyhine veriliyor. hani büyük takım kayrılıyor falan gibi bir durum da yok.

    dönüyorum bizim ligimize bakıyorum. bakın abartısız söylüyorum: eğer oyun 45 saniye boyunca durmadıysa bilin ki stoperler kendi aralarında top çevirme işini biraz abartmış oluyorlar. top bir şekilde aktif olacağı an ya biri düşüyor, ya düşmese de bir faul oluyor ya da ona yönelik bir itiraz oluyor.

    yukarıdaki örnekler kural olarak fauldür, elle oynamadır onu bilmiyorum gerçekten. 3 maç izledim hafta sonu. hakemlerin tek ortak noktası şu idi: eğer atak yapan oyuncu savunmanın müdahalesiyle düşmedi ise veya buna ikna olmadılarsa istedikleri müdahaleyi yapsınlar. ölene kadar mokoko. bu alışkanlık da maçları öyle bir hale getiriyor ki oyuna devam edebilmek için tempo yapmak zorunda kalıyor takımlar.

    kısacası gördüğüm kadarıyla ingilterede ayağına dokundu mu, dokunmadı mı tartışması yok felsefi olarak. ayağına vurdu mu? vurmadı mı? vurduysa bu darbe adamın ayağını yerden kesip suratı üzerine düşürecek kadar etkili miydi, değil miydi? oyunda son çare oyun duruyor yani. bildiğin arena amk.

    bizim ülkemizde ise basketbol benzeri temasa dayalı bir faul sistemi var. bu müdahale oyuncuyu etkiledi mi etkilemedi mi den öte, orada bir temas var mı yok mu tartışması mevcut. bu da oynayanları öyle bir tembelleştiriyor ki izlediğiniz futbola lanet ediyorsunuz her maç. bunu yapan da sadece federasyon veya mhk değil bu arada. her pozisyonu ince ince izleyen bizleriz. hakemleri öyle linçlerden geçirmişiz ki "aman ona da verelim, aman buna da verelim" diye diye oyunu bildiğin temassız oynayın da nasıl oynarsanız oynayına evrilttiler. internetin yaygınlaşıp her pozisyonun sosyal medyada teker teker yargılanmasından sonra işin iyice boku çıktı. futbol oynanmıyor ulan memlekette.

    sonuç ne? oyuncularımız avrupaya çıkıp "biraz" temas gördüğü an boyunun ölçüsünü alıp geliyor. olay gördüğüm kadarıyla bütçe farklarından oluşan kalite farkını da geride bırakmış. biz bildiğin farklı kurallara sahip, farklı bir oyun oynuyoruz bir süredir.

    çok kıraathane muhabbeti gibi oldu böyle yazınca ama çok futbol izlemeyen bir insan olarak haftasonu premier lig izleyince çok içerledim lan. bize futbol diye izlettikleri şey, kural diye dayattıkları olgular çok kötü oğlum. yani olacak iş değil o kadar kötü.
hesabın var mı? giriş yap